|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Haberler Bu Bölümde Gündem Yaratan Haberler Tartışılır. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
23-10-2007, 09:33 | #1 | ||
Moderator Üyelik tarihi: Aug 2006 Yaş: 38
Mesajlar: 6.655
Tecrübe Puanı: 24 |
Subay kızının terleten sorusu Başbakan Erdoğan, Oxford Üniversitesi'nde konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör mağduru olsun-olmasın herkesin teröre karşı işbirliği yapmasının kaçınılmaz olduğunu belirterek, Türkiye'nin terörizmle mücadele konusunda meşru müdafa hakkını kullanmakta son derece kararlı olduğunu bildirdi. Başbakan Erdoğan, "Hiç kimsenin, hiçbir ülkenin teröre destek vermesine, teröre göz yummasına, terörü finanse etmesine ya da teröre zemin hazırlamasına tahammülümüz kalmamıştır" dedi. İngiltere Başbakanı Gordon Brown'ın davetlisi olarak İngiltere'ye gelen başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, eşi Emine Erdoğan, Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Yiğit Alpogan ve öteki yetkililerle birlikte havaalanından direkt olarak Oxford Üniversitesi'ne geldi. Üniversite bünyesinde 100 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren düşünce kuruluşu Oxford Union'da yetkililerle birlikte bir akşam yemeği yiyenBaşbakan Erdoğan, daha sonra öğrenciler ve öğretim görevlilerinden oluşan üyelere bir konuşma yaptı. Sözlerine dünyanın en tanınmış ve köklü düşünce kuruluşlarından birinin üyelerine hitap etmekten duyduğu mutluluğu dile getirerek başlayan Başbakan Erdoğan, konuşmasının ilk bölümüne Türkiye ile İngiltere arasındaki kökleri tarihe dayanan yakın ilişkilere dikkat çekerek başladı. İngiltere'de 200 bini aşkın Türk'ün yaşadığını ve bu ülkedeki Türk toplumunun İngilizlerle bütünleşmiş bir yaşam sürdürdüklerini hatırlatan Başbakan Erdoğan, aynı şekilde Türkiye'de de gayrimenkul sahibi 17 bini aşkın İngiliz vatandaşının yaşamakta olduğunu bildirdi. Türkiye'de enerji, gıda ve telekomünikasyon gibi sektörlerde 1500 ü aşkın İngiliz şirketinin bulunduğunu ve en son sezonda ülkeyi 1.600.000 İngiliz turistin ziyaret ettiğini belirten başbakan Erdoğan, İngiltere'nin Türkiye'nin en çok ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında da ikinci durumda bulunduğuna işaret etti. Başbakan Erdoğan, Türkiye ile İngiltere'nin ekonomik işbirliğinin yanı sıra siyasi ve askeri açıdan da tarihi eskilere dayanan bir işbirliği içinde olduklarını da kaydederek, Türkiye'nin laik, demokratik çoğulcu devlet yapısını benimsemiş, halkının büyük çoğunluğu Müslüman bir ülke olduğunu anlattı. Türkiye'nin yakın komşularıyla temas içinde, batıyla yoğun işbirliğini de gerçekleştirmeyi başarmış bir ülke olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, "Türkiye'nin laik ve Müslüman bir ülke olarak AB'ye katılım müzakerelerini sürdürmesi bölge ülkeleri için önemli bir örnek teşkil etmektedir" dedi. Uluslararası sistemin soğuk savaş sonrası dönüşümünü henüz tamamlayamamış olmasının yeni risk ve tehditleri ortaya getirdiğini de belirten başbakan Erdoğan, farklı medeniyetlerin birleşme noktasındaki Türkiye'nin bu riskleri ve tehditleri yakından hissettiğini belirtti. Küresel terörizm, kitle imha silahlarının yayılması, kültürel çatışmalar, gelir dengesizlikleri gibi tehditlerin bunlardan sadece birkaçı olduğunu da belirten başbakan Erdoğan, "böyle bir ortamda Türkiye, bölgesinde bir istikrar sembolü olarak, kalıcı barış, güven ve refahın oluşmasına katkıda bulunmayı başlıca hedef olarak belirlemiştir" diye konuştu. TERÖR "Son yıllarda Türkiye'de, ABD'de ve İngiltere'de ve diğer Avrupa ülkelerinde yapılan terörist saldırıların üzüntüsünü hepimiz derinden hissettik" diyen başbakan Erdoğan, "İngiliz toplumu inanıyorum ki, hem İstanbul'da hem İngiltere'de yaşanan terörist saldırılar yüzünden herhalde bizimle aynı hassasiyeti taşıyordur" şeklinde konuştu. Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Küreselleşme çağında terör ve terörist artık sınır tanımıyor. Bu sınır tanımamazlık karşısında terör mağduru olsun veya olmasın her ülkenin teröre karşı işbirliği yapması kaçınılmaz bir hal almıştır. Küresel teröre karşı küresel bir işbirliği geliştirilmesi, ortak bir mücadele platformu oluşturulması tüm toplumlar için hayati derecede önem taşımaktadır. Şu gerçeği kesinlikle görmek zorundayız. Herkesin güvende olmadığı bir dünyada, kimse kendisini güvende hissedemez. Gerçek anlamda güvende olamaz. Türkiye her zaman ve zeminde teröre karşı net bir tavır ortaya koymuş, güvenlik ve insani yardım amaçlı görevlerde aktif roller üstlenmiştir. Türkiye Afganistan'da iki kez ISAF komutası üstlendiyse, Bosna'ya, Somali'ye, Kore'ye asker gönderdiyse bu sorumluluk duygusunun sonucudur. Türkiye bu çabaları ve samimi gayretlerine karşılık maalesef aynı samimi yaklaşımı dost ve müttefiklerden yeteri derecede görememiştir. Türkiye terörizmle mücadele konusunda meşru müdafa hakkını en üst düzeyde kullanmak konusunda son derece kararlıdır." "Hiç kimsenin, hiçbir ülkenin teröre destek vermesine, teröre göz yummasına, terörü finanse etmesine ya da teröre zemin hazırlamasına tahammülümüz kalmamıştır" diyen başbakan Erdoğan, örgütleri terörist olarak adlandırmak ya da tanımanın yetmediğini, "terörist örgütlerle ve yan kuruluşlarıyla birlikte mücadele etmek, finansal, diplomatik, askeri ve siyasi desteğini kesmek gerekiyor" dedi. IRAK'IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ Irak'ın Türkiye açısından son derece önemli bir konu haline geldiğini, Türkiye'nin Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasına özel önem atfettiğini de vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:: "Irak'ın bölünmesine kesinlikle karşıyız. Siyasi birliğinin, bütünlüğünün korunmasından yanayız. 5 yıllık iktidarımız döneminde ulusal ve uluslararası platformlarda bunu sürekli seslendirdik ve bunun özellikle adeta lobisini yaptık. Bugün de aynı şekilde bakıyoruz. Bu nedenle Türkiye Irak'a elinden gelen her türlü yardımı yapmaktadır. Ancak terör örgütü PKK-kongragel'in Irak'ta faaliyetlerini sürdürerek buradan ülkemize yönelik terör eylemlerinde bulunması, ülkemizde büyük rahatsızlıklara neden olmaktadır. Halkımızın içinde bulunduğu bu ruh halinin terör saldırılarına hedef olmuş İngiliz halkı tarafından gayet iyi anlaşıldığına inanıyorum. Bu çerçevede Irak Başbakanı Nuri El Maliki'nin Türkiye'yi ziyareti sırasında varılan anlaşma uyarınca Irak'ta terör örgütü faaliyetlerine son verilmesine yönelik somut adımlar atmasını umud ettik. Ancak bu konuda ilerleme sağlanamaması, Türkiye'nin uluslararası hukuk çerçevesinde meşru müdafa hakkını kullanmasını kaçınılmaz kılmaktadır." Başbakan Erdoğan TBMM'nin Kuzey Irak bölgesine bir yıl süreyle sınır ötesi harekat konusunda gerekli yetkiyi hükümete verdiğini de hatırlatırken, alınan bu önlemin Irak'ın toprak bütünlüğünü veya halkını asla hedef almadığını vurguladı.. Bunun sadece terör örgütü PKK'ya yönelik olduğuna dikkat çeken Başbakan, terör örgütünün Kuzey Irak'ta açık bir destek gördüğüne işaret etti. Buradaki kamplarda eğitim alan teröristlerin Türkiye'ye sızarak masum halkın ve güvenlik güçlerinin hayatlarına kastettiğini de belirten başbakan, "artık sabır taşı çatlamıştır. Türkiye gereken işbirliğini göremese de terörizmle mücadelesine azim ve kararlılıkla devam edecektir" dedi. Başbakan Erdoğan, Kerkük'ün bir etnik unsurun veya bir mezhepsel topluluğun toprağı olamayacağına, tüm Irak halkına ait bir kent olduğuna dikkat çekerek, bu çerçevede Kerkük'ün statüsüne ilişkin referandumun ertelenmesinin mantıklı bir adım olduğunu vurguladı. Türkiye öncülüğünde başlatılan komşu ülkeler sürecinin önemine de işaret eden başbakan Erdoğan, Irak'ta yaşanan sorunların çözümüne ilişkin olarak Irak hükümeti ile bölge ülkeleri arasında görüş alış-verişi yapılmasının bu sayede mümkün olduğuna dikkat çekti. Erdoğan, Irak'a komşu ülkelerin Şarm El Şeyh'deki ilk toplantısının ardından ikinci toplantının 2-3 kasım tarihlerinde İstanbul'da yapılacağını, toplantıya ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyacaklarını ifade etti. 14 AY ÜÇLÜ MEKANİZMAYLA OYALANDIK Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "14 ay üçlü mekanizma ile oyalandık. Şimdi Amerika'ya da, Irak'a da gerekenleri söyledik. Artık kendi başımızın çaresine kendimiz bakacağız. Eğer şu bir kaç gün içerisinde o beklenen gelişmeler olmazsa" dedi. Başbakan Erdoğan, Oxford Üniversitesi çatısı altında bulunan ve dünyanın en prestijli akademik platformlarından biri olarak gösterilen Oxford Union'da Türk dış politikası ile ilgili yaptığı konuşmanın ardından, öğrencilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, "Türkiye'nin, Avrupa Birliği (AB) ve ABD ile yakın ilişkileri olduğunu ve bu bağlamda Kuzey Irak'a yapılacak herhangi bir operasyonun bu ülkelerle ilişkileri bozup bozmayacağı" yönündeki bir soruyu şöyle yanıtladı: "Avrupa Birliği süreciyle, Kuzey Irak'a yönelik operasyonun birbiriyle bağlantısı yok. AB ülkelerinin tümü PKK'yı bir terör örgütü olarak ilan etmiştir. Böyle bir terör örgütünün komşu ülkeye zarar verecek şekilde, oradaki kamu düzenine zarar verecek şekilde bir girişimi olduğu takdirde, gerek NATO, gerek Birleşmiş Milletler (BM), gerekse uluslararası hukuktan kaynaklanan zaten tedbirler var. Ve bu tedbirler paketi içerisinde, uluslararası hukuku çiğnemeden terör örgütüne yönelik olarak yapılacak olan bir harekettir. Ve burada sivil hedefler kesinlikle söz konusu değildir. Irak'ın toprak bütünlüğü kesinlikle söz konusu değildir. Hedef sadece terör örgütüdür. Şüphesiz ki, Irak merkezi yönetiminin veya Irak'ın kuzeyindeki yerel yönetimin de alması gereken tedbirleri bir an önce almasında biz fayda görüyoruz. Bütün çerçeveyi de bu istikamette çizmiş durumdayız." Başbakan Erdoğan, "Türk Devleti neden Kürtlerin self determinasyon haklarına karşı geliyor? Ayrı bir devlet olma haklarına neden karşı çıkıyor?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Buradaki sorunu zannediyorum ki karıştırıyorsunuz. Irak'taki Kürt Devleti olayı bizim sorunumuz değil. Irak'ın toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu bugüne kadar söyledik. Irak'ın kuzeyinde terör örgütünün konuşlanmasıdır. Orada eğitimlerini alıp ondan sonra da Türkiye'ye girmek suretiyle Türkiye'de halkımıza, vatandaşlarımıza, hatta hatta Kürt orijinli vatandaşlarımız da olmak üzere bunların ölümüne neden olmaktadırlar, öldürmektedirler. Acımasızca bu süreci devam ettirmektedirler. Ama Türkiye'mizin Güney Doğu Anadolu Bölgesi, Doğu Anadolu Bölgesi bir defa terör örgütünün Kürt vatandaşlarımızı temsil diye bir durumu ya da böyle bir hakkı veya yetkisi de söz konusu değil. Türkiye'nin Güney Doğusunda, Doğusunda benim partim şu anda birinci parti konumundadır. Benim partimin içerisinde de 50, 60 civarında Kürt orijinli milletvekili arkadaşım vardır. Yani bizim bu noktada herhangi bir sorunumuz yok. Burada esas konu, terör örgütünü Kuzey Irak'ta konuşlanmasıdır. Orada eğitimini alıyor olmasıdır. Hiçbir ülke kendi ülkesinde terör örgütünü barındırarak bir komşu ülkeye onu bir tehdit unsuru olarak saklayamaz. Sakladığı takdirde zaten uluslararası hukukun çiğnenmiş olduğunu belirtmek isterim." Erdoğan, bir öğrencinin İstanbul'da son 2 yılda yapılan kentsel dönüşüm uygulamalarında, Roman vatandaşların mağdur edildiğine yönelik sorusu üzerine de, böyle bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını, hükümetin attığı adımlarla vatandaşın kira öder gibi ev sahibi olduklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, "Bu konuda bir Roman ayrımı, bir siyah beyaz ayırımı bizim kültürümüzde zaten yoktur. bizim idarecilik anlayışımızda da böyle bir şey asla söz konusu değildir" dedi. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Irak'taki teröre destek veren İran'la ilişki kurmasının bir çelişki olup olmadığına ilişkin bir soruyu da, "İran siyasi ve ekonomik ilişkiler noktasında stratejik olarak bu ilişkilerimizi sürdürmemiz gereken bir ülke" şeklinde cevapladı. Erdoğan, Türkiye'nin doğal gaz ihtiyacını Rusya'dan sonra ikinci ülke olarak İran'dan karşıladığını belirtti. Başbakan Erdoğan, Oxford Üniversitesi'nde öğretim gören Lale Can isimli bir Türk öğrencinin sorusunu da yanıtladı. Lale Can, Başbakan Erdoğan'a, "Son dönemdeki terör olaylarından ben özellikle etkilendim. Çünkü bir subay kızıyım. Eğitim hayatıma Siirt Mehmetçik İlköğretim Okulu'nda başladım. Hayatımda beni en çok etkileyen olay, 7 yaşımda Üsteğmen Erol amcamın bana kestane şekeri alıp, PKK'yla savaşmaya gidip geri dönmemesidir. Bunu hala unutmuyorum. Geleceğim, dedi ama asla geri dönmedi. Bu nedenle son dönemdeki olaylar beni çok etkiledi. Benim öğrenmek istediğim şu, müttefikimiz Amerika'nın terör konusundaki hassasiyeti ortada. Neden bizimkisi Amerika'nın gözünde terör sayılmıyor. Neden bir bir şey yapamıyoruz. Neden bizim subaylarımız şehit oluyor?" sorusunu yöneltti. Erdoğan da bunun üzerine şunları kaydetti: "Amerika da terörü halledebilmiş bir ülke değil. Dünyanın herhalde en korunaklı yeni Pentagon'dur. Pentagon da teröristten korunamadı. Şu anda Amerika'ya girerken herhalde elinizi kolunuzu sallayarak giremiyorsunuz. Ayakkabılarınızı, mayakkabılarınızı her şeyinizi çıkarıyorlar. Bir hassasiyet ortaya çıkmış vaziyette. Bu konuda Amerika ile olan görüşmelerimiz devam ediyor. Dün Dışişleri Bakanı sayın Condelezza Rice ile de bu konuyu görüştük. Bugün sayın Cumhurbaşkanımız, Başkan Bush'la görüşmelerini yaptılar. Burada bir çalışmanın içine müşterek olarak gireceğiz. Siz, bir subay kızı olduğunuz için aslında bununla ilgili mücadeleyi babana soracaksın. O da size askeri boyutunu anlatacak. Niye kızım bu böyle oluyor, diye. Çünkü biz işin siyasi ve diplomatik boyutuyla daha çok uğraşıyor ve bu konuda tabii verilmesi gereken talimatlar varsa bu talimatları veriyoruz, vereceğiz. İhtiyaçlar nelerse bunları gidereceğiz. Ama güvenlik güçlerimiz de malum bununla ilgili olarak arazide yapılması gereken neyse içeride, sınır ötesinde. Bunları vakti saati geldiğinde yapacaklardır. Ama bizler "birileri istiyor" diye, "birileri bu noktada tahrik ediyor" diye bu tür olayların içerisine giremeyiz. Bu konu, askeri gerekçeler oluştuğu anda, bunlar bizlere iletildiği anda, orada da hiç tereddüt etmeden gereken neyse onu yaparız. Çünkü terörle mücadeledeki kararlılığımız sonuna kadar devam edecektir. Bir yavrumuzu dahi feda etmeye cüret etmeyiz, buna müsamaha ile bakamayız. Bunu burada açıkça söylemek isterim." Başbakan Erdoğan, "Türkiye'nin yapacağı olası bir sınır ötesi operasyonun Irak'taki merkezi hükümeti zayıflatacağı ve teröristleri güçlendirip güçlendirmeyeceği ve bunun bir çelişki olup olmadığı" yönünde sorulan bir soruya da şu yanıtı verdi: "Maliki hükümetine biz gerekli desteği vermeyi her zaman söylüyoruz. Terör konusunda üçlü bir mekanizma oluşturalım dedik. Bunun içinde Türkiye, ABD ve Irak vardı. 14 ay biz bu üçlü mekanizma ile oyalandık. Ve artık oyalanmaya tahammülümüz yok. Maliki ile yaptığımız görüşmelerde 'teröre karşı mücadelede ne yapılması gerekiyorsa, biz bunu yapmaya hazırız' dedik. 'Askerinizi ve polisinizi eğitmek gerekiyorsa, eğitelim' dedik. 'Ama ülkemizi huzursuz edecek terörist kamplarını topraklarınızda barındırmayın' dedik. Barındırdıkları zaman bizim de artık buna tahammül etmemiz mümkün değil. 14 ay üçlü mekanizma ile oyalandık. Şimdi Amerika'ya da Irak'a da gerekenleri söyledik. Artık kendi başımızın çaresine kendimiz bakacağız. Eğer şu bir kaç gün içerisinde o beklenen gelişmeler olmazsa." Erdoğan, bir öğrencinin, "Geçen sene İsrail, Lübnan'a saldırdı. Çok tereddüt taşımadı. Şimdi Türkiye bekliyor. Niye bekliyor? Niye Türkiye İsrail gibi aynı şeyi yapmıyor? Niye bekliyor?" sorusu üzerine de, "İsrail-Lübnan arasındaki sorun farklı, Türkiye-Irak arasındaki sorun farklı. Olayların şekli farklı, coğrafi koşulları farklı. Bunları bu şekilde değerlendirmek gerekir" dedi.
__________________ '' BİR DERDİM VAR. BİN DERMANA DEĞİŞMEM ASLA !!! '' | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |