Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > İktisat

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 26-02-2007, 14:13   #61
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bazı şirketler iş dünyasındaki güçlerini arttırmak için birleşmek yerine rakipleriyle ortak teşebbüslere girişmeyi denediler. Bu yoldaki düzenlemeler de şirketlerin işbirliği yapmaya karar verdikleri alanlarda rekabeti ortadan kaldıracağı için piyasa düzeni karşısında tekellerin yarattığının aynı bir tehdit oluşturmaktadır. Buna karşın, federal antitröst kuruluşları bazı ortak girişimlerin yararlı olacağına inandıkları için onları onayladılar.

Pek çok Amerikan şirketi de ortak araştırma ve geliştirme faaliyetine girişmiştir. Şirketler ortak araştırmaları geleneksel olarak temelde ticaret örgütleri aracılığıyla yürütmekte ve ancak böylelikle çevre ve sağlık düzenlemelerine uymaktadırlar. Buna karşılık, yabancı şirketlerin ürün geliştirme ve imalat konularında işbirliği yaptıklarını gören Amerikan şirketleri tüm araştırmayı kendileri yürütecek kadar zamana ve paraya sahip olmadıkları kanısına vardılar. Bazı belli başlı araştırma konsorsiyumları arasında Yarı İletken Araştırma Konsorsiyumu ve Yazılım Üretkenlik (prodüktivite) Konsorsiyumu bulunmaktadır.

Büyük rakipler arasındaki işbirliğinin en çarpıcı örneği 1991’de oluştu ve dünyadaki en büyük bilgisayar şirketi olan International Business Machines (IBM) ile bireysel bilgisayarların öncüsü Apple Computer çeşitli bilgisayarlarda kullanılabilecek bir işletme sistemi yazılımı yaratmak için biraraya geldiler. Benzeri bir işletme sistemi yazılımı hazırlamak için IBM ile Microsoft arasında işbirliği yapılması önerisi 1980’lerin ortalarında sonuçsuz kalmış ve Microsoft piyasaya egemen olan kendi yazılımı Windows sistemini geliştirmişti. 1999’da IBM de piyasaya yeni girmiş olan güçlü Dell Computer şirketiyle birlikte yeni bilgisayar teknolojileri geliştirmek için anlaştı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:13   #62
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bir dizi şirketin yeniden örgütlenmesine ve elden çıkarılmasına yol açan 1960’lardaki ve 1970’lerdeki birleşme dalgası gibi en yeni birleşme dönemi de şirketlerin faaliyetlerini yeniden yapılandırma çabalarına sahne oldu. Gerçekten de, küresel rekabetin giderek artması Amerikan şirketlerini daha yalın ve daha etkin olmak için büyük çaba harcamaya yöneltti. Pek çok şirket gelecek vaad etmediğini düşündüğü malların üretimini durdurdu, ikincil firmalar ya da birimler oluşturdu, birçok fabrikayı, depoyu ve perakende satış birimlerini birleştirdi ya da kapattı. Bahis konusu küçülme dalgasına kapılan ve aralarında Boeing, AT&T ve General Motors da bulunan çok sayıda şirket birçok yöneticisini ve alt düzey görevlisini işten çıkardı.

Pek çok imalat firmasında personel sayısının azaltılmasına karşın ekonomi 1990’lardaki yükseliş sırasında işsizliği düşük düzeyde tutabilecek kadar esnekti. Gerçekten de, işverenler nitelikli yüksek teknoloji işçileri bulmak için koşuşturmak zorunda kaldılar ve imalat sektöründe artan üretkenlik (prodüktivite) yüzünden açıkta kalan işgücünü de hizmet sektörü kaptı. Fortune dergisinin listesindeki en büyük 500 ABD endüstri şirketindeki işçi sayısı 1986’da 13,4 milyon iken 1994’te 11,6 milyona düştü. Buna karşın Fortune çözümleme yöntemini değiştirip hizmet sektöründeki şirketleri de hesaba katarak her sektörü kapsayan en büyük 500 şirketi listesine alınca 1994 yılında bu sayı 20,2 milyon oldu ve 1999’da da 22,3 milyona yükseldi.

Ekonominin uzun süreli canlılığı ve Amerikan iş dünyasındaki birleşmeler ve diğer birliktelikler sayesinde 1988-1996 yılları arasında şirketlerin ortalama boyu büyüdü ve çalıştırdıkları görevli sayısı da 17.730’dan 18.654’de yükseldi. Sözü edilen durum, birleşmeleri ve yeniden yapılanmaları izleyen işten çıkarmalara ve küçük şirketlerin ve çalıştırdıkları görevlilerin sayısındaki büyük artışa karşın gerçekleşti.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:13   #63
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

BÖLÜM V
HİSSE SENETLERİ, MALLAR VE BORSALAR
Birleşik Devletler’deki sermaye piyasaları kapitalizmin kanını oluştururlar. Şirketler fabrikaların ve iş yerlerinin kurulması, uçakların, trenlerin, gemilerin, telefon hatlarının ve benzeri varlıkların üretilmesi, araştırma ve geliştirme faaliyetleri yapılması ve pek çok diğer şirket çalışmasının yürütülmesi için gerekli parayı toplayabilmek için bahis konusu piyasalara yönelirler. Paranın büyük bir kesimi emeklilik fonları, sigorta şirketleri, bankalar, vakıflar, yüksek okullar ve üniversiteler gibi temel kuruluşlar tarafından sağlanır. Bireyler de gittikçe artan biçimde bu sürece katılmaya başlamışlardır. Yukarıda Bölüm III’te balirtildiği gibi 1990’ların ortalarında ABD’deki ailelerin yüzde 40’ından fazlasının elinde hisse senedi bulunmaktaydı.

