Atatürk ve Spor "Türk sosyal bünyesinde spor hareketlerini düzenlemekle görevli olanlar, Türk çocuklarinin spor hayatini yükseltmeyi düsünürken, sadece gösteris için herhangi bir yarismada kazanmak emeliyle bir spor çizmezler. Esas olan, bütün, her yastaki Türkler için beden egitimi saglamaktadir." Atatürk, her alanda oldugu gibi sporda da bilim yolundan ayrilmamayi tavsiye ederken, sporun önemi üzerinde de durmus ve ona yeni bir benlik kazandirmistir. "Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatlari seven, fikir terbiyesinde oldugu kadar, beden terbiyesinde de kabiliyeti arttirmis ve yükselmis olan erdemli, kuvvetli bir nesil yetistirmek, ana siyasetimizin açik dilegidir" sözleriyle de bunu kanitlamistir. Ulu Önder'in Türk sporundaki ilk imzasini izcilikte görmekteyiz. 1915 yilinda, "Osmanli Genç Dernekleri Genel Müfettisligi"ne atanmasindan kisa süre sonra bir rapor hazirlayarak zamanin hükümetine sunar. Bu raporunda okullardaki cimnastik saatlerinin arttirilmasini teklif etmektedir. "Açik ve kati söyleyeyim ki, sporda muvaffak olmak için her türlü muavenetten ziyade, bütün milletçe sporun mahiyeti ve kiymeti anlasilmis olmak ve ona kalben muhabbet ve onu vatani vazife telakki eylemek lazimdir" diyen Ata'ya göre spor, her seyden önce bir "vatan vazifesi"dir. Nitekim bunu, onun Çanakkale Savasi ile ilgili bir anisinda da görmemiz mümkündür. Söyle ki: Çanakkale Savasi sirasinda kesif görevine çikan bir Türk askeri, yakaladigi Ingiliz askerini girtlagindan tutup Mustafa Kemal Pasa'nin karsisina getirir. Pasa, Ingiliz askerine, memleketinden kalkip buralara niçin geldigini sordugunda, "Spor için" cevabini alir. Mustafa Kemal: "Bizim neferi nasil buldun?" diye sorar. Esir asker, "Spor bilmiyor" diye cevaplar. Bunun üzerine Mustafa Kemal; "Bana spor nedir? diye sorarlarsa verecegim cevap sudur: Spor, vatan ve milletin yüksek menfaatlerine tecavüz edenleri girtlagindan yakalayip memleket ve millet hadimlerinin huzuruna getirebilmek kabiyet-i maddiyesi ve maneviyesidir" demistir. Türkiye'nin ilk spor teskilati olan "Türkiye Idman Cemiyetleri Ittifaki" 1922'de Istanbul'da kurulmustu |
Cumhuriyet ilkelerine bagli olarak kurulun bu ilk spor cemiyetlerinin yöneticileri seçimle belirlenmekte, bu yöneticiler de seçimle her federasyonun (Atletizm, Futbol, Güres) yöneticilerini seçmekteydiler. Ilk Idman Cemiyetleri'nin baskanligina Ali Sami Yen, asbaskanliklara da Burhan Felek ve Ali Seyfi getirilmisti. Atatürk, Türk sporunun bu sekilde düzenlenmesine çok memnun olmus, "Esas olan, bütün, her yastaki Türkler için beden terbiyesini saglamaktir" diyerek, sporda hedefin halkin sagligi ve toplum sporu olduguna isaret etmistir. Daha sonra, bu ittifakin yasal bir kurulus olan Beden Terbiyesi Genel Müdürlügü'ne dönüstürülmesi 1938 yilinda yine Atatürk'ün direktifleriyle olmustur. 18 Agustos 1923 tarihli hükümet programinda su cümlelere rastliyoruz; "Maarifin vazifelerinden birincisi; çocuklarin terbiye ve talimi, ikincisi; halkin terbiye ve talimi, üçüncüsü; milli güzidelerin yetistirilmesi için lazim gelen vasitalarin izhar ve teminidir." Görülüyor ki, Atatürk, çocuklar ve gençler kadar, halkin da egitilmesini ve spor yapmasini istemektedir. Bu konuyu da hükümet programina alacak kadar ciddi bulmaktadir. Türkler'de sporun geçmisi hayli eski olmasina ragmen, spora modern biçimde egilinmesi, gereken önem ve degerin verilmesi ancak Cumhuriyet'in ilanindan sonra mümkün olmustur. Bunda Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'ün çok önemli rolü vardir. Bunun en çarpici örnegine birkaç aylik Cumhuriyet Türkiyesi'nde rastlanir. Uzun süren savaslardan yeni çikmis, her tarafi yikik ve Osmanli döneminden çok agir dis borç yüklenmis olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti, o yokluklara ragmen bütçesinden spora çok önemli bir pay ayirmistir. Cumhuriyet'in ilanindan iki buçuk ay sonra Bakanlar Kurulu'nun, Atatürk baskanliginda yapilan toplantisinda Idman Cemiyetleri Ittifaki'nin emrine 17.000 TL verilmistir. Bu para ile sporcularin, Paris'te yapilacak Olimpiyat Oyunlari'na en iyi biçimde hazirlanarak katilmalari saglanmistir. Bir altinin 10 TL oldugu bir dönemde yapilan 17.000 TL'lik bu yardim, Türkiye Cumhuriyeti devleti için gerçekten büyük bir fedakarliktir. Nitekim 1924 yili bütçesine, "Türk sporcularinin pek yararli ve gelecek için umut verici çalismalarinda yardim görecekleri" sözlerinin açik bir kaniti olarak, spor için Atatürk'ün talimatiyla 50.000 TL ödenek konulmustur. Yine 1924 yilinda yayinlanan Köy Yasasi, köylerde "nisan alma, cirit, güres" gibi köy oyunlarini özendirici hükümlere yer vermistir. Atatürk, spor yapmaya da spora olan hayranligi kadar önem vermistir. Istanbul'a her gelisinde Florya'da denize girdigi, sik sik sandalla açilarak, bol bol kürek çektigi bilinmektedir. Türk sporcusunda yalniz beden kuvveti ve yetenek degil, ayni zamanda iyi ahlak ve zekanin da bulunmasini istemis ve bu düsüncesini de; "Ben sporcunun zeki, çevik ve ayni zamanda ahlaklisini severim" sözleriyle dile getirerek, bir sporcunun nasil bir insan olmasi gerektigini anlatmistir. |
"Ata en iyi binen yalniz Türk erkekleri degildir. Türk kadini da bu isi çok iyi bilir" diyen Atatürk'ün sevdigi sporlardan biri de ata binmektir. Savaslarda sürekli ata binmis, sonra da firsat buldukça serbest bir spor olarak yapmistir. Avrupa parkurlarinda "Atatürk'ün Süvarileri" adiyla nam salan Cevat Kula, Saim Polatkan, Cevat Gürkan ve Eyüp Öncü adli dört subay binicimizden olusan Türk ekibinin uluslar arasi basarilari da Ata'yi çok memnun etmistir. Sporlar arasinda güresi de çok sevdigi bilinmektedir. Bu nedenle güresle ilgili anilari çoktur. Italyanlari yenen Milli Güres Takimimizi Florya'daki Cumhurbaskanligi Köskü'nde yemege davet etmis, tek tek kutlamis ve agir siklet sampiyonumuz Çoban Mehmet'e "Beni de yener misin" diye takilmistir. "Türk milleti anadan dogma sporcudur. Henüz yürümeye baslayan köy çocuklarini bile harman yerinde güresirken görürsünüz" sözü ile güresi, Türkler'in milli sporu olarak nitelemistir. "Genç Türk çocuklari top oyunlarinda herhangi bir milletin çocuklari kadar talimli ve aliskin görünmeyebilir. Bundan müteessir olmaya lüzum ve mahal yoktur" demesine ragmen, o günlerde Rusya ile yapilan maçta yenilgi nedenleri konusunda Gündüz Kiliç'i da siki bir sorguya çekmeyi ihmal etmemistir. 1930 yilinda çikarilan Belediye Yasasi, belediyeler "çocuk bahçeleri, spor alanlari, yerel ihtiyaçlara uygun stadyumlar yapmak ve isletme" gibi yükümlülükler getirmistir. 1932 yilinda Atatürk'ün talimatiyla kurulmakta olan halkevlerinin yapmasi gereken çalismalar arasina spor da eklenir. "Halkevleri Teskilatinin Umumi Esaslari"ndan spor ve beden hareketleri, gençlik terbiyesinin ve milli terbiyenin vazgeçilemeyecek asli ve mühim bir bölümüdür. Bu nedenle "Türk geçliginde ve Türk halkinda spor ve beden hareketlerine sevgi ve alaka uyandirmali, bunlar bir kitle hareketi, milli bir faaliyet haline getirilmelidir" diyen büyün önder daha o yillarda, sporu kitle hareketinin de ötesinde bir "milli hareket" olarak düsünmüstür. Böylece O'nun ne kadar ilerici oldugu sporda da gözler önüne serilmektedir. Atatürk yarim asir önce "Istikbal göklerdedir" diyerek havaciligin önemini vurgulamis ve spor dali olarak da benimsenmesini arzulamistir. 3 Mayis 1935 günü kurulan "Türk Kusu" ulu önderin Türk havaciligina en büyük armaganidir. Milli mücadeleye baslamak, Misak-i Milli'yi ilan etmek ve Kuvayi Milliye'yi kurmak amaciyla, Samsun'da Anadolu topraklarina ayak bastigi 19 Mayis 1919 gününü de TBMM'nin 20 Haziran 1938 tarihinde 3466 sayili karari ile "Gençlik ve Spor Bayrami" olarak kabul edilmesini saglamistir. Atatürk'ün direktifleriyle hazirlanan ve bugün de Türk Spor Örgütü'nün temelini olusturan 3530 sayili "Beden Terbiyesi Kanunu" 29 Haziran 1938 günü kabul edilmistir. Ata'nin hastaligi yüzünden, TBMM'nin 1 Kasim 1938'deki açilisinda Basbakan Celal Bayar tarafindan okunan nutkunda spor için söyledigi son sözleri söyledir: "Her çesit spor faaliyetlerini, Türk gençliginin milli terbiyesinin ana unsurlarindan saymak lazimdir. Bu iste hükümetin simdiye kadar oldugundan çok daha ciddi ve dikkatli davranmasi, Türk gençliginin spor bakimindan da milli heyecan içinde itina ile yetistirilmesi önemli tutulmalidir." "Türk gençliginin kültürde oldugu gibi spor sahasinda da idealine ulastirilmasi için Yüksek Kurultay'in kabul ettigi "Beden Terbiyesi Kanunu'nun takibine gecildigini görmekle memnunum." Atatürk'ün ölümü üzerine dönemin en ünlü günlük spor gazetesi L"Auto (Fransa)'da yayinlanan makale aynen söyledir: ".....Dünyada ilk defa beden egitimini zorunlu kilan devlet adamiydi. Söylev ve kagit üzerinde kalmayan icraatlariyla, stadyumlar ve spor tesisleri yaptirdi. Döneminde Türkiye'de spor gittikçe artan önem ve deger kazandi." |
Türkiye`de Saat: 21:45 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2