Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi

Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi (http://besiktasforum.net/forum/)
-   Edebiyat - Türkçe (http://besiktasforum.net/forum/edebiyat-turkce/)
-   -   Anlatım Bozuklukları (http://besiktasforum.net/forum/edebiyat-turkce/22819-anlatim-bozukluklari/)

Meric 15-02-2007 01:57

Anlatım Bozuklukları
 
ANLATIM BOZUKLUKLARI
Her cümle belli bir düşünceyi, duyguyu aktarmak için kurulur. Bu cümlenin, ifade edeceği anlamı açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyması gerekir. Ayrıca mümkün olduğunca gereksiz unsurlardan arındırılmış olmalıdır bu cümle. İşte bu özelliği göstermeyen cümleler, anlatım bakımından bozuktur.
Bu konu ile ilgili, ÖSS’de 5 ya da 6 soru çıkmaktadır. Sadece anlamla ilgili olmayıp dilbilgisi ile de ilgili özellikler gösterdiğinden, daha önceki konuların, özellikle cümle öğelerinin, çok iyi bilinmesi gerekir.
Bu alanda sorulan sorular değişik özellikler gösterir. Bazen bir cümle verilir ve “Bu cümledeki anlatım bozukluğu nasıl giderilir?” diye sorulur, bazen de “Aşağıdakilerden hangisinde anlatım bozukluğu vardır?” şeklinde sorulur.
Anlatım bozukluklarını anlama ve yapıya dayalı bozukluklar olmak üzere iki grupta toplayabiliriz:
1. Anlama dayalı bozukluklar
Bu bozuklukları birkaç bölüme ayırarak inceleyebiliriz.
• Gereksiz sözcük kullanılması
• Cümlede belirsizlik bulunması
• Birbiriyle çelişen ifadelerin bulunması
• Sözcüğün anlamca cümleye uymaması
• Sözcüklerin yanlış eyleme bağlanması
• Mantık hatasının olması
• Deyimin yanlış anlamda kullanılması
• Sözcüğün yanlış yerde kullanılması
• Bazen de bu belirsizlik noktalama işaretleriyle giderilir.
Örneğin;
“Yaşlı adamın yüzüne dalgın dalgın baktı.”
cümlesinde “dalgın dalgın” bakanın “yaşlı” olduğunu belirtmek için, “yaşlı” dan sonra virgül gelmelidir. Aksi takdirde “yaşlı” sözü adam isminin sıfatı olacaktır.
• Cümlede gereksiz sözcük kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
Bir cümlede gereksiz sözcük bulunduğunu anlamak için, sözcük cümleden çıkarılır. Bu durumda cümlenin anlam ve anlatımında bir bozulma oluyorsa o sözcük gerekli, olmuyorsa gereksizdir.
“Herkesi eleştirip tenkit etmek bize hiçbir yarar sağlamaz.”
cümlesinde “eleştirip” sözcüğünün verdiği anlamla “tenkit etmek” sözcüğünün verdiği anlam aynıdır. Öyleyse bu cümlede “eleştirip” sözü gereksizdir. Cümleden çıkarılmalıdır.
“İki kardeşten en küçüğü arkadaşımdı.”
“Bilgili insanlardan yararlanmayı, istifade etmeyi bilmeliyiz.”
cümlelerinde altı çizili sözcükler gereksizdir.
• Bir cümlenin anlamı içinde bulunan başka bir sözü cümlede kullanmak da gereksiz sözcük kullanımına girer.
Cümlede böyle bir sözcük varsa, o cümle de anlatım bakımından bozuktur.
“Böyle yüksek sesle bağırmana gerek yok, sağır değilim.”
cümlesinde “bağırmak” zaten yüksek sesle konuşmak anlamındadır. Öyleyse bu sözün anlamı içinde bulunan “yüksek sesle” sözüne gerek yoktur.
• Cümlede belirsizlik varsa, o cümle iyi bir cümle değildir.
Bu belirsizlik mutlaka giderilmelidir.
Örneğin;
“Geleceğini babamdan öğrendim.”
cümlesinde “geleceğini” sözü belirsizdir. Çünkü kimin geleceği belli değil. “Onun geleceği” de olabilir; “senin geleceğin” de olabilir. Bu belirsizlik giderilmeli ve sözcüğün kime ait olduğu belirginleştirilmelidir.
• Bazı eylemler olumlu durumlarda, bazıları olumsuz durumlarda kullanılır. Eylemin anlamca yanlış yerde kullanılması da anlatım bozukluğuna yol açar.
Örneğin;
“Bana yardım ederek, işi kısa sürede bitirmeme neden oldu..”
cümlesindeki “neden olmak” eylemi daima olumsuz anlamlar verecek biçimde kullanılır. Oysa işin kısa sürede bitirilmesi olumlu bir durumdur. Öyleyse “neden oldu” sözü bu cümlede yanlış kullanılmıştır. Bunun yerine cümle “...bitirmemi sağladı.” şeklinde bitirilebilir.
• Bazı cümlelerde mantık hatasının bulunması da o cümlenin anlatımını bozar.
Örneğin;
“Bırakın patates doğramayı yemek bile yapamaz o.”
cümlesinde “bırakın” sözcüğünün cümleye kattığı anlamdan dolayı sanki patates doğramak yemek yapmaktan daha önemliymiş gibi görülüyor. Bu yanlışın düzeltilmesi için cümle,
“Bırakın yemek yapmayı, patates bile doğrayamaz o.”
şeklinde söylenmelidir.
• Bazen sözcüklerin bağlandığı ortak eylemler de anlatımda bozukluğa yol açar.
Örneğin;
“Bu davranışıyla bize yarar mı sağladı zarar mı belli değil.”
cümlesinde “yarar” ve “zarar” sözcükleri “sağladı” eylemine bağlanmıştır. Ancak “yarar sağlamak” doğru olsa bile, “zarar sağlamak” doğru değildir. Cümle;
“Bu davranışıyla bize yarar mı sağladı, zarar mı verdi belli değil.”
şeklinde söylenmelidir.
• Bu, bazen öğelerin eyleme bağlanmasında da görülür.
Örneğin;
“Ayağına ayakkabı, omzuna şal, üzerine pardesü giyip dışarı çıktı.”
cümlesinde “ayakkabı, şal ve pardesü” sözcükleri “giymek” eylemine bağlanmıştır. Oysa şal giyilmez, atılır.
• Cümlede deyimin yanlış yerde kullanılması da cümlenin anlamını bozar.
“Öğretmenin anlattığı konu tüm öğrencilerin dikkatini çekmişti. Herkes kulak kabartmış, öğretmeni dinliyordu.”
cümlesinde “kulak kabartmış” yanlış kullanılmıştır. Çünkü “kulak kabartmak” fark ettirmeden dinlemek anlamındadır. Burada “kulak kesilmek” deyiminin kullanılması gerekirdi.
• Bazı sözcüklerin anlamları birbirine karıştırılabilir. Cümledeki sözcüklerin anl***** da dikkat edilmelidir.
Örneğin;
“Çocukların birbiriyle uygunluk içinde olmaları beni sevindirdi.”
cümlesindeki “uygunluk” sözü yanlış anlamda kullanılmıştır. Çünkü burada “uyum” sözü kullanılmalıdır.

Meric 15-02-2007 01:58

Bazen sözcük doğrudur ancak cümlede bulunduğu yer doğru değildir.
Örneğin;
“Yeni elbisemi giymiştim ki kapı açıldı.”
Cümlesinde “yeni” sözünün yeri anlatımda bozukluğa yol açmıştır. Çünkü burada söylenmek istenen, elbisenin yeniliği değil, giymenin yeni yapıldığıdır. Öyleyse cümle;
“Elbisemi yeni giymiştim ki kapı açıldı.” şeklinde olmalıdır.
• Aynı anlama gelen ek ve sözcüklerin bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
Örneğin;
“Onun beni sevmemesinin nedeni, fikirlerini benimsememiş olmamdandır.”
cümlesinde “nedeni” sözcüğü bir olayın sebebini anlatıyor. Ayrıca “olmamdandır” sözündeki “-dan” eki de neden anlamı veren bir ektir. İkisinin bir arada bulunması cümlenin anlatımını bozmuştur. Cümle,
“Onun beni sevmemesinin nedeni, fikirlerini benimsememiş olmamdır.”
şeklinde düzeltilebilir.
Anlatım bozukluklarının anlama dayalı olanlarını anlattık. yapıya dayalı anlatım bozukluklarını anlatacağız. Bu tür bozukluklar daha çok, Türkçe’nin kurallarıyla ilgili olduğundan, soruları çözebilmek için dilbilgisi kurallarının iyi bilinmesi gerekir. Bu tür bozukluklar şu şekilde sıralanabilir:
• Öğe eksikliğinin bulunması
• Özneyle yüklem arasında olumluluk-olumsuzluk uyumsuzluğunun bulunması
• Özneyle yüklem arasında tekillik-çoğulluk açısından uyumsuzluğun bulunması
• Özneyle yüklem arasında şahıs yönünden uyumsuzluğun bulunması
• Tamlama uyumsuzluğunun bulunması
• Ek uyumsuzluğunun bulunması
• Etken-edilgen fiillerin bir arada bulunması
• İsim cümlelerinde ekfiilin ortak kullanılması
Şimdi bunları tek tek açıklayalım.
Cümlede, kullanılması gereken bir öğenin bulunmaması, anlatım bozukluğuna yol açar. Bu, daha çok ortak kullanılan öğelerde görülür. Çünkü Türkçe’de her fiil, öğeleri aynı eklerle kendine bağlamaz.
Örneğin;
“Kardeşini yanına çağırdı, bir şeyler söyledi.”
cümlesindeki öğeleri inceleyelim: “Çağırdı” ve “söyledi” yüklemdir. Çağrılan ve söylenen kişi ise “kardeşi” dir. Yani “Kardeşini” öğesi her iki yüklemin ortak öğesidir. Bu ortak öğeyi yüklemlerle kullanalım. “Kardeşini çağırdı” doğrudur; ancak “kardeşini bir şeyler söyledi.” denmez, “kardeşine bir şeyler söyledi.” olmalı. “Kardeş” sözcüğünü iki kez kullanmamak için “ona” da diyebiliriz.
Başka bir örnek verelim:
“Arkadaşlarını pek sevmez, hatta çoğu zaman nefret ederdi.”
cümlesinde, sevmediği kişiler ile nefret ettiği kişiler aynıdır, yani “arkadaşları” ortak öğedir. Ancak “arkadaşlarını sevmez” dense de “arkadaşlarını nefret ederdi.” denmez; “arkadaşlarından nefret ederdi.” denmeli ya da onun yerine geçen “onlardan” sözü kullanılmalıdır.
Görüldüğü gibi bu tür bozukluklar daha çok sıralı cümlelerde görülüyor, ancak bileşik cümlelerde de bu tür öğe eksiklikleri görülebilir.
Türkçe’de bazı özneler olumlu, bazıları olumsuz anlamlar verir. Buna göre yüklemlerin de olumlu, olumsuz çekimlenmesi gerekir.
Örneğin;
“Hiç kimse okula gelmedi, geziye gitti.”
cümlesinde gelmeyen ve gidenler aynı kişiler, ancak “hiç kimse” olumsuz bir öznedir ve yüklemi daima olumsuz çekimlenir. Oysa “gitti” olumlu bir çekimdir. Yani ikinci cümle özneyle uyum sağlamamıştır. Buna “hepsi” şeklinde bir özne getirilmelidir.
Gerçi bu, sadece özneyle ilgili bir durum değildir. Bu tür sözcükler başka öğe durumunda bulunduklarında da yüklem aynı özelliği gösterir.
Örneğin;
“Öğretmenimiz hiçbirimizi azarlamaz, çok severdi.”
cümlesinde, yine “hiçbirimizi” olumsuz olduğundan “hiçbirimizi severdi” şeklinde kullanılmaz; “hepimizi severdi” olmalıdır.
Cümlede öznenin ifade ettiği şahıslarla yüklemin bildirdiği şahıs arasında bir uyum olmalıdır.
Özne birinci tekil, ikinci tekil (ben, sen); birinci tekil, üçüncü tekil (ben, o); birinci tekil, ikinci çoğul, (ben, siz); birinci tekil, üçüncü çoğul (ben, onlar) şahıslardan oluşuyorsa yüklem, daima birinci çoğul şahısa göre çekimlenir.
“Bu işi ancak ben ve sen halledebiliriz.”
“Dışarıda sadece ben ve o küçük çocuk kalmıştık.”
“Ben ve siz yarışmada eşit durumda değildik.”
“Ben ve birkaç yaşlı adam, kahvede uzun bir sohbete dalmıştık.”
cümleleri buna örnek gösterilebilir.
Eğer özne ikinci tekil ve üçüncü tekil (sen, o); ikinci tekil ve ikinci çoğul (sen, siz); ikinci tekil ve üçüncü çoğul (sen, onlar); şahıslardan oluşuyorsa, yüklem ikinci çoğul şahısa göre çekimlenir. Ancak ikinci tekil ve birinci çoğul (sen, biz) şahıslar özne olursa yüklem birinci çoğul şahısa göre çekimlenir.
“Sen ve annen burada ne yapıyordunuz?”
“Sen hatta hepiniz bu konuda suçlusunuz.”
“ Sen ve buradaki konukların, bize yarın gelebilirsiniz.”
"Galiba sonunda senle biz aynı sonuca ulaştık.”
cümleleri buna örnektir.
Öznenin insan ya da başka varlıklar olması da yüklemin tekil veya çoğulluğunu etkiler. Eğer özne bitkiler, hayvanlar, cansız varlıklar ya da soyut kavramlarsa, yüklem daima tekil olur. İnsanlar çoğul özne olduğunda ise yüklem tekil veya çoğul olabilir.
“Kuşlar dallara kondular.” değil “Kuşlar dallara kondu.”
“Sevgiler gizli kaldıkça güzelleşirler.” değil “güzelleşir.” olacak.
“Çocuklar geldi.” şeklinde de doğrudur, “Çocuklar geldiler.” de.
Bazen özneyle yüklem arasındaki uyumsuzluk, öznenin anlamından kaynaklanır.
Örneğin;
“Nüfus sayımı bu yıl yapıldı, bir hayli artmış.”
cümlesinde “yapıldı” yükleminin öznesi “nüfus sayımı”dır, “artmış” yükleminin öznesi ise “nüfus” olacaktır. Ancak cümlede “nüfus” diye bir özne yoktur. Sanki nüfus sayımı, “artmış” yükleminin öznesi olmuştur. Bu ise anlamca uygun değildir.
Sıfat ve isim tamlamalarının aynı tamlanana bağlanması anlatım bozukluğuna yol açar. Çünkü isim tamlamalarında tamlanan iyelik eki aldığı halde sıfat tamlamalarında tamlanan ek almaz. Dolayısıyla tamlananlar, niteliği farklı olduğundan, ortak kullanılamaz.
Örneğin;
“Kaza yerine birçok askeri ve polis aracı geldi.”
cümlesinde “araç” sözü hem “askeri” hem “polis” sözcüklerinin tamlananı durumundadır. Ancak “polis aracı” isim tamlamasıdır ve tamlanan iyelik eki almıştır. “Askeri” sözcüğü ise sıfat olabilecek bir sözcüktür ve “askeri araç” şeklinde sıfat tamlaması yapar; tamlanan da ek almaz. Dolayısıyla araç sözcüğü ortak tamlanan olarak kullanılamaz. Cümle;
“Kaza yerine birçok askeri araçla polis aracı geldi.”
şeklinde olmalıdır.
Burada ayrıca sıfat tamlamalarında görülen bir özelliği de ifade edelim. Türkçe’de sıfatlar çoğul anlam verirse isimler çoğul eki almaz. Bu özellik genellikle belgisiz sıfatlarda görülür.
Örneğin;
“Geceye birçok davetliler katıldı.”
cümlesinde “birçok” sıfatı çoğul bir anlam verdiği halde davetliler sözü de çoğul eki almıştır. Cümleden çoğul eki çıkarılmalıdır.
Cümlede eklerin eksik kullanılması cümlenin anlatımını bozar.
Örneğin;
“Her ülke, dünya devletleri arasında önemli bir yer edinmek için, ekonomik açıdan gelişmesi gerekir.”
cümlesinde “gelişmesi” sözcüğündeki iyelik ekinin, sözcüğü nereye bağladığı belli değil; “kimin gelişmesi gerekir?” diye sorarsak “ülkenin” cevabı gelir. Öyleyse “ülke” sözcüğüne ilgi eki (-in) getirilmelidir.
Bazen de bu durumun tersi görülür.
“Sanatçının, topluma yararlı bir kişi olmak için, eserinde mutlaka toplum sorunlarına yer vermelidir.”
cümlesinde “yer veren kim?” sorusuna “sanatçı” cevap verir. Oysa cümlede “sanatçının” denmiş. Ya bu sözcükteki ilgi eki kaldırılmalı ya da yüklem “vermesi gerekir” şeklinde değiştirilmelidir.
Bazı cümlelerde ise sözcükleri birbirine bağlayan ekler yanlış kullanılmıştır.
Örneğin;
“Senin en beğendiğim yanın, derslerine düzenli çalıştığındır.”
Cümlede öğeleri ortak olarak kullanan etken ve edilgen fiiller bir arada bulunmaz.
Örneğin;
“Bütün yemekleri hazırlayıp bir kenara koyulmalıdır.”
cümlesinde “hazırlamak” etken “koyulmalıdır” edilgen fiillerdir. Bunların aynı öğelerle kullanılması bozukluğa yol açmıştır. Cümle;
“Bütün yemekler hazırlanarak, bir kenara koyulmalıdır.”
şeklinde düzenlenirse bozukluk giderilir.
Sıralı isim cümlelerinde ekfiilin kullanılması da bazen bozukluğa yol açar.
Örneğin;
“O yaşlı şair geleneklere bağlı, ama yeniliklere kapalı değildi.”
cümlesinde iki yargı vardır: Şairin geleneklere bağlı olduğu, aynı zamanda yeniliklere de kapalı olmadığı, oysa cümlede “bağlı” sözü yüklem gibi kullanılmadığından “değildi” edatına bağlanıyor ve böylece şairin geleneklere bağlı olmadığı anlamı çıkıyor. Bunu engellemek için “bağlı” sözü “bağlıydı” şekline getirilmelidir.

__________________


Türkiye`de Saat: 15:46 .

Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580