Guest | MEDENI USUL HUKUKU PRATIK CALISMALAR – YETKIN YAYINLARI ANKARA 2004 Sayfa 25 -30 Olay I: Trabzonlu olup beş senedir memuriyeti sebebiyle İstanbul'da bulunan üç yıl önce, aynı işyerinde çalışan ve Trabzonlu olması sebebiyle yakından tanıdığı kız arkadaşı (E) ile evlenmiştir. İki ay önce tayinleri İzmir'e çıkınca İzmir-Karşıyaka' da bir ev kiralayarak, buraya taşınmışlardır. (E), Karşıyaka'da caddeyi geçerken, Çeşmeli (M)'nin sahip olduğu ve Yalovalı Şoför (T)'nin kullandığı ticari taksinin çarpması sonucu yaralanmış ve hastaneye kaldırılmıştır. Bir ay kadar hastanede yatan (E), (A)'nın kendisi ile yeterince ilgilenmemesine kızmış ve (A)'dan boşanarak, hastanede karşılaştığı liseden arkadaşı olan uzun süredir tanıdığı (D) ile evlenmeye karar vermiştir. Bu arada (A) ile aynı yerde memur olan Aydınlı (B) de İzmir'de yaptıracağı ev için (A)'dan borç olarak aldığı 8 milyar lirayı ödemeyince, (A), avukat (V)'ye vekaletname vererek, (B)'ye karşı dava açmasını istemiştir. (B), davaya bakan hakim (H)'nin, (A)'mn teyzesi olduğunu öğrenir. Sorular: 1- (A)'nın (B)'ye karşı açacağı davada: a- Görevli ve yetkili mahkeme veya mahkemeleri tespit ediniz. b. (A), dava sırasında alacağının 3 milyar lirasından feragat ederse, şıkkında tespit edilen görevli mahkeme değişir mi? Neden? 2. a. (A)'nın (B)'ye karşı açacağı davada, olaydaki yakınlık sebebi ile (B)'nin hakimin bu davaya bakmasına engel olması mümkün müdür? b. Bu yakınlık (V) ile hakim arasında olsaydı cevabınız değişir miydi? c. (H)'nin, (V)'nin e-vinde kiracı olması halinde, bu ilişki bir red sebebi sayılır mı? . 3. Hakim (H)'nin, olaydaki yakınlık sebebiyle ileri sürülen (B)'nin red talebini kabul etmemesi durumunda, hakimin yapmış olduğu işlemler geçerli olacak mıdır? 4. Alacak davası sırasında, hakim davalı tarafa kızmış ve bu kızgınlık sonucunda bir sonraki duruşmayı hiçbir sebep yokken on ay sonraya bırakmıştır. Sizce hakim (H)'nin bu davranışı hukuki sorumluluğunu gerektirir mi? 5. (E)'nin (A)'ya karşı açacağı boşanma davasında görevli ve yetkili mahkeme veya varsa mahkemeleri tespit ediniz. 6. (E) bu davayı Karşıyaka'da açmış ve mahkeme kendiliğinden, yetkili olmadığı gerekçesiyle yetkisizlik karan vermiştir. Bu karar doğru mudur? 7. (E) bu davayı Karşıyaka'da açtıktan sonra, (A) yetki itirazında bulunmaz ve burada davayı açmasına rıza gösterirse, bu durumda mahkeme yetkisizlik kararı verebilir mi? 8. (E) kendisine çarpan (T) ile birlikte, araç sahibi (M)'ye karşı, Bornova Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 8 milyar liralık tazminat davası açmıştır. (T) ilk duruşmada yetki itirazında bulunarak, yetkili mahkemenin Karşıyaka Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirtirse, mahkeme nasıl bir karar vermelidir? . Cevaplar: 1. a. (A)'nın (B)'ye karşı açacağı bu dava malvarlığına ilişkin bir dava dır. Malvarlığına ilişkin davalarda görev, dava konusu mal veya hakkın değerine göre belirlenir (m.8/I). Müddeabihin değeri 5 Milyar liranın üzerinde ise dava asliye hukuk mahkemesinde açılmalıdır. Olayda dava konusu alacak miktarı 8 milyar lira olduğu için görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olacaktır. Yetkili mahkemeler bakımından bir inceleme yapılırsa, olayda bir alacak davası söz konusudur. Bu durumda ilk olarak, genel yetkili mahkeme olan davalının yerleşim yeri (ikametgah) sayılan yer mahkemesi akla gelir (m.9/1). Davalı (B)'nin yerleşim yerini inceleyecek olursak, yerleşim yeri, Medeni Kanuna göre, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir (MK m.19/I). Bir kimsenin nüfus siciline kayıth olduğu yer yerleşim yerİ bakımından karine sayılır, ancak bu karineİıin aksi ispat edilebilir. Örneğin memur, işçi gibi kimselerin yerleşim yeri, kuralolarak bulundukları yerde değil, nüfus siciline kayıtlı bulundukları yerdedir. Memurlar da idari bir tasarrufla görev yerlerinden iradeleri dışında başka yere atanacakları için çalıştıkları yer, yerleşim yeri sayılamaz, uygulama da bu dOğrultudadır'. Bu halde olayımızda karine olarak (B)'nin yerleşim yeri olan Aydın'da dava açılabilir. Burada, geçici olarak oturulan yer mahkemesinin yetkisinin de belirtilmesi gerekir. Kanunun 20. maddesine göre, memur, asker, öğrenci, işçi gibi bir yerde geçici olarak oturan kişilere karşı açılacak menkul mal ve alacak davaları, davalının geçici olarak oturduğu yer mahkemesinde de açılabilir. Bu durumda (B), memur olduğu için ve ona karşı açılacak dava bir alacak davası olduğu için geçici olarak oturulan yer mahkemesinin bu dava bakımından yetkisi vardır. Buna göre, İzmir mahkemeleri 20. maddeye göre yetkili olacaktır. Bunun dışında olayda bir sözleşme bulunduğu için sözleşmelerden doğan davalardaki yetki kuralı da uygulama alanı bulur (m.10). Hukuk UsulüMuhakemeleri Kanununun 10. maddesine göre, iki özel yetkili mahkeme öngörülmüştür. İlki sözleşmenin ifa yeri mahkemesi, ikincisi davalı veya vekilinin davanın açıldığı sırada o yerde bulunması şartıyla sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesidir. Sözleşmenin ifa yeri, davacının sözleşmeye dayanarak talep ettiği şeye göre belirlenir. Olayda, alacaklı (A), para borcunun ödenmesini dava konusu yapmıştır. İfa yerini taraflar kendi aralarında kararlaştırmış iseler dava kararlaştırılan ifa yerinde açılabilir. Olayda bu konuda bir bilgi bulunmamaktadır. Eğer taraflar ifa yerini kararlaştırmamış iseler, Borçlar Kanununun 73. maddesine göre ifa yeri tespit edilir. Buna göre, para borçları, alacaklının ifa zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir (BK m.73). Olayda bir para borcu söz konusu olduğu için borç alacaklının yerleşim yerinde ifa edilir, bu nedenle alacaklı (A), kendi yerleşim yerinde bu davayıaçabilir. Davacı alacaklının yerleşim yeri, o da memur olduğu için karine olarak nüfusa kayıtlı olduğu yer olan Trabzon'dur. b. Olayda davacının talebi i milyar lira olduğu için görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Bu miktar davacının feragati ile 400 milyona düşse bile görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olmaya devam eder, tarafların, usul ekonomisi ilkesi gereği asliye hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verilerek davaya sulh hukuk mahkemesinde bakılmasında hukuki yararları yoktur. Görevli mahkemede dava açıldıktan sonra sulh, feragat, kabul gibi sebeplerle müddeabih azalırsa, mahkemenin görevinde herhangi bir değişiklik olmaz; Olayımızda davacının feragati mahkemenin görevini etkilemeyecektir. 2. a; Hakimle (B) arasında üçüncü dereceden bir neseben civar hısımlığ vardır. Bu yakınlık red sebebi değil, hakimin çekinme sebebidir (m28/2) Bundan dolayı hakim davaya bakamaz, kendiliğinden davadan çekinmek zorundadır. Taraflar da yargılamanın bitimine kadar her zaman hakimin çekinmesini isteyebilirler. Çekinmesi gereken hakim ancak iki tarafın yazılı mu. vafakati ile davaya bakabilir, ancak bu halde dahi hakim davaya bakmaktan çekinebilir (m.3O). b. Avukatla hakim arasındaki bu yakınlık hakimin reddi'veya çekinmesi sebebi değildir. Çünkü Kanunun 28 ve 29. maddelerinde sadece hakiml_ taraflar arasındaki yakınlık düzenI enmiştir. Avukatlık Kanununa göre; ikinci dereceye kadar bir yakınlık varsa, avukatın, hakimin baktığı bu davaya girmemesi gerekir (Av K mI3). Olayımızda ise, üçüncü dereceden bir hısımlı_ olduğundan ne hakimin reddi, ne de avukatın davaya girmemesi hali söz konusudur. c. Hakimin davaya bakmasının yasak olduğu haller sınırlı şekilde sayılmış olup (m28) olaydaki durum bu sayılanlardan hiçbirine girmemektedir. Hakimin reddi sebepleri ise (m29) maddenin son bendi nedeniyle sınırlı olmaktan çıkarılmıştır. Buna göre, hakimin davada tarafsızlığını şüpheye düşürecek bir sebebin bulunması da red sebebidir. Ancak sırf hakimin taraflardan birinin avukatının evinde kiracı olması bir red sebebi oluşturmamalıdır. Hakimin davada tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektıren bir ilişkisinin olması gerekir (m.29/6). Eğer hakim çok düşük bir kira ile ya da hiç kira öde. meden o evde oturuyorsa bu durum tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektirebilir. 3. Hakimin çekinmesi gerekirken çekinmemesi halinde, çekinme sebebi. nin doğduğu tarihten -ki olayımızda davanın başından- itibaren yapmış oldu. ğu bütün işlemler üst mahkemenin (Yargıtay'ın) kararıyla iptalolunabilir. İptal edilebilecek olan işlemler sadece mahkemenin yapmış olduğu işlemler. dir. Bunun dışında taraf işlemleri geçerliliğini korur. Hakimin vermiş olduğu hüküm ve kararlar ise herhalde iptalolunur (m.30). Karar ve hükümlerin doğru olup olmaması bu konuda dikkate alınmaz. 4. Hakimin bu davranışı 573. maddenin 6. bendine aykırıdır. Hakim açılan bir davayı veya kendisine yöneltilen talepleri sürüncemede bırakmadan sonuçlandırmalıdır, hakkın dağıtımından kaçınamaz. Ayrıca, sinirlenerek duruşmayı çok sonraya bırakması 574. madde çerçevesinde, hakimin kötüniyetle davrandığını göstermektedir. 575. maddeye göre hakimin sorumluluğu yoluna gidilebilir. 5. Bu davada görevli mahkeme aile mahkemesidir. 4787 sayılı Aile Mahkernelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesine göre 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun İkinci Kitabına göre aile hukukundan doğan dava ve işler aile mahkemesinin görevine girmektedir. (E)'nin açtığı dava boşanma davası olduğu için görevli mahkeme aile mahkemesidir. Olayda boşanma davası olduğundan, boşanma davasında yetkili mahkemeler, eşlerden birinin yerleşim y_ri veya eşlerin davadan önce son defa altıay birlikte oturdukları yer mahkemesidir (MK m.168; HUMK m.9/3): - Eşlerin ortak yerleşim yeri Trabzon olduğundan, birinci yetkili mahkeme Trabzon Asliye Hukuk Mahkemesi'dir. - İkinci yetkili mahkeme ise eşlerin son altı ay birlikte oturdukları yer mahkemesi ki, bu da İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesidir. 6. Boşanma davasında yetkili mahkemeler 9. maddede ve Medeni Kanun'un l68.maddesinde gösterilmiştir. Bu mahkemeler, eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi veya eşlerin davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Davacının bu iki mahkemeden birisinde dava açması gerekir. Bunlar dışında bir yerde dava açılırsa mahkeme kendiliğinden yetkisizliği nazara almalıdır. Zira boşanma davaları iki tarafınüzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği davalardır. Ayrıca boşanma davalan bakımından iki yerin yetkili olarak kabul edilmesi başka bir yer mahkemesinin de yetkili olarak kabul edileceği sonucunu doğurmaz. Kanun boşanma davasında, hakimin delillere ulaşma ve daha doğru karar verebilmesi için bu iki mahkemeyi yetkili kılmıştır. Bu nedenle olayda, Karşıyaka mahkemesinin verdiği yetkisizlik kararı doğrudur. Ancak uygulamada, yetkisiz yerde dava açılmışsa, taraflar itiraz etmediği takdirde davanın bu yer mahkemesinde görülmesi mümkün olup o mahkemenin yetkili hale geldiği de görülmektedir. 7. Yukarıda belirtilen açıklamalar çerçevesinde, mahkemenin karşı taraf yetki itirazında bulunmamış olsa, yetkisiz mahkemede davanın görülmesine rıza gösterse dahi yetkisizlik kararı vermesi gerekir. Mahkeme bu durumu re'sen gözetmelidir. 8. Mahkeme burada yetki itirazını reddetmelidir. çünkü, yetki itirazı zamanında yapılmamıştır. Dava asliye hukuk mahkemesinde görülen bir dava olup ilk itiraz olan yetki itirazı esasa cevap süresi içinde yani dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren on gün içinde ileri sürülmelidir (m.187/2, m.188, m.189/1, m.195). Ortak yetkili mahkemenin yetkisi kamu düzeni ile ilgili, kesin bir yetki kuralı değildir. Soruda birden fazla davalının bulunduğu bir davada yetki sorulmaktadır. Bu durumda kuralolarak dava davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde, yani Çeşm_'de veya Bornova'da açılabilir (m. 9/2, c.1). Ancak, kanunda dava sebebine göre, davalılar hakkında ortak yetkili mahkemenin bulunması halinde davaya bu mahkemede bakılacağı belirtilmiştir (m.9/2, c.2). Burada tespit edilmesi gereken husus, ortak yetkinin niteliği olup ortak yetkinin bulunduğu durumlarda nasıl bir karar verilmesi gerektiğidir. Ortak yetki, davalıların tümü için genel yetkili mahkemedir. Bu durumda davalılardan birinin yerleşim yerinde dava açılmaz. Başka bir deyişle, dava!ılann birden fazla olması halinde davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açılabilmesi kuralı, ortak yetkili mahkemenin söz konusu olduğu durumlarda uygulanmaz. Bu konuda Yargıtay, eski tarihli bazı kararlarında ortak yetki varsa, sadece yetki itirazında bulunanlar bakımından yetkisizlik ve ayırma kararı verilebileceğini kabul etmektedir. Bir kısım kararlarında ise, ortak yetkili mahkeme bulunsa dahi, davalı birden fazla ise, davalılardan birinin yerleşim yerinde de dava açılabileceğini belirtmektedir Konu ile ilgili Yargıtay Kararları için Bakınız : 3. HD. 23.3.1992, 7780/6187 (YKD 1992/7, s. 1031); 2. HD. 21.9.1992, 7706/8259 (YKD 1993/1, 5.18); 2. HD. 1.6.1989, 4063/5371(YKD 1990/l, 5.24); 2. HD. 9.12.199], 12809/15322 (YKD 1992/3, 5.364); 2. HD. 14.9.1990,2119/8313 (YKD 1991/1,5.27). 2. HD. 1.6.1989, 4063/5371 (YKD 1990/1, 8.24); 2. HD. 14.9.1990, 2119/8313 (YKD 1991/1, 8.27); 2. HD. 9.12.1991, 12809/15322 (YKD 1992/3,8.364); 20. HD. 14.7.1992, 11458/3892 (YKD 1992/10,8.1605); 2.HD. 27.5.1998,4842/6521 (YKD 1998/8,8.1136 |