Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Felsefe

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 05-03-2008, 14:56   #1
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Bilim Adamlarının Bilgiye Ulaşma, Felsefi Bakış ve Ettik Yönünden Değerlendirilmesi

Son yılara dünyada olduğu gibi ülkemizde de felsefi boyuta bilim damlarının bilgiye ulaşama yöntemi, bilimsel üretmede çalışma metotları, felsefi bakış açıları ve bilim ettiği yönünden değişik şekillerden sınıflandırılmaktadır.

Bilimsel bilgiye ulaşma yöntemi yönünden sınıflandırıldığında bilim adamları arasında derin görüş ayrılığı olduğu görülmektedir. Bilim adamları arsındaki bakış farklıklıları sınıflandırılmadan önce Bilimsel Yöntem tartışmaları genel ilkeleri ve bunların felsefi sunumları aşağıda belertildiği şekli ile sunulmaktadır. Bu ilkeler aşağıda sıralandığı gibidir.

- Objektiflik ilkesi. Olay ve olgular arasındaki interaksiyonların kişilerin arzu ve isteklerine göre değil, gözlenen olgulara, test edilen ve doğrulama yoluyla elde edilen bilgilere itibar etmek zorunluluğu vardır.

-Somutluk ilkesi. Olguya-bağlı, olgu-özekli olmak.

-Nesnellik İlkesi. Eleştirel olmak. Ele aldığı olguyu olduğu gibi -olabildiğince kendi görüşlerinden bağımsız veya değişik açılardan görebilmek. Bilimsel düşünme belirli bir dünya görüşüne dayanır. Bilimsel düşünce rasyoneldir, her türlü mistik ve doğaötesi görüşlerden kaçınır ve ona karşı kendi metotlarına başvurur. Doğal olayların kaynağını mistik ve doğaüstü kuvvetlerden değil, gözlem ve denemelerden elde edilmiş verilere dayanarak açıklar.

-Seçicilik ilkesi.

-Kurallı olmak. Argümanları, gerekçeleri verme.

-Parçalarına ayırma. Sınırlandırma. Bir olguyu inceleyebilmek için çalışacağı konunun sınırlarını ortaya koyabilme. Öğrenmenin kolaylaştırılmasında, ve hipotez oluşturmada etkin kullanılan bir yöntemdir.

-Tarihilik. Her bir durumun tarihi bir sürekliliği olduğunu görebilme -süreç analizi. Tarih bilinci.

-Bütünle ilişkilerini göstermek. Mikro-makro (parça ile bütün) arasında yeniden ilişki kurmak. Yani genelin bilgisi. Çalıştığı konunun bütün ile -genel kuramsal tartışmalar ile ilişkilerini kurabilme.

-Yasa değil kural bilgisi. Sürekli değişme içinde olguyu zaman-mekandan bağımsız zorunlu yasalar içine yerleştirme yerine, olgunun işleyişini kavrayabilme ve genelleştirebilme. Belirlenmiş bilimsel yasalar tabii ret edilmediği müddetçe yerini koruyacaktır.

Yani bir varsayım için zorunlu olgu ve kuram bilgisi, mikronun kavranabilmesi için makro içindeki yerinin tanınması, böyle bir bağlamda olguyu sınayabilmek için parçaların çalışılması; bilimsel bir katkı için parçanın kuramla, bütünle yeniden bağlarının kurulması veya genelleme.

-Evrensellik ilkesi. Bilim geniş kitleler tarafından bilinmek zorundadır.

Bilimsel bakış açısı ve metotları bu şekilde özetlenerek verdiktan sonra bilim yuvalarında saflaşmış kişilerin bilimsel ilkelere uygun hareket etmesi ve etmemesi şimdilik keyfiyeti bağlı durumdadır. Belirlenmiş bir bilim politikası ve buna bağlı olarak kalite kavramı ilkeleri belirlenmediği için kişiler kendi sorumluluk bilinci ölçütleri içerisinde ulusal ve uluslar arası ölçütlerde çalışmaktadırlar.


Bilgiye Ulaşmada ve Felsefi Bakış Açısı Yönünden Bilim Adamlarının Sınıflandırılması

Bilgiye tümevarım ve tümdengelim ilkelerinden hangisinin uygulanması bazı çalışma disiplinlerde sonuca ulaşmada son derece önem taşımaktadır. Bazı alanlar tek tek olguları derinlemesine incelenmesini gerektirdiği gibi aynı zamanda genelden özele yönelmeyi gerekmektedir. İşte bu noktada bilimcinin yaşam biçimi ile işindeki metodu arasında bir benzerlik olduğu görülmektedir. Bireysel çalışan, başkası ile çalışamayan bir diğer değişle başaksı ile anlaşamayan kişilerin çoğunlukla belirli konuları kendi başlarına çalıştıkları görülmektedir. Aynı zamanda derin bilgisi olan değişik disiplinlerle işbirliği yapabilen ve olaylara tümdengelim ilkesi ile yaklaşan kişilerin ise daha çok gurup çalışması yürüttükleri görülmektedir. Tekçi ve genelci çalışma disiplini şeklinde çalışan ve hiçbir şey yapamayan kişilerin eğilimleri alfabetik harflerle işaret edildiğinde aşağıdaki şekilde sınıflanmaktadırlar.

1. I Bilim adamı tipi:
Belirli konuda derinlemesine çalışan bilim adamı. Belirli konularda başarılı olunduğu ve bilme önemli katkıda bulunduğu bilinilmektedir. I tipi çalışma disiplini bazı konularda bencil, bazen de kıskançlığın ağır bastığı durumlarda ortaya çıkmakta olup, bu da evrensel üniversite anlayışına ters düşebilmektedir.

2. T tipi bilim adamı:
Bu tür bilim insanları daha geniş bir alanda bilgi sahibi oldukları gibi gereksinim olduğu zaman alanda derinlemesine çalışabilmektedirler. Daha çok felsefi bakış açısına sahip bilim adamaları T tipi bilimsel çalışmayı tercih ettikleri için T tipi bilim adamı olarak adlandırılmaktadır. Tümdengelim ilkesine uygun bir çalışma stilli izlediği için günümüzde, çoğunlukla T tipli bilim adamalarının tercih ettiği gözlenmektedir. Japon eğitim ve bilim modelinde önemli bir yer tutmaktadır.Bu tür bilim adamaları değişik disiplinlerle birlikte çalışabilmekte ve olayları daha iyi gördüğü için sentezleme yeteneği daha yüksektir.

3. Z tipi bilim adamı:
Tabii batı toplumlarında olmayan fakat bizim gibi toplumlarda sık karşılaşılan bilim adamı tipi ise Z tipi olarak adlandırılmaktadır. Bilindiği gibi Türkçüde zik-zak yapan tiplere benzetilen bu yaklaşıma sahip akademisyenler daldan dala atlayan popüler olan her konuya yönelenlerin oluşturduğu bir görüntü. Bu tür akademisyenlerin genel bir bilimsel felsefeleri olmadığı için derinlemesine bir bilgi birikimleri olmadığı gibi herhangi bir konuda ciddi bir kazanım da sağlanmamaktadır. Bu guruba girenler proje üretme ve yönetme riski almazlar. Tabiri caiz ise kuyrukçuluk yaparlar. Genelde projelerde geri planda yer alarak bilim yuvasında yaşamını ikame etmeye çalışır.

4. Birde hiç bir şey yapmayan ve herhangi bir bilgi birikimi olmayan ve hiçbir ciddi araştırmaya girmemiş tipler var bu da ayrı bir değerlendirme konusu. Bu tiplerin çoğunluğu bilgiye nasıl ulaşılması konusunda bilgi sahibi bile değildirler.

Bir diğer sınıflandırma ise üniversite öğretim üyelerinin üniversiteye bakış açıları ve bilimsel üretim işleyişi şeklindedir.

1. Belirli bir hedefi ve projesi olmayan ve yalnızca ders veren öğretim elemanı tipi (Müderris).
Bu tip öğretim üyeleri üniversiteyi bir yüksek lise gibi düşünmektedirler. Yalnızca birilerinin klasik ders kitaplarındaki bilgiyi öğrenciye aktararak asli görevini yapmış olduğunu düşünenlerdir. Çoğunluğu yabancı dil bilmez ve yurt içi ve yurtdışı kongrelere katılma cesareti göstermeyenlerin oluşturduğu grup olup üniversitelilik bilinci oluşmamıştır.

2. Üniversiteye bir şekilde kapağı atmış, ortamı sıradan iş yeri gibi algılayıp kendisini devlet memuru gibi görmektedir.
Bu gruba giren öğretim üyeleri analiz ve sentez etme yeteneği olmadığı için üniversitede kendilerine verilen görevi yaparak sorumluluğunu yerine getirmektedirler. Bu guruba giren öğretim elemanları her tür göreve koşturuldukları için bilimsel yayınların arkasında ismi bol olarak geçmektedir. Eğitim-öğretime pek katılmaz, yabancı dil bilmez, literatür takip etmez, ve proje üretemezler. Bu gruba giren bilim adamları ortamın sunduğu bütün nimetlerden yararlanmayı denemektedirler. Bazı bilim adamlarına göre bu gruba giren öğretim elemanlarının üniversitelerde ağırlıkta olduğu belirtilmektedir.

3. Ülkesinin sorunlarından uzak, yalnızca dışa dönük öğretim elemanı tipi.
Bu gruba girenlerin sayısı sınırlı olmakla beraber ülke sorunlarından çok bilimsel literatüre katkıda bulunmak, başkasına kendisini beğendirmek için sürekli gelişmiş ülke bilim adamlarının isteğine göre çalışanlardır. Bu gruba giren öğretim elemanları ulusal dilde yayın yapmayıp çoğunlukla yabancı dilde yazmayı yeğlemektedir.

4. Ülkesinin sorunlarını dikkate alıp çözen ve çözümlerini de uluslararası boyuta taşıyan gruptur.
Bu gruptaki bilim insanları daha çok ayakları yere basan, ülke sorunlarını proje olarak seçen, evrensel yöntemleri ülkesinin koşullarına uyarlayan, fakat sonuçları yine evrensel düzeye taşıyan bilim adamlarıdır. Bu tip bilim adamları yürüttükleri uluslararası projelerde yine kendi gerçeklerini dikkate almaktadırlar.

Bilim adamlarının bilim üretme ve bilimsel üretim farklılığı yanından bilim ettiği yönünden belirli farklılıkların olduğu görülmektedir.
Bilim insanlarını bir diğer bakış açısı ile değerlendirdiğimizde ise bilim ettiği bakımından yine üç grupta sınıflandırabiliriz.

1. Gerçek bilim adamı,
2. pseudo (sahte, veya Şarlatan) bilim adamı ve
3. politize olmuş ve olaylara kendi ideolojik perspektifinden bakan bilim adamı tipi olmak üzere üç tip bilim adamı tarif edilebilir.

1.Gerçeği olduğu gibi kabul eden ve saptırmayan gruptaki bilim adamı tipidir. Örneğin Fransa’da Ermeni soykırım iddialarına cesaretle karşı çıkan bilim adamları vardır. Aynı şekilde Filistinlilerin bazı haklarını savunan Yahudi bilim adamları bilinmektedir.

2. Yalancı bilim adamı tipi bilerek veya bilmeyerek bazen de çıkar uğruna bilimsel gerçekleri saptırır veya yanlış anlaşılmasını sağlar. Bu grup bilim adamları çoğu zaman resmi otoritelerin isteği doğrultusunda sık sık görüş belirttikleri bilinmektedir. Geçmişte, radyasyonlu çay ve fındık, Nükleer santraller ve Bergama’daki Eurogold firması olayında bazı bilim adamları gerçeği saptırarak tabiri caizse kafa karıştırıp kendilerine destekçi bulmaya çalışmaktadırlar. Gerçekler bir tane olduğu için onun saptırması ve çıkarına uygun olarak belirtilmesi bilim ve etik yönünden sık sık tartışma konusu olmaktadır.

3. Şartlanmış, belirli ideolojik saplantısı olan ve olayları yalnızca kendi bakış açısı perspektifinden değerlendirenler. Bu tür öğretim üyeleri çoğunlukla yetiştikleri çevrenin öğretisi üzerine şekillendikleri için etkilendikleri literatürü dikkate alarak fikir yürütmektedirler. Bu gruba daha çok ideolojik, inanç ve diğer akımların etkisinde kalan öğretim üyeleri girmektedir. Bu grupta objektivizm ile sübjektivizm bazen birbirine karıştırılmaktadır. Temel bilimlerde objektif davranışlar sergileyen bilim adamı tiplerinin sosyal konularda çoğu kez sübjektif davrandıkları görülmektedir. Bu duruma çoğunlukla yalancı (pseudo) bilim adamları teşebbüs etmektedirler.

Bu tür sınıflandırmalar genel bir bakış açısı içerisinde gözlemlerden ve bilim adamları arasında yaptığım görüşmelerde edinilen bilgiden çıkarılmıştır. Fakat kimin hangi sınıfa girdiğini belirlemek zor olup kişiler kendi eğilimlerini kendileri analiz edebilirler. Burada yapılan tespit yalnızca benim görüşlerimdir, anca sosyal bilimci öğretim üyelerinin bilimsel bakış açılarının belirlemesine yönelik yapacakları bir bilimsel çalışma bir çok yönden yararlı olacaktır. Burada çıkarılacak sonuçlardan yararlanılarak ülkenin bilim adamı yetiştirme politikası şekillendirilebilir diye düşünüyorum. Bilimsel eğitimin yapıldığı üniversite kurumlarını geleceği yaratmada dünyadaki gelişmelere paralel
__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 08:34 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580