|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
05-02-2007, 09:43 | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| İşletmelerin uluslarsılaşması ilk adımında düzenli olarak sürdürülen ihracat pazarlamaları yoktur. Bu noktada önemli olan işletmeyi uluslarsılaşma sürecindeki ikinci adıma taşımaktır. Bu da genellikle işletmelerden bağımsız olan aracılar vasıtasıyla gerçekleştirilir. Daha sonra söz konusu işletme uluslararası pazarlamadaki bağımsız aracılarıyla ilişkilerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek için, bünyesinde bir ihracat departmanı oluşturur. Hatta bu aşamanın daha ileri boyutlarında uluslarsılaşma sürecindeki işletme kendi ihracat irtibat bürolarını uluslararası pazarlarda açabilir. Uluslarsılaşmanın son adımında işletmelerin ulusal sınırlar dışında üretim imkanlarını tesis ettiğini görmekteyiz. 3. ULUSLARARASILAŞMA YOLLARI İşletmelerin uluslararasılaşma yollarını temelde üçe ayırarak inceleyebiliriz. Sözü edilen uluslararasılaşma yolları aşağıda açıklanmaktadır. 3.1. İhracata Dayalı Uluslararasılaşma Yollan Uluslararasılaşma yollarında ilki ihracata dayalıdır. İhracat; kazanç elde etmeye yönelik müşteri gruplarının gereksinimlerini, isteklerini ve tercihlerini tatmin etmek için işletme olanaklarının değerlendirilmesi, planlanması, kullanılması ve denetimi faaliyetlerinin uluslararası alanda yürütülmesi olarak ifade edilebilir. Diğer bir tanıma göre de ihracat; potansiyel müşterilerin başka bir ülke pazarında belirlenmesi, ürün satışının yapılması ve ürünlerin tüketiciye ulaştırılmasıdır. Bu noktada ihracata dayalı uluslararasılaşma yollarını indirekt ihracat ve direkt ihracat olarak sınıflandırmak yararlı olacaktır. 3.1.1. İndirekt İhracat Uluslararasılaşma sürecinde indirekt ihracat bir anlamda ikinci aşamadır ve en az riske sahiptir. Uluslararasılaşma sürecinde indirekt ihracat yoluna başvuran işletme, kendisinden bağımsız bir aracı kurumla (middleman) ihracatı gerçekleştirir. Doğal olarak bu yöntemde işletmelerin başvurdukları aracıların çeşitliliği de fazladır. İndirekt ihracatta rol oynayan başlıca aracıları aşağıdaki gibi açıklayabiliriz | ||
|
05-02-2007, 09:43 | #12 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Çeşitli komisyoncular - Yerli tüccarlar - Yabancı uyruklu tüccar ve temsilciler - İhracatçı birlikleri ve kooperatifler - Üretici firmadan bağımsız fakat onun ürünlerini yurt dışına pazarlayan ihracat şirketleri - Birleşik ihracat yönetimi şirketleri - Genel ihracat şirketleri İndirekt ihracatın en büyük avantajı, üretici firmanın hiçbir ihracat tecrübesi olmasa dahi bu şekilde ihracat yapabilmesidir. Bunun yanında indirekt ihracatta politik ve pazar riski de üretici firma için söz konusu olamaz. İndirekt ihracat bu avantajları sağlarken, meydana getirdiği en büyük dezavantajlardan birisi de, işletmenin ürün dışında pazarlama karmasının diğer elemanları üzerinde kontrolü sağlayamamasıdır. Uluslararası pazarlar hakkında çok sınırlı bilgi edinilmesi ve ihracatla elde edilen satışlar üzerinden sağlanan gelirin de düşük olması indirekt ihracatın diğer dezavantajlarını oluşturmaktadır 3.1.2. Direkt İhracat Direkt ihracat uluslararasılaşma süreci içerisinde üçüncü adımı oluşturmaktadır. Direkt ihracatta işletmeler bizzat kendileri çeşitli yöntemler kullanarak ihracat faaliyetlerini gerçekleştirmektedirler. İşletmeleri direkt ihracata yönlendiren en büyük nedenlerden biri uluslararası pazarlamada indirekt ihracata kıyasla daha fazla kontrolü elinde tutmak gerekçesi öne sürülebilir. Bunun yanında direkt ihracat-firmalara daha fazla kazanç elde etme olanağı tanır. Bunun yanında direkt ihracatı tercih eden işletmeler-sağlam bir-organizasyonu da kurmak zorundadırlar. Bu organizasyon içerisinde uluslararası bölüm ayrı olabileceği gibi, ana firmaya bağlı ayrı bir ihracat şirketi de olabilir. Fakat sonuçta işletmeler bu ihracat birimleriyle tam bir bütünleşme içerisinde olmak zorundadırlar | ||
05-02-2007, 09:44 | #13 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| İndirekt ihracata göre direkt ihracat daha fazla risk taşır. Fakat daha yüksek kazanç olanağı ve uluslararası pazarlamayı kontrol etme amacı işletmeleri direkt ihracata zorlar. Genellikle işletmeler direkt ihracatta aşağıdaki yöntemleri kullanırlar: - Yurtdışı satış büroları - Yurtdışı satış şirketleri - Üretici mümessilleri - Üretici distribrtörleri - Gezici satışçılar - Yabancı ülkelerdeki ithalatçılar ve toptancılar - Yabancı ülke hükümetlerine bağlı kurumlar Direkt ihracatın en büyük dezavantajları ise; işletmelerin direkt ihracata başvurabilmeleri için bazı örgütsel ve iç yatırımlar yapmaları zorunluluğudur. Bunun yanında pazarlama giderlerinin artması ve dağıtım kanallarıyla gümrük vergileri yüzünden pazar fiyatı üzerindeki kontrolün azalması da dezavantaj olarak görülebilir 3.2. Sözleşmeye Dayalı Uluslararasılaşma Yolları Sözleşmeye dayalı uluslararasılaşma yolları içerisinde; lisans anlaşmaları, franchising, yönetim anlaşmaları ve sözleşmeli üretim ortaya konulabilir. 3.2.1. Lisans Anlaşmaları Sözleşmeye dayalı uluslararasılaşma yollarından en yaygın olanlardan birisi de lisans anlaşmalarıdır. Lisans anlaşmasında lisansör (lisans hakkını veren) lisansiye (lisans hakkını alan) belirli ödeme ve diğer şartlar altında patent, ticari marka, çoğaltma veya kopyalama ve know-how haklarından birini veya bazılarını devreder. Bunun sonucunda lisans anlaşması çerçevesinde ürünlerin imalatını, belirli bir bölgede pazarlanmasını ve satış hasılatına bağlı olarak da bir miktarı lisansöre ödemeyi taahhüt eder. Genellikle lisans anlaşmalarının kapsamı; patentler, icatlar, formüller, süreçler, dizaynlar, modeller, kopyalama veya çoğaltmalar, edebi, müziksel ve sanatsal derlemeler, ticari markalar, ticari isimler, marka Esimleri, metotlar,-programlar, prosedürler ve sistemleri içerir | ||
05-02-2007, 09:45 | #14 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Genellikle yeni bir ürün belirli bir zamanda ve firmanın ürün yelpazesinin belirli bir bölümünde etkili olur. Bu durumda satış hacmi ulusal sınırlar dışında üretim veya satış birimlerinin kurulmasına izin vermeyecek kadar geniş olmayabilir. Ayrıca uluslararası pazarlarda faaliyet göstermenin ekonomik risklerinden dolayı da üretici bu riskleri düşürme eğiliminde olabilir. Bu noktada lisansı; söz konusu ürünü kendi kendine geliştirmenin daha maliyetli olacağı inancını taşıması durumunda, üretici firma ile lisans anlaşması yapmayı tercih edecektir. Hatta teknolojik gelişmelerin çok sık olduğu ve bu değişikliklerden farklı birçok ürünün etkilenmesi durumunda da uluslararası pazarlardaki işletmelerin birbirleriyle her ürün ve pazarda rekabet etmek yerine karşılıklı lisans anlaşmaları (cross-licensing) yaptıklarını görmekteyiz. Ayrıca lisansör firmalar ulusal sınırları dışında lisanslama olanağı vererek ek kazanç da elde edebilirler. Üstelik bu firmalar sözü edilen ek kazançlarını yeni araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde kullanabilecekleri gibi, eski araştırma ve geliştirme faaliyetlerinden de getiriyi artırmış olurlar.Bunun yanında lisans anlaşmaları lisansör firmaya hiçbir sermaye yatırımı zorunluluğu getirmez. Bir anlamda lisansör firma ekonomik risklere ve sermaye yatırımına girmeden, ürünlerini uluslararası alanda pazarlamış olur. Ancak bunun karşılığında lisansör firmanın direkt yatırım veya ortak girişime göre daha az kazanç elde edebileceği söylenebilir. | ||
05-02-2007, 09:45 | #15 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Lisans anlaşmalarına stratejik açıdan bakıldığında; teknolojik yönden güçlü firmalar ürün hatlarını sürekli yenileyerek, rekabette kendilerine avantaj sağlayan nitelikleri uygularlar. Bunun sonucunda sözü edilen işletmeler bazı ürünleri ve teknolojileri bırakmak zorunda kalabilirler. Fakat bırakılması gereken ürün veya teknolojilerin, kârlı bir şekilde ulusal sınırlar dışında başka işletmelere transferi de mümkündür Bu sayede işletmeler kendi üretim stratejisine uygun olmayan teknoloji ve ürünleri başka firmalara lisans anlaşmalarıyla devrederek, stratejik amaçlarına ulaşabilirler. Diğer taraftan lisanslama işletmelerin uluslararası pazarlara girmesinde genellikle en kolay ve hızlı yoldur. Uluslararasılaşma sürecindeki bu işletmeler yabancı ülkelerin gümrük mevzuatlarından kaynaklanan sorunlarla karşılaşmadıkları gibi, ürünlerinin pazarlanmasında da hazır bir dağıtım ve servis hizmetine sahip olurlar. Ayrıca lisansör firmalar lisanslama sayesinde hızlı bir şekilde lisansının bulunduğu pazar hakkında bilgi edinir ve sağlam bir pazar geliştirme stratejisi ortaya koyabilir. Zaten uluslararasılaşma sürecinde pazar geliştirme çabaları içerisinde bulunan ana firma, lisans anlaşması kanalıyla uluslar arası pazarlar hakkında sağlıklı ve hızlı bilgiler edinir. Bu sayede lisansör işletmeler uluslararası pazarlarda olumlu imaj ve ürün kabulünü teşkil edebilirler. Hatta oluşturulan bu ürün kabulü ve ima] sayesinde lisansör firmalar diğer ek ürünlerini de yabancı ülkelere pazarlama olanağına kavuşur. | ||
05-02-2007, 09:45 | #16 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Lisans anlaşmalarının stratejik açıdan en büyük sakıncalı yönü, lisansör firmanın gelecekteki rakibini kendi eliyle oluşturmasıdır. Lisans anlaşması süresi boyunca lisansör lisansıyı teknik ve üretim açısından destekleyecektir. Fakat lisans anlaşmasının sona ermesi durumunda, lisansör firma yabancı ülke pazarını ve hatta bu ülkeye komşu pazarlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Lisans anlaşmasının sona ermesinde genellikle lisans hakkını alan lisansının bu hakkı kendi işletmesinin amaçları doğrultusunda kullanma arzusu yatar. Lisansı' firma lisansör firmanın istekleri doğrultusunda pazar potansiyelinin geliştirilmesi için gerekli finansal ve yönetsel istekleri uygulamak istemeyebilir Stratejik açıdan her ne kadar lisans anlaşması iki taraf için de sorumlulukları detaylı bir şekilde belirlese de, lisansörün lisansı üzerinde kontrolü kaybetmesi ve uygulamada yanlış anlaşılmaların ve çatışmaların görülmesi her zaman mümkündür. Söz konusu yanlış anlaşılmalar, çatışmalar ve kontrol kayıpları lisansör firmanın stratejik amaçlarına zaman içerisinde hizmet etmeyebilir. "Yine" stratejik açından özellikle yabancı ülkelerde tekel durumundaki ekonomik alanlara girmek için lisans anlaşmaları kullanılabilir. Örneğin birçok ülkede tütün ve sigara işkolu hükümetlerin tekelinde olmasına rağmen, Philip Morris bu hükümetlere lisans anlaşması çerçevesinde üretim ve pazarlama yapmaktadır. Ayrıca lisans anlaşmalarının stratejik yönden farklı şekillerde de kullanılması mümkündür. Örneğin konfeksiyon işindeki Murjani şirketi satışlarını artırmak için Coca-Cola ve Chrysler firmalarının logosunu kullanma hakkını lisans anlaşmalarıyla almıştır | ||
05-02-2007, 09:45 | #17 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3.2.2. Franchising Anlaşmaları Anlaşmaya dayalı uluslararasılaşma yollarından biri de franchising anlaşmalarıdır. Esas itibariyle franchising anlaşmalarının lisan anlaşmaları başlığı altında incelenmesi gerekmektedir. Fakat özellikle oto kiralama ve fast-food gibi iş kollarında franchising anlaşmalarının devleşmesi ve dünya ticaretinde önemli bir yere sahip onası, franchising anlaşmalarını uluslarasılaşma yolları içerisinde ayrı bir başlık altında incelenmesine neden olmuştur. Franchising bir işletme sistemi altında kendisini ima ve marka konusunda piyasaya kabul ettirmiş, bu imaj ve marka kapsamında faaliyet gösteren bir firmanın desteği ve birbirlerinin benzeri hatta kopyası olan firmaların, mal ve hizmetlerin üretim ve/veya dağıtımını hedef alarak, bırakım ödemeler karşılığında söz konusu marka veimajın sahibi olan franchising ile girmiş oldukları bağımsız bir ticari anlaşma türüdür. Franchising anlaşmalarının temelde dört unsuru bulunmaktadır. Bunlar; franchiser (ticari adını-markasını, pazarlama veüretimle ilgili teknik haklarını satan gerçek veya tüzel kişi), franchisee (yukarıdaki hakların kullanımını belirli bir süre için bazı ödemeler karşılığında elde eden girişimci, yatırımcı veya firma) franchising anlaşması (franchisor ve franchisee arasındaki ilişkinin niteliğini belirleyen bağımsız bir ticari anlaşma) ve franchisee'dir. Franchising çeşitleri değişik kriterler temel alınarak olaya konulabilir. Bu kriterler dağıtım kararlarını esas alabileceği gibi, franchising sözleşmesinin özelliklerini de göz önünde bulundurabilirler. Fakat uygulamadaki genişliği ve franchising kavramına yoğunlaşması bakımından aşağıdaki çeşitlendirmeye başvuracağız: | ||
05-02-2007, 09:46 | #18 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| - Ticari Marta Franchising (Trade-mark and Logo Franchising); Gerçekte bu franchising türünü kısmi bir franchising şekli olarak da düşünebiliriz. Bu franchising şeklinde, piyasada kendini imaj ve kalite yönünden ispatlamış bir franchisor francnsee'ye ticari marka ve adını kullanma, aynı zamanda söz konusu ürünlerini satma hakkı verir - İşletme Seki Olarak Franchising (Business Forma Franchising); Franchisor franchising stceşmesinin bütün ana unsurlarıyla belirlediği franchisee'ye kendi ticari manasını kullanma ve söz konusu ürünü satma hakkı, yanında, üretim, personel, yönetim ve işletim gibi konularda standartlar ve kapsamlar getirerek, bir bütün halinde işletme sistemi sağladığı bir franchising türüdür - Dönüştürme Franchising (Conversion Franchising); Satış sorunları olan firmaların bu problemlerine çözüm olarak ortaya çıkmıştır Bu franchising türünde faaliyetini sürdürmekte olan bir işletme, yine aynı sektördeki ana bir firmayla ticari ilişki içerisinde söz konusu ana firmanın perakende satış işlevini üstlenmektedir. Bu sayede ana firma genişleme politikasını gerçekleştirmekte ve franchisee'nin .imkanlarını da kullanmaktadır. Diğer yönden franchisee de düşen satışlarını artırarak, bu sorununu çözmektedir. 3.2.3. Yönetim Anlaşmaları (Management Contracts) Bir ücret karşılığında ve belirli bir zaman diliminde genel veya özel yönetim fonksiyonları için yabancı bir ülkedeki firmaya yardımcı olmak amacıyla, başka bir yabancı işletmenin yönetim elemanlarının kullanılması esasına dayanır. | ||
05-02-2007, 09:46 | #19 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Bu tür yönetim anlaşmalarında yönetim elemanlarının belirli bir süre için başka bir yabancı şirkette çalıştırılmasındaki amaç, gereksinim duyulan işletme fonksiyonu ile ilgili olarak sözü edilen işletmenin sorunlarının çözülmesidir. 3.2.4. Sözleşmeli Üretim (Contract Manutacturing) Uluslararasılaşma stratejilerinden birisi olan sözleşmeli üretimi; sözleşmeye dayalı uluslararasılaşma yolu içerisinde görebileceğimiz gibi; üretime dayalı uluslararasılaşma yolu içerisinde de inceleyebiliriz. Sözleşmeli üretim; bir yönüyle üretimin ulusal sınırlar dışına taşınması özelliğine sahipken, diğer yönüyle de anlaşma koşulları altında belirli ürün veya ürünlerin imalatını yabancı bir firmaya verilmesini içermektedir. Örneğin Türkiye'deki bir konfeksiyon fabrikasıyla Portekiz kökenli bir firma fason üretim için anlaşma yapabilir. Söz konusu anlaşma koşulları altında Portekiz firması bütün ilk madde ve materyalleri kendisi karşılaması şartıyla, belirli konfeksiyon ürünlerinin Türk firması tarafından nihai mamul haline getirilerek, tekrar mamulün tamamının Portekiz'e gönderilmesini isteyebilir. Bu durumda sözleşmeli üretim; bir şirketin ürünlerinin yabancı bir ülkede yine başka bir şirkete sözleşme koşulları altında imal ettirilmesidir. Üretim yapan firmaya ödemeler genellikle üretim hacmi üzerinden yapılır. Bu tür üretimlerde kalite ve belirli spesifikasyonlar son derece önemlidir. Ürünün pazarlanmasını ise, ana firma gerçekleştirir 3.3. Üretime Dayalı Uluslararasılaşma Yollan Üretime dayalı uluslararasılaşma yolları içerisinde, ulusal sınırlar dışında işletmelere yabancı ülkelerde üretim olanakları sağlayan yöntemleri inceleyeceğiz. | ||
05-02-2007, 09:46 | #20 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3.3.1. Ortak Girişim (joint Venture) Uluslararasılaşma sürecinde ortak girişim genellikle dördüncü aşamada gündeme gelir. Ortak girişim konusunda iktisatçıların, işletmecilerin ve hukukçuların üzerinde anlaştıkları tam bir tanım mevcut değildir. Ancak uluslararası pazarlama açısından ortak erişini tanımlarsak; iki veya daha fazla isletmenin genellikle üretim ve dağıtım faaliyetlerini gerçekleştirmek için kurdukları fakat hiçbirinin bu ortak girişim üzerinde tam hakimiyetinin olmadığı ancak yönetimde söz sahibi olduğu ortaklık seklinde tanımlayabiliriz. Ortak girişimler çeşit; aşamalarda yatırım gerektirdiklerinden uluslararası pazarlamada yüksek riskli bir stratejidir. Fakat ortak girişimde bir veya birkaç ortak ev sahibi ülkede olduğundan ve ortak girişimin çok ortaklı far nitelik taşımasından dolayı politik W pazar riskleri direkt yatırıma kıyasla düşüktür. Örneğin General Motors'un Mısır'da politik ve pazar risklerini aşağıya çekmek için bir devlet şirketi plan .Kasar Car Company ile ortak girişime gittiklerini görmekteyiz. Diğer yönden Toyota şirketinin Türkiye'de Sabancı Holding ile ortak girişime gitmesinde yine aynı amaçların olduğu söylenebilir. İşletmelerin uluslararası pazarlarda rekabette avantaj elde etmek amacıyla da ortak girişime yöneldiklerini görmekteyiz. Bazı işletmeler, zayıf fonksiyonlarını göz önüne alarak bu yöneriyi güçlendirmek ve rekabette üstünlük elde etmek için ortak girişim karan alabilirler. Örneğin, bu nedenle Coca-Cola ve Nestle içime hazır çay ve kahveleri üretmek ve pazarlamak için bir ortak girişim kurmuşlardır. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |