|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
26-02-2007, 13:45 | #41 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Amerikan işgücü de 1990’larda belirgin bir biçimde değişti. Uzun vadeli bir hale gelmiş olan, çiftçi sayısının azalması eğilimi sürdü. İşçilerin küçük bir kesiminin endüstride kalmasına karşın büyük bir kesimi de hizmet sektöründe mağaza tezgahtarlığından mali planlamacılığa kadar yayılan görevlerde çalışmaya başladı. Çelik ve ayakkabı üretimi Amerikan endüstrisinin temeli olmaktan çıktı ve bu endüstrilerin yürümesini sağlayan bilgisayarlar ve tasarımlar onların yerine geçti. Ekonomik büyüme nedeniyle vergi gelirleri yükseldikçe, 1992’de 290 milyar dolarla en üst düzeyine erişmiş olan federal bütçe de gittikçe küçüldü. Hükümet 1998’de, bebek patlaması için gelecekte yapılacağı vaad edilen Sosyal Güvenlik ödemeleri yüzünden büyük bir borç altına girmiş bulunmakla birlikte, 30 yıldır ilk kez bir bütçe fazlası elde etti. Hızlı büyüme ile sürekli düşük enflasyonun birlikte yürümesi karşısında şaşıran ekonomistler Birleşik Devletler’in geçmiş 40 yıldır edinilen deneyimlere dayanılarak sağlanandan daha hızlı bir ekonomik büyüme gösterme kapasitesi bulunan bir “yeni ekonomi”ye mi sahip olduğunu tartışmaya başladılar. Sonunda Amerikan ekonomisi küresel ekonomiyle o güne kadar görülenden daha yakından bağlantılı bir konuma geldi. Kendinden önceki başkanlar gibi Clinton da ticaret engellerinin ortadan kaldırılması için bir çaba sürdürdü. Bir Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) imzalandı ve böylelikle Birleşik Devletler’le en büyük ticaret ortakları olan Kanada ve Meksika arasındaki ekonomik bağlar daha da güçlendirildi. Özellikle 1980’lerde büyük bir hızla büyüyen Asya da önemli bir mamul mallar sağlayıcısı ve Amerikan ihraç malları için de bir pazar olarak Avrupa’ya katıldı. Dünyaya yayılan çok gelişmiş telekomünikasyon ağları sayesine dünya finans piyasaları birkaç yıl öncesine kadar düşünülemeyecek bir ölçüde birbirine bağlandı. | ||
|
26-02-2007, 13:45 | #42 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Çok sayıda Amerikalı küresel ekonomik birleşmenin tüm uluslar için yararlı olduğuna inanmakla birlikte gittikçe artan karşılıklı bağımlılık bir takım karışıklıklara da yol açtı. Birleşik Devletlerin büyük başarı elde ettiği ileri teknoloji endüstrilerinde çalışanların pek iyi durumda bulunmalarına karşılık, genelde işçiliğin ucuz olduğu çok sayıda yabancı ülkenin rekabeti karşısında geleneksel imalat endüstrilerinde ücretler azalma eğilimi gösterdi. Daha sonraları Japonya’nın ve diğer yeni endüstrileşmiş ülkelerin ekonomileri 1990’larda duraklamaya başlayınca küresel finans sisteminde şok dalgaları oluştu. Amerikan ekonomik politika yapımcıları yerli ekonominin gelecekteki yolunu çizerken küresel ekonomik koşulları göz önünde bulundurmak zorunda olduklarının farkına vardılar. Yine de Amerikalılar 1990’ları yenilenmiş bir güven duygusu içinde bitirdiler. 1999 sonunda ekonomi Mart 1991’den beri sürekli bir büyüme göstermişti ve bu da tarihteki en uzun süreli barış dönemi gelişmesi oluyordu. İşsizlik Kasım 1999’da yaklaşık 30 yılın en düşük düzeyine indi ve yüzde 4,1 olarak gerçekleşti. 1998’de sadece yüzde 1,6 (1994’ten beri bir yıl dışında en düşük oran) yükselmiş bulunan tüketici fiyatları ise biraz daha hızlı arttı (Ekim 1999’da yüzde 2,4). Gelecekte pek çok tehlike ile karşılaşılacaktır; fakat, ulus XX. Yüzyıl’ı ve berberinde getirdiği çok büyük değişiklikleri sağlıklı bir biçimde atlatmış bulunmaktadır. | ||
26-02-2007, 13:59 | #43 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| BÖLÜM IV KÜÇÜK İŞLETME VE ANONİM ŞİRKET Amerikalılar, iyi bir yeni fikre ve kararlılığa sahip bulunan ve yoğun çalışmayı kabul eden herkesin bir iş kurabileceği ve zengin olabileceği bir fırsatlar ülkesinde yaşadıklarına her zaman inanmışlardır. Bu teşebbüs inancı uygulamada tek sahipli işletmeden uluslararası konglomeralara kadar değişen çeşitli biçimlerde sergilenmiştir. 17’nci ve 18’inci yüzyıllarda halk vahşi doğada kendine bir yuva ve yaşam biçimi kurarken karşılaştığı güçlükleri yenmiş olan ilk yerleşimciyi göklere çıkarıyordu. XIX. Yüzyıl Amerikası’nda küçük tarımsal işletmeler Amerika’nın sınır bölgelerindeki geniş alanlara yayıldıkça, buralarda yerleşen çiftçiler ekonomik bireyselcilerin tüm ideallerini kendilerinde topladılar. Buna karşın, ülke nüfusu artıp kentler gittikçe daha büyük bir ekonomik önem kazanınca da kendi işinin sahibi olma düşü küçük tüccarları, bağımsız zanaatkarları ve kendi kendine yeterli profesyonelleri içine alacak biçimde gelişti. XIX. Yüzyıl’ın ikinci yarısında oluşan bir eğilim XX. Yüzyıl’da da sürdü ve ekonomik faaliyetin hacminde ve karmaşıklığında büyük bir sıçrama görüldü. Pek çok endüstri dalındaki küçük işletmeler giderek gelişen ve zenginleşen halkın talep ettiği malları en etkin biçimde üretebilecek büyüklükte çalışabilmekte ve para bulmakta zorlandılar. Bu ortamda yüzlerce ve hatta binlerce işçi çalıştıran modern anonim şirketler giderek daha fazla önem kazandılar. Günümüzde Amerikan ekonomisi tek kişilik tek sahipli işletmeden dünyanın en büyük anonim şirketlerine kadar yayılan çeşitli teşebbüslere sahip olmakla övünmektedir. 1995’te Birleşik Devletler’de 16,4 milyon tarımsal olmayan tek sahipli işletme, 1,6 ortaklık ve 4,5 milyon anonim şirketi içeren toplam 22,5 milyon teşebbüs bulunmaktaydı. | ||
26-02-2007, 14:00 | #44 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| KÜÇÜK İŞLETME Yabancı ziyaretçiler ABD ekonomisinin hiçbir şekilde dev anonim şirketlerin egemenliği altında olmadığını öğrenince şaşırırlar. Ülkedeki bağımsız teşebbüslerin yüzde 99’u 500’den az işçi çalıştırmaktadır. ABD Küçük İşletmeler Yönetimi’ne (KİY) göre bahis konusu küçük teşebbüsler ABD işçilerinin yüzde 52’sini barındırmaktadır. 19,6 milyon dolayında Amerikalı 20’den az, 18,4 milyon 20-99 arasında ve 14,6 milyon da 100-499 arasında işçi bulunduran şirketlerde çalışmaktadır. Bunun aksine 500 ve daha fazla personeli bulunan firmalarda 47,7 milyon Amerikalı çalışmaktadır. Küçük işletmeler Amerikan ekonomisinde sürekli bir hareketlilik kaynağı oluşturmaktadır. 1990-1995 arasında ekonomideki tüm yeni istihdamın dörtte üçünü yaratmışlardır ve bu da 1980’deki katkının çok üstündedir. Ayrıca ekonomiye yeni gurupların girmesine de yol açmışlardır. Sözgelimi kadınlar yoğun biçimde küçük işletmelerde çalışmaktadırlar. 1987-1997 arasında kadınların sahip olduğu işletme sayısı yüzde 89 artarak tahminen 8,1 milyona erişmiştir; kadınların elindeki tek sahipli işletme oranının 2000 yılında toplamın yüzde 36’sına ulaşması beklenmektedir. Küçük işletmeler aynı zamanda daha çok sayıda yaşlıyı ve yarım gün çalışmak isteyen kimseyi işe almak eğilimindedir. Küçük işletmelerin bir özel gücü de değişen ekonomik koşullara hemen ayak uydurabilmeleridir. Çok kez müşterilerini tek tek tanırlar ve yerel gereksinimleri kolaylıkla karşılamaya yatkınlardır. Küçük işletmeler - sözgelimi California’nın “Silikon Vadisi”ndeki ve diğer ileri teknoloji bölgelerindeki bilgisayarla ilgili teşebbüsler - bir teknik yenilik kaynağı oluşturmaktadır. Bilgisayar endüstrisindeki yaratıcıların çoğu işe elde yapılmış makinelerle garajlarında çalışarak başlamış ve bu işletmeler kısa zamanda büyük ve güçlü anonim şirketlere dönüşmüştür. Ulusal ve uluslararası ekonomide hızla büyük rol oynamaya başlayan küçük işletmeler arasında bilgisayar yazılım şirketi Microsoft, paket posta servisi Federal Express, spor giysileri üreticisi Nike, bilgisayar ağı firması America OnLine ve dondurma üreticisi Ben & Jerry’s sayılabilir. | ||
26-02-2007, 14:00 | #45 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Kuşkusuz çok sayıda küçük işletme başarısız olmaktadır; ancak, Birleşik Devletler’de iş hayatındaki başarısızlık bazı ülkelerde olduğu gibi toplumsal küçümseme nedeni sayılmamaktadır. Çok kez başarısızlığın müteşebbise bir deneyim dersi oluşturacağı ve onun bir sonraki girişiminde başarı sağlayabileceği düşünülür. Ekonomistlere göre başarısızlık piyasa güçlerinin nasıl işlediğini sergiler ve daha etkin çalışmayı teşvik eder. Halkın küçük işletmelere gösterdiği büyük saygı ABD Kongresi’nde ve yerel meclislerde onlara yönelik küçümsenmeyecek lobicilik gücü sağlar. Küçük şirketler sağlık ve güvenlik önlemleri gibi konulardaki federal düzenlemelere karşı bağışıklıklar elde etmişlerdir. Kongre ayrıca küçük işletme kurmak ya da yönetmek isteyen bireylere profesyonel ve mali yardım sağlamak amacıyla 1953’te Küçük İşletmeler Yönetimi’ni kurdu (federal ödeneklerin yüzde 35’i küçük işletmelere verilecek ihaleler için ayrılmıştır). KİY tipik bir yıl içinde küçük işletmelere işletme sermayesi ya da bina, makine ve gereç alımı için 10 milyar dolar dolayında kredi vermeyi garanti eder. KİY’nin desteklediği küçük işletme yatırım şirketleri de işletme sermayesi olarak 2 milyar dolarlık yatırım yaparlar. KİY azınlıklara ve özellikle Afrika, Asya ve İspanya kökenli Amerikalılara yönelik programları desteklemeye çalışır. İhracat olasılıkları bulunan küçük işletmeler için pazar ve ortak teşebbüs olanaklarını belirlemek amacıyla iddialı bir program yürütür. KİY ayrıca, emekli yöneticilerin yeni kurulmuş olan ya da zor durumda bulunan işletmelere yönetim yardımında bulunmalarını sağlayan bir programı da destekler. Teknik yardım ve yönetim yardımı yapmak için bireysel eyalet kuruluşları ve üniversitelerle birlikte yaklaşık 900 Küçük İşletme Geliştirme Merkezi işletir. KİY bunlara ek olarak, sellerden, fırtınalardan, tayfunlardan ve diğer felaketlerden zarar gören ev sahiplerine, kiracılara ve her düzeyde işletmeye 26 milyar dolardan fazla düşük faizli kredi sağlamıştır. | ||
26-02-2007, 14:00 | #46 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| KÜÇÜK İŞLETME YAPISI Tek İşletmeci: İşletmelerin çoğunluğu tek sahiplidir, yani onlara tek bir kişi sahip olur ve yönetir. Bu tür işletmelerde teşebbüsün başarı ya da başarısızlığından tümüyle o kişi sorumlu olur. Karları o alır; ancak, teşebbüs zarar eder ve işletme bunu karşılayamazsa işletmeci kişisel varlığını bu yüzden yitirme pahasına faturaları ödemekle yükümlüdür. Tek sahipli işletmelerin diğer işletme türleri karşısında belirli üstünlükleri vardır. Girişken ve kendi kendilerinin patronu olmaktan hoşlanan kişilerin karakterine uygundur. İş sahibinin başkalarına danışma gereği kalmadan çabuk ve kesin kararlar verebilmesi sayesinde esnek işletmelerdir. Yasalar gereği bireysel işletmeciler anonim şirketlerden daha az vergi öderler. Müşteriler de çok kez sorumlu bir kimsenin daha iyi çalışacağına inandıkları için tek sahipli işletmeler onlara çekici gelir. Bu tür işletmelerin üstün olmayan yanları da vardır. İşletmecinin çalışamaz olması ya da ölümü sonucu işletmenin varlıkları bir mirasçıya geçebilir ve o da işi sürdürebilir; fakat, tek sahipli işletme yasal açıdan sona erer. Ayrıca, böyle bir işletme sahibinin biriktirebildiği ya da borç alabildiği paraya bağlı kaldığı için genellikle büyük bir teşebbüs olabilmek için gerekli kaynakları yoktur. | ||
26-02-2007, 14:00 | #47 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| İş Ortaklığı: Bir teşebbüse girişmenin ya da onu genişletmenin bir yolu da iki ya da daha çok sayıda iş sahibi ile ortaklık kurmaktır. Ortaklık müteşebbislerin becerilerinin birleştirilmesine olanak sağlar; sözgelimi bir ortak üretimde yetenekli öteki de pazarlamada usta olabilir. Ortaklıklar hükümetin anonim şirketleri yapmaya zorunlu kıldığı bildirim işlemlerine uymak zorunda değillerdir ve anonim şirketlere oranla daha elverişli vergi yükümlükleri vardır. Ortaklar bireysel olarak kar payları için vergi öderler; ancak, işletmeleri ayrıca vergilendirilmez. Ortaklıkların haklarını ve yükümlülüklerini eyaletler düzenler. İş ortakları genelde her ortağın görevlerini belirten yasal belgeler imzalarlar. Ortaklık sözleşmesinde yönetime katılmayacak ama işletmeye para yatıracak olan “sessiz ortaklar”a da yer verilebilir. Ortaklığın önemli bir sakıncası her ortağın tüm borçlardan sorumlu olması ve herhangi bir ortağın hareketlerinin ötekilerin tümünü de yasal açıdan bağlamasıdır. Sözgelimi eğer bir ortak işletmenin parasını gereksiz işlere harcarsa diğerleri de bu borcu paylaşmak zorundadırlar. Ortaklar ciddi ve sürekli bir anlaşmazlık içinde bulunurlarsa bir başka önemli sakınca daha ortaya çıkabilir. Franchising ve Mağaza Zincirleri: Başarılı küçük teşebbüsler bazan “franchising” denilen yöntemle işlerini genişletirler. Tipik bir franchising düzenlemesinde başarılı bir şirket isminin ve bazı hallerde de ürünlerinin bir birey ya da küçük bir müteşebbis gurubu tarafından satış gelirlerinden belirli kar yüzdesi karşılığı kullanılmasına yetki verir. Kurucu şirket pazarlama deneyimini ve ününü ortaya koyar; buna karşılık franchising hakkı tanınan müteşebbis de bireysel işletmeleri yönetir ve genişlemeye ilişkin yükümlülüklerin ve risklerin büyük bir kesimini üzerine alır. | ||
26-02-2007, 14:01 | #48 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Franchising işine girişmek yeni bir teşebbüse sıfırdan başlamaktan daha masraflı olmakla birlikte bu tür girişimlerin işletilmeleri daha ucuzdur ve başarısızlığa uğramaları olasılığı da daha azdır. Buna bir bakıma büyük ölçüde reklam, dağıtım ve işçi eğitimi yapılması neden olur. Franchising o kadar karmaşık ve yaygındır ki kapsamının ne olduğu konusunda kimsenin tam bir görüşü yoktur. KİY’nin tahminlerine göre 1992’de Birleşik Devletler’de otomobil satış mağazalarını, benzin istasyonlarını, lokantaları, emlak komisyonculuklarını, oteller ve motelleri ve kuru temizleme merkezlerini de içeren yaklaşık 535.000 franchising işletmesi bulunuyordu. Bu 1970’e oranla yüzde 35’lik bir artış demekti. 