Ataman:Bjk şampiyon olacak

[asparagas]

"Beşiktaş şampiyon olacak"

Yabancı bir takım ile Avrupa Şampiyonluğu yaşamış tek Türk spor adamı olan Ergin Ataman'ın Beşiktaş Cola Turka'ya gelişi ve ardından yaptığı transferler Beşiktaşlı basketbolseverleri şampiyonluk yolunda yeniden umutlandırdı. Efes Pilsen ekolünün en başarılı temsilcilerinden birisi olan Ergin Ataman, Beşiktaş Cola Turka'daki hedeflerini, A Milli Takımımız ve diğer birçok konundaki fikirlerini Eurobasket 2007'nin başlamasına kısa bir süre kala basketbol editörümüz Sedat Balcı'ya anlattı...

- Geçtiğimiz sezon ortasınca Climamio Bologna takımının başına geçtiniz. Kadro kalitesi olarak çok iyi bir takım olsa da Climamio bir türlü istikrarı yakalayamadı ve hem ligde hem de Avrupa arenasında hedeflerinden uzak kaldı. Bologna'da yolunda gitmeyen ve bizim dışarıdan göremediğimiz bir şeyler mi vardı?
"Benim Climamio Bologna'nın başına geçiş zamanım kasım sonu gibiydi. Takımın başına geçtiğimde Euroleague'de henüz galibiyet alınamamıştı. Takımda da kriz vardı. Bologna'nın kemikleşmiş şampiyon kadrosundan ise sadece iki oyuncu kalmıştı. Yeni kurulan takımın lige kötü başlaması sonucu yönetim ile oyuncu kadrosu arasında ciddi problemler çıkmıştı. Organizasyon problemleri de vardı. Benim gittiğim dönemde özellikle Euroleague'de iyi bir çıkış yakalamaya başlamıştık. Efes Pilsen'i deplasmanda yenmiştik. TAU Ceramica'ya o dönemde tek yenilgilerini yine biz yaşatmıştık. Ancak son maçta averajla TOP 16'ya kalma şansını kaybettik. İtalya liginde ise 26 maçta takımın başında sahaya çıktık ve bu maçların 14'ünü kazandık. Benden sonra ligde oynanan 10 maçın ise sadece 2'sini kazanabildiler.

Dediğiniz gibi kağıt üzerindeki kaliteli kadroya rağmen sezona kötü başlanılması, yönetimle oyuncular arasındaki gerginlik, şampiyonluklara alışkın olan taraftarların kurduğu baskı istenilen başarıların gelmesini engelledi. Benden de çok büyük beklentiler vardı. Ben de takımı alırkan çok büyük hedefler belirlemiştim. Bu takımı şampiyon yapabileceğimi düşünüyordum. Başlangıcı da iyi yapmıştım ancak daha sonra krizler yeniden ortaya çıkmaya başladı ve yönetim değişimi oldu. Yeni yönetimden bazı isteklerde bulundum. Kadroda bazı değişiklikler ve takviyeler istedim. Ancak onlar bu değişiklikleri yeni sezon öncesi yapmak istediler. Ben de, mevcut takımın ciddi bir küme düşme riski altında olduğunu düşündüğüm için sezon bitmeden ayrılma kararı aldım."
- Beşiktaş Cola Turka'dan teklif aldığınız süreci biraz anlatır mısınız? Kararınızı etkileyen faktörler neler oldu?
"Climamio Bologna'yı çalıştırdığım dönemde özellikle Murat Didin hoca takımdan ayrıldıktan sonra banı bazı sinyaller verilmeye başlanmıştı. Takım da özellikle Murat hoca ayrıldıktan sonra artık hedeften uzaklaşmış bir görüntü içerisindeydi. Yönetimin takım için kısa dönemde büyük bir beklentisi yoktu. Ama uzun dönemde, yani bu sezon için bazı projeleri vardı. Bologna ile bağlarımı koparmamın ardından yönetim ile uzun süreli görüşmelerimiz oldu. Yönetim bazında yapılacak yatırım konusunda bir karara varmaları gerekiyordu. Ciddi bir organizasyon ve mantıklı bir yatırım yapılmalıydı. Tabii bu yatırımın boyutu asla Efes Pilsen ya da Fenerbahçe Ülker ayarında olamazdı. Ancak mantıklı bir yatırımla hedeflere de ulaşılabileceğini düşündüğümü belirttim. Yönetim de bunun zeminini hazırladı ve anlaştık."
"ŞARTLAR DEĞİŞİRSE AYRILABİLİRİM"
- Geçtiğimiz sezonu kayıp bir sezon gibi geçirmiş ve maddi anlamda istirkrarsızlıklar yaşayabilen bir takımı devralmak kariyeriniz için de ciddi bir risk değil miydi?
"Buraya yönetime ve onların vaatlerine güvenerek geldim. Eğer onlar beni takımın başına geçirmek istediler ise şampiyonluk yaşamayı hedeflediklerini düşündüm. Şahsi düşüncem herhangi bir maddi problemin yaşanmayacağı şeklinde. Tabii bir problem yaşanırsa da bu durum benim için ciddi bir sıkıntı oluşturur. Yönetimin bana güvendiği kadar ben de yönetime güvendiğim için buradayım.
Ancak sonuçta Türkiye ekonomisi ve dünya ekonomisi şartlarında nelerin olacağı önceden bilinemez. Geçen sezon Climamio Bologna ile de benzer sorunlar yaşanmıştı ve Avrupa'nın önde gelen takımlarından Climamio'ya 'Kusura bakmayın' deyip ayrıldım. Aynı şey burada da olabilir. Çünkü ben başarının iyi bir organizasyon ve istikrardan geçtiğine inanan birisiyim. Benim gözümde sahadaki başarı organizasyonun bir uzantısıdır. Beşiktaş'ta bunu başlattık ve iddialıyız. Uzun yıllar bunu sürdüreceğimize inanıyorum."
- Beşiktaş Cola Turka'nın geçtiğimiz sezon oynadığı maçların kasetlerini muhtemelen izlemişsinizdir ve hala da izliyorsunuzdur diye düşünüyorum. Takımda gözünüze çarpan en önemli eksiklikler nelerdir?
"Açıkçası maç kasetlerini izlemedim ancak takım maddi sorunlar yaşamış. Sık yabancı oyuncu değişiklikleri olmuş ve Cevher, Barış gibi önemli oyuncular ciddi sakatlıklar geçirmiş. Tüm bunlar da takımı beşinciliğe itmiş. Ancak yepyeni bir takım ve sistem kurduk artık hedefimiz bundan sonra oluşacak eksiklikleri düzeltmek olacaktır."
- Transfer edilen oyunculara baktığımızda İtalya ligi ve Euroleague tecrübesine sahip yabancı oyuncuları ve Mehmet Yağmur ile Sinan Güler gibi gelecek vaat eden genç yetenekleri görüyoruz. Gerek yeni transferler gerekse geçtiğimiz sezondan beri takımda olan isimler içinde beklentilerinizin fazla olduğu ve sisteminizde kilit rol üstlenecek oyuncular var mı?
"Yabancı transferlerimiz gerçekten önemli isimler. Euroleague, ULEB Cup ve İtalya ligi gibi Avrupa'nın önemli organizasyonlarında forma giymiş oyuncuları transfer ettik. O yüzden bu oyuncular arasında ayrım yapmam çok zor. Hepsinin farklı nitelikleri var.
Sayı gücü bakımından Rick Apodaca bizim için çok önemli bir oyuncu. Apodaca bir yandan takımını hücumda sırtlarken öte yandan şova dönük özelliğiyle taraftarla çabuk kaynaşabilen bir oyuncu. Rick Apodaca'yı İtalya'da izlemiş birisi olarak, gerek oyun içindeki başarısı gerekse seyirciyle bütünleşmesiyle Beşiktaş seyircisinin bu oyuncuyu Khalid El-Amin'den daha fazla seveceğine inanıyorum.
Yerli oyuncularımızdan ise Mehmet Yağmur, Ümit Milli Takım'ın birinci guardı, Sinan Güler gelecekte yıldız olabilecek bir isim. Onur ve Cevher çok tecrübeli ve önemli oyuncular. Genç milli takımda forma giyen Kerem'in gelecekte çok önemli bir isim olacağına inanıyorum. Elimizde İbrahim Kutluay, Mirsad Türkcan ya da Kerem Gönlüm ayarında bir oyuncu olmasa da, elimizdeki isimlerle ciddi bir takım oluşturabileceğimizi düşünüyorum."

"HÜSEYİN BEŞOK'A KAPIMIZ HER ZAMAN AÇIKTIR"
- Konu transferden açılmışken Hüseyin Beşok ve daha öncesinde Serkan Erdoğan transferleri gündeme geldi, ancak bu iki oyuncu da başka takımlarla anlaştı. Transfer devam edecek mi?
"Serkan Erdoğan ile çok ciddi biçimde ilgilendik ancak Efes Pilsen devreye girip fiyatı önemli oranda artırdı. Bir oyuncu için o kadar yüksek rakamları verecek durumumuz olmadığından bu transfer gerçekleşmedi.
Hüseyin Beşok ile de ciddi olarak ilgilendik. O da bizim takımımıza gelmeyi çok istedi. Ancak maddi boyutlarda gelinen nokta dengemizi bozacak düzeyde olduğu için, bu transferde de geri adım atmak zorunda kaldık Yine de maddi olarak şartlar uyduğu sürece Hüseyin'e her zaman kapımız açıktır."

- Efes Pilsen ekolünden gelen bir antrenör olarak altyapıya duyarsız kalmanız pek kolay olmasa gerek. Beşiktaş Cola Turka altyapısı için de planlarınız var mı? Bu sezon altyapıdan A Takıma çıkarmayı düşündüğünüz ya da gelecekte çıkarmayı düşündüğünüz oyuncular var mı?
"Az önce de belirttiğim gibi Kerem ve Azmi'nin yakın gelecekte Türk basketbolunun önemli oyuncuları arasında yer alacaklarını düşünüyorum. Bu yüzden mümkün olduğunca kendilerine şans vermeyi amaçlıyoruz. Bu oyuncular dışında Serkan ve Yağız adlı iki genç oyuncumuz daha var ve bu isimlerin de gelecekte Beşiktaş'a önemli hizmetler vereceklerini ümit ediyorum."
"EFES PİLSEN, MAHMUTİ'DEN SONRASINI HAZIRLAYAMAMIŞ"
- Uzun yıllar mesai arkadaşlığı yaptığınız Oktay Mahmuti ile Efes Pilsen'in yolları ayrıldı. Ardından Efes Pilsen uzun yıllar sonra ilk kez kendi organizasyonu dışından bir antrenörle anlaştı. Sizce kulüp kendi bünyesinden yetişen antrenörlere şans verme geleneğini sürdürmeli miydi yoksa böyle bir değişimin zamanı gelmiş miydi?
"Her devrin bir sonu oluyor. Efes Pilsen'de rahmetli Aydan Siyavuş'tan itibaren devam eden bir ekol vardı. Aydan Hoca'dan sonra Aydın Hoca, daha sonra ben ve Oktay Mahmuti bu görevi sürdürdü ve bu antrenörler daha önce aynı teknik ekipte birbirlerinin altında da görev yaptılar. Demek oluyor ki Efes Pilsen organizasyonu Oktay Mahmuti'den sonrasını hazırlayamamış.
Efes Pilsen'e bakacak olursak... Altyapıdan hem oyuncu hem de antrenör çıkarıp Avrupa'ya ve NBA'ye gönderen, ancak şampiyonluklar yaşamaya devam eden, sürekli zirveyi hedefleyen başka bir takım yok. Demek ki artık yeni bir sistem oluşturulma ihtiyacı duyulmuş ve David Blatt takımın başına getirilmiş. Blatt Avrupa'da isim yapmış, İtalya'dan da tanıdığım çok başarılı bir coach. Efes Pilsen'de başarılı olacağına inanıyorum."

"ŞAMPİYON OLACAĞIMIZA İNANIYORUZ"
- Yeni sezon öncesi Beko TBL’ye bakacak olursak orta sıralarda yer alan takımların güçlendikleri ve şampiyonluk adaylarını yenebilecek duruma geldikleri görülüyor. Yeni sezon öncesi dikkat çekmek istediğiniz takım ya da takımlar var mıdır?
"Tabii ki var. Geçtiğimiz sezon olduğu gibi CASA TED Kolejliler, yeniden yapılanan ve güçlü bir kadro kuran TTNET Beykoz, her zaman başarıyı hedefleyen Doğan Hakyemez’in menajerliğini yaptığı Antalya BŞB., istikrarlı bir yapıya sahip olan Banvit, kendisini ispatlamış, başarılı bir antrenör olan Ahmet Çakı yönetimindeki Mersin BŞB. gibi takımlar tepedeki takımlar için bu sezon çok tehlikeli olacaklardır diye düşünüyorum. Efes Pilsen, Türk Telekom, Fenerbahçe Ülker, Galatasaray Cafe Crown ve biz yaptığımız yatırımlarla iddiamızı ortaya koyduk. Bence son yılların en zevkli ve çekişmeli ligini izleyeceğiz."
- TOFAŞ’ın ligdeki iki sezonluk büyük yatırımı karşılığında aldığı şampiyonlukları ve Ülker ile birleşerek güçlenen Fenerbahçe’nin geçtiğimiz sezon aldığı şampiyonluğu saymazsak uzun yıllardır Efes Pilsen ve Ülkerspor hegomonyası şeklinde geçen Türkiye Basketbol Ligi'ni bu sezon farklı bir takım kazanabilecek mi?
"Açıkçası Beşiktaş Cola Turka olarak şampiyon olacağımıza inanıyoruz. Bu konuda oldukça iddialıyız ve bu hegomonyayı sona erdirmek için el birliğiyle yola çıktık. Ama daha önce de belirttiğim gibi Türk Telekom ve Galatasaray Cafe Crown gibi ciddi rakiplerimiz olacak."
TURGAY DEMİREL İLE OLAN PROBLEMİM KİŞİSELLEŞTİ
- TBF ile aranızın pek iyi olmadığı biliniyor. Bu durumun sahaya yansımasından korkuyor musunuz?
"Asla böyle bir korkum yok. Türkiye’deki hakem camiasına büyük saygım var. Yurtdışında da çalışmış biri olarak çok değerli hakemlerimizin olduğunu söyleyebilirim. Avrupa arenasında sürekli maç yönetmeleri de ne kadar başarılı olduklarını gösteriyor.

Benim aslında federasyonla problemim yok. Benim tek problemim TBF Başkanı Turgay Demirel ile ve bu problem artık kişiselleşmiş durumda. Ancak dediğim gibi bu durumun sahaya yansıyacağını düşünmüyorum. Bu konuda en ufak bir kaygım yok."
- Basketbol camiası Beko TBL’deki yabancı sınırlaması konusunda ikiye ayrılmış durumda ve her iki taraf da geçerli sayılabilecek mazeretler öne sürerek mevcut sistemi savunuyor veya eleştiriyor. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?
"Ben en baştan beri aynı görüşü savunuyorum. Ligin kalitesinin artması için, takımlarda denge oluşması için, yerli oyuncuların astronomik fiyatlarının birçok kulüp tarafından ağır gelmesinden ötürü yabancı oyuncu sayısının artırılmasından yanayım. Burada yabancı oyuncu sayısının sınırsız olmasından bahsetmiyorum.
Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Avrupa’da organizasyon, seyirci sayısı, kalite ve takımlarının Avrupa arenasında elde ettiği sonuçlarla bizim önümüzde olan İspanya, İtalya ve Yunanistan liglerini örnek almamız yeterli. Bu liglerde olan sistem de genelde takımların yarısı yerli yarısı yabancı oyunculardan oluşuyor. Eşit şartların oluşması için bizim de bu sistemi benimsemiz gerekiyor diye düşünüyorum.
TB2L’de de böyle organizasyonlar yapılabilir. Mesela İtalya’da ikinci ligde 18 takım yer alıyor ve ligde dört yabancı kontenjanı var. Bunun sonucunda İtalya İkinci Ligi çok çekişmeli ve zevkli bir lig haline büründü. Geçtiğimiz sene İtalya İkinci Ligi finalini 10 bin kişi izledi. Biz de kendi liglerimiz için bu tür uygulamalara gidebiliriz. İkinci lig genç oyuncu yetiştirme ligi olmamalı. Genç oyuncular zaten kendilerine yer bulabiliyorlar. Düşünülenin aksine genç oyuncuların çok daha güçlü ve sert bir ligde kendilerini daha iyi geliştirebileceklerini düşünüyorum."

- Beşiktaş Cola Turka olarak yeni sezon için gerek saha dışı ve maç öncesi organizasyonlar gerekse marketing anlamında projeler üretiyor musunuz? Yurtdışı tecrübesine sahip bir basketbol adamı olarak bu konuda önemli katkılarınızın olabileceğini düşünüyorum.
"Beşiktaş Cola Turka’nın başına hem A Takım antrenörlüğü hem de basketbol şubesinin genel direktörü olarak getirildim. Ancak sonuç olarak Beşiktaş öncelikle futbol takımıdır. Bu takımın başına yeni geçtim, ancak bazı şeyleri yavaş yavaş yapacağız. İlk etapta takımı güçlendirmek istedik ve çok ciddi transferler yaptık. Ancak marketing konusunda da zamanı gelince önemli adımlar atacağız.
Bugün İtalya’da bir kulübün kapısından girdiğinizde karşınıza bir ofis çıkar ve o ofiste 9-10 kişi sadece marketing üzerine çalışırlar. İtalya’da işçi maaşları aslında çok yüksektir ancak o çalışanların getirileri çok daha fazladır. Bizde ise bu çalışmalar maalesef çok yeni. Bu konudaki tecrübelerimi burada uygulamak hedeflerim ve hayallerim arasında yer alıyor.
Aslında kulübümüzün bir pazarlama ekibi var ancak bu ekip genelde futbol üzerine çalışıyor. Vakit buldukça basketbolla ilgileniyorlar. Ancak bu yeterli değil. Basketbol üzerine mesaisini harcayacak bir ekibin kurulmasının gerektiğini düşünüyorum. Zaman içinde yönetimin bu konuda ciddi adımlar atacağını düşünüyorum.

"PAZARLAMA VE SPONSORLUK TBF'NİN GÖREVİDİR"
- Yıllardır Türk sporuna destek veren ve “Cola Turka” adıyla takıma sponsor olan Ülker firmasından da tecrübe ve proje bazında destek alınamaz mı?
"Ülker dediğiniz gibi yıllardır Türk sporuna sponsor olarak destek veriyor ancak onlar bile son birkaç yıldır bu işe profesyonelce yaklaşmaya başladılar. Yani verilen paraların karşılığının nasıl alınabileceği konusundaki çalışmalar daha yeni yapılmaya başlandı. Türkiye’nin bu bakımdan emekleme çağında olduğunu düşünüyorum. Bu aşamayı geçtiğimiz zaman Türk sporunda ciddi bir patlamanın olacağını tahmin ediyorum.
Türkiye’de sporcu var, antrenör var ancak sportif anlamda Avrupa’nın en geride kalmış ülkelerinden biriyiz. Bu ülkede basketbolu TBF yönetiyor. Halbuki Avrupa’da bu işi 'Kulüpler Birliği' yapıyor. Bizde böyle bir oluşum olmadığına göre pazarlama ve sponsorluk gibi konularda TBF sorumludur."
- A Milli Takımımız hakkında ne düşünüyorsunuz? Efes Pilsen World Cup 6’yı ikinci sırada tamamladık ve Eurobasket 2007 başlıyor.
"Milli takımımızda gerçekten çok iyi oyuncular var gelmiş geçmiş en iyi kadroya sahip olduğunu düşünüyorum. Hazırlık maçlarındaki performansımız çok iyi değildi ancak yıldız oyunculardan kurulu bir takım olduğumuzdan ötürü hedef maçlarda daha iyi sonuçlar alabileceğimizi tahmin ediyorum.
Ancak bazı endişelerim yok değil. Coach Bogdan Tanjevic’in kariyerine ve elde ettiği başarılara söz söylenemez. Ancak nedense hala bir arayış içinde. Guard'ı belli olmayan bir milli takımımız var ve takımda oyuncular hangi rolü üstleneceğini bilmiyorlar. Bu soru işaretlerinin ortadan kalkması lazım. Ayrıca hücumda topun herkesin eline değmesinin gerektiğini ve hücum oyunlarımızda bazı düzenlemelerin gerektiği kanaatindeyim.
Tecrübeli bir teknik ekibimiz var. Eksik ve gerekli rötuşları yapıp takıma doğru basketbolu oynattıktan sonra bu takımın Avrupa Şampiyonu olmaması için hiçbir neden yok."
"2010 DÜŞÜNÜLEREK GENÇLERLE HAZIRLANMAK ÇAĞDIŞI BİR UYGULAMA"
- Bogdan Tanjevic takımın başına geçtiği günden bu yana sürekli tartışılan bir isim. Tanjevic’in milli takımdaki genel performansını nasıl buluyorsunuz? Sizce yerli bir antrenör ile aynı sonuçlar ya da daha iyileri alınabilir miydi?
"Bundan önce Aydın Örs’ün yönetimindeki milli takım son Avrupa Şampiyonası'nda Avrupa ikincisi olmuş öte yandan Bogdan Tanjevic yönetimindeki milli takım ilk Avrupa Şampiyonasında ilk turda elenmiş. Dünya Şampiyonası karnemize bakacak olursak ilk katıldığımız Dünya Şampiyonası olan 2002 Dünya Basketbol Şampiyonası’nda 16 takım içinde 9., geçtiğimiz yaz ise Japonya’da 24 takım içinde Dünya 6.'sı olmuşuz. Ancak ben şu an ne yapılabileceğine bakarım. Bu kadronun İspanya’dan madalyayla ya da en azından Olimpiyat vizesiyle dönmesi gerektiğini ve Olimpiyatlar’da madalya kovalaması gerektiğini düşünüyorum. Bu sayede Aydın Örs sonrası yabancı bir hocaya ve yabancı bir ekole geçmenin karşılığını almış oluruz. Aksi halde bu kararın TBF Başkanı’nın kişisel bir görüşü olduğunu düşünürüm."
- Bogdan Tanjevic’in 2010 yılını hedef alarak gençleşen bir kadroyla şampiyonalara katılmayı hedeflediğini görüyoruz. Hatta Kerem Tunçeri başta olmak üzere bazı oyuncular da üstün formlarına rağmen 2010 yılında ulaşacakları yaşları düşünülerek kadroya alınmıyorlar. Sizce bu tür bir yaklaşım doğru mudur yoksa her şampiyonaya o an en formda oyuncularımız mı götürülmelidir?
"Bence 2010 düşünülerek gençlerle şampiyonaya hazırlanmak artık çağdışı kalmış bir uygulama. Önümüzde bir Avrupa Şampiyonası var. Gelecek sene de Olimpiyatlar. Şu an elimizde Avrupa’nın en iyi kadrosu var. Sen önce bunları kazan o şekilde 2010’a git. 2010 nedir ki? Biz niçin sadece Türkiye’de yapılan turnuvaları hedef olarak görüyoruz? Hakemin çalacağı iki tane düdüğü mü bekliyoruz? Artık Avrupa’da ekol olmuş ülkeler her şampiyonaya ayrı bir ciddiyet veriyor. Ayrıca benim için Türkiye dışında alınan başarı Türkiye’de alınan başarıdan daha değerlidir. Sadece ülkendeki şampiyonaya değer verip diğerlerine aynı önemi göstermemek gibi saçma sapan bir düşünce bu işten anlamayanlara aittir.
Türk halkında genel bir düşünce vardır. Gençlere önem verenler, onları hazırlayanlar her zaman sevilir, ama öte yandan spor 'kazanmak' demektir. 2010’a Avrupa ya da Dünya şampiyonu sıfatıyla katılmak başkadır, ev sahibi sıfatıyla katılmak başkadır. Bence bu düşünce aldatmacadan başka bir şey değildir. Spor kültürümüz zayıf olduğu için bazı insanları kandırabilirler, ancak beni kandıramazlar."

"BOGDAN TANJEVIC'İN F.BAHÇE ÜLKER BAŞINDA OLMASI HOŞ DEĞİL"
- Teklif gelmesi halinde Bogdan Tanjevic ve David Blatt gibi eş zamanlı antrenörlüğe sıcak bakar mısınız? Bu konuda da farklı görüşler ortaya atılıyor.
"Geçmişte, eş zamanlı antrenörlüğün olabileceği yönündeki görüşümü birçok kez belirtmiştim. Çünkü milli takımın senede 2 ay, yılda ortalama 15-20 maç yapması, milli takım antrenörünün sıcak kalabilmesi, oyunun içinde olabilmesi ve pratik yapabilmesi için kulüp takımı da çalıştırabilmesi gerektiği şeklinde bir görüş sunmuştum. Ancak o zaman TBF bana şiddetle karşı çıktı. Daha sonra gördük ki aynı federasyon, özellikle Tanjevic’i Fenerbahçe Ülker’in başına getirebilmek için büyük bir çaba sarfetti. Bu çok tezat bir görüntü.
Bir de şöyle bir şey var. Türkiye’deki üç büyüklerin rekabeti göz önüne alındığında milli takımın hocasının Fenerbahçe Ülker'in başında olması çok hoş bir görüntü değil. Fenerbahçe yerine mesela Banvit ya da Antalya BŞB.’nin başında olsa problem olmazdı. Gelinen durum her türlü spekülasyona açık görünüyor. Bizde maalesef 'Her şey bizim olsun' şeklinde bir anlayış var. Milli takım kulüp takımları vs.. Pastanın büyük kısmına sahip olma çabası var ve bu durum gözümüzün içine bakıla bakıla devam ediyor, ancak elbette birileri buna 'dur' diyecektir.

"TÜRKİYE'DE BASKETBOL MEDYASI YOK"
Türkiye’de bu olayları irdeleyecek basketbol emekçileri var ancak maalesef yeterli değil. Hıncal Ağabey’in belirttiği gibi Türkiye’de gerçek anlamda basketbol basınının olmaması bunun nedenleri arasında. Basketbolda dönen bu olayların futbolda olması mümkün değil. Türkiye’de bu sorunlara değinen insan sayısı maalesef çok az."
- Özel hayatınızda yaşadığınız bir olay sonrası Ülkerspor’dan istifa etmeye karar verdiniz. Bu olayın detaylarına inmek niyetinde değilim ancak şunu sormak istiyorum. Sizce medya olayları abarttı mı? Yoksa istifa etmeniz kendinize verdiğiniz bir ceza mıydı ya da bulunduğunuz camiayı lekelememek için almak zorunda kaldığınız bir karar mıydı?
"Bu konuda medyanın olayları çok abarttığını düşünüyorum. Özel hayatı içinde yaşanan bir tartışma herkesin başına gelebilecek bir olay. Ancak medyada bu olay çok abartıldı. Hangi amaçla ve hangi güçlerin desteğiyle olayın bu noktaya getirildiğini bilmiyorum. Bu konuda ciddi sıkıntılar yaşadım çünkü öyle ya da böyle Türkiye’de sıradan bir spor adamı değilim. Türkiye’de yabancı bir takım ile Avrupa Şampiyonluğu kazanmış tek spor adamıyım. Medyanın bu konuda biraz daha duyarlı olması gerektiğini düşünüyordum, ancak kamuoyundan ciddi bir destek aldım. Ardından yurtdışında bir sene çalıştım ve her şeyi yeniden düzene soktuktan sonra yeniden Türkiye’ye döndüm.
Bu tip olaylarda medyanın, elindeki değerleri koruması gerektiğini düşünüyorum. Ben ne bir yüz kızartıcı suç işledim ne de kokain partisinde yakalandım. Ancak böyle olması gerekiyormuş. Artık her şeyi geride bıraktım ve yeni bir sayfa açtım."

- Beko TBL’de bu sezon şampiyonluğu hedeflediğinizi belirttiniz ve son olarak Beşiktaş Cola Turka taraftarlarına ve camiasına bu sezon ULEB Cup’ta ulaşmayı hedeflediğiniz noktaları belirtir misiniz?
"Bildiğiniz gibi bu sezon ULEB Cup’ta 'Final Eight' organizasyonu olacak. Beşiktaş Cola Turka geçtiğimiz sezon ULEB Cup’ta gruptan çıkamamış. Ancak bu sezon 'Final Eight' organizasyonuna katılacağımıza inanıyorum ve bu konuda çok iddialıyım. Daha sonra nelerin olacağını ise zaman gösterecek.
Bu takıma vakit geçirmek için gelmedim. Hem Türkiye hem de Avrupa’da hedeflerimiz var. Türkiye’de 3+2 kuralından dolayı genç oyuncularımızı hazır hale getirene kadar kısa vadede bazı sıkıntılarımız olabilir. Ancak Avrupa’da çok iddialıyız ve en azından 'Final Eight' oynayacağımızı düşünüyorum."

[carsi.serhat]

ben basketboldan pek anlamam. ama engin ataman iyi koç diyorlar. inş öledir ve beşiktaş şampiyon olur. çünkü baskette uzun zamandır şampiyon olamıyoz.

[manu20]

carsi.serhat´isimli üyeden Alıntı

ben basketboldan pek anlamam. ama engin ataman iyi koç diyorlar. inş öledir ve beşiktaş şampiyon olur. çünkü baskette uzun zamandır şampiyon olamıyoz.

sen merak etme turkıyenın sayılı koclarındandır.ınanıyom olacak bu sene kartal sampıoyon olacak