İleride başka bir amaçla kullanmak için paraya gereksinimleri olduğunda ellerindeki hisse senetlerini satabileceklerini bilmeselerdi pek az yatırımcı bir şirkette pay sahibi olmak isterlerdi. Menkul kıymetleri borsaları ve diğer sermaye piyasaları yatırımcıların sürekli biçimde hisse senedi alıp satmalarını kolaylaştırır.

Borsalar Amerikan ekonomisinde çeşitli başka roller de oynarlar. Yatırımcılar için bir gelir kaynağı oluştururlar. Hisse senetlerinin ve diğer parasal varlıkların değeri artınca yatırımcılar daha zengin olurlar; çok kez bu ek gelirlerini harcarlar ve böylelikle satışlar ve ekonomik büyüme teşvik edilmiş olur. Ayrıca, yatırımcılar şirketlerin gelecekte ne kadar kar elde edeceğine ilişkin beklentilerine dayanarak her gün hisse senedi alıp sattıkları için hisse senedi fiyatları da şirket yöneticileri açısından yatırımcıların firmalarını nasıl değerlendiği konusunda her an başvurulabilecek bir bilgi kaynağı oluşturur.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:14   #64
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Hisse senedi değerleri yatırımcıların hükümet politikalarına yönelik tepkilerini de yansıtır. Eğer yatırımcılar hükümetin benimsediği politikaların ekonomiye zarar vereceğine ve şirket karlarını olumsuz yönde etkileyeceğine inanırlarsa borsa geriler; buna karşılık, anılan politikanın ekonomiye yardımcı olacağına inanırlarsa borsa yükselir. Eleştiriciler zaman zaman Amerikan yatırımcılarının kısa vadeli kar amacına çok yoğun bir biçimde odaklandıklarını ileri sürerler; onlara göre, gerek şirketler gerekse politika yapıcıları uzun vadede yararlı olabilecek belirli adımları atmaya çekinirler; çünkü, bu adımların hisse senedi fiyatlarını düşürebilecek kısa vadeli düzenlemeler yapılmasını gerektirebileceğini düşünürler. Borsalar milyonlarca yatırımcının milyonlarca kararını yansıttığı için bu varsayımın doğruluğunu sağlıklı olarak belirleyebilecek bir yöntem de bulunmamaktadır.

Amerikalılar yine de çok sayıda alıcı ve satıcının her gün milyonlarca işlem yapmalarını sağlayan menkul kıymetler borsalarının ve diğer sermaye piyasalarının etkinliğinden gurur duyarlar. Söz konusu piyasalar başarılarını kısmen bilgisayar kullanımına borçludurlar; fakat aynı zamanda gelenek ve güvene, yani komisyoncuların birbirlerine karşı besledikleri güvene ve müşterilerinin satılan hisse senetlerini hemen getirecekleri ve aldıklarının parasını da ödeyecekleri konusunda duydukları güvene de borçludurlar. Bahis konusu güven zaman zaman kötüye kullanılır; ancak, federal hükümet geçtiğimiz yarım yüzyıl boyunca dürüst ve eşit işlem yapılmasını sağlamak konusunda önemi gittikçe artan bir rol oynamıştır. Bunun sonucu olarak ta borsalar ekonominin sürekli büyümesine yol açan bir yatırım fonu kaynağı ve çok sayıda Amerikalıyı ülke zenginliğini paylaşmasını sağlayan bir araç olarak gelişmişlerdir.

Borsaların etkin bir biçimde işleyebilmesi için serbest bilgi akışına gereksinim vardır. Bu olmazsa yatırımcılar gelişmeleri izleyemeyecekleri gibi hisse senetlerinin gerçek değerini de sağlıklı olarak anlayamazlar. Çok sayıda bilgi kaynağı sayesinde borsadaki olası gelişmelerin günü gününe, saati saatine ve hatta dakikası dakikasına yatırımcılar tarafından izlenmesine olanak yaratılır. Şirketler ne durumda olduklarını hisse senedi sahiplerine duyurmak için yasa gereği üç ayda bir gelir raporu, her yıl daha kapsamlı bir rapor ve vekalet bildirimleri yayınlamakla yükümlüdürler. Yatırımcılar ayrıca bir önceki borsa seansında hangi hisse senetlerinin el değiştirdiğini öğrenmek amacıyla günlük gazetelerin borsa sayfalarını izleyebilirler. Borsalardaki işlemleri genel olarak değerlendiren çeşitli endeksleri de inceleyebilirler. Bu endekslerin en tanınmışı 30 önemli hisse senedinin izlendiği Dow Jones Endüstri Ortalaması’dır (Dow Jones Industrial Avarage – DJIA). Yatırımcılar ayrıca belirli senetlerle ilgili gelişmeleri çözümleyen dergi ve bültenlere de abone olabilirler. Bazı kablolu televizyon programlarında hisse senedi fiyatlarındaki gelişmeler konusunda kesintisiz yayın yapılmaktadır. Günümüzde yatırımcılar İnternