Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Fizik

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 18-01-2007, 17:22   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Atom Modelleri

ATOM MODELLERI





Bugün bildiğimiz atom bilgisi, teorik ve deneysel konularda yıllardır sürekli yapılan çalışmaların bütünüdür. Çalışmalar sonucunda atomun varlığı kesin bilgi halini aldıktan sonra onları daha yakından tanımak özellikleri ile ilgili araştırma ve incelemeler yapmak için modeller tasarlanmaya başlanmıştır.Model, bir konu ya da olayın anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla tasarlanır, ancak olayın gerçek niteliğini belirtmez.Atom modelleri; ilim adamları tarafından hayal edilmiş tablolardan ibarettir.Bunlar atomu dagrudan doğruya gözlemleyerek yapılan tasarlar değildir. En sade atom modelinde atomlar içi dolu esnek küre olarak kabul edilir. Simdi atom modellerini inceleyelim.

















1. DALTON ATOM MODELI



Sabit oranlar kanunu ve katlı oranlar kanunu olarak gördüğümüz bileşiklerdeki kütlesel ilişkilere bakarak 1803 yılında John Dal ton, maddelerin çok çok küçük yapı taslarının topluluğu halinde bulunduğu, fikrini ileri sürdü. Dalton atom teorisi olarak ortaya konulan temel özellikler şunlardır.

1. Maddelerin özelliklerini gösteren birim parçacıklar atomlar veya atom gruplarıdır.
2. Ayni cins elementlerin atomları birbirleriyle tamamen aynidir.
3. Atomlar içi dolu kürelerdir.
4. Farklı cins atomlar farklı kütlelidir.
5. Maddenin en küçük yapıtaşı atomdur. Atomlar parçalanamaz.
6. Atomlar belli sayılarda birleşerek molekülleri oluştururlar. Örneğin 1 atom X ile 1 atom Y den XY, 1 atom X ile 2 atom Y den XY2 bileşiği oluşur. Oluşan bileşikler ise standart özellikteki molekülleri moleküller topluluğudur.

Atomla ilgili günümüzdeki bilgiler dikkate alındığında Dalton atom modelindeki eksikliklere ek olarak üç önemli yanlış hemen fark edilir.

1. Atomlar, içi dolu küreler değildir. Boşluklu yapıdadırlar.
2. Ayni cins elementlerin atomları tam olarak ayni değildir. Kütleleri farklı ( izotop ) olanları vardır.
3. Maddelerin en küçük parçasının atom olduğu ve atomların parçalanamaz olduğu doğru değildir. Radyoaktif olaylarda atomlar parçalanarak daha farklı kimyasal özellikte başka atomlara ayrışabilir; proton, nötron,elektron gibi parçacıklar saçabilirler.









2.THOMSON ATOM MODELI

Dalton atom modelinde (-) yüklü elektronlardan ve (+) yüklü protonlardan söz edilmemişti. Yapılan deneyler yardımıyla katot ışınlarından elektronun kanal ışınlarından protonun varlığı ortaya konulmuştu. Bu bilgiler ışığındaki şekilde özetleyebiliriz.

1. Protonlar ve nötronlar yüklü parçacıklardır. Bunlar yük bakımından eşit işaretçe zıttırlar. Proton +1 birim yüke elektron ise –1 birim yüke eşittir.
2. Nötr bir atomda proton sayısı elektron sayısına eşit olduğundan yükler toplamı sıfırdır.
3. Atom yarıçapı 10-8 cm olan bir küre seklindedir. Söz konusu küre içerisinde proton ve elektronlar atomda rasgele yerlerde bulunurlar. Elektronun küre içindeki dağılımı üzümün kek içindeki dağılımına benzer.
4. Elektronların kütlesi ihmal edilebilecek kadar küçüktür. Bu nedenle atomun ağırlığını büyük ölçüde protonlar teşkil eder.
Nötron denilen parçacıklardan bahsedilmemesi Thomson Atom teorisinin eksiklerinden biridir. Proton ve elektronların Atomda rasgele yerlerde bulunduğu iddiası ise teorinin hatalı yönüdür.















3.RUTHERFORD ATOM MODELI

Atomun yapısının açıklanması hakkındaki önemli katkıda bulunanlardan birisi de Ernest Rutherford olarak bilinir. Rutherford’ dan önce Thomson atom modeli geçerliydi. Bu modele göre atom küre seklindedir. Ve küre içerisinde proton ve elektronlar bulunmaktadır. Acaba bu proton ve elektronlar atom içerisinde belirli bir düzene göre mi , yoksa rasgele bir dağılım içerisinde mi bulunuyorlar?Bu sorunun cevabi daha bulunamamıştır. Rutherford bu sorunun cevabi ve Thomson atom modelinin doğruluk derecesini anlamak için yaptığı alfa parçacıkları deneyi sonucunda bir model geliştirmiştir.
Polonyum ve radyum bir a-isini kaynağıdır.Rutherford, bir radyoaktif kaynaktan çıkan a-taneciklerini bir demet halinde iğne ucu büyüklüğündeki yarıktan geçirdikten sonra kalınlığı 10-4 cm kadar olan ve arkasında çinko sülfür (ZnS) sürülmüş bir ekran bulunan altın levha üzerine gönderdi.
Altın levhayı geçip ekran üzerine düsen a-parçacıkları ekrana sürülen (ZnS) üzerinde ışıldama yaparlar.Böylece metal levhayı geçen a-parçacıklarını sayma imkanı elde edilir. Rutherford yaptığı deneylerde metal levha üzerine gönderilen a-parçacıklarının % 99,99 kadarının ya hiç yollarında sapmadan yada yollarından çok az saparak metal levhadan geçtiklerini fakat çok az bir kısmi ise metale çarptıktan sonra büyük bir açı yaparak geri döndüklerini gördü. Rutherford daha sonra deneyi altın levha yerine kursun,bakir ve platin metallerle tekrarladığında ayni sonucu gördü.
Kinetik enerjisi çok yüksek olan ve çok hızlı olarak bir kaynaktan çıkan a-parçacıklarını geriye dönmesi için;
1. Metal levhada pozitif kısmin olması,
2. Bu pozitif yüklü kısmin kütlesinin çok büyük olması gerekir.
Bu düşünceden hareketle Rutherford, yaptığı bu deneyden su sonuçları çıkardı.
Eğer a-tanecikleri atom içerisindeki bir elektrona çarpsaydı , kinetik enerjileri büyük olduğu için elektronu yerinden sökerek yoluna devam edebilirlerdi.Ayrıca , a-taneciği pozitif elektron negatif olduğundan geriye dönüş söz konusu olmaması gerekirdi. Bu düşünce ile hareket eden Rutherford , metale çarparak geriye dönen a-parçacıklarının sayısı metal levhadan geçenlere oranla çok küçük olduğundan; atom içerisinde pozitif yüklü ve kütlesi büyük olan bu kısmin hacmi toplam atom hacmine oranla çok çok küçük olması gerektiğini düşünerek, bu pozitif yüklü kısma çekirdek dedi.
Rutherford, atomun kitlesini yaklaşık olarak çekirdeğin kütlesine eşit olduğunu ve elektronlarında çekirdek etrafındaki yörüngelerde döndüğünü ileri sürmüştür. Buna göre Rutherford atomu güneş sistemine benzetmiş oluyordu. Rutherford atom modelini ortaya koyduğunda nötronların varligida bilinmiyordu. Günümüzde ise , çekirdeğin proton ve nötronlar içerdiği ve bunların çekirdeğin kütlesini oluşturduğuna inanmaktadır. Rutherford un ortaya koyduğu atom modelinin boyutlarinida anlamak önemlidir. Bunu su sekildi ifade edebiliriz. Eğer bir atomun çekirdeği bir tenis topu büyüklüğünde olsaydı, bu atom büyük bir stadyum büyüklüğünde olurdu.



