"Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh..." İnsanlar yalnızlıktaki (mahsuru) benim kadar bilselerdi, hiçbir atlı tek başına bir gececik olsun yol yapmazdı. *Buhari, Cihad 135* *** Siz de gücünüzün yettiği kadar onlara karşı her çeşitten kuvvet biriktirin ve cihad için atlar hazırlayın ki, onlarla hem Allah'ın düşmanlarını, hem de kendi düşmanlarınızı, ayrıca Allah'ın bilip de sizin bilmediğiniz daha başkalarını korkutasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız onun sevabı size eksiksiz ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız. *Enfal Suresi 60* |
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh..." “Sû’-i zandan sakınınız. Zira sû’-i zan, sözlerin en yalanıdır.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi) Yalancılık, sadece hilâf-ı hakikat konuşmak demek değildir. Bir kimsenin tutum ve davranışları hakkında o davranışların yapılış sebebini bilmeden kötü düşünmek ve kötüye yormak da bir çeşit kalben söylenen yalancılıktır. Bu bakımdan sû’-i zan, mü’minlere yakışmayan, îman ile bağdaşmayan fena bir ahlâk, büyük bir günahtır. *** Şüphesiz Allah, takva sahipleri ile ve iyilikte bulunanlarla beraberdir. *Nahl Suresi 128* |
"Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh..." Hazret-i Cabir anlatıyor: “Yanımızdan bir cenaze geçti, Hazret-i Peygamber ona ayağa kalktı. Biz de ayağa kalktık ve: – Ey Allah’ın Resulü! Bu bir yahudi cenazesidir, dedik. O: – Bir cenaze gördüğünüzde (müslim olsun, kâfir olsun) ayağa kalkınız (çünkü ölüm, düşündürücü bir şeydir) buyurdu.” (Buhari) “Sizden biriniz bir cenaze gördüğünde onunla beraber gitmeyecekse cenaze o kimseyi geride bırakana kadar, yahut o kimseyi bırakmazdan evvel cenaze yere indirilene kadar ayakta dursun.” (Müslim) *** Bu (Kur’an), insanlar için bir açıklama, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir hidayet ve bir öğüttür. *Âl-i İmrân Suresi 138* |
"Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh..." Akrabaların gösterdiği yakınlığa karşılık veren kimse, tam anlamıyla akrabalık haklarını gözetiyor sayılmaz. Akrabalık haklarını tam anlamıyla gözeten kimse; yakınları akrabalık bağlarını ondan kestikleri halde, o onlardan alaka ve yardımını kesmeyen kimsedir. *Müslim, 1003* *** “Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.” *Lokman Suresi 17* |
"Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh..." En üstün sadaka, bir Müslüman'ın ilim öğrenmesi ve sonra da öğrendiği ilmi Müslüman kardeşlerine öğretmesidir. *İbni Mace, Mukaddime 3* *** Allah kullarına lütufkardır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, galibtir.Ahiret kazancı isteyenin kazancını artırırız; dünya kazancını isteyene de ondan veririz; fakat onun ahirette bir payı bulunmaz. *Şura Suresi 19,20* |
"Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh..." Cennet bahçesine uğradığınız zaman orada oturunuz. Sahabiler: "Ya Resulullah, Cennet bahçesi nedir?" diye sordular. Resulullah (SAV) şöyle cevap verdi : "İlim meclisleridir." *Terğib, 1.112* *** Kim bir iyilik getirirse ona ondan daha üstün karşılık vardır. Kim bir kötülük getirirse, o kötülükleri işleyenler, ancak yaptıkları kadar ceza görürler. *Kasas Suresi 84* |
"Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh..." Kıyamet Günü insanlar arasında en şiddetli azaba uğrayacaklar, ilmi kendisine ve başkalarına fayda vermeyen alimlerdir. *Keşfü'l-Hafa, 1.376* *** Varlıklı olan varlığı nisbetinde nafaka versin, rızkı dar olan da Allah'ın kendisine verdiğinden nafaka verin! Allah hiç kimseyi kendisine verdiğinden başkasıyla mükellef (sorumlu) tutmaz. Allah bir zorluğun arkasından bir kolaylık yapar. *Talak Suresi 7* |
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh..." Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Güzel söz sadakadır. ” *Buhârî, Edeb 34, (VII, 79)* *** Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır. *Rûm Suresi 22* |
"Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh..." Peygamberimiz (SAV) bir şey söylediği zaman insanlar anlayıncaya kadar üç defa tekrar ederdi. Bir topluluğa rastladığı zaman da işitmedikleri takdirde üç defa selam verirdi. *Ebu Davud, İlm 6* *** (Resulüm!) Biz senden evvel de peygamberleri başka türlü göndermedik. Şüphesiz onlar hem yemek yiyorlar, hem çarşılarda geziyorlardı (sokaklarda yürüyorlardı). Sizin bir kısmınızı bir diğerine fitne (imtihan sebebi) kılmışızdır ki, bakalım sabredecek misiniz? Zira Rabbin her şeyi hakkıyla görmektedir. *Furkan Suresi 20* |
sağol dostum ya çok güzel bilgiler |
Türkiye`de Saat: 09:33 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2