1975-1980 arasında franchising sistemi içindeki perakendeci işletmelerin satışlarındaki artış bu sisteme dahil olmayanlardaki artışın çok üstündeydi ve 2000 yılına gelindiğinde franchising şirketlerinin ABD’deki perakende satışların yaklaşık yüzde 40’ını gerçekleştirmesi bekleniyordu. Buna karşın, güçlü ekonomi franchising dışında da pek çok teşebbüs olanağı yarattığı için bu sistemin yayılması 1990’larda bir parça yavaşlamış olabilir. Bazı franchising işletmecileri de aynı işi yapan diğer birimleri satın alıp birleşerek kendi sistemlerini kurma yolunu seçtiler. Sears Roebuck & Co. gibi şirketlerin sahip olduğu mağaza zincirleri de yoğun bir rekabet oluşturdu. | ||
26-02-2007, 14:01 | #49 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Mağaza zincirleri büyük ölçüde mal alıp satarak ve bireylerin kendi hizmetlerini kendilerinin yapmalarına ağırlık vererek çok kez küçük mağazalara oranla daha düşük fiyatlar uygulayabilirler. Sözgelimi, Safeway gibi süper market zincirleri müşteri çekmek için düşük fiyatla satış yaparak çok sayıda bağımsız küçük bakkalı piyasadan uzaklaştırmışlardır. Yine de pek çok franchising işletmesi ayakta kalabilmektedir. Bazı bireysel işletme sahipleri diğerleriyle güç birliği yaparak kendi zincirlerini oluşturmakta ya da kooperatifler kurmaktadırlar. Bu gibi işletmeler çok kez özel mallar satan ya da seçkin müşterileri olan piyasalara hizmet vermektedirler. | ||
26-02-2007, 14:01 | #50 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| ANONİM ŞİRKETLER Çok sayıda küçük ve orta boy şirketin varlığına karşın büyük işletme birimleri Amerikan ekonomisinde başat bir rol oynamaktadırlar. Büyük şirketler pek çok kişiye mal ve hizmet sağlayabilirler ve çok kez küçük işletmelere oranla daha etkin çalışabilirler. Büyük miktarlarda mal aldıkları ve birim başına düşen maliyet daha küçük olduğu için ürünlerini daha ucuza satabilirler. Tüketicilerin çoğunluğu satın aldıkları malların belirli bir nitelikte olmasını garantilediğini düşündükleri tanınmış “markalar”a yöneldikleri için bahis konusu şirketler piyasada daha üstün bir konum elde ederler. Büyük işletmelerin araştırmaya ve yani mallar geliştirmeye ayırabilecekleri parasal kaynakları küçük şirketlere oranla daha çok olabileceği için genel ekonomide de büyük bir önem taşırlar. Ayrıca, genelde daha çeşitli iş olanakları sağlarlar, daha sağlam iş güvencesi verirler, daha yüksek ücret öderler ve daha iyi sağlık ve emeklilik koşulları sunarlar. Bunlara karşın, Amerikalıların büyük şirketlere ilişkin görüşleri pek kesin değildir; bir yandan ekonominin iyi işlemesine yaptıkları önemli katkıları kabul ederken bir yandan da yeni teşebbüslerin ortaya çıkmasını engelleyip tüketicilerin seçim şanslarını ortadan kaldıracak kadar güçlenmelerinden korkarlar. Kaldı ki, büyük anonim şirketler de zaman zaman değişen ekonomik koşullara ayak uyduramayacak kadar esneklikten yoksun olduklarını kanıtlamışlardır. Sözgelimi otomobil üreticileri 1970’lerde yükselen benzin fiyatları yüzünden daha küçük ve daha az benzin tüketen otomobillere karşı bir talep doğmakta olduğunu pek geç anladılar. Bunun sonucu olarak da iç piyasanın büyük bir kesimini yabancı imalatçılara ve özellikle de Japonya’ya kaptırdılar. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
| |