BJK'ye 20 milyon dolar verdim

[AyTeK54]

Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören: Demirören ailesi varlığının başından beri Beşiktaş Kulübü için önemli bir ailedir. Babam kulübe zor anında 40 milyon hibe etmiş ama ben verdiğim parayı geri alacağım... Demirören Sabah Gazetesi'nden Balçiçek Pamir'in sorularını yanıtladı


Pazartesi Sohbeti'nin konuğu Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören. Demirören ile Anadolu Hisarı'ndaki evinde konuştuk. Demirören "İçim dışım bir benim, ne hissediyorsam onu söylüyorum, kızıyorlar. Herkes benim gibi düşünüyor ama bir tek ben çıkıp başkan olacağım dedim" diyor ve ekliyor. "Diğerlerinden farkım kavgacı olmayan yapım. Ama Beşiktaş'ın da hakkını yedirmem. O yüzden bazen açıklamalar sert kaçıyor

* Başkan olunca nasıl bir tabloyla karşılaştınız? Spor bitmiş, her şey ticaret miymiş?
-Valla ilk karşılaştığım tablo beni ürküttü çünkü beklentiler üstüne kurulmuş ve rant peşinde koşanların yarattığı bir tabloydu. İlk günden beri camiada birlik beraberlik hedefliyorum.

* Beşiktaş Kulübü'ne cebinizden para koydunuz mu? Ne kadar?
-20 milyon dolar. Bankalara olan borcu da 40 milyon dolardan 39'a düşürdük. Demirören ailesi tarihte hep kulüpte etkili olmuştur. Babam 70-80 yılları arasında kulübe, zor zamanı diye, 40 milyon dolar hibe etmiş. Ama lütfen yanlış anlaşılmasın ben verdiğim parayı geri alacağım. Hibe yok yani. Artık sistem böyle çalışmıyor.

SEÇİM SÖZÜ VERMEDİM
* Beşiktaş Kulübü'nde ibra edilmeme durumu vardı. Kulübün önde gelenleri muhalifleri ikna etti. Hatta siz de bunun için seçim kongresi sözü vermişsiniz.
- Öncelikle ibra meselesini anlatayım. Eğer ibra edilmeme durumu olsaydı camiada bölücülük başlardı. Lider olmak ne söyleyemeyeceğini bilmektir aslında. Ama asla seçim kongresi sözü vermedim. Ben zaten para koyuyorsam niye seçime gideyim ki? Şimdi kongre var, tekrar adayım biliyorsunuz.

* "F.Bahçe'nin 100. yılında şampiyonluğunu engelleyeceğiz." Bu söz size ait. "Kavgacı değilim, futbol sadece sahada oynansın" diyorsunuz sonra çıkıp böyle bir cümle kuruyorsunuz. Ne demek bu?
-Eğer FB'nin şampiyonluğunu engellesem kendimi şampiyon yaparım zaten. Lafı alıp başka yere getirdiler. İlk defa, söylediğim bir şeyin bu kadar yanlış anlaşılmasından ötürü çok üzüldüm. Benim elimde mi bir takımı şampiyon yapmak ya da yapmamak? Olabilir mi böyle bir şey?

* Siz ne demek istediniz peki? Yani bu laf başka ne anlama gelir ki?
-Bu soruya cevap vermek istemiyorum. Her şey düzeldi. Tekrar açmayalım.

* Efsanevi başkan Süleyman Seba ile aranız nasıl?
-Belli zamanlarda kendisiyle fikir alışverişinde bulunduk. Yanlışım olduğunda bazen arayıp "Şunu yapma, şunu yap" demişti. Şimdi böyle bir iletişim yok. Ben isterim ki arada bir araya gelelim ve tartışalım.

* Niye yapmıyorsunuz?
-Bilmiyorum neden olmuyor.

* Yönetim toplantılarında bir devamsızlık problemi varmış. İki üç kişi yürütüyormuş bütün işleri. Doğru mu?
-Zaten 18 kişilik bir yönetim olmaz. Bunun 9'a indirilmesi lazım.

* İndirin o zaman.
-Genel Kurul'a gitmek lazım, tüzük değişikliği gerekiyor, herkesin hem fikir olması lazım, zor işler. Seçim bitsin... bakarız.

* Kaç yıllık başkanlık hayaliniz var?
-Bırakmasını bilmek bir erdemdir. Bir yerde fazla kaldığınız zaman hatalar alışkanlık haline gelir. O zaman büyük başarısızlıklar gelir. Başkan olmak büyük onur. O gücü kendin için kullanmamak lazım.

* Televizyon seyretmiyor, gazete okumuyormuşsunuz. Neden?
-Spor medyasında, hayatları boyunca bir dala tutunamamış, değil kapımdan bahçemden içeri giremeyecek insanlar hakkımda yazıyor, konuşuyor da ondan. Hepsi şarlatan. Reyting uğruna konuşup duruyorlar. Allahtan Beşiktaşlı değiller. Sonra görünce elime sarılıyorlar, "Bir çayını içelim" diye.

KUPAYI YİNE GÖTÜRÜRÜM
* Beşiktaş'ın Şampiyonluk Kupası'nı niye Haluk Ulusoy'un babası Saffet Ulusoy'a götürdünüz?
-Bugün olsa yine götürürüm. Eşimin amcası kendisi. Bizim aile büyüğümüzdür. Biz ailemizden böyle bir eğitim, görgü aldık. Sonra da babama götürdüm. Ulusoy Federasyon Başkanı olmasaydı kimsenin umurunda olmayacaktı.

* Kendiniz söylediniz işte... Ulusoy Federasyon Başkanı, siz onun babasına kupa götürüyorsunuz.
-İşin garibi Beşiktaş camiasından kimse buna bozulmadı, tepki vermedi. Tekrar söylüyorum, bugün olsa kupayı yine Saffet Ulusoy'a götürürüm.

Maçta kasılıyor, geriliyorum adeta robot gibi oturuyorum



* En merak ettiğim, fanatik birinin, başkan da olsa diğer başkanın yanında maç izlerken neler hissettiği. Yani gol yiyince sanki bir şey olmamış gibi alkışlıyorsunuz, etrafa gülücükler atıyorsunuz, falan. Ne kadarı gerçek bunların?
-En zorlandığım şey o. İnanır mısınız? Adeta robot gibi oturuyorum. Bence bize verilen en büyük ceza maçları orada, tek başına seyretmemiz. Geriliyorum, kasılıyorum, tepki veremiyorum. Geçenlerde belim ağrıyordu. Çok kasılır da kilitlenirim diye maça gitmedim. Bir tek Avrupa maçlarında ayağa fırlıyorum.

* En büyük hayalim babam gibi dost sermayesine sahip olmaktı dediniz. Bunu hedefleyen biri niye tutup başkan olur? Yani seveniniz çok ama nefret eden de az değil hani!
-Nefret eden olduğunu sanmıyorum ama sevmeyen, beğenmeyen vardır. Biraz ateşten gömlek kabul ediyorum. Ama her fanatik bir gün başkan olmayı düşler.

* Ne kadar fanatiksiniz?
-Rüyamda yenildiğimizi görüp ağladığım olmuştur.

* Fener ve Galatasaray'ın yabancı takımla maçlarında siz kimi desteklersiniz?
-Buna cevap vermeyeyim.

* Aldım zaten cevabımı.
-Tabii ki Türk takımı olarak bakmak mümkün. Ama öte yandan futbol bir ticaret işi. Yabancılarla oynanan maçlarda alınan galibiyetler ekonomik katkı getiriyor. Rakip takıma bu katkının gelmemesini istemek normal. Milliyetçiliğe çevirmemek lazım işi. Tabii ki hepimiz Türk bayrağı altında sahaya çıkıyoruz ama işi ticarete döktüğünüzde olay farklı. Ben bir yerde siyah- beyaz forma göreyim, Yunan takımı olsun yine onu tutarım.


O gün ben de maçtaydım Bilgili'ye küfredilmedi


* Beşiktaş Yönetimi'nin Çarşı Grubu'nu beslediği söyleniyor. Doğru mu?
-Yok öyle bir şey. Kapalı tribün bizde çarşı diye geçiyor. Bir şey olunca hemen çarşı suçlanır. Oysa dünyada her kulubün böyle grupları vardır. Üstelik ben de bizzat Çarşı Grubu'nun içinden geliyorum. 13-14 yaşından beri maçlara giderim. Eskiden sabahın yedisinde kuyruğa girer beklerdik. Polis gelir bizi dağıtırdı. Maça erken girebilmek için gazete bile sattık. Ara sıra keşke onların arasında maç seyretsem dediğim olur. Ama o zaman dayanamam ben de takıma kızarım.

* Pembe bir tablo çizdiniz ama kulüplerin beslediği bu tarz gruplar dönüp dolaşıp kulüplerin başına bela oluyor, küfür ve protestolarla terör yaratıyorlar.
-Öyle olmasın diye, yönetici arkadaşlarla 15 günde bir toplanıp Çarşı Grubu'nu, başka tribün liderlerini çağırır küfür ve taşkınlıklar konusunda telkinlerde bulunuruz.

* Çarşı kontrolünüz altında yani.
-Tam olarak diyemem ama kademe kademe oraya doğru gidiyoruz.

* Önceki Başkan Serdar Bilgili Çarşı kendisine topluca küfür ettiği için başkanlığı bıraktığını açıklamıştı. Böyle bir tehlike sizin için de var mı?
-Çarşı Grubu'nun Bilgili'ye küfür ettiğine inanmıyorum. O gün ben de maçtaydım, kapalı tribündeki locamda oturuyordum, topluca küfür yoktu. Küfür edildiğini sanmam.

* Nasıl yoktu? Serdar Bilgili boşuna mı istifa etti yani?
-Ben küfür duymadım. Belki başka bir yönden gelmiştir.


Babamın yanında sigara içmem



Babamla her gün 5-6 kez konuşuruz. Yanında ayak ayak üstüne atamam, ona "Siz" derim.

'Babam, (Erdoğan Demirören) benim için çok özeldir. Küçükken futbolcu olmak istiyordum, izin vermedi. Üniversite okumadım, hayat üniversitesine atıldım. Ama önümde çok iyi bir hoca, babam vardı. Çok iyi Beşiktaşlı. Fanatik. Bir de oğlunun sorumlu olduğu iş diye takımın daha da çok üzerine düşüyor tabii. Günde 5-6 kez konuşurum babamla. Zaten başkanlığa soyunduğumda onun da olurunu aldım. Dinleniyordu benim yüzümden tekrar işin başına döndü. Aile benim için çok önemlidir. Babamın yapısı biraz acımasızdır. Pederşahi ve serttir. Düşündüğünü doğrudan söyler, yumuşatmaz. Babamın karşısında ayak ayak üstüne atamam, sigara içmem, 'Siz' diye konuşurum. Biz böyle öğrendik. Kendimi bildim bileli onun karşısında fazla konuşmam. Bir şeyi eleştirdiğ izaman, hala onun karşısında susarım, asla isyan etmem. Ama bütün bunların yanında babamla aramızda büyük bir sevgi vardır. Beni sevdiğini, bana değer verdiğini sık sık ifade eder. En büyük hayalim onun gibi bir sermayeye sahip olmak. Paradan değil, sahip olduğu dostlardan bahsediyorum.

Revna Demirören: İki aylık hamileyim



SAINT Michel, ardından İsviçre'de işletme okuyan, bir süre aile şirketi Ulusoy Turizm'de çalışan Revna Demirören'e "Ya siz" diyorum, "Sizin hayalleriniz nedir?" Gülümsüyor: "Babama bir gün çok başarılı bir iş kadın olacağıma söz vermiştim. Araya ikizler girdi, şimdi yeni bebeği bekliyoruz, daha iki aylık. Ben bir işi yarım yapmayı sevmiyorum. Çocuklar büyüdükten sonra ne yapacağıma bakarım." Dayanamayıp soruyorum, "Eşiniz sizin çalışmanıza karşı çıkmış. Sabahları ondan önce, gece ondan geç gelmenize izin vermiyormuş doğru mu?" Revna Demirören soruma şaşırıyor. "Bunda bir gariplik yok ki. Zaten akşamları ve sabah görüşebiliyoruz, onda da ben yoksam ortak neyimiz kalacak ki?" Ya Beşiktaş? Hayatınızın ne kadarını kaplıyor? "Hepsini" diyor. "Bakkalda, yolda eşime mesajlar iletmemi istiyorlar. Şunu oynatsın bunu oynatmasın diye. Halbuki biz evde asla takımı konuşmayız ki..."

[KEREM]

ya neyi alıyosun.geri alıcakmış tamam ozaman kulube soktugun 100 milyon dolarlık borcuda ode ordan 20 milyon dolarını alırsın

[OnuR]

bilmem bu adam kötü bi adam deil...iyi bi Beşiktaşlı

[Meric]

başkan çok iyi niyetli bir insan,şu ana kadar sportif başarıyı getiremedi ama o da gelecektir,başkanın da dediği gibi demirören ailesinin beşiktaşa maddi manevi desteği olmuştur her zaman,gerçek beşiktaşlıdır yıldırım başkan ve babası

[Norton]

Ya verdigi parayi kac defa daha söyleyecek bilmiyorum bukadar tekrarlarsa,
takimi icraya bile verebilirmi diye düsünmüyor diilim ilerde

başkan iyi insandır temiz kaplidir ama çok yalnış açıklamalarda bulunuyor ve söyledikleri yalnış anlaşılıyor...bu kaçıncı söyleyişi 20 milyon dolar verdim diye...soruluyor söylüyor o da haklı ama bukadar sık söylememesi lazım...ve birde vermiş iyi güzel..o varken hep transfer şampiyonu olduk ama ortada başarı yok...alınan futbolcular geri gönderiliyor ve zarar edilerek...ailton en basit örneği..hem başkan dediğin de vercek tabi ya artık böyle...

[eagles_03_bjk]

başkanın babası erdoğan demirörenin klübe kilit vurulcak durumdayken yaptıgı yardımları gözönüne alıp biraz saygılı olalım. yıldırım demirörenin hala ne kadar BEŞİKTAŞLI oldugunu tartışacak değiliz. ama o kadar parayı vermiş geri almak istemeside gayet normal. o paranın üstüne yatmak isteyen o kadar dışardan baykuşlar varken, kendi alınteriyle kazandıgı parayı yedirmez kimseye. bu gayet dogal bişey. iyi niyetli kişilerin oldugunu bilse zaten o paraya direk kalem çeker ama bu adamı ve babasını yok etmek için çok kişi demirörenin yapacagı en ufak bir hatayı bekliyor..

[bjk19.03]

ya bırak git allahını seviyosan borcuda biz öderiz defol git...

[Markus Münch]

* Fener ve Galatasaray'ın yabancı takımla maçlarında siz kimi desteklersiniz?
-Buna cevap vermeyeyim.

* Aldım zaten cevabımı.
-Tabii ki Türk takımı olarak bakmak mümkün. Ama öte yandan futbol bir ticaret işi. Yabancılarla oynanan maçlarda alınan galibiyetler ekonomik katkı getiriyor. Rakip takıma bu katkının gelmemesini istemek normal. Milliyetçiliğe çevirmemek lazım işi. Tabii ki hepimiz Türk bayrağı altında sahaya çıkıyoruz ama işi ticarete döktüğünüzde olay farklı. Ben bir yerde siyah- beyaz forma göreyim, Yunan takımı olsun yine onu tutarım.


Bu sözler Beşiktaş başkanını bırakın bir Türk insanına yakışmaz. Armasında tek Türk amblemi olan takımız biz. Yunanlılara karşı Türkiyeyi temsil etmiştir Beşiktaş. Çok yazık...

[AloneWolf]

Sen Beşiktaş'a 20 milyon dolar verdin Beşiktaş sana 20 milyar dolarlık itibar verdi , dikkat et Beşiktaş senden alacağını istemesin , aksi takdirde bu parayı nasıl ödersin bilemiyorum.

Not: Beşiktaş'a yönetici olmadan evvel yıldırım demirören'i kaç kişi tanıyordu