Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Felsefe

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 20-01-2007, 11:46   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Filibeli Ahmet Hilmi (Şehbenderzade) (1865 - 1914)

Filibeli Ahmet Hilmi (Şehbenderzade) (1865 - 1914)


Materyalizme karşı spiritüalizmi (tinselcilik) savunarak gelenekteki kelami düşünceden felsefeye geçişi temsil eden II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı felsefecisi Filibeli Ahmet Hilmi, 1865’de Filibe’de doğdu, 1914’de İstanbul’da öldü.
İlköğrenimini Filibe'de yaptıktan sonra, bir süre Filibe Müftüsü'nden Arapça ve temel İslâm bilimleri eğitimi aldı. Daha sonra İstanbul'a gelerek Galatasaray Mektebi'ni bitirdi. 1890 yılında Düyûn-ı Umûmiyye İdaresi'nde çalışmaya başladı. Bu idare tarafından memur olarak Beyrut'a gönderildi ancak siyasi nedenlerden Mısır'a geçti. Burada Terakki-i Osmani Cemiyeti'ne girmiş; bir de “Çaylak” adlı bir mizah gazetesi çıkarmıştır. 1901'de İstanbul'a dönse de bir jurnal üzerine Fizan'a sürüldü. Orada da araştırmalarını sürdürmüş, tasavvufla ilgilenmiştir.
Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a dönerek Darülfünun'da felsefe dersleri verdi. Aynı zamanda 1908'de “İttihâd-ı İslâm” adlı haftalık bir gazete çıkarmaya başladı ve buna 1910'da haftalık “Hikmet” gazetesi dergisini çıkarmayı da ekledi. Bir yıl sonra günlük olarak yayımlamaya başladığı Hikmet gazetesi İttihat ve Terakki hükümetini eleştiren yazıları üzerine defalarca kapatılsa da Mübahese, Coşkun Kalender, Münakaşa, Kanat ve Nimet adlarında kısa süreli gazete / dergiler çıkararak yayıncılığa devam etti. Ayrıca İkdam ve Yeni Tasvir-i Efkâr gazetelerinde, Sırât-ı Müstakim ve Şehbâl dergilerinde yazılar yayımladı.
Ahmet Hilmi; Baha Tevfik, Abdullah Cevdet ve Celâl Nuri'nin hemen hiçbir eleştirel süzgeçten geçirmeden Batı'dan Osmanlı toplumuna aktardıkları materyalist görüşlere ortaçağ mantığıyla ve geleneksel bilgilerle cevap verilemeyeceğini, bu görüşlerin ancak Batı'da yeni ortaya çıkan bilimsel bilgilere dayanan bir felsefe ile çürütülebileceğini ileri sürer. Bu bakımdan Ahmet Hilmi'de gelenekteki felsefeye karşı tutumun değişerek, felsefi düşüncenin kültürel değerlere uygun hale getirilmesiyle haklılaştırılması gibi oldukça önemli bir gelişme görülür. Bu gelişmede artık felsefe, "niçin" sorusunu sorarak varlığın temel sebeplerini anlamaya yönelen insanlığın zorunlu bir düşünce faaliyeti, bir ihtiyaç olarak algılanmaktadır.
Ahmet Hilmi'nin felsefeye karşı tutumu, bir yandan geleneksel felsefe karşıtı düşünceden ayrılırken, öte yandan bu tutum Tanrı'nın varlığı, ruhun maddeden ayrılığı gibi materyalist felsefenin karşı çıktığı İslam'ın temel inançlarının savunulmasında haklılaştırma aracı olarak kullanıldığı için gelenekteki "ilim" ve "hikmet" anlayışına dönülmüş olmaktadır.
Gerçekten de onun amacı doğrudan doğruya felsefe yapmak değildir. O tipik bir İslamcı düşünür olarak, II. Meşrutiyet'te Baha Tevfik ve Celal Nuri gibi materyalistlerin İslam'ın temel inançlarıyla çatıştığını ileri sürdüğü görüşlerinin toplumda yaratacağı manevi çöküntüye karşı, onları Batı'daki bilimsel gelişmelere ve yeni felsefi yaklaşımlara dayanarak çürütüp bu tehlikeyi savuşturmak amacındadır. Bu amacını “Allah'ı İnkar Mümkün mü? Yahut Huzur-ı Fende Mesâik-i Küfür / Bilim Karşısında İnkarcı Doktrinler” adlı eserinin önsözünde açıkça belirtir. Kaldı ki yayınladığı haftalık Hikmet ve aynı adı taşıyan günlük gazetede, misyonu açısından, doğrudan felsefeye değil, İslâmcı akımın eğildiği sosyal-politik konulara ağırlık verilmiştir.
Ayrıca bu ve diğer neşrettiği yayınların adlarındaki vurgunun da felsefeye değil "hikmet"e olması anlamlıdır. Bununla birlikte onun özellikle Celal Nuri'nin Tarih-i İstikbâl I / Mesâil-i Fikrîye (Geleceğin Tarihi I - Fikri Problemler, 1913) adlı eserinde Büchner'den aktarılan materyalist görüşleri eleştiren “Huzur-t Akl ü Fende Maddfîyyûn Meslek-i Dalâleti / Akıl ve Bilim Karşısında Sapkınlık Doktrini Olarak Materyalizm” adlı eseri, felsefi tartışmanın güzel bir örneğidir. Bu eserinde bilimsel olduğunu iddia eden Büchner'in biyolojik materyalizminin dayandığı "madde" ve "kuvvet" kavramları etrafındaki temel görüşlerin, Batı'da yeni gelişen fizik, kimya gibi pozitif bilimlerdeki yeni bilgilere aykırı olduğunu; materyalizmin, metafizik düşünceye tamamen karşı olduğu halde, bilimin sahasından çıkıp metafizik ve spekülasyon yaptığını ileri sürer.
Ahmet Hilmi, batılılaşma süreciyle birlikte Osmanlı aydınında gittikçe daha baskın olarak ortaya çıkan bilimin kesinliğine ve değerine olan metafizik ve hatta bir tür dinsel inanma ve kabullenme olgusundan oldukça farklı yeni bir bilim anlayışını Türk düşüncesine ilk kez getirenlerden biri olmasıyla Türkiye'de “bilim felsefesinin öncüsü” durumundadır. Hatta Türk düşüncesinde bilim felsefesinin önemli bir boş saha olduğunu belirterek bundan yakınır. Celal Nuri'nin "Hakikate ulaşmak için bir tek aracımız vardır: Bilim" görüşünü, "Acaba hakikat nedir?", "Hakikatin ölçüsü nedir?" ve "Bilim ne demektir ve değeri nedir?" sorularıyla epistemolojik (bilgi kuramsal) planda sorgulayan Ahmet Hilmi; Henri Poincare ve Emile Boutroux'un eserlerine dayanarak bilimin aslında varsayımlara dayandığını, bu yüzden de değerinin göreli olduğunu, araştırma ve inceleme sonsuz olduğundan bilimin hiçbir zaman son sözü söylememiş bulunduğunu, o günlerde değişmez prensip olarak kabul edilen bazı fizik kanunlarının bile temellerinin sarsıldığını vurgular.
Ahmet Hilmi, materyalizmin ruhu beynin fonksiyonları olarak ele alan görüşünü reddeder. Ona göre bedenden bağımsız ve mahiyetçe ondan ayrı bir ruh vardır, ayrıca ruhun bedenin ölümünden sonra dağılmayarak hayatına devam etmesi fikri akla aykırı ve çelişik değildir. Yine ona göre ebedilik, ezelilik, sonsuz alemler ve Tanrı hakkında, deneyin alanına girmedikleri için, bilimle değil, ancak metafizik yaparak hükümler verilebilir. Bu gibi deney dışı fikirlerin değeri, akıl kuralları ve ortak duyu ile ölçülebilir. Bu görüşleriyle spiritüalizmin temel görüşlerinin materyalizme karşı ancak metafizik yoluyla ortaya konulabileceğini ileri sürmektedir.
O kendi felsefi mesleğini "Vahdet-i Vücûd" (A'mak-ı Hayâl -Hayalin Derinlikleri- adlı eseri, İslâm panteizmi olan bu tasavvuf felsefesini dile getiren bir romandır) olarak açıklamışsa da Darülfünun'da verdiği "Hangi Meslek-i Felsefeyi Kabul Etmeliyiz?" adlı konferansında öğrencilere, mevcut felsefi doktrinlerin hepsinin bazı yanlış varsayımlara dayandığından ve hiçbirisi mutlak olarak bütün hakikatleri tek başına bünyesinde toplayamadığından felsefe ve ahlâkta, her doktrinin taşıdığı doğru fikirleri seçici bir anlayışla alarak oluşturulacak eklektik bir yaklaşımı önerir.
Özellikle bilimsel, teknolojik ve ekonomik alanlarda İslâm dünyasının Batı'ya karşı gerilemesiyle XIX. yüzyılın son çeyreğinden itibaren İslam'ın temel görüşlerini yeni bir sosyal-politik pratiğin oluşturulmasında referans kaynağı olarak yeniden yorumlayan İslâmcı aydınlardan biri olan Ahmet Hilmi, geleneği sorgulayan modernist bir düşünürdür. Bu açıdan İslâm medeniyetindeki kültür ve düşünce hareketleri ile sorunlarını ele aldığı Tarih-i İslâm (İslam Tarihi) adlı eseri dikkat çekicidir.
Eserleri: Abdülhamid ve Seyyid Muhammedü'l Mehdi ve Asr-ı Hamidi'de Alem-i İslâm ve Sunisîler (1325/1909), Tarih-i İslâm (2 cilt, 1326/1910), A'mak-ı Hayâl (1326), Vay Kız Beğciği Seviyor (1326), Öksüz Turgut (1326), İstibdadın Vahşetleri yahut Bir Fedainin Ölümü (1326), Allah-ı İnkar Mümkün müdür? Yahut Huzur-ı Fende Mesâlik-i Küfür (1327/1911), Felsefeden Birinci Kitap: İlm-i Ahval-i Ruh (1327), Yirminci Asırda Alem-i İslâm ve Avrupa (1327), Beşeriyetin Fahr-i Ebedisi Nebimizi Bilelim (h.1331/1915), Muhalefetin İflâsı (h.1331), Huzur-ı Akl ü Fende Maddîyyûn Meslek-i Dalâleti (h. 1332/1916), Yeni Akadi: Üssü İslâm (h.1332), Hangi Meslek-i Felsefeyi Kabul Etmeliyiz (1329/1913), Akvâm-ı Cihan (1329), Türk Ruhu Nasıl Yapılıyor? (1329), Türk Armağanı (ty.), Müslümanlar Dinleyiniz (ty.).
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 17:02 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580