|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
05-02-2007, 09:46 | #21 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Uluslararası pazarlarda işletmeleri ortak girişime zorlayan birtakım dinamiklerden söz etmek mümkündür. Özellikle ortak girişime gidilecek işletme aşağıdaki özelliklere sahipse, ortak girişim daha çekici ölür - Ortaklık kurulacak firma veya firmaların çok özel beceri ve yapabilirlikleri varsa - Ortaklık kurulacak işletmelerin dağıtım kanallarını etkin bir biçimde kullanma olasılığı varsa - Eğer girilecek pazarda bölgesel bir ortak firma bulmadan faaliyet göstermek yasalara aykırı ise - Eğer ortaklık kurulacak işletme veya işletmeler personel veya sermaye vö-nünden uluslararası pazarlarda yayılma politikasını destekleyici nitelikteyse Ortak girişimde iki veya daha fazla ortak, ortaklık oranı sonucunda yatırımı gerçekleştirdiklerinden, sınırlı finansal kaynaklara sahip bir yabancı firma daha fazla ulusal pazarlara girebilir. Ayrıca düşük yatırım nedeniyle de, ortak girişim finansal ve kamulaştırma risklerini de azaltmaktadır. Diğer yönden gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda sermaye piyasalarının yetersiz olması ortak girişimi sözü edilen ülkelerde tek alternatif olarak gündeme getirmektedir Özellikle petrol gibi bazı hammaddelerin işlenmesinde yabancı firmaların tek başına faaliyet göstermesi yerine, hükümetler bu firmaların bir ülkedeki bir şirketle ortak girişime gitmelerini tercih ederler. Ayrıca hükümetlerin bu konularda ekonomik milliyetçilikle de hareket ettikleri görülmektedir. | ||
|
05-02-2007, 09:46 | #22 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Bu nedenle ortak girişim direkt yatırımın, ortaya çıkardığı sorunları azaltmaktadır. Bunun yanında ekonomik blokların etkin olduğu uluslararası pazarlarda, ortak girişim stratejisiyle bir ihracat üssü geliştirmek mümkündür Örneğin Türkiye ortak pazara dahil olmasa da, Türk Firmaları ortak pazarüyesi bir ülkede ortak girişim gerçekleştirerek, bu ekonomik blok içerisinde kolayca faaliyet gösterebilir. Ortak girişim gelişmekte olan ülkelere kalkınmış ülkelerin teknoloji pazarlamasında da önemli bir araçtır. Bu sayede gelişmiş ülkeler bırakma aşamasında oldukları teknoloji ve ürünleri kolayca gelişmekte olan ülkelere transfer ederek, söz konusu ürün ve teknolojiden en fazla faydayı sağlamış olurlar. Yukarıda özelliklerini ortaya koyduğumuz ortak girişimin kurulmasında genellikle üç amacın rol oynadığını görmekteyiz. Bunlar; kaynak, pazar ve riske yönelik amaçlardır. Ortak girişim sayesinde işletmeler finansal, hammadde ve fiziksel teçhizat, teknoloji ve yönetim sorunlarını çözmektedirler. Ayrıca ortak girişimle dağıtım kanallarının genişlediği, pazarlara girişte karşılaşılan büyük sorunların aşıldığı, doymuş ya da azalan ürün hatlarının yeniden yapılandırıldığı ve rekabet avantajlarının sağlandığını da görmekteyiz. Risk açısından da ortak girişimin araştırma-geliştirme, yatırım, pazar ve politik riskleri ortaklar arasında paylaştırarak her bir ortak için toplam riski düşürmektedir. | ||
