Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Edebiyat - Türkçe

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13-03-2007, 04:56   #11
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Çağdaş kompozisyon, yüzeyde yayılmaya grafizme yönelen iki boyutlu çalışmaların revaç bulduğu anlatım sadeliği içindedir. Artistler, devrin hakim zevkini takdim ediyorlar. Aynı zamanda, devrin zevkinde, kendi artistik kabiliyetlerini daha zengin ölçülerde tanıtıyorlar.
Resmin meydana gelmesinde birçok alanların, ekranın kenarlarına paralellik prensibi, derinlik probleminin hallinde yardımcı oluyor.
Basit dikdörtgenlerle egzersizler ve karalamalar yaptığımız takdirde, birbiri arkasına düşen veya yan yana gelen alan desenlerinin derinlik duygusunu okşayacağını görürüz. Ekranı bir boydan bir boya, ikiye bölen ufuk çizgisi, derinlik anlamını tattıran kâfi bir sebeptir.
Tabiatta her şey, ufka ya paralel veya diktir. Şu halde tabiat, resme ait olanı kendi içinde veriyor. Ufuk çizgisi ve birbiri ardınca sıralanan ve kendi aralarında mesafeler yapan şekillerin, çağdaş kompozisyon anlamını gerçekleştirdiği bir hakikattir.
Stile bağlanan desen kümelerinin yarattığı espas ve renk atmosferi, zaman içinde yaşayan espriyi sezme ve bulma için yeterli gayret sayılabilir.


__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-03-2007, 04:56   #12
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

KOMPOZİSYONDA PLASTİK VE ESTETİK DÜŞÜNCELER
Kompozisyondan gaye, sınırlı alanı -resimle- piktural ve plastik elemanlarla tesirli bir biçimde organize etmektir. “Bence resim, bir yüzeyin organizasyonudur”. Bu organizasyon içine zekâya ait; akıl, mantık ve muhakeme gibi cevherlerin yerlerini sezgi dünyasına -şuuraltı- terk ettiği bir âlemdir. İnsana ait olan hayâl, elem, ıstırap, haz gibi meyillerin kompozisyonun fikir düğümlerinde yerleri yoktur. Plastik fikir şelâlesinden hareket eden Büyük Rönesans ustaları ve Türk hattatları, bir esasa doğru yürüyerek, kompozisyonun estetik ölçülerinin ve bağlarının doğmasına yardımcı oldular.
Rönesans sanatçıları, kompozisyonlarında kavisli ve düz çizgilerin spritüel, mücerret ve büyüleyici tesirini bildiklerinden, bu çizgileri tablonun örgüsünde imtiyazlı noktalardan geçirerek halletmeye çalıştılar. Böylece, ışık - gölge ve çizginin yaratacağı sübjektif hakikati aksettirmede, konuyu bir vasıta yaptılar. Türk hattatları da, mücerret anlatım biçimiyle, bir diğerinin içine giren ve çıkan inceli kalınlı kavis ve düzlüklerin, göze ve kalbe telkinini esas alarak, lirik ve insanî duyguların yer almadığı, “ALLAH’a” yakın olma görüşü ve fikri içine girdiler.
Mistisizme giden yolda, yazı ve süslemelerle gelişen İslâm Türk sanatında insanî duygular yer edememiştir. Böylece; kavislerin, noktaların, düzlüklerin armonisinde, insani hiçbir mânâ gösterilmemiştir. Böylece özetlenen durumla, Türk hat sanatı, tasavvufun gerçek sırrına ermiş ve mücerret olmuştur. Rönesans, mücerret olmayı, insanî şekillere ve eşyaya düzlük ve kavisler tatbik ederek, ancak böylece aksettirebilmiştir, Picasso’da görünüşü ve konuyu tahrip ederek, müspet telkin yapacak deformasyonlara, kavis ve düzlüklere varmayı gaye bilmiştir.


__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-03-2007, 04:56   #13
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Tabiat ve varlıklar yaratıcı insan zekâsını harekete geçirmekte daima devam edecek. İki gözümüz, tabiatta ve onun şekillerinde gezinmeye devam edecek. Öyle ise, plastik sanatlarda, tabiat şekillerinden tamamen ayrılmaya ne imkân ne de ihtimal vardır.
Bir tablonun gelişmesi sırasında, ruhî değerler, hiçbir zaman yok olamazlar. Tablo, Andre Lhote’un, “Plastik değişmezler” diye adlandırdığı ruhî değerleri, hiçbir zaman inkâr edemez. Bir tabloyu can sıkıcı olmaktan kurtaran teknik lüzumlar, ruhun malı olan değerlerdir. Tabloyu, valör kümeleriyle, lekeler ve renklerle, zıtlık, benzerlik ve ayrılıklarla, nispet ve farklarla, ruhun bu asil değerleriyle geliştirmek; kompozisyonun estetik ve mistik telkinini esas almak demektir. Mistik telkini esas alarak bünyesinde saklayan eser, ruhî yapımızı tatmin e-den esaslarla organize olmuş olur.
En basit kompozisyon şeması : Diyagonaller, dik ve yatık orta eksenlerle meydana getirilen arabeskte, birbirine zıt yönlerde geliştirilen valör ve renk akışı, sınırlı alanda hareket probleminin başlangıcı olur. Renk ve muvazene esasları da, müsavi olmayan alan ve miktarlarda, varyasyon esasıyla, duygular üzerine lüzumlu müspet tesiri uyandırırlar.
Şahsî ve duygulu bir sanatın inkâr kabul etmez üstün niteliklerini ortaya koymada en vefalı yardımcımız, ruhumuzdaki duygu kaynaklarıdır. Görünen gerçekleri, duygu kaynaklarının formunda eritmek lüzumu yanında, konunun bize hakim olmasını değil, bizim ona hakim olmamız önemlidir.
“Bir eserde, renk ve çizgilerin değer beraberliği ne kadar fazla olursa, birlik o derece vardır. Çok tekrarlar, can sıkıcı bir yeknesaklığa götürür. Başarının sırrı, iyi bir teknik, bilgi ve istidada bağlıdır.”
Bu tür düşüncelerin aydınlığında, plastiğin anlaşılıp fikre doğması, kompozisyonun estetik realizasyonudur.
KOMPOZİSYON VE FİKRÎ YAPISI
Güzellik ölçü ve sistemdir. Malzemeyle beraber konuya ağırlık vermek düşünceyi yıpratır. Konu hakim olursa, düşünce ve espri zayıflar, eser gayesini kaybeder.
İnsan, çeşitli kabiliyetleri ve fizikî ve manevî yapısıyla nasıl uyumlu bir birlik gösteriyorsa, sanatta da insandaki sistem gibi bir yapı birliği aynen hakimdir.
Resim sanatında, kompozisyonu meydana getiren beş temel disiplin vardır.


__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-03-2007, 04:56   #14
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bunlar sırasıyla:
1) Geometri,
2) Sayı,
3) Valör,
4) Renk,
5) Alan.
Geometri: Neolotik çağları yaşamış medenî insan toplulukları, toprağın ölçülmesi, bölünmesi ve bir alanın hudutlanıp tanınması için, geometri mefhumunu buldular. Tarih çağlarından devrimizin birinci bin yıllarının sonuna doğru, geometri aletlerinden faydalanarak çift boyutlu proto geometrik alanların çizgi özelliklerini de buldular.
Bu özellikler, önce çizgiyi daha sonra çizgiyle yapılan şekilleri (poligonlar, daireler) ve bu sınırlı alanların çizgi ile bölünmelerini, bunların karakteristik mefhûmlarını tanıttı.
A - Çizgi : Geometri kavramının ilki ve en ilkeli, paryetal gravür veya bir mamut hayvanının kurutulmuş kemiği üzerine kazınan çizgilerdir. Daha sonra, bu süs kompozisyonlar, sanatı kesinlikle birbirinden ayrılan iki tip kompozisyon bilimine götürdü :
1) Tekrar etme.
2) İki taraflı müsavat ve simetri gösteren kompozisyonlar : Bu tip kompozisyon biliminde, alanın değiştirilmesi (transposition) ile oluşan ritmik bir akış bir su esası ile çizgi geometrisi hakimdir.
Çizgi : Grafik mânâsında, kuvveti ve zayıfı anlatan -eğri ve düz- insiyaki (içgüdüyle) prensiple birbiri yanına sıralanır. Simetrik veya asimetrik kompozisyonda, zaman içinde tekrarlarla sınırlı alanda zincirleme devam eden ve uygunluk gösteren bir sıralama oluyor.
Düz çizgiler bir yönü, dik ve ufkî olarak da bir açıyı söylerler. Eğri çizgiler, bir diğer eğriyi tanıtır. Aynı zamanda eğriler, düz çizgiye nazaran dinamiktirler. Biri diğerine göre zıt yön gösteren iki eğri çizgi, bir (s) harfinin spiral dinamizmini yaşatır.
B - Geometrik alan : Üç veya daha çok düz veya eğri çizgilerin el ele verip kendi içlerine kapanması, sayısız alanları meydana getirir.
Bir kompozisyonda, düzgün alan yapabilecek en basit geometrik form, kare, dikdörtgen ve dairedir. Daire içinde ve dışında düzgün poligonları ve daire çeşitlemelerini aksettirir.
C - Çizgi bölünmeleri veya düzenleyici çizgiler : Düz geometri içine giren çizgi, düzgün bir poligonun alanını düzgün parçalara böler : Üçgenler (diyagonaller), dikdörtgenler veya kareler (orta, çizgi ve dikdörtgenin küçük kenarının büyük kenar üzerine indirilmesiyle elde edilen) sınırlı orantı kurmaya varır. Varlığın büyük sırrı olan geometri, bir alanın büyük veya küçük alanlara ayrılması, kompozisyonun geometrik düzene sokulmasına yardım eder.
Doğulu sanatçıların arabesklerinde batılı sanatçıların süsleme şekillerinde, bu geometrik düzen “armoni kapısı” ile insanı büyüleyen bir telkin kabiliyetine sahip olup, güzelliğin sebeplerinden biridir ve dolayısıyla geometri güzelliğin ölçü ve sistemidir. Varlığın kanunları hareket noktamız ve hareketin de kanunlarıdır. Ve devamlı (değişiklik) gösterirler.
Böylece, plâstik çizgi ifadesi olan daire yayları, daireler, orta çizgiler, diyagonellerin çizimleri, kompozisyonun temel ve geometrik yapısına hakim olurlar. Şunu da belirtmek gerektir ki, en mükemmel hareket Pythagore’un dediği gibi, dairevî biçimdedir. Aynı gerçeği Aristo da söylemiştir. Sanatçı için, maceracı ve yorgun olmayan, emin çalışma yolu, geometrinin vereceği disiplindedir. Şüphesiz dünya düzeni ve her şey matematik alâkalarla birbirine bağlıdır. Her şekil bu kanunda ayrı düşemez. Ve gene her şey geometrinin ve sayıların alakasındadır.


__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-03-2007, 04:56   #15
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Varlık, geometri ve sayı düzeni içindedir. Pythagore, mistik uyumu, tabiatın varyasyonunda rakamlarla anlamaya çalışmış, her şeyin aslının sayıya dayandığını söylemiştir. Aklımızın yettiği ölçüde yahut kavrayabildiğimiz ölçüde bu böyledir. O halde her madde bir hacimle yüklüdür ve bu hacimler değiştirilemez ve mutlak surette üç boyutu taşırlar. Hamlık çürümenin delili olduğu gibi, geometride güzelliğin şaşaasıdır.
Sayı : Pythagore, “Her şey sayıya göre düzenlidir” demişti.
Vitrouve, “Müsavi olmayan bölümlere bölünmüş olan bir bütünün güzel görünmesi için, küçük bölüm ile büyük bölüm arasındaki oranın, büyük bölüm ile bütün arasındaki orana müsavi olması lüzumludur” demiştir.
Matematikte sayı, on itibari işarettir. Ve bu insani bir buluştur. Dünyanın kanunu ve düzeni, sayıyla alâkalı sistemde ve ölçüdedir. Sanat için ölçü, sanatçı ve eserlerinin bu noktalarda hakimiyeti ve armonizasyonunda saklıdır.
MESAFE - ALAN - BOŞLUK
Resim sanatında alan; seçilmiş sınırlı bir alanda, plastik ve piktural elemanlarla yaratılan boşluk mefhumudur. Resim alanının iki boyutu üzerinde, (dekoratif alan) piktural elemanların uygun çalışması neticesinde meydana gelen mesafeler vardır. Şu halde, piktural elemanların dekoratif alana eklenmesiyle plastik ölçülere sahip olan piktural alan meydana geliyor. Dünyanın Fizikî ve organik düzeninin kanunları sanatta da değişmezler ve sanatın bir bakıma psikolojik yönünü tayin ederler. Resim sanatı, alan ve boşluk mefhumuna sahip olmakla, bir tiyatro sahnesi veya avuç içi gibi içerlek bir alan biçiminde anlaşılabilir. Sanatçılar, gözle ilgili dünya düzenini ve alan mefhumunu kendi gerçek sezgileri istikametinde ve çeşitli derecelerde tablolarına aktarırlar.


__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-03-2007, 04:57   #16
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Tabloda Mesafe (Kavramı)
Ton, valör, çizgi, hacim değerleri ve strüktürü ile kendiliğinden olan bir durum ve neticedir. Bir alanda, iki nokta arasındaki mesafe, zamanı ve mesafeyi tayin eden bir durum yaratır. Kısaca uzunluk, genişlik ve derinlikle birlikte zamana da sahip olmuş olan alan, boşluk kavramını verir. Dekoratif kelimesi, yalnızca uzunluk ve genişliği anlatan bir terimdir. Plastik mefhum ise, üç boyutu gerektirir. Alan, piktural düzlemde irademiz dışında hissedilebilen bir neticedir. Alan, tablonun bir elemanı değil, otomatikman eşyanın kendi temel inşa bilgisinde vardır.
İki gözümüzle gördüğümüz objeler, zihinde anlaşılır ve kararlanır. Ressamlar gözleriyle ve kalpleriyle duygulu biçimler (formlar), zekâlarının aracılığı ile de sübjektif değerlendirmeler yaparlar. Sanat adamları, tabiattan görülen alışık olduğumuz biçimleri, zihinlerinde berraklaştırıp, analiz ve sentezle daha kesin icatlar eklerler.
Tabii olarak, iki gözümüz eşyalardan gelen çift görüntüyü aynı anda, birleştirip tek ve derin görüntüyü sağlar. Eşyayı ancak tek ve derin görmekle tanıyabiliriz. Tabiatta gezinen gözlerimiz karakterler, mesafeler, renkler, velhasıl dünya düzeni içinden bilgiler toplar. Resmin bütününde bir parçadan öbür parçaya veya yalnızca bir parçası üzerinde gezinen gözlerimiz, objedeki sayısız yüzeyler üzerinden atlama ve gezinmelerle, bir bütün halinde anlaşılan birleşmeleri, bu netice ile de boşluk mefhumunu (kavramını) meydana getirirler. Göz objeleri zihinde tanımak için, üzerinde gezinirken, şekillerin biçimlerini, sınırlarını, plastik ölçülerini, -kalınlıklarını- kavramak ister. Gözün, eşya üzerindeki hareketleriyle aynı anda, insandaki duygu melekesinin onları bütünleyerek, plastik ölçülere sahip varlıklar olarak tanınmasını mümkün kılar.
Plastik Boşluk
Sonsuz boşluk fikirleri, Batı sanatında, Rönesans’ın başından 19. yüzyıl ortalarına kadar sürer. Bu devirler içinde sanatçılar, tabiattaki sonsuz boşluğu, derin boşluk hayaliyle kavramışlardır. Bugün sanatçılar, ifadeye canlılık ve kesinlik verebilmek için, saf, gölgeli ve sığ mesafe kavramını şahsî icatları için daha içten ve samimi bulmuşlardır. Çağdaş sanatçılar, resim alanında birbirinden kesinlikle ayrılan sınırlanmış sahalar boyuyorlar. Eser, bize kontrol edilebilen bir uyumluluğu anlatıyorsa, her zaman kabul edilebilecek mesafe kavramını da taşıyor demektir.
Alan kavramı, resim sanatı kronolojisinde, her zaman ve mekânda, çeşitli sınırlarla duyguyu beslemiştir.
Boşluk kavramının sınırları, zaman ve bölge farklılıkları bakımından, çeşitli medeniyet bölgelerinde, stil ve karakteristikler yönünde gelişir. Her zaman ve mekânda belirli ölçülerle görüş, anlayış ve kavrayış biçimlerini içine alır.


__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-03-2007, 04:57   #17
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

- Düz alanda gelişen mesafe kavramı :
Kronolojik sıraya göre, alan kavramı ilk olarak yüzey üzerinde gelişir.
a) Mısır ve Mezopotamya’da gelişen tür : Ufki (yatay) yönde yan yana getirilmiş şekillerle, bir olayı veya bir hayatın hikayesini anlatan konu pozisyonlarda, arka arkaya gelen bölümlerin, üst üste yerleştirilmiş hizalarla, yan yana konmasından meydana gelen alan kavramı.
b) Dik yönde, arka arkaya yerleşen ve dönebilen boy sırasına göre (hiyerarşik) kat kat (üst üste) konan şekillerle gelişen alan kavramı. (İspanyol, Magrib Codex’i ve Çin yuvarlaklarında)
c) İptidailerde (ilkellerde) görülen, havaya ait görünümün yer değiştiren ekranlarla aralanması biçiminde gelişen anlayış.
d) Ortaçağ’da, Hıristiyan inanışının geometrisiyle bölünmüş ve çerçeve, ile sınırlanmış alanın cepheden görünüş sahası.
2- Kübik mesafe :
Kübik alan kavramı bütün Uzakdoğu sanatı için.
a) Derinliklerin üst üste konması; kuş uçuşu karakterinde gelişen bir alan kavramı.
b) Birinci ve ön plânın tertibindeki inşalar yükselir.
c) Uzaklardaki görünüşleri, diyagonal tertipleri empoze eden alan kavramı.
d) Diyagonal görünüşlü küçük dikdörtgenler prizmaları.
3 Konik mesafe :
15. yüzyıl kalyası, tabiat ilimlerinin başladığı devirdir. Plastik sanatlarda da, ilmi ve objektif görüşler tesirli duruma geçmeye başlar. Şahsî olmayan tek gözle görmenin sabit noktası, alan kavramı için bir gelişme olur. Perspektifin bulunuşu, plastik sanatların inşasında 19. yüzyıla kadar değerinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Perspektif ile esaslanan fikir, dünya düzeninin bir bölümüne bir pencereden baktığımızda; yüksekliği ufuk çizgisini belirleyen ve tabanı uzunluk yönünde bize dik olan tablo, (25 derece) yükseklik (37 derece) uzunluk yönünde açılan ve sınırlanan görüş alam ile açıklanmıştır. Koninin tabloya aks’ı, göze ait yarı çaptır.


__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-03-2007, 04:57   #18
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Floransalılar, öklid (Euclide) geometrisinin görüşe ait (optik) bölümüne dayanan bu yeni bilimin öncüsü oldular. “Dik göz ışınları, tepe noktası gözde olan bir piramit veya bir koni meydana getirirler.” Hayale ait düzenleyici çizgilerle meydana gelen alan kavramı, perspektif ilminin getirdiği esaslarla birleşir.
Barok sanatın uzaklara ve derinlere giden görünüşlerinde perspektif, deforme edici özellikleri ve baş döndürücü giriftlenmiş alanlarında da konik alanı tanımak mümkün olmuştur.
4 - Plastik mesafe :
Tablonun iki boyutuna üç boyutlu olarak sokulan şekle ve renge ait alanlar toplamı, plastik alanı meydana getirir. Plastik alan, göze ait hayâlin, meydana getirdiği şeklî alandan ilham ve fikir veren alandır. Konik alanın düz alanla yer değiştirmesi, plastik alan kavramını anlatır. Göze ve zihne tesir eden konik alanın hareket noktası, tek bir göz noktası idi. Plastik alan ise, aynı anda, göz noktasını çoğaltıyordu. Eşya içten ve dıştan aynı anda gösterilme imkânına kavuşuyordu. Plastik alan fikri 20. yüzyılın başında “Analitik Kübizm’i” doğurdu.
Plastik alan bilgisi, önce üçüncü boyutun, ışık - gölgenin, düşen ve çıkan tonlarıyla, ileri geri daralan ve genişleyen plânlarla meydana geldi. Renk kalitesinde uzaklaşma ve yaklaşma olarak; sıcaklık veya soğukluk belirlenmeleriyle, konik alan .sahalarını ve alanları ayıran hassas neticeler olarak görülür.
5- Hareket halindeki mesafe :
Hareket halindeki alan kavramı, plastik bir mekanizmanın göze ait (optik) bir hadisenin (olayın) zaman ölçüsünde, dördüncü boyut olan zamana geçişi, plastik anlatım elemanlarının hareket haline geçişini doğurur. Hareket halindeki saf kompozisyonun, tablonun alanı içinde her şey, sabit bir bakışta hareket ediyordu.
Yeni ilmî buluşlarla enerjiye sarılan sıçramalar, yeni yeni teoriler geliştiriyor ve şans tecrübe ediyorlar. Bunun yanında, değerinden ve kalıcılığından bir şey kaybetmeyeceği anlaşılan geleneğin değerlerinin de devam edeceği bir gerçektir.
6- Zamanda hareketin resimle gösterilmesi :
En iptidai eserlerde bile o devir insanları, hareketi anlatabilmede çok sınırlı imkânları kullandılar.


__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-03-2007, 04:57   #19
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Yunanlı heykeltraşlar hareketi temsilde, kumaş (draperie) kıvrımlarını ve kenar çizgilerini organize ettiler. Bu buluş sayesinde kumaşların zengin kıvrımları ile çizginin devamlılığını ve bakışı kenar ve çizgilerde tutmayı aradılar. Bu anlayış, durgun ve sessiz figürlerde, mekânda kabul edilebilen hareketi anlatabilmek için yapılan ilk tecrübelerdir.
Rönesans sanatçıları hareket meselesini, derin boşlukta, her an değişen, kâh sönen ve dağılan, kâh toplanan ışığın ve karanlığın zıtlıklarında ve kompozisyon düzeninde aradılar.
Füturistler, hareketi, objeleri ve arka plânları ve bütün piktural alanı aynı ilgilerle düzenlediler.
Boşluğun dört boyutlu, boşluk-zaman bütünü anlamındaki bu buluş bir başlangıçtır ve teknik gelişmelerin sanata daha neler getirebileceğini şimdiden kestirmek mümkün değildir.
Boşluğa Ait Genel Bakış
XIX. yüzyıla kadar ressamlar iki boyutlu yüzeyde mesafe kavramını yaratabilmek için, renk çeşitlerinin azalan tezatlarını, koyuluk ve açıklık tonlarını kullandılar. Böylece, mesafelerin sonsuzluk kavramı veya atmosfer perspektifleri açısından hareket ettiler. Ön, orta ve derin boşluk belirtileri resim düzleminin kenarları içinde yer alan şekillerin derinlikte geri çekilen yumuşayan kenarları yanında ön plânlarda daha iri şekillerin yer aldırılması da boşluk kavramını hissettiren sebepler olabilir.
Resme Ait Elemanların Mesafe Özellikleri
Şüphesiz, boşluk kavramını resme ait elemanlarda sınırını çizmek, formüle etmek istemek sanat problemlerinin tam karşıtı bir formülcülük ve mantık olur, ki, bu asla sanat olamaz. Şu nokta sanatın her dalında geçerlidir: Sanatta formül yoktur. Sanatçı yaratmasında yalnızca, heyecanını, sezgisini ve vicdanının sesini dinler. Sezgi yolu, elemanları en doğru dengelemeye ve zevkinin en üstün ürünlerini vermeğe sanatçı için yeterlidir. Şahsî açıklamalar olan sanat, insanoğlunun bir ürünüdür. Sanat için yazılanlar sanatçının kültürünü belirleyebilir; fakat yaratma için faydasızdır.


__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 13-03-2007, 04:58   #20
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Çizgi ve Mesafe
Çizginin fiziki yapısı ve hareketinin devamlı bir yönde gelişmesi, boşluk kavramını anlatır. Bir tek çizgi üzerinde gözün hakim hareketi, birçok alanları bağlayan geçişler yaratır. Yani, çizginin Fiziki özellikleri aynı zamanda boşluk birimlerini de içine alır. Çizginin Çeşitleri: Uzun, kısa, kalın, ince, düz, kıvrık biçimli çizgiler, değişik boşluk pozisyonlarında birbirini kesen, düğümleyen hareketler yaratır. Bir kalın ve uzun çizginin hacimli ve geniş görünüşü, boşluk belirtisidir. Bunun zıddı ince ve kısa çizgiler, daha önde ve sığ, bir boşluk yaratır. Çizgiyi üst üste getirmek, farklı alan ve boşluk belirtisini hatırlatır. Özellikle biri ötekine göre zıt pozisyonlarda yerleştirilen çizgiler, yüzeyde boşluğu daha çok hatırlatacaktır. Deseni oluşturan ve üst üste konan çizgilerin duygulu tesirleri boşluk ilgisindedir. Bir tek çizginin boyutlarına eklenen vurgularla, zayıflayan kısımların boşluk boyutlanmaları kazandıracağı açıktır. Çizgi üzerinde boşluk tesirlerini arttırmak veya hafifletmek için, pozisyonlarına tonlama, yapı ve renk çeşitlendirmelerinden tatbik edilir. Şu halde mesafeye ait çeşitlenmenin sınırı yoktur. Bir köşegen çizgisi veya köşeyi tutan bir hareket, derinliğe doğru bir hareketi, dik ve yatık çizgi ise durgunluğu ve sığlığı temsil eder.
Valör ve Mesafe
Valör, derinliği kuvvetlendirmek için kullanılan ve şekillere tatbik edilen resme ait bir elemandır. Otomatikman resme ait bütün elemanlar valör ilgisinde bulunurlar.
Şekil ve Mesafe
Hacimler ve düzlemler, bir boşlukta yer alır. Böylece içinde bulunmakta mecbur oldukları boşluğu ve kendi biçimlerini anlatırlar. Şekiller ve düzlemler, resim alanındaki nispetleri, tonları, renkleri, şiddetleri, detayları, pozisyonları nötrleşerek ya uzağı veya yakını anlatmakta serbesttirler.
Renk ve Mesafe
Modern sanatın ve sanatçının bugün en açık ve berrak özelliği, rengin plastik değerini kendi kaderine bırakmayıp, sınırlanan sahalarda rahatça nefes aldırmasıdır. Ve bugün renk, şeklin bir süsü değil, onun en vefalı bir tamamlayıcısıdır. Rengin yapı özellikleri atmosfere ait mesafeleri, tabii olarak bünyesinde saklamaktadır. Objeleri resim düzleminde ileri geri atmak, renklerin genel karakterinde vardır.
Netice : Ölçüler ve karakteristikler-alan yaratma, hacim ölçülerine sahip şekil, plân veya sınırla ayrılmış pozitif veya negatif alan.
Ölçüler : Uzunluk, genişlik, derinlik, yön ve karakter.
Alan : Ölçülerin yanı sıra, bir boşluktan diğer bir boşluğa veya bir şekilden diğer bir şekle çizgiyle ayrılan alanların yönleri; yatay, dik, diyagonal harekete sahip olabilirler.


__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 15:55 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580