Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Hukuk

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 23-01-2007, 11:01   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Sivil İtaatsizlik

SİVİL İTAATSİZLİK
GİRİŞ
20. yüzyılın kilit kavramı “demokrasi” her türlü sorunu çözen bir araç olarak algılanmakla birlikte kavramın kendi içinde barındırdığı açmazlar nedeniyle birçok siyasal tartışmayı da beraberinde getirmektedir. Bu açmazlardan en çok tartışılanı ise demokratik toplumların unsurlarından bir olan “Hukuk Devleti Olma İlkesi”dir. Hukuk devleti; yasa yapıcıları ve uygulayıcıları da dahil olmak üzere devletin tüm organlarının ve vatandaşlarının hukuk kurallarına uyma yükümlülüğünün olduğu ve bunun yargısal denetime tabi olduğu düzendir. Bu düzenlerde birey olmak, vatandaş olmak önemlidir. Ve bireyler bundan doğan haklarını kullanabildikleri, yükümlülükleri yerine getirebildikleri ölçüde bireylerdir. Böyle bir toplumda devlet, meşruluğunun ve devamının, onu oluşturan bireylerin istekleri ve seçimleri doğrultusunda hareket etmesine bağlı olduğunun bilincindedir. Bu noktada bireyin iktidarın keyfiliğini engelleyebileceği ve haklarını savunabileceği yollar ortaya çıkmaktadır.
Yapılması gereken; hükümete en iyi en etkili olacak yolla tepkileri iletmektir.
Bu yol ise özel alanlarda durumdan nedenli rahatsız olunduğunun dile getirilmesi değil, kamusal alanda baskı grubu oluşturmak, etkili olmaya çalışmaktır. Baskı yollarından biri, belki de en önemlisi “sivil itaatsizlik” eylemidir. Sivil itaatsizlik, haksız olduğu düşünülen bir uygulamaya karşı bütün yasal yollar tüketildikten sonra girişilen ve o anki hukuk düzenince yasal olarak kabul edilmeyen eylemlerdir.
1- Sivil İtaatsizlik Tanımları
Eylem tarzı ve hedeflediği amaç bakımından terörizmden, düşünsel çerçevesi bakımından ise anarşizmden tamamen farklı olan “Sivil İtaatsizlik” kavramı ilk defa 1849 yılında Amerika’da Henry David Thoreau (1817-1862) tarafından kullanıldı. Thoreau görüşlerini 1849’da Resistace of Civil Lavernment”, daha sonra da “Civil Disobedience” (1866) adlı makaleleriyle gündeme getirdi.
Bugün üzerinde çok tartışılan sivil itaatsizlik kavramının bir çok tanımı yapılmıştır. Bu tanımlardan en tipik alanı, dar tanım olarak da ifade edilen Fleish’ın tanımıdır: “Sivil İtaatsizlik devlet gücünün üçüncü kişilerce de açıkça görülebilir ve anlaşılabilir derecede, haksız olarak duyumsanan bir edimine karşı, kaba güç kullanmadan ve kamuya açık olarak gerçekleştirilen bir protesto eylemidir. Bu eylem dikkate değer bir siyasi ahlaki motivasyondan kaynaklanır, en azından bir adet suç --- uygun bir hukuk ihlalini içerir ve norm ihlalinin hukuki sonuçlarına katlanmaya hazır bulunmak tutumunu taşır.” Bu tutum sivil itaatsizliğin öncüleri olarak nitelenen insanların (Socrates, Mahatma Landhi, Martin Luther King) düşünce ve eylemlerinde de önemli bir yer tutmaktaydı.
Sivil itaatsizlik kavramı için yapılan diğer iki modern tanımlama ise şu şekilde ifade edilmektedir;
a) “Şu yada bir ölçüde adil ilişkilerin hüküm sürdüğü demokratik bir sistemde ortaya çıkan ciddi haksızlıklara karşı, yasal imkanların tükendiği bir noktada, son bir çare olarak başvurulan, anayasa ya da toplumsal sözleşmede ifadesini bulan, ortak adalet anlayışını temel alan, şiddeti reddeden, yasa dışı politik bir edimdir.”
b) “Hukuk devleti idesinin içerdiği üstün değerler uğruna, kamuya açık ve yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen, bu sırada üçüncü kişilerin hakkını çiğnemeyen, barışçıl bir protesto eylemidir.”
2. Sivil İtaatsizliğin Unsurları
2.1. Yasaya Aykırılık
Sivil itaatsizlik haksız bir uygulamaya karşı bütün yasal yollar denendikten sonra girişilen “yasa dışı” bir eylemdir. Ancak yasa dışı eyleme girişmek ilke olarak yasa dışı örgütlenmeyi ya da eylemi savunmak anlamına gelmez. Sivil itaatsizlik toplumsal sözleşmenin çiğnenmesinden duyulan kaygıyı dile getirmek için başvurulan bir tepki türüdür. Bu anlamıyla sivil itaatsizlik yaşadışı ancak “meşru” bir eylem olarak değerlendirilir.
Sivil itaatsizlik, doğrudan veya dolaylı olarak ortaya konulabilir. Doğrudan sivil itaatsizlikte, söz konusu pozitif hukuk normuna, bir düzenlemeyi çiğneyerek yapılan bir protesto eylemi iken; dolaylı yapılan sivil itaatsizlikte, karşı çekilen hukuk kuralı ile protesto eylemi aynı değildir. İlgili pozitif hukuk metnine aykırı davranılmaksızın bir protesto eylemi söz konusudur.
2.2. Kamuya Açıklık
Sivil İtaatsizlik kamuya açık aleni bir eylemdir; sivil itaatsizlik kavramının en önemli unsurlarından biri kamuya açıklıktır. Sivil itaatsizlik vicdanlarda yatan bir adalet, bir hakkaniyet duygusuna çağre niteliğinde olduğundan, kamuya açıklık vasfı aranmaktadır. Sadece olaydan mağdur olanın değil “her insanın böyle bir olguya karşı tepki duyması gerektiği” öngörüsünden hareket etmektedir. Kişisel çıkar arayışlarının ötesinde, aynı durumdaki herkes için adalete yönelik bir çözüm arayışı olan sivil itaatsizlik bu yönüyle kamusallığını da ortaya koymaktadır.
2.3. Hesaplanabilirlik
Bir sivil itaatsizlik eylemi gerçekleştirilmeden önce eylemin hedefi ve nasıl gerçekleştirileceği baştan açıklanır. Eylemin gidişatının ve ortaya çıkardığı sonuçların eylemin başından söylenenlere uygun olması gerekir. Eylemcinin, eylemin başında söyledikleri ile eylem sırasında yaşananların farklı olması, gerçekleştirilen eylemin bir sivil itaatsizlik eylemi olarak sunulmasını güçleştirir.
2.4. Şiddeti Reddetme
Sivil itaatsizlik şiddet kullanımını dışlayan bir eylemdir; şiddet kullanımı diğer protesto biçimlerini sivil itaatsizlikten ayıran en temel özelliklerden birisidir. Sivil itaatsizlik şiddetsiz olmalıdır. Şiddet şiddeti doğurmakta ve çoğunlukla da tırmanmaktadır. Sivil itaatsiz, kendisine karşı şiddeti haklı kılacak ve çoğaltacak bir şiddet kullanımına girmekten kaçınarak, şiddete maruz kalmayı tercih eden bir bilinç düzeyine sahiptir.
Diğer yandan, eylemin yapısı gereği, az da olsa ortaya bir hareketlilik çıkıyorsa: bunun sivil itaatsizlik eylemi olup olmadığının en önemli ölçütü, üçüncü şahısların hak ve özgürlüklerinin çiğnenip çiğnenmediğidir.
Eğer üçüncü şahısların hak ve özgürlükleri ihlâl ediliyorsa eylem bir sivil itaatsizlik eylemi olmaktan çıkar. Çünkü sivil itaatsizlik çoğunluğa yapılan bir çağır, bir mesajdır.
2.5. Sivil İtaatsizlik Hukuk Devleti Düşüncesine Dayalı Siyasi ve Ahlâki Bir Yönelimdir.
Sivil itaatsizlik, “Hukuk sisteminin içinde aksayan bir kurala karşı çıkmıştır.” Dolayısıyla, sistemin bütününe yönelik genel bir kabul söz konusudur. Sivil itaatsizlik, toplumsal durum karşısında, yasaya aykırı davranışa zorunlu kılacak, vicdani bir duygu-düşünce sürecidir. Bu vicdani süreç kişiyi sivil itaatsizliğe götüren süreçtir. Asıl alan, karşı çıkılan ya da istenen şeylerde ortaklıktır. Düşünsel düzeyde genel bir örtüşmenin değil, kısmi bir çakışmanın varlığı yeterlidir. İdeolojik birliktelikler sivil itaatsizlik kavramının ve eyleminin ruhuna aykırıdır.
2.6. Yaptırıma Katlanma
Sivil itaatsizlik çiğnenen pozitif hukuk normunun yaptırımına katlanma tutumunu gerektiren bir eylemdir; bu tür bir eyleme katılanlar, bu protesto eylemiyle ihlâl ettikleri yasanın yaptırımlarına katlanmayı göze almaktadırlar. Yaptırımlara katlanma “hukuksal düzene” duyulan bağlılık ve güvenin bir göstergesidir. Ancak litaratürde hukuki sorumluluk konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı teorisyenler hukuki sorumluluğu üstlenmenin eylemcilerin samimiyetlerinin ifadesi olarak değerlendirmekte ve eylemin çağrı etkisini güçlendireceği gerekçesiyle hukuki sorumluluğun üstlenilmesi gerektiği görüşündedir. Bazı teorisyenler ise meşru düzeyde girişilen bir eylemden dolayı cezalandırmayı kabul etmenin doğru olmadığı görüşünü savunagelmektedir.
Şiddet içermeme unsurunda olduğu gibi, bu katlanmak tutumu da, sivil itaatsizliği, diğer protesto çeşitlerinden ayırmaktadır.
3. Tarihten Günümüze Sivil İtaatsizlik Eylemleri ve Öncüleri
İnsanlık tarihinin başlangıcından günümüze “sivil itaatsizlik” olarak niteleyebileceğimiz bazı eylemlerin yapıldığı söylenebilir. Bu bağlamda Sokrates, Henry David Thoreau ve Mahatma Gandhi sivil itaatsizlik eylemlerinin fikir babaları ve uygulayıcıları olarak kabul edilmektedir. Konunun enine boyuna anlaşılabilmesi için, bu bölümde Sokrates, Thoreau ve Gandhi’nin hayat hikâyelerine yer verilecektir. Ardından Türkiye’de yaşanan sivil itaatsizlik eylemlerinden örnekler verilecektir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 11:02   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

3.1. Dünya Tarihinde Sivil İtaatsizlik Eylemleri
3.1.1. Sokrates (M.Ö. 469-399)
Yunanlı filozof Sokrates, İsa’dan önce, 469-399 yılları arasında, Atina’da yaşadı. 12 Genellikle ahlak felsefesinin, yani değer öğretisinin kurucusu olarak bilinse de ondan asıl geriye kalan, kişilerin özlerinin ne olduğunu göstermeye yönelik çalışmalarıdır. Yaşamının ilk safhalarında doğa bilimleriyle, canlı varlıkların üremesi ve kaybolup gitmesi olgusuyla ilgilenen düşünür, diyalog sanatı ve diyalektikle de insanlara, bilgiye sahip olduklarını sanmanın bir yanılgı olduğunu kanıtlamaya çalıştır. 13
Her zaman yazma yerine konuşmayı ve sorgulamayı tercih etmiştir. Hakikate ortak bir çaba ile ulaşılabileceğine inandığı için, etrafındakilerle sürekli diyalog halinde oldu. Her şeyden önce, insanın kendi nefsinin mahiyetini bilmesi gerektiğin savunup “kendini bil” sözünü bir tarz olarak benimsedi.
Sokrates, o günkü Atina yönetiminin özgürlük anlayışıyla ters düştü. Gençleri baştan çıkarmakla suçlanarak yargılandı. Atina Sitesi’nde esas olan düşünce, sitenin korunması olduğu için gençlerle ilgili düzenlemelere ağır cezalar verilmekteydi. Sokrates yapılan yargılamanın sonucunda ölüm cezasıyla cezalandırıldı. Sokrates savunmasında, kendisine yöneltilen suçun söz konusu olmadığı gibi, asıl amacının düşünce özgürlüğünün önemini vurgulamak olduğunu söyledi. Hatta daha da ileriye giderek, sitenin varlığını koruyabilmesi için özgür düşünceyi esas alması gerektiğini savundu. 14
Bu suça bağlı olarak başlangıcından itibaren Sokrates, hiçbir itirazda bulunmaksızın yargılanmaya razı oldu. Hatta, ilk aşamada lehine gelişmiş olan durumu gözardı ederek, savunmasını düşünce özgürlüğüne ilişkin bir söyleve dönüştürdü. Yönetim tarafından böyle bir suçun varlığı kabul edilecekse, kendisine verilen ölüm cezasını da hiç itirazsız benimsemeyeceğini söyleyerek sisteme olan bağlılığını da gösterdi.
Sokrates, kendisine verilmiş olan ölüm cezasının haksızlığını tartışmamaktadır. Gençleri baştan çıkarma suçunun, aslında düşünce özgürlüğüne yönelik bir eylem olduğunu ve Site’nin de olayı bu şekilde değerlendirmesi gerektiğini savunmasına esas yapmıştır. Sivil itaatsizlik olarak değerlendirilen, sözkonusu suçun işlenmemiş olması ya da cezanın haksız oluşu değil, düşünce özgürlüğü karşısında Sokrates’in takındığı tavırla, Site’nin değerlendirilmesi arasındaki farktan kaynaklanmaktadır.
3.1.2. Henry David THOREAU (1817-1862)
ABD’li deneme yazarı, şair ve düşünür Henry David Thoreau’yu dünya, “sivil itaatsizlik” kavramıyla tanımıştır. 15 Hindistan’daki Gandhi’den, Danimarka’daki direniş örgütleri ve daha sonraki pek çok sivil hareketin dokusunda Thoreau’nun katkısı vardır.
Thoreau, aynı zamanda düşünür ve şair Ralp Waldo Emerson’un öğrencisidir. 1845’te bir insanın ne kadar az çalışırsa, kendisi ve içinde yaşadığı cemiyet için o kadar yararlı olacağına inanarak meşhur temel hayat tecrübesine başladı.16 Walden gölünün kıyısında kendi inşa ettiği bir kulübede iki yıl boyunca yalnız yaşadı.
Thoreu’nun hiçbir zenginlik hırsı yoktu ve kendisine asgari geçim şartlarını sağlamaktan ödete bir iş de istemiyordu. En büyük emeli Concord kırlarında dolaşmak, tabiatı doğrudan doğruya müşahade etmek, tefekküre dalmak, okumak, yazmak –kısacası istediği her şeyi yapmak- gibi önemli saydığı şeyler için yeterli zaman bulabilmekti. Kutsal kitabın “altı gün çalışma, bir gün istirahat” formülü yerine o tam tersini yaptı ve haftanın yedinci gününü çalışmaya ayırdı.17
Thoreau bu düşüncesini, kendisini her türlü fuzuli şeylerden arınmış, sade bir hayat içerisinde, iki yılını Concord yakınındaki Walden Pond’da yaşayarak hayata geçirdi. Orada bir kulübe yaptı, fasulye, ve patates ekti, en taze gıdaları –özellikle pirinç, mısır, patates, şeker pancarı- yedi ve orada cemiyetten uzak, tek başına yaşadı. Bu süre içerisinde yoğur bir okuma ve yazma imkânı buldu ve Amerikan edebiyatının en büyük eserlerinden birini meydana getirdi: “Walden” yahut “Ormandaki Hayat”(1854).
Walden Pond’a çekilişinden hemen sonra Concord’a yaptığı bir ziyaret sırasında Thoreau, seçmen vergisini ödemeyi reddetmesinden dolayı tutuklandı ve hapse atıldı. Her ne kadar yakınları tarafından vergisi ödenerek hapisten ertesi gün çıkarıldıysa da bu tecrübe onun “sivil itaatsizlik” adlı eserini yazmasına sebep oldu.
Thoreau’nun fikirleri hayattayken pek ilgi uyandırmamıştır. Ancak, Gandhi’yle birlikte Thoreau bütün dünyada tanınmış ve fikirleri ilgi uyandırmıştır.
Thoreau’nun “Sivil İtaatsizlik” adlı denemesinde kaleme aldığı düşünceleri dört temel ilkeye dayanmaktadır:18
* Bir kimsenin ülkesinin yasasından daha yüce bir yasa vardır. Bu vicdanın yasasıdır.
* Bu yüce yasayla ülkenin yasası birbiriyle çatışır duruma geldiğinde kişinin ödevi “yüceyasa”ya uymak, ülke yasasına bile bile karşı gelmektir.
* Kişi ülkenin yasasına bile bile karşı geliyorsa bu eylemin bütün sonuçlarını göze almayı istiyor olmalıdır, hapishaneye kapatılmayı bile!
* Oysa hapishaneye girmek sanıldığı kadar olumsuz bir edim değildir. Bu durum iyi niyetli kişilerin dikkatini kötü yasaya çekmeye yarayacak, bu yasanın kaldırılması sonucuna katkıda bulunacaktır. Ya da yeterince kişi hapishaneye kapatılırsa, edimleri devlet mekanizmasını işlemez kılmayı, dolayısıyla kötü yasayı uygulanamaz duruma getirmeyi sağlayacaktır
  Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 11:02   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

3.1.3. Mahatma GANDHİ (1869-1948)
Thoreau’nun “sivil itaatsizlik” konusunda geliştirdiği fikirlerini uygulamaya koyan tarihteki en önemli kişi Gandhi’dir. 2 Ekim 1869’da Probender’de dünyaya gelen Gandhi,19 İngiltere’de hukuk eğitimi gördü. Bu süre içerisinde Batı’nın ve Doğu’nun birçok düşünür ve filozofların eserlerini okuyarak kendini yetiştirdi.
Gandhi, Cayna dininin temel ilkesi olan Ahimsa’yı (tüm canlılara saygı duyup onlara zarar vermeme ilkesini) şiddet karşıtlığına dayanan bir mücadele yöntemine dönüştürdü. Daha sonra Ahimsa ve sivil itaatsizlik öğretilerinden yola çıkarak “Satyagraha”yı oluşturdu.20 Hakikat (sat) ve sebat (agraha) kelimelerinden oluşan bu kavrama göre insan, inandığı gerçeği ilân etmelidir ve hiç kimseye karşı şiddet göstermeden bunun uğrunda ölmeye hazır olmalıdır.
Satyagraha, insanı iki ayrı alanda mücadele etmeye çağırır: Birinci alan; dış dünyadır. İnsan dış dünyaya karşı sivil itaatsizlik, pasif direniş ve şiddet aleyhtarlığı ilkelerine sadık kalarak inancının savunmalıdır. İkinci alan ise; insanın kendi benliğidir. İnsan nefis terbiyesi ve riyazet ve oruç gibi yöntemlerle nefsini arındırıp ruhunu dünyevi arzulardan kurtarmalıdır.
Özcesi Gandhi, toplumsal ve siyasal hedeflere ulaşma felsefesinin adını “Satyagraha” olarak belirlemiştir. Toplumsal ve siyasal hedeflere şiddet kullanarak ulaşmanın adına ise terörizm diyoruz.
Bu çerçevede, Gandhi’nin geliştirmiş olduğu yöntemin ana ilkeleri şunlardır:21
* Güç odakları ile işbirliğinden kaçınmak,
* Pasif direniş teknikleri geliştirip bunları uygulamak,
* Satyagraha gücünü kullanmak.
1914 yılına kadar Güney Afrika’da kalan Gandhi, General Jan Smuts tarafından yönetilen hükümet kuvvetleriyle devamlı bir mücadele verdi. Bu hükümete karşı şiddet haricinde her türlü yöntemi kullandı.22 Gandhi’nin kullandığı işbirliğinden kaçma, pasif direnme, sivil itaatsizlik ve Satyagraha teknikleri meyvesini verdi ve Başbakan Smuts ile hükümeti Hintlilerin birçok önemli isteğini kabul etti. Bu istekler arasında parmak izi kanununun kaldırılması, adam başına üç sterlin verginin ilgası, Hindularla Müslümanlar arasındaki evliliklerin geçerliliği, tahsil yapmış Hintlilerin göç etmesi üzerine konan sınırlamaların kaldırılması ve Hintli vatandaşların kanuni haklarının korunmasına dair bir vaat da bulunuyordu.
1915’te Hindistan’a dönen Gandhi, 1948’de bir Hintli suikastçı tarafından öldürülünceye kadar, Pakistan ve Hindistan’a özgürlük kazandıracak kuvvetleri idare etti.23 Fiziksel olarak çok şey başaramayacağı izlenimi uyandıran Gandhi, İngiliz sömürgeciliğine karşı başlattığı hürriyet mücadelesini tüm toplumun ruhunda tutuşturmayı başardı. Bunun için grevler tertip etti, yürüyüşler düzenledi, boykotlar ilân etti, açlık grevi ve ölüm oruçları tuttu, mektup ve telgraf kampanyaları düzenledi24 ve Hindistan ile Pakistan’ın bağımsızlıklarını kazanmalarını sağladı. Gerçek şu ki, o dönemdeki İngiliz yönetiminin despotizmi bilinmeden, Gandhi’nin başarısını anlamak mümkün değildir.
Gandhi’nin hayranlarından biri olan Albert Einste’nin değerlendirmesi çok ilginçtir:25 “Gandhi’nin düşünen insanlar üzerindeki bıraktığı ahlâki etki, kaba gücün gözde çok büyütüldüğü günümüzde göründüğünden çok daha kalıcı olacağa benzer. Kaderin gelecek kuşaklara yol gösteren, böylesine parlak görüşlü bir insanı bize bağışlamasını bir talih saymalı ve şükran duymalıyız.”
3.2. Ülkemizde Sivil İtaatsizlik Eylemleri
Türkiye’de de adı konmasa da zaman zaman “sivil itaatsizlik” olarak adlandırılabilecek eylemler görülmüştür. Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın 1969 yılındaki öğretmen boykotu ilk sivil itaatsizlik eylemi olarak değerlendirilmektedir.26
1995 yılının Mart ayında “Düşünceye Özgürlük” adlı kitabın, 1080 kişinin imzasıyla yayınlanması da önemli bir sivil itaatsizlik eylemidir.27 Kitap, daha önce 24 yazarın yazılarını bir araya getiren “Düşünce Özgürlüğü ve Türkiye” adlı kitabın toplatılması, yayıncısı Erdal Öz ve Yaşar Kemal hakkında da dava açılmasına tepki olarak hazırlanmıştı. 1080 kişi kitabın yayıncısı olarak aynı suça imza atmışlardı. Sonuçta, dönemin terörle mücadele yasasında yapılan değişiklikle dava düşmüştü. Ancak sivil itaatsizler, yasada yapılan değişikliğin “düşünce suçu”nu ortadan kaldırmadığı gerekçesiyle “Düşünceye Özgürlük 2000” adlı yeni bir kitap yayınlamışlardır.
Bergama köylülerinin siyanürlü altına karşı düzenledikleri gösteriler de “sivil itaatsizlik” eylemlerine örnek olarak verilebilir. Köylüler, bu eylemlerinden birinde Boğaz Köprüsünün trafik akışını engellemişlerdir.
Öğrencisi oldukları üniversitelere alınmayan başörtülüler de “sivil itaatsizlik” olarak değerlendirilebilecek pek çok eylem düzenledir. Örneğin, 1997 yılında İstanbul Üniversitesi önünde dört ay süren, her gün 1 saat oturma eylemi yapmışlardır. Ekim 1998 yılında yapılan “Özgürlük İçin Elele” eyleminde ise Türkiye’nin pek çok yerinde insan zincirleri oluşturmuşlardır.
Susurluk kazasının ardından ortaya çıkan tablo karşısında, her gün binlerce kişinin katıldığı “Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakikalık Karanlık” eylemi düzenlenmiş, bu eylemi izinsiz yürüyüşler takip etmiştir.
“Cumartesi Anneleri’nin 27 Mayıs 1995 gününden 20 Mart 1999 gününe kadar İstanbul İstiklâl Caddesi’nden Galatasaray Lisesi önünde yaptıkları oturma eylemleri de bir “sivil itaatsizlik” eylemi olarak kabul edilmektedir.28
Cumartesi Anneleri’nin eylemi ortaya çıkış biçimi, örgütlenmesi, hedefleri açısından sivil itaatsizliğin hemen tüm unsurlarını içinde barındıran bir eylemdir. Cumartesi Anneleri eylemlerini izinsiz olarak yaparak “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”nu ihlâl etmişlerdir. Bu nedenle eylemleri yasadışılık unsurunu içinde barındırmıştır. Kayıp yakınları ve onları destekleyenler bütün yasal yollara başvurduktan sonra eylemlere başvurmuşlardır. Eylemciler kayıplar için kamuoyu oluşturmak amacıyla saptadıkları hedef doğrultusunda hareket etmişlerdir. Açıklanan hedef, her Cumartesi yarım saat oturma eylemidir ve buna sürekli sadık kalınmıştır. Saptadıkları hedefin dışına çıkmayan Cumartesi Anneleri eylemi bu anlamda sistemin bütününe karşı değil, tekil bir haksızlığa karşı yürütmüşlerdir. Ayrıca bu eylemin önemli özelliklerinden biri de örgütlü bir toplumsal hareket olmamasıdır. Başka bir deyişle, eylemler hiçbir grubun ismini, etiketini taşımayan, sivil toplumdaki her bir yurttaşın destekleyebileceği niteliktedir. Bu eylemlerin kamuya açık olması ve alenilik özelliğini taşıması, şiddet içermemesi, eylemin sonuçlarının önceden kestirilebilir ve hesaplanabilir olması, politik ve hukuki sorumluluğun üstlenilmesi, sistemin bütününe yönelik eleştiriden ziyade sisteme içkin olması, kamu vicdanına yönelik bir çağrı olması Cumartesi Annelerinin eylemlerinin bir sivil itaatsizlik eylemi olarak görülmesinin gerekçeleri arasında sayılabilir.

  Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 11:03   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

SONUÇ
Sonuç olarak ülkemizde gelişmekte olan sivil toplum ve demokrasi kültürü; Anayasa’da var olan temel hakların pratiğe geçirilmesi ile bireylerin vatandaş olma kimliklerine sahip olması, hukuk devleti ilkesinin yerleşmesindeki öncelikli adımlardır. Bu ülkenin düzende yer alması ise “demokrasi”nin gerçek anlamda kazanmasını sağlar.
İnsanlık tarihinden bugüne “toplumsal yaratıcılık” diye bir kavram var ise; sivil itaatsizlik eylemleri bu yaratıcılığın en çok yansıdığı alanlardan biridir. Modern Hukuk Devletleri; sivil itaatsizlik kavramının barındırdığı unsurlara bağlı kalınarak, vicdanımız bize doğru alanı gösterdiğinde onun sesine kulak vererek en şerefli davranışlarda bulunanlarca ilerleyecektir.
Nihayet sivil itaatsizlik edimleri; birer çılgınlık edimleri değildir. Bu nedenle sivil itaatsizlik edimlerinde çılgınlar ve çılgınların provakasyonları izale edilmelidir. Tarih göstermiştir ki; bugünün çılgınları her zaman yarının kahramanları değildir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 30-01-2007, 23:31   #5
Forumun Basketçisi
 
AyTeK54 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

bilgiler için tşkler
__________________
вιzє єğℓєηмєуι уαηℓış öğяєттιℓєя çüηкü σηℓαя нιç "ραѕ¢αℓ ησυмα" ιℓє ∂ιѕ¢σуα gιтмє∂ιℓєя...
AyTeK54 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 12:20 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580