Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Felsefe

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 20-01-2007, 16:38   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Nietzsche

1844 – 1900 yılları arasında yaşamış olan Alman filozofu Nietzsche, akademik olmaktan çok, edebi bir filozoftu. Ontoloji ve epistemolojide yeni teknik kuramlar bulmuş değildi. Onun önemi, ahlak alanında ve tarihsel eleştirici olmasındadır.

YAŞANTISI

Nietzsche’ nin yaşantısı basitti. Babası rahipti. Dinsel eğitim görmüştü. Üniversitede klasik diller öğrencisi olarak öylesine başarılıydı ki daha mezun olmadan kendisine Basel’ de filoloji profesörlüğü önerildi. Nietzsche de öneriyi kabul etti.

Sağlığı hiçbir zaman iyi olmayan filozof birkaç kez hastalık izni aldıktan sonra 1879’ da istifaya mecbur kaldı. Hayatının sonraki yıllarını İsviçre tedavi merkezlerinde yaşadı. 1888’ de akıl sağlığı da bozuldu ve ölene değin düzelmedi.

GENEL FELSEFİ TUTUMU

Wagner’ e tutkuyla hayrandı. Fakat aşırı Hıristiyancı ve dünyadan el çekme düşüncesiyle çok dolu bulduğu Parsifal nedeniyle onunla kavga etti. Kavgadan sonra Wagner’ i şiddetle eleştirmeye ve eleştirisini onun Yahudi olduğu savına dek götürdü.

Nietzsche bilinçli olarak romantik değildi. Sık sık romantikleri şiddetle eleştirirdi. Bilinçli olarak Hellenci görüşü benimsemişti. Fakat Orpheusçu öğeyi çıkartarak Sokrates’ ten başlayarak, Grek filozoflarını öncekilere göre küçük görür. Basit aileden geldiği için bağışlayamadığı ve “Roturier” adını verdiği Sokrates’ i, soylu Atina gençlerini demokratik ahlak eğilimleriyle bozduğu için suçlar.

Platon’ u özellikle tin yüceltimi konusundaki zevki yüzünden kınar, bu kınamaktan hoşlanmaz aslında. Onu mazur göstermek için belki de Platon’ un içten olmadığını, erdemi sadece aşağı sınıfları zapt altında tutma aracı olarak öğütlediğini söyler. Demokritus’ la Epikuros’ u beğenir. Kant üzerinde olumsuz bir düşünceye sahiptir. Kant’ a “Rousseau stilinde ahlaksal fanatik” adını verir.

Aslında uyuşumlu olmayan iki değer kümesini kaynaştırmaya girişmiştir. Bir yandan insafsızlığı, savaşı ve aristokrat onuru beğenir; öte yandan felsefeyi, edebiyatı, sanatı, özellikle müziği sever.

Nietzsche’ nin, dinleri ve felsefeleri eleştirisi bütünüyle ahlaksal gereklerin etkisindedir. Belki haklı olarak, sadece aristokratik bir azınlık için olanaklı olduğuna inandığı niteliklere hayranlık duymuş; doğruluğun birkaç kişinin yükselmesine araç olması gerektiğini savunmuştur. Sıradan kişilerin gereksiz olduğunu söyler. Büyük bir adamın ortaya çıkması için, sıradan kişilerin eziyet çekmesi normaldir.

Kendisini, paradoksal olarak ve geleneksel okuyucuyu sarsma görüşüyle dile getirmekten hoşlanır. “İyi”, “kötü” sözcüklerini sıradan içerikleriyle kullanarak ve sonra “kötü”yü “iyi”ye yeğlediğini söyleyerek yapar bunu. İyiyle Kötünün Ötesi adlı yapıtı, gerçekte okuyucunun iyi ve kötü olana ilişkin kanılarını değiştirmeye yönelir.

Geleneksel türüne karşı olarak, gerçek erdem herkes için değildir. Aristokratik bir azınlığın özelliği olarak kalacaktır. Erdemli kişi, sahip olduğunu başkalarının sahip olduğundan ayırır. Düzene karşıdır, kendisinden aşağı düzeyde olanlara zarar vermez. Aristokratlar, kitlelere savaş ilan etmek, demokratik eğilimlere karşı direnmek zorundadırlar. Çünkü sıradan kişiler kendilerini efendi durumuna getirmek için dünyanın dört bir yanında el ele vermektedirler.

Nietzsche’ nin ahlakı, herhangi bir sıradan aldırmazlık, kişinin kendi çıkarına gömülme ahlakı değildir. Büyük savaşlar dönemini adeta sevinçle beklemiştir. Devlete tapınmaz, kahramanlara inanan bir bireycidir. Almanya’ ya aşırı bir hayranlık beslemiştir, “güçlü felsefe adamlarının, sanatçı tiranların isteminin binlerce yıla damga basacağı en sert disipline dayalı geniş bir aristokrasi”. Almanya’ nın özümleyeceğinden çok Yahudi barındırdığını, Yahudi akınının durdurulması gerektiğini düşünmesine karşın kesin bir Sami ırkı karşıtı değildir.

Nietzsche ahlakının iki uygulaması dikkate değer: Kadınları küçük görmek ve Hıristiyanlığı eleştirmek.
KADINLAR

Bir peygamber edasıyla yazdığı Böyle Buyurdu Zerdüşt adlı kitabında, kadınların henüz dostluğa yetenekli olmadıklarını, çünkü henüz kedi, kuş ya da inek olmaktan öteye geçemediklerini söyler.
“Erkekler savaş eğitimi görecek, kadınlarsa savaşçıların önlünü eğlendirecektir. Başka her şey aptallıktır.” “Bir kadınla birlikte olmaya mı gidiyorsun? Kamçını unutma.”

Kadınları bu şekilde küçümsemesine rağmen her zaman bu tutumu sürdürmemiştir. İktidar Yolunda İstemadlı kitabında:
Belki daha nazlı, daha ince, daha esatiri yaratıklar olarak zevk alırız kadınlardan. Zihinleri sadece dans, saçmalık, ıvır zıvır ve süslenip püslenme düşüncesiyle dolu yaratıklarla karşılaşmak ne biçim iş! Kadınlar er kişilerce baskı altında tutuldukları sürece, anılan çekiciliklere sahiplerse de bağımsızlıklarını kazanır kazanmaz çekilmez olurlar.”
“Kadınlar her gergin ve derin erkek ruhunun sevinci olmuştur.”
“Utanmak için çok şey vardır kadında. Ukalalık, yüzeysellik, öğretici havası, küçük hesaplar, frensizlik, erkek korkusunun egemenliğinde kalmış çok iyi baskı altında tutulmuş boşboğazlık...”

Nietzsche’ nin, kadını tüm küçümsemesi apaçık doğruluk sayılmış, tarihten ya da kendi deneyiminden türetilen kanıtla desteklenmiş değildir. Kadınlarla ilgili deneyimi kardeşine özgü kalmıştır.

HIRİSTİYANLIK

Hıristiyanlığa karşı duruşu, “köle ahlaklılığı” adını verdiği bir ahlakı kabul edişinden doğar. Devrim öncesi Fransız filozoflar, Hıristiyan dogmasının doğru olmadığını; Hıristiyanlığın, Tanrı’ nın istemi sayılan şeye baş eğmeyi öğrettiğini; kendine saygı duyan insansal varlıkların herhangi bir yüksek güç önünde eğilmemesi gerektiğini; kiliselerin tiranlarla işbirliği yaptığını, özgürlüğü yadsıdığını, yoksulu ezmek için demokrasi düşmanlarına yardım ettiğini ileri sürüyordu.

Hıristiyanlık ya da başka bir dinin metafizik doğruluğu ü<zerinde pek durmadı Nietzsche. Hiçbir dinin gerçekte doğru olmadığını savunuyor; bütün dinlerin toplumsal sonuçlarına göre yargıya varıyordu. Üstün kişiler dışında kalan insanların herhangi bir şeye baş eğmesi normaldi.

Fransız devrimi ve sosyalizm ona göre Hıristiyanlık tiniyle özdeşti. Her ikisine de aynı açıdan karşı durmuştur: tüm insanları eşit olarak görmemesi açısından. Dinler, Budistlik olsun, Hıristiyanlık olsun, bir insanla başkası arasındaki herhangi bir nihai değer ayrımını yadsımaları anlamında “nihilist”tirler. Fakat Budistlik, sözü edilen anlamda Hıristiyanlıktan daha az saldırıya açıktır. Hıristiyanlık kokuşmuş, artık öğelerle dolu, itici gücü ayak takımının başkaldırması olan cinsi bozuk bir dindir. Bu başkaldırma da Yahudilerle başlamıştır.

Var olmuş en öldürücü, en aldatıcı yalandır Hıristiyanlık. İnsanları terbiye etmeyi amaç edinmiştir. Yanlıştır bu. Bir canavarın bile terbiye sırasında yiten bir görkemi vardır.
“Kendimizi insan davranışı temeline dayalı dinsel düşüncelerden sıyırmak güç. Canlı canlı yok etme ve çarmıha germe yolundaki iki bin yıllık geleneği miras almışız.”

Hıristiyanlığa karşı çıkışını en iyi şu sözlerinden anlarız:
“Nedir Hıristiyanlıkta bizim savaşım verdiğimiz? Onun güçlüyü yıkmasına, güçlünün tinini çökertmesine, yorgunluk ve güçsüzlük anlarını kötüye kullanmasına, insanın kendine güvenini sıkıntı ve vicdan azabına çevirmesine karşı savaşıyoruz. Hıristiyanlığın en güçlü içgüdüleri zehirlemesine, hastalık ve güçsüzlük aşılamasına, insanın kendini yapısına karşı çıkacak derecede küçümsemesine, alçaltmasına karşı; dinin, kişiyi mahveden hastalık bulaştırmasına karşı savaşacağız.”

Sokrates, Hıristiyan ve Budist ahlakını miskinliği, güçsüzlüğü ve yoksulluğu korumakla suçlamış ve bunun yerine bir güçlülük ahlakı önermiştir. Bu ahlak sadece aristokratlara özgüdür. Üstün insan aristokratlığın simgesi olarak varlaşacaktır ve bencillik, emir verme ve şehvet sadece üstün insanın hakkı olacaktır. Üstün sınıfın ahlakı güçsüzlüğe ve güçsüzlere düşman olan acımasız bir ahlaktır. Toplumun düzeni ancak böylesine bir ahlakın yerleştirilmesiyle kurtulabilir. Görüldüğü gibi Nietzsche, eski değerleri acımasızca eleştirir ve yerlerine yıkıcı ve dindışı değerler öne sürer.

Nietzsche, Hıristiyan azizinin yerine hiç de evrensel özelliği bulunmayan yönetici bir aristokratın (“soylu” nun) geçmesini ister. Soylu kişi zulmedebilecek ve sırası geldiğinde kabaca cinayet sayılabilen suçu işleyebilecek, görevini sadece eşitlerine karşı yerine getirecek; sanatçıları, şairleri ve bir beceriye sahip olanları koruyacak; bu korumayı da beceri sahiplerinin üstünde biri olarak uygulayacaktır. Savaşçılara, uğruna savaştıkları şeylerle ölümü çağrıştırmalarını, insanlara acımadan feda edebilmeyi, amansız bir disiplin uygulamayı, savaşta şiddete ve kurnazlığa başvurmayı öğretmiştir.

Kadınlarla ilgili düşüncelerine, kadınlardan korkmasının yol açtığı söylenir: “kırbacını unutma”, deyişi büyük ihtimalle bu korkunun sebebidir. Fakat bu korku, Nietzsche’ nin kendine karşı duyduğu korkudur daha çok; kadınlara duyduğu heyecanda korkmasıdır.

Hıristiyanlığın da bir korkunun ürünü olduğunu ileri sürer.
“Komşumun bana zarar vereceğinden korkuyorum. Bu nedenle onu, kendisini sevdiğim konusunda temin ediyorum. Daha güçlü ve cesur olsaydım, ona karşı duyduğum küçümsemeyi kolayca açığa vuracaktım.”

Nietzsche’ ye göre, bir insanın evrensel sevgiyi gerçekten duyması olanaklı değildir. Evrensel olan tek şey nefret ve korkudur, insanlar da bu duygularını gizlerler. “Soylu” kişisi aslında kendisidir; kaba, acımasız, zalim, sadece kendisiyle ve sahip olduğu güçle ilgilenen bir kişidir. Zalimlik, soylu kişiye (üstün insana) karşı duyulan korkunun sonucudur. Nietzsche öylesine korku ve nefret doludur ki insanlık sevgisi ona olanaksız görünür.

Ahlak, ona göre sadece aristokrat aileden gelen kişilerde vardır. Sıradan kişiler ahlaklı olmak gibi bir erdeme sahip olamazlar.
“İyi bir aileden gelmedikçe hiçbir ahlak olası değildir; soylu kast başlangıçta barbardı. İnsanın yükseğe doğru attığı her adım, aristokrasiden gelmedir. Nietzsche’ nin aristokrat üstünlüğü, eğitim ve çevrenin de etkisiyle sonradan kazanılan bir üstünlük değildir; kalıtsal bir “biyolojik üstünlük” tür.

Nietzsche’ ye göre evrimsel oluşum henüz tamamlanmamıştır, evrimsel doğalaşmanın insandan insanüstüne doğru bir yol çizerek gerçekleşeceğini söyler: maymuna karşı insan neyse, insana karşı da insanüstü odur der ve Böyle Buyurdu Zerdüşt’ te bu deyimini şöyle açıklar:
“Siz solucandan insana doğru yol aldınız ve içinizde bir çok şey hala solucandır. Ben size insanüstünü öğretiyorum. İnsan, aşılması gereken bir olgudur. Onu yenin ve yeryüzünün amacı olan insanüstüne yönelin. Yeryüzüne bağlı kalın ve size öte dünya umutlarından söz edenlere kanmayın. Tanrı ölmüştür. Şimdi, korkunç olan, yeryüzüne karşı günah işlemektir. Eğer tanrılar var olsaydı ben (insan) Tanrı olmaya nasıl katlanırdım? Siz kendiniz, yaratıcısınız ve insanüstünü yaratacaksınız. Büyük kurtuluşunuz bu yaratıcılığınızdadır. Ey insan kardeşlerim, sizler belki insanüstü olmayacaksınız ama, insanüstünün yaratıcısı olacaksınız. Dünya dediğimiz şeyi siz yaratmalısınız. O sizin aklınız, sevginiz, düşünceniz ve eyleminiz olmalı. Parçalayınız kardeşlerim, eski levhaları parçalayınız. İşte size, bu yeni değer levhasını gösteriyorum. Babalarınızın çocukları olmak günahını, çocuklarınızın babaları olmakla temizleyin...”

Nietzsche’ nin öğretisi olumsuz yanlarının iyiye doğru gelişmesiyle varoluşçuluk vb. çağdaş düşünce akımlarını meydana getirmiş olmasının dışında, çok doğal bir sonuç olarak Alman Nazizmini de doğurmuştur. Nietzsche’ nin “insanüstü” ile söylemek istediği “milyonlarca salağı ortadan kaldırarak geleceğin insanını kalıba dökmektir.” Ve “bütün bir ulusun yoksulluğu bir insanüstünün acı çekmesinden daha az önemlidir. Nietzsche’ nin halk yığınlarına karşı tutumu, yaratmak istediği insanüstülerin tutumu gibidir; gerçekte “milyonlarca salak” nitelendirdiği kişileri amaçları doğrultusunda kullanmak istediği zaman, “ey insan kardeşlerim” diye seslenir ve onların insan olduklarını ancak onlardan hizmet beklediği zaman hatırlar. Yarım yüzyıl sonra Nietzsche’ nin öğretilerinin bir ürünü olan insanüstü Hitler de aynını yapacaktır. Nietzsche, Hıristiyanlığa karşı olduğu kadar, “milyonlarca salağı” insan etmek isteyen toplumculuğa da karşıdır. “Milyonlarca salak” eğitim ve öğretimden yoksun bırakılmalı ve insanüstülere kölelik etmelidir.

Nietzsche’ nin öğretileri felsefi bir değer taşımaktan çok uzaktır. Akademik bir kişiliği olmasını ve yazdıklarının genel olarak kabul gören değerleri fazlasıyla dışlamasının meyvelerini toplamıştır felsefe tarihinde yer alarak. Yazılarındaki tek tutarlı şey ise ahlaka karşı olmakta gösterdiği tutarlılıktır.

Nietzsche’ nin faşist kimliği, fiziksel olarak çektiği acıların ve yalnızlığının bir sonucuydu belki de. O kadar şiddetli mide ağrıları çekiyordu ki, bir süre sonra bu ağrılardan haz duyduğunu bile söylüyordu. Ağrılardan sonraki dinginlik ona huzur verdiği ve “savaştan galip ayrıldığı” için ağrılarını seviyordu. Kardeşiyle arası iyi olmadığı için kadınlardan nefret ediyordu. Bir zamanlar hayranlık duyduğu Wagner de, dönemin Alman hükümetine yakınlığı nedeniyle nefretini kazanmıştı. Nietzsche, öğretilerinin bilimsel ve felsefi önem taşımamasının nedeni budur. Kişisel nefret ve korku duygularının ürünüdür ortaya koydukları.

Nietzsche’ nin büyük bir etki yarattığı yadsınamaz. Fakat, edebi ve sanatsal kültüre sahip insanlar arasında değil. Eğer Nietzsche bir hastalığın belirtisiyse, bu hastalığın modern dünyaya çok geniş ölçüde yayıldığı çok açıktır. Onun, bir profesör olmaktan çok, bir savaşçı olduğu düşünülür, çünkü beğendiği bütün insanlar askeri kişilerdir.

Nietzsche’ ye günümüz dünyasında duyulan hayranlığın dayanağı merak konusudur. Evrensel sevgiyi küçümseyen, dünya için arzu edilen her şeye karşı itici güç olan, “biyolojik üstünlük” saçmasıyla milyonlarca insanın hayatını hiçe sayabilen nefret dolu birine nasıl hayranlık duyulabilir ki...


YARARLANILAN KAYNAKLAR

v Böyle Buyurdu Zerdüşt, Friedrich Nietzsche

v Batı Felsefesi Tarihi, 3. Cilt, Bertrand Russel

v Felsefe Ansiklopedisi, Doğan Hançerlioğlu

  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 17:25 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580