3.NÖTRONUN KESFI


Bir atom çekirdeğinde elektron yükünü dengeleyecek sayıda (atom numarası kadar) proton bulunur. Kimyasal kütle tayininden biliyoruz ki, atomun kütlesi atomdaki proton kütlesinden daha büyüktür. Bu büyüklük ya iki kati kadar ya da daha fazlıdır. Mesela oksijende 8 proton vardır. Ama oksijenin kütlesi yaklaşık 16 proton kütlesi kadardır. Oksijen atomunda bulunan protonların kütlesi;çekirdeğin kütlesinin ancak yarısı kadardır; diğer yarısında bu ağırlığı tamamlayacak ne bulunmaktadır.
Bu sorunun cevabi olarak 1920 yılında E.Rutherford çekirdekte yüksüz taneciklerinde olabileceğini ortaya attı. Ancak 1932 yılında James Chadwich (1891-1974) bazı çekirdek reaksiyonları üzerinde yaptığı araştırmalar sonucunda, çekirdekte protonlardan başka, kütlesi,protonlara yüksüz taneciklerin bulunduğunu buldu. Bunlara yüksüz anlamında “nötron” adi verildi. Nötronun kütlesiyle protonun kütlesi karsılaştırılırsa, nötronun kütlesi,protonun kütlesine göre çok daha az büyüktür. Tabiatta nötronu olmayan tek element hidrojendir. Bunun için hidrojenin kütlesi protonun kütlesine eşdeğerdedir.







5. BOHR ATOM MODELI

1. Işığın Yapısı
Işığın yapısı ile atomun elektronik yapısı arasında bir ilişki vardır.Bohr atom modelini daha iyi anlayabilmek için ışığın yapısının bilinmesinde fayda vardır. Işık bir elektromanyetik dalgadır. Dalga,enerji taşıyan bir hareket olarak tanımlanabilir. Bir ışık dalgası akkor metalin yayınladığı dalgalar, radyonun transistörünün yayınladığı dalgalar, X-ısınları,gama ısınları köken olarak aynidir. Ancak frekans veya dalga boyları farklıdır. Su dalgaları , ses dalgaları,sismik dalgalar; elektromanyetik dalgadan farklıdır.
Bunların iletilmesi için bir iletici ortam olmalıdır. Gölde hareket eden sandalın oluşturduğu dalgaları görmüşsünüzdür.Burada su dalgalarının suda iletimi söz konusudur. Işık dalga özelliği gösterdiğine göre bir frekans ve bir dalga boyu vardır.Dalga boyu ard arda gelen iki minimum ya da maksimum arasındaki uzaklıktır.Birimi cm.dir.
Frekans belli bir noktadan bir saniyede geçen dalga sayısıdır. Birimi hertz (Hz) dır. Bir dalga hareketi için frekans ve dalga boyunun çarpımı dalganın birim zamanda aldığı yolu gösterir.
2. Elektromanyetik Spektrum
Elementler kati ya da gaz durumunda iken dışarıdan yeteri kadar enerji alırsa, belli dalga boylarında ısınlar yayarlar. Bir elementin yaydığı elektromanyetik dalgaların bütünü o elementin spektrumunu oluşturur. Sekil 9.10 ‘ da bazı çok bilinen elektromanyetik ışımaların frekansları ve muhtemel dalga boyu aralıkları görülmektedir.
Günümüz spektrumun dalga boyu 7 . 10-5 cm olan mor ışık arasındaki kısmi görür. Bu aralığın dışındaki dalga boyu en uzun olan radyo,televizyon dalgaları ile dalga boyu en kısa olan röntgen ısınlarını görmez.
Dalga boyu kısa olan morötesi (y ve x- ısınları) ışımaların frekansları çok yüksek olup enerjileri de bizim algılayabileceğimiz sınırın çok üzerindedir. Nasıl üzerinde yasadığımız dünyanın hareketinden dolayı oluşan yüksek enerjili ses dalgalarını duyamıyor ve algılayamıyor isek benzer şekilde çok büyük enerjiye sahip bu ışımaları duyu organlımızla algılayamayız. Dalga boyu çok büyük olan kızılötesi (mikro,radyo ve TV dalgaları) ışımaların ise frekansları çok düşük olup enerjileri de o nispette düşüktür. Nasıl yerde koşuşan karıncaların ayaklarından çıkan düşük enerjili ses dalgalarını duyu organlarımızla algılayamıyorsak ben zer şekilde düşük enerjiye sahip bu kızılötesi ışımaları da duyu organlarımızla algılamak mümkün değildir.
3. Işık bir atomdan başka bir ortama geçerken yolundan sapar. Bu kırılma veya yansıma ile olur. Beyaz ışık farklı dalga boylarına sahip çok sayıda ışık ısınları içerir. Bir ışık kaynağının verdiği beyaz ışık demeti ince bir yarıktan geçerek prizmaya gelir. Prizmadan geçerken fotoğraf filmi üzerinde kırmızıdan mora kadar bütün renkleri içeren sürekli spektrumu oluşmaktadır. Böyle düzenekleri içeren cihazlara spektrograf denir. Işık kaynağında akkor halinde kızdırılmış metal varsa spektrum sürekli olur. Görünür bölgedeki kırmızıdan mora kadar bütün renkleri gösterir. Gaz halindeki bazı maddelerin oluşturdukları spektrum ise sürekli değil kesiklidir. Böyle sürekli olmayan kesikli spektrumlar atom spektrumu veya çizgi spektrumu olarak adlandırılır. Bu tür spektrumlar sadece birkaç tane renkli çizgi içerirler ve her çizgi dalga boyları farklı olan ısınları ifade eder. Her elementin kendine özgü bir çizgi spektrumu vardır.
4. Kuvantum Kuramı
Klasik elektromanyetik kuram ışığın kırılma ve saçılma gibi özelliklerini çok iyi açıklamasına karşılık,akkor duruma getirilmiş cisimlerin yayınladığı ışığın niteliğini açıklamada yetersiz kalmıştır. Bu kuruma göre;
1. Elektromanyetik dalganın enerjisi sürekli olmalıdır.
2. Işığın şiddeti arttıkça yayınlanan dalganın enerjisi de artmalıdır.
1900 yıllarında Max Planck, ısıtılan kati cisimlerin yayınladıkları ısınları incelerken,bu kuramdan sapmalar olduğunu gördü. Bunun üzerine ışığın enerjisi ile frekansı arasında bir bağıntı olması gerektiğini düşündü. Mesela,ısıtılan bir kati önce kırmızı,sonra sırası ile portakal,sari,beyaz ve mavi rengi alır. Eğer ışık sürekli bir enerjiye sahip olsaydı (klasik kuruma göre) bu şekilde ayrı ayrı renkler yerine sürekli bir renk görülürdü.
Kati maddenin ısıtılması sırasında , düşük sıcaklıklarda daha çok enerjisi (frekansı) küçük olan kırmızı ışık yayınlar. Düşük sıcaklıklarda kırmızı ışığın şiddeti (parlaklığı) en fazladır.Kati madde ısıtılmaya devam edilerek sıcaklık yükseltilirse katinin yayınladığı kırmızı ışığın şiddeti giderek azalırken enerji (frekansı) daha büyük olan (mavi ışık) ısınların şiddeti artar. Böylece ısıtılan kati sıcaklığa bağlı olarak kırmızıdan maviye kadar renkler alır.
Planck, yaptığı deneylerde sıcaklık değiştiği halde yayınlanan her bir ışığın enerjisinin sabit kaldığını buldu.Buradan bir kati ancak belirli enerjiye sahip ısınlar (kırmızı,sari,yeşil,mavi) yayınlayabilir sonucunu çıkardı. Planck bunu su şekilde ifade etti:”Hiçbir mekanik sistemin enerjisi sürekli değildir.Bütün sistemlerin enerjileri kuvantlasmistir. (paketler halindedir.) Bu nedenle ısıtılan bir kati ancak belli bir enerjiye sahip ışınlar yayınlar”.
Planck, katıların yayınladıkları bu ışınların enerjisinin E=h.v bağıntısı ile verildiğini buldu. Bu bağındı, bir Isının frekansına bağlı olduğunu gösterir. Bu da klasik fiziğe tamamen ters düşer.
E ile v doğru orantılı olduğundan enerjisi yüksek olan Işının frekansı da yüksektir. Yüksek frekans,bir noktadan bir saniyede çok sayıda dalga geçtiği anlamına gelir. Bundan dolayı yüksek enerjili isinin dalga boyu kısadır. Diğer taraftan düşük enerjili isinin frekansı düşük,dalga boyu yüksektir.
5. Fotoelektrik Olayı
Fotoelektrik olayı bir metal yüzeyine düşürülen Işın ile metalden elektronların fırlatılması olayıdır. Metalden elektron koparabilmek için Işımanın belirli bir frekansının olması gerekir.
Mesela potasyumdan elektron koparabilmek için düşük frekanslı mavi ışık yeterli gelirken,bakir levhadan elektron koparabilmek için mor ötesi frekansa sahip bir ısıma olmalıdır.
Eğer ışımanın enerjisi (fotonun) elektron koparmak için gerekli olan enerjiden, büyükse aradaki fark elektrona kinetik enerji olarak verilerek elektronun fırlatılması sağlanır. Işımanın siddeti (Parlaklığı) arttırıldıkça fotonlarin enerjisini artıracağından fırlatılan elektronların sayısı (fakat kinetik enerjisini degistirmeyeceginden) artar, fırlatma hızları değişmez.foto elektrik olayı sekil 9.16 da ki gibi sematize edilebilir.
6. Bohr Atom Teorisi
Buraya kadar anlatılan atom modellerinde atomun çekirdeğinde (+) yüklü proton ve yüksüz nötronların bulunduğu çekirdeğin etrafında dairesel yörüngelerde elektronların dolaştığı ifade edildi. Bu elektronların çekirdek etrafında nasıl bir yörüngede dolaştığı,hız ve momentumlarının ne olduğu ile ilgili bir netice ortaya konmadı.Bohr ise atom teorisinde elektronların hareketini bu noktadan inceledi.
1913 yılında Neils Bohr,hidrojen atomunun spektrum çizgilerini ve Planck’ın kuvantum kuramını kullanarak Bohr kuramını ileri sürdü. Bu bilgiler ışığında Bohr postulatları söyle özetlenebilir.
1. Bir atomdaki elektronlar çekirdekten belli uzaklıkta ve kararlı hallerde hareket ederler. Her kararlı halin sabit bir enerjisi vardır.
2. Her hangi bir kararlı enerji seviyesinde elektron dairesel bir yörüngede (orbitalde) hareket eder. Bu yörüngelere enerji düzeyleri veya kabukları denir.
3. Elektron kararlı hallerden birinde bulunurken atom ışık (radyasyon) yayınlamaz. Ancak, yüksek enerji düzeyinden daha düşük enerji düzeyine geçtiğinde seviyeler arasındaki enerji farkına eşit bir ışık kuanti yayınlar. Burada E= h.v bağlantısı geçerlidir.
4. Elektron hareketinin mümkün olduğu kararlı seviyeler K,L,M,N,O gibi harflerle veya en düşük enerji düzeyi 1 olmak üzere her enerji düzeyi pozitif bir tam sayı ile belirlenir ve genel olarak “n” ile gösterilir.
Bugünkü bilgilerimize göre; Bohr kuramının, elektronların dairesel yörüngelerde hareket ettikleri ifadesi yanlıştır.
Bohr atom modeli,hidrojen atomunun davranışını çok iyi açıkladığından ve basit olduğundan önce büyük ilgi gördü. Ancak, bu model çok elektronlu atomların davranışlarını (atomların spektrumlarını ,atom çekirdeğinin bir elektronunu yakalayarak başka atom çekirdeğine dönüsünü) açıklayamadığından yaklaşık 12 yıl kadar geçerli kaldı. Daha sonra yerini modern atom teorisine bıraktı.
Bohr’a göre elektronlar çekirdekten belirli uzaklıklarda dairesel yörüngeler izlerler. Çekirdeğe en yakın yörüngede bulunan K tabakası en düşük enerjilidir. Çekirdekten uzaklaştıkça tabakanın yarıçapı ve o kabukta bulunan elektronun enerjisi artar. Elektron çekirdekten sonsuz uzaklıkta iken elektronla çekirdek arasında çekim kuvveti bulunmaz. Bu durumda elektronun potansiyel enerjisi sıfırdır. Elektron atomdan uzaklaşmış olur. Bu olaya iyonlaşma denir.
Elektron çekirdeğe yaklaştıkça çekme kuvveti oluşacağından elektronun bir potansiyel enerjisi olur. Elektron çekirdeğe yaklaştıkça atom kararlı hale doğru gelir, potansiyel enerjisi azalır. Buna göre, elektronun her enerji düzeyindeki potansiyel enerjisi sıfırdan küçük olur. Yani negatif olur. Bohr hidrojen atomunda çekirdeğe en yakın enerji düzeyinde (K yörüngesi) bulunan elektronun enerjisini –313,6 kkal/mol olarak bulunmuştur.


Bohr atom kuramına göre hidrojen atomunun 1 elektronu en düşük enerji düzeyi olan n=1 de bulunur. Buna Temel hal denir. Elektron temel halden uzaklaştırılırken n=2, n=3 , n=4 hallerinden birine getirilirse uyarılmış olur. Uyarılmış halde elektronun enerjisi daha fazla olur. Daha az enerjili (uyarılmış) durumuna göre kararsızdır. Elektrona verilen enerji kaldırıldığında düşük enerjili uyarılmamış (kararlı duruma) hale geçer. Bu sırada iki enerji seviyesi farkı kadar isin yayınlar.
Gaz halinde bulunan bazı elementlerin,elektrik deşarj tüplerine konduğu zaman belli enerjilerde isin yayınladıkları Bohr kuramından önce biliniyordu. Hatta 1885 yılında Balmer tarafından hidrojen atomunun yayınladığı ışımanın görünür bölgedeki çizgi spektrumunda çizgilerin
1 1 15
V = ( 4 n2 ).3.29.10 titreşim /saniye

Frekanslarına sahip oldukları bulunmuştur. Diğer atomların yayınladığı spektrum çizgilerini veren böyle basit bir formül bulunamamıştır.
Bohr, hidrojen atomunun enerji seviyelerinin enerjilerini hesapladığı gibi, balmer denklemindeki sabitin değerini de hesapladı. Bohr hidrojen atomunun başka bölgelerde çizgi spektrumlarının bulunabileceğini de gösterdi.n2 >n1 alınmak şartıyla
n1 =1 mor ötesinde n1 = 3,4,5 için kızılötesinde hidrojen atomunun spektrumları olduğunu daha sonra deneysel olarak ta gösterildi.
N_1 enerji düzeyinde olan elektron geçişleri (Lyman serisi),n =2 ye olan geçişlerden daha çok enerji açığa çıkarmaktadır. Bunun için Lyman serisindeki çizgilerin dalga boyları Balmer serisindekilerden daha kısadır Lyman serisindeki çizgiler ültraviyole (morötesi) bölgede oluşurlar.
Paschen serisindeki çizgiler n=3 enerji düzeyine olan geçişlerde ilgilidir. Bunlar balmer serisindeki çizgilere göre daha uzun dalga boylarında oluşurlar. Paschen çizgileri kızılötesi (infrared) bölgede gözlenir.









5. MODERN ATOM MODELI

Bohr, elektronu hareket halinde yüklü tanecik olarak kabul edip,bir hidrojen atomundaki elektronun sadece bazı belirli enerjilere sahip olacağını varsayarak teorisini ortaya atmıştı. Bu teori hidrojen gibi tek elektronlu He+,Li+2 iyonlarda da uymasına rağmen çok elektronlu atomların ayrıntılı spektrumlarının, kimyasal özelliklerinin açıklanmasına uymamaktır. Yine de, modern atom modelinin gelişmesinde bir basamak teşkil etmiştir.
Modern atom modeli , dalga mekaniğindeki gelişmelerin elektronun hareketine, uygulanmasına dayanmaktadır. Bu modelin öncüleri Lois de Broglie , Heisenberg ve Schrödinger gibi bilim adamlarıdır.
1924 yılında Louis de Broglie isik ve maddenin yapısını dikkate alarak, küçük tanecikler bazen dalgaya benzer özellikler gösterebilirler, seklindeki hipotezini ortaya attı. 1927 yılında de Broglie’nin hipotezi elektron demetlerinin bir kristal tarafından x –ışınlarına benzer biçimde saptırılması ve dağıtılması deneyi ile ispatlandı.
1920 ‘ li yıllarda Werner Heisenberg.atomlardan küçük taneciklerin davranışlarını belirlemek için ışığın etkisini inceledi.Bunun sonucunda Heisenberg belirsizlik ilkesi olarak anılan su neticeyi çıkardı.
“Bir taneciğin nerede olduğu kesin olarak biliniyorsa,ayni anda taneciği nereden geldiği ve ye nereye gittiğini kesin olarak bilemeyiz. Benzer şekilde,taneciğin nasıl hareket ettiğini biliyorsak onun yerini kesin bilemeyiz.”
Buna göre,elektronun herhangi bir andaki yeri ve hızı ayni zamanda kesin olarak bilinemez. Bir taneciğin yerini ve hızını ölçebilmek için,o taneciği görmek gerekir. Taneciğin görünmesi de taneciğe ışık dalgası göndermek ile olur.Elektron gibi küçük tanecikleri tespit etmek için düşürülen uygun dalga boyundaki ışık , elektronun yerini ve hızını değiştirir. Bu yüzden,ayni anda elektronun yeri ve hızı ölçülemez. Bu nedenlerle elektronların çekirdek etrafında belirli dairesel yörüngeler izledikleri söylenemez. Yörünge yerine elektronun (yada elektronların) çekirdek etrafında bulunma olasılığından söz etmek gerekir.
Modern atom modeli, atom yapısı ve davranışlarını diğer atom maddelerine göre, daha iyi açıklamaktadır. Bu model, atom çekirdeği etrafındaki elektronların bulunma olasılığını Kuvantum sayıları ve orbitaller ile açıklar. Kuantum sayıları,bir atomdaki elektronların enerji düzeylerini belirten tam sayılardır. Orbitaller ise elektronun çekirdek etrafında bulunabilecekleri bölgelerdir.
Elektron tanecik olarak düşünüldüğünde; orbital,atom içerisinde elektorunun bulunma olasılığı en yüksek olan bölgeyi simgeler. Elektron maddesel bir dalga olarak düşünüldüğünde ise, orbital.elektron yük yoğunluğunun en yüksek olduğu bölgeyi simgeler. Yani, elektron tanecik olarak kabul edildiğinde elektronun belirli bir noktada bulunma olasılığından,dalga olarak kabul edildiğinde ise elektron yük yoğunluğundan söz edilir.
Bu bilgilerden sonra artık,dört kuvantum sayısı ile dört alt kabukları tipinden bahsederek, alt kabukları göstermek için kullanılan simgeleri anlatmaya geçebiliriz.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 21-01-2007, 00:49   #2
Forumun Basketçisi
 
AyTeK54 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

teşekkürler
__________________
вιzє єğℓєηмєуι уαηℓış öğяєттιℓєя çüηкü σηℓαя нιç "ραѕ¢αℓ ησυмα" ιℓє ∂ιѕ¢σуα gιтмє∂ιℓєя...
AyTeK54 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-02-2007, 12:57   #3
ยŦยк
 
Constantin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

tskler
Constantin Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 18-01-2008, 16:29   #4
 
serseri_b.j.k - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

tşkler çok gzl olmuş tüm öğrencilere ilaç gibi gelcek
__________________
BİR OKUL MÜDÜRÜNÜN KARŞISINDA BİR BEŞİKTAŞIN KARŞISINDA BİRDE 70'LİK RAKI KARŞISINDA BOYNUMUZ KILDAN İNCEDİR İCABINDA
serseri_b.j.k Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 06:40 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580