05-02-2007, 09:47 | #23 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3.3.2. Yabana Direkt Yatırım (Foreign Direct Investment) Uluslarârasılaşma süreci içerisinde başvurulabilecek en riskli yoldur. Fakat sağladığı önemli avantajlar nedeniyle cazip olabilir, ulusal sınırlar dışında yabancı bir ülkede yönetime tamamen hakim olacak şekilde üretim imkanlarının teşkil edilmesi veya satın alınmasıdır Tanımımızdan da anlaşılabileceği gibi, kurulu bir üretim biriminin satın alınması veya bizzat yabancı firma tarafından ulusal sınırları dışında kurulması gerekmektedir. Diğer bir unsur da, ulusal sınırlar dışındaki söz konusu üretim biriminin yönetimini tamamen elde tutmaktır. Fakat yabancı direkt yatırım sadece Uluslarârasılaşma sürecindeki bir işletmenin kendi ülkesinin dışındaki yabancı bir ülkeye sermaye transfer etmesi ve -genişlemesi -değildir. Yabancı direkt yatırım bölgesel ve ihraç pazarları için ana firmanın sermaye, teknoloji ve yönetim niteliklerini ev sahibi ülkeye aktararak, ev sahibi ülkenin de bölgesel üretim faktörlerini (hammadde ve emek gibi) kullanmak suretiyle mal ve hizmetlerin üretimini kapsar. Yani yabancı bir ülkede tamamen yönetime hakim bir şekilde üretim olanaklarının satın alınması veya kurulması yanında; ana firma teknolojik veya yönetsel niteliklerini de aktararak, bölgesel bazı üretim faktörlerini de kullanacak şekilde bölgesel ve ihraç pazarları için mal ve hizmet üretmesi esastır. Yabancı direkt yatırımlarda ana firmanın yönetime tamamen hakim olması uygulamada çok fazla olanaklı değildir. Hatta söz konusu yabancı direkt yatırımda ana firma %100 oranında üretim olanaklarına sahip olsa dahi, bu oran kendisine tam kontrol garantisi vermez. Yatırımın bulunduğu ülke hükümeti fiyatlandırma ve para transferi gibi konularda yatırıma firmaları sınırlayabilir. Örneğin General Motors İngiltere'deki Vauxhall şirketinin yaklaşık %100 oranında sahibidir. Bu şirketin %1'den daha az bir oranı İngiltere'ye aittir. Fakat İngiliz Hükümeti şirketin personel alımını, ihraç fiyatlarını ve kazanç oranlarını etkilemektedir | ||
05-02-2007, 09:48 | #24 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3.3.3. Yabana Direkt Yatırımlara Yönelik Monopolistik Avantaj Teorisi Monopolistik avantaj teorisi; yatırım yapan firmaların bölgesel rekabet eden firmalardan daha kârlı faaliyet gösterebileceği ve monopolistik avantajlar sağlayabileceği temellerine dayanır. Bu avantajlar üretim bölgesinden ziyade belirli bir firmaya aittir ve pazardaki diğer firmaların monopolistik avantaj sağlayabilmeleri söz konusu değildir. Yabancı bir ülkede direkt yatırım yapan bir firma monopolistik avantajları kendisinde bulunan çok özel becerilerle sağlayabileceği gibi, bu avantajlar ürünün yaşam seyrinden de kaynaklanabilir. Yatırım yapan firmaların monopolistik avantaj sağlayan çok özel yetenekleri teknoloji, organizasyon, yönetim ve pazarlama gibi alanlardan kaynaklanmaktadır. Bu tür niteliklere sahip olan işletmelerin de, genellikle ulusal, sınırları dışında kendisinin bulunduğu ana sektörde direkt yatırım yaptığını görmekteyiz. Aynı şekilde ürünün uluslararası yaşam eğrisi de, işletmelere monopolistik avantajlar sağlamaktadır. Ürünün tanınma aşamasında ana firma öncelikle ihracatta monopolistik bir yapı kurmaktadır. Ürünün büyüme aşamasında ise; sözü edilen ana firma direkt yatırıma yönelerek, bu monopolistik eğilimi direkt yatırımla sürdürmektedir Doğal olarak burada da işletmenin yatırım yaptığı alan kendisinin bulunduğu sektördür (horizontal investment). Ayrıca yabancı direkt yatırımların çoğunluğu oligopolistik endüstrileri oluşturmuş bazı büyük firmalardır. Bu firmalar rekabet açısından birbirlerinin hareketlerini yakından takip etmektedirler. Rekabetteki bu duyarlılık işletmeleri farklı oligopolistik davranışlara da itmektedir. Direkt yatırımların çoğunluğu bu oligopolistik firmaların genellikle amaçları; kârlarını maksimize etmekten ziyade, rakipleri kadar hızlı büyümeyi sürekli kılmaktır. Sonuçta sözü edilen firmaların bulundukları sektörlerden farklı sektörlere yatırım yaptığını (verti-calforeign investment) görmekteyiz. | ||
05-02-2007, 09:48 | #25 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3.3.4. Yabancı Direkt Yatırımlara Yönelik Uluslararasılaşma Teorisi Bu teori ihraç,-lisanslama, franchising ve ortak girişim gibi uluslararasılaşma yollarına rağmen, niçin direkt yatırımın uluslararası pazarlarda genişlemede etkin olabileceği üzerinde durur. Diğer yönden bu teori şu temellere dayanmaktadır; pazarlar doğal ve politik nedenlerden dolayı etkili bir şekilde mal ve hizmetlerin dağıtımını yapamayabilir, işletmeler ve pazarlar mal ve hizmetlerin değişiminin organizasyonunda alternatif unsurlardır, işletme maliyetleri pazardaki değişim oranından düşük ise bir firma içerisinde bu değişim uluslararasılaşmıştır ve uluslararasılaşmış işletmeler direkt yabancı yatırımla ma| ve hizmetlerin değişimini karşılıklı olarak uluslararasılaştıran kurumlardır. Uluslarârasılaşma teorisi yabancı ülkelerde işletmelerin bulunduran sektörlerle ilgili aynı alanda yatırım yapmalarını; patent, ticari marka ve lisans anlaşmalarına konu haklarını, kontrol etmek amacıyla olduğunu vurgular. Uluslararası alanda farklı sektörlerde direkt yatırım yapılmasını da bu teori, etkin olmayan dış pazarların meydana getirdiği boşluğun doldurulması şeklinde açıklamaktadır. 3.3.5. Yabana Direkt Yatırımlara Yönelik Seçme (Eclectic) Teorisi Monopolistik avantaj ve uluslararası-laşma teorileri direkt-yatmıjnlafi-kendi bakış açılarından izah etmektedir. Bu teorilerin açıklamakta boşlukta bıraktığı noktalar da, seçme teorisinin temellerini oluşturmaktadır. Seçme teorisi bir anlamda ülkeler ve firmalar arasındaki farklılıklara dayanmaktadır. Genellikle bu farklılıklar da, maliyet faktörüyle ilişkilidir. | ||
05-02-2007, 09:49 | #26 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Monopolistik avantajlara ve firmanın uluslararasılaşma niteliğine ek olarak, yabancı ülkede direkt yatırım yapmanın getirmiş olduğu vazgeçilemez avantajları da söz konusudur. Yabancı bir ülke üretimde kullanılan faktörler açısından ucuz olabileceği gibi, ihracat stratejisine başvurmak da yüksek navlun giderleri nedeniyle maliyetli olabilir. Diğer yönden maliyet faktörünün yanında, işletmeleri yabancı ülkelerde yatırım yapmaya zorlayan hasılatla ilgili faktörlerden de söz edilebilir. Örneğin ihracata uygun olmayan yüksek gümrük vergileri ve engelleri veya pazardaki müşterilere daha kaliteli hizmet ve mal sunma arzusu önemli olabilir. Bu teori ülkelerin ve işletmelerin sahip oldukları olanaklara yoğunlaşarak, yabancı direkt yatırımları açıklamaya çalışmaktadır. Ayrıca uluslararası ticaret teorisi, monopolistik avantaj ve uluslararasılaşma teorilerinin prensipleri çerçevesinde yabancı direkt yatırımlara yaklaşmaktadır. 3.3.6. Yabancı Direkt Yatırımlara Yönelik Uluslararası Çeşitlendirme Teorisi Bu teoride yabancı direkt yatırımlar riski azaltıcı bir strateji olarak algılanmaktadır. Uluslararası alanda faaliyet gösteren firmaların riski, ulusal ekonomik konjektürleri birbirleriyle ilişkili olmayan ülkelere yatırımlar yayıldığında düşecektir Bu şekilde ana firma yabana tek bir ülkedeki üretim birimine bağlı olmaktan kurtulmaktadır. Diğer taraftan da yatırımcı firma bir anlamda diğer pazar ve politik riskler gibi olumsuzlukları da etkisiz hale getirmektedir. 3.3.7. Ulusal Sınırlar Dışında Anahtar Teslimi Yapılan Projeler Uluslararasılaşma sürecindeki firmanın bir üretim tesisini kendi ulusal sınırları dışında kurup, personeli eğitmesi ve projenin tamamlanması sonucunda da esas sahibine devretmesidir. Buradaki üretim faaliyeti ortak girişim veya direkt yatırım gibi süreklilik arz etmemesine rağmen; belirli bir süre içerisinde de olsa projeyi gerçekleştiren firma bunu ulusal sınırlarının dışına taşıdığı için, yabancı bir ülkede yapılan anahtar teslim projeleri üretime dayalı uluslararasılaşma yolları içerisinde incelemek olanaklıdır. Örneğin buna Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.nin Özbekistan'da anahtar teslimi şeker fabrikası kurması verilebilir. | ||
05-02-2007, 09:49 | #27 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Ulusal sınırlar dışında anahtar teslimi yapılan projeleri bir başka bakış açısıyla da, ihracata dayalı uluslararasılaşma yolları içerisinde görebiliriz. Çünkü burada da projeyi gerçekleştiren firma yönünden; bilgi birikimini, teknolojisini ve hatta çok önemli stratejik unsurlarını başka bir ülkeye ihraç etmesinden söz edilebilir. 3.3.8. Müşterilik Anlaşmaları (Gustom Contracts) Firmaların sürekli bir şekilde yabancı şirketlerin elinde bulunan olanaklara gereksinim duyması halinde yapılan anlaşmalardır. Bu tür anlaşmalar daha çok petrol gibi hammaddelerin araştırılması ve işlenmesinde yapılır. Çıkarılacak hammadde üzerinden firmalar belirli bir yüzde alma karşılığında; araştırma, geliştirme ve diğer üretim faaliyetleriyle ilgili riskleri üstlenirler. Burada işletme kendi ulusal sınırları dışında başka bir şirketin sahip olduğu üretim olanakları dahi olsa, sözü edilen üretimin gerçekleştirilebilmesi için bazı riskleri üstlenmekte ve üretim faaliyetlerine katkıda bulunmaktadır. | ||
05-02-2007, 09:49 | #28 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3.3.9. Sonuç Yüzlerce yıllık geçmişe sahip uluslararası pazarlama, II. Dünya savaşından sonra çok daha değişik bir nitelik kazanmıştır. Artık genellikle ikili olan uluslararası pazarlama çok taraflı bir özelliğe sahip olmuştur. Bunun sonucunda artan rekabet ve rekabetçi üstünlükler, kaynakların etkin ve verimli kullanılması zorunluluğu, firmaların ve ülkelerin birbirlerinden farklı özelliklere ve olanaklara sahip olmaları ve diğer mikro ve makro faktörler de uluslararasılaşmayı gündeme getirmiştir. işletmeler için uluslararasılaşma süreci içerisinde kullanılabilecek çeşitli yollar vardır. İşletmelerin çeşitli yetenekleri ve risk faktörleri bir anlamda kullanılacak uluslararasılaşma yolunu ve stratejisini tayin etmektedir. Bu noktada işletmelerin başvurabilecekleri uluslararasılaşma yolları; ihracata, sözleşmelere ve üretime dayalı olurken, kullanabilecekleri stratejiler de; direkt-indirekt ihracat, lisans anlaşmaları, franchising, yönetim anlaşmaları, sözleşmeli üretim, ortak girişim, yabancı direkt yatırım, ulusal sınırlar dışında anahtar teslimi yapılan projeler ve müşterilik anlaşmalarıdır. Ayrıca uluslararasılaşma stratejilerine bakıldığında; en az riskli olan in-direkt ihracattan en fazla riskli direkt yatırıma kadar olan uluslararasılaşma stratejilerinin, riskleri azaldıkça firmaların temelde kazanç oranının ve kontrol kapasitesinin de azaldığını görmekteyiz. | ||
05-02-2007, 09:49 | #29 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 4. ULUSLARARASI TİCARETİ ENGELLEYİCİ KOŞULLAR Uluslararası ticaretin esası karşılaştırmadan üstünlük ilkesidir. Her ülke bazı ürün ve hizmetleri diğer ürün ve hizmetlerden daha verimli şekilde üretebilir. Ülkenin teknolojik gücü, nüfusunun eğitim ve kültür düzeyi, doğal kaynakları ona bazı konularda üstünlük sağlar. Örneğin, Türkiye hem buğday hem de otomobil üretmektedir. Ancak, ikliminin elverişli, tarım alanlarının geniş ve verimli olması, Türkiye'nin buğdayı otomobilden daha verimli üretmesine neden olmaktadır. Bir ülkenin kaynaklarını en verimli biçimde kullanabilmek için onları avantajlı olduğu şanolara yöneltmesi, bu sahalardan elde edeceği ihraç geliri ile de dezavantajlı olduğu ürün ve hizmetleri ithal etmesi çıkarı gereğidir. Sonuçta uluslararası ticaret doğmakta, bu ticarete katılan ülkelerin kaynakları daha verimli şekilde kullanılmakta, tüketiciler daha ucuza ürün ve hizmet alabilmektedirler. Ancak, uygulamada çeşitli etkenler serbest uluslararası/ticareti engellemektedir. Devletler ulusal güvenlik amacıyla ekonomik avantajları olmayan, verimsiz alanlara yatırım yapmakta ve ithalatı zorlaştırıcı önlemlerle bu sektörleri korumaktadırlar. Gene ülkenin üstünlüğe sahip olmadığı, devri geçmiş sanayi sektörleri de işsizliğe yol açmamak için devlet bütçesinden yardım yani sübvansiyon yoluyla ayakta tutulmakta, ithalatın rekabetinden gümrük duvarları ile korunmaktadır Bu çaba günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerin dokuma ve demir-çelik sanayilerinde izlenmektedir. Yukarıdaki nedenlerle serbest uluslararası ticareti engellemek isteyen devletlerin kullandıklar] en önemli araçları şöyle özetleyebiliriz ; | ||
05-02-2007, 09:51 | #30 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 4.1. Gümrükler Yabancı ülkelerden gelen malların sınırlarda, istasyonlarda, havaalanlarında alınan harç ve resim ithalatı pahalılaştırmak suretiyle dış ticareti engeller. Gümrük vergileri gümrüklenen malın değeri (ad valorem} veya ağırlık veya benzeri bir baz üzerinden [specifîc) alınır. Bu iki verginin birlikte uygulandığı ürünlerden ise karma (çpmpound) gümrük vergisi alınır. Uluslararası ticareti yapılan ürünler "Brüksel Nomenclature" adlı katalogda ayrıntılı olarak numaralanmıştır. Ülkeler kendi gümrük vergilerini bu listedeki ayırımlara göre cetvel haline getirir ve ilân ederler. 4.2. Kotalar ithalata adet veya toplam değer olarak konulan sınırlamalar yani kotalar da çeşitli ülkelerce dış refcasetr engelleyici bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Kotaların yönetimi genellikle ithal lisansları ile yapılır. 4.3. Kambiyo Sınırlamaları Döviz tahsisine konan sınırlamalar, ithalata uygulanan farklı kurlar ve ithalatta alınan teminatlar da mali yöntemlerle ithalatın sınırlanmasına yöneliktir. 4.4. Boykotlar Boykotlar uluslararası ticareti engelleyen etkenlerdendir. Boykotlar, Arap ülkelerinin İsrail ve onunla ticaret yapan şirketlerle ticareti yasaklamaları gibi resmî veya Amerikan liman işçisi sendikalarının zaman zaman Rusya'ya mal taşıyan gemileri yüklememeleri gibi gayrıresmî olabilir. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |