|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
14-07-2006, 02:23 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006
Mesajlar: 9.132
Tecrübe Puanı: 31 |
Varlık Felsefesi Felsefe, varlığın var olup olmadığını; varsa eğer nasıl var olduğunu sorgular. Reel (gerçek) ve ideal (düşüncel) varlık alanları, töz (cevher) ve öz ile oluş nedir gibi sorular ontolojinin (varlık öğretisinin) temel sorunlarıdır. Bu konudaki açıklama ve varsayımlar ilkçağa dayanır. Ancak ontolojinin bir felsefe dalı olması ve bu adı alması 17. yüzyılda Wolf'a dayanmaktadır. 18 ve 19 yüzyılda Kant ve Hegel'in bu alandaki çalışmalarını, 20. yüzyılda Hartmann izlemiştir. Ancak doğaldır ki varlık sorunu ilk günden bu yana felsefeyi meşgul etmiştir. Başlangıçta doğa filozoflarının ilgilendiği varlık sorunu onların hemen ardından Atina idealistlerinin metafizik anlayışında temel sorun olmuştur. Varoluşu idealist bir anlayışla ele anmak orta çağında karakteristiği olarak karşımıza çıkar. Şimdi bunlara kısaca bir göz atalım: İlkçağ Maddecileri İlkçağ Maddecileri (Doğa Filozofları) Thales'ten Demokritos'a kadar uzanan ve coğrafya olarak Anadolu'da yaşayan düşünürlere verilen addır. Maddeci düşünürler; evrenin bir yaratıcısı olmadığı ve ezeli bir var oluş içinde olduğu düşüncesindedirler. Onlara göre "Hiçten bir şey olmaz."Evrenin de bir ilk biçimi, ilkolanı, arkhé'si vardır. Her şey arkhénin dönüşümü sonucu bugünkü halini almıştır. Thales'e (625-545) göre ilkolan sudur. Her şey sudan gelir ve yine suya dönecektir. Dünya da sonsuz su (okeanos) içinde yüzer. Arkhenin ne olduğu konusunda çok farklı isimlendirmelere rastlanır. İlkolan kimi zaman toprak, hava, su veya ateş ya da bunların kombinasyonunu şeklinde karşımıza çıkmaktadır; kimi zaman ise sayı, apeiron (sınırsızlık-sonsuzluk) sperma (tohum) ya da atom olarak. İlk çağ maddecileri içinde öne çıkan düşünürlerin başında Efesli Herakleitos (540-480) gelir. İlkolan'ı ateş olarak kabul eden Herakleitos; evreni karşıtların zıtlığı ve birlikteliği ile açıklar. Tanrı da ihtiyarlık ile gençlik, gece ile gündüz gibi zıtlıkların arkasında bir olan noustur, akıldır. Ona göre evrende değişmeyen tek şey değişimdir. Bu nedenle de " Aynı ırmakta iki kez yıkanamayız. Çünkü hem ırmak değişmiştir; hem de biz." Maddeci görüşü son noktasına taşıyan da Teos'lu Demokritos'tur. (460-370) Ona göre evrenin temel yapı taşı bölünemeyen madde yani atomdur. Canlı-cansız, bitki-hayvan, insan-ruh her şeyin temelinde atom vardır. Atomlar yapısal olarak aynı oldukları halde hareket alanları , hareket hızları, ağırlıkları, dizilişleri farklılık gösterdiği için dünyadaki farklı maddeler oluşmaktadır. İnsan duyu organları ile ancak maddenin dış görünüşü hakkında bilgi sahibi olabilir. Ama maddenin temelini oluşturan atomlar hakkında bilgi edilemez. Bu nedenle de maddelere ait bilgilerimiz doğruluktan yoksundur ve karanlıktır. Sofistler: İlkçağ Şüphecileri "Bilen" anlamına gelen sofist sözcüğü ilkçağda genellikle gezgin öğretmenlik yaparak yaşamlarını çok farklı mekanlarda geçiren düşünürlere verilen bir addır. Sofistler genelde kuşkucu bir yaklaşım içindedirler. İnsan sorununa geniş yer verdikleri düşünceleri; görelilikten bilinemezciliğe kadar uzanır. Protagoras'a (482-411) göre "İnsan her şeyin ölçüsüdür, varolanların varlıklarının da; varolmayanların varolmadıklarının da." Buna göre her şey için tam karşıt iki tez ileri sürülebilir. Gorgias (483-375) biraz daha ileri giderek; genel olarak varlık hakkında bilginin olanaksızlığını ileri sürer. Ona göre hiçbir şeyin varlığı kesin değildir. Varlık olsaydı bile onu bilmek olanaksızdır. Bir şekilde varlığı bilseydik bile bunu başkalarına bildiremezdik. | ||
|
07-10-2006, 20:18 | #2 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | teşekkürler abi bilgilendirme için
__________________ Besiktas JK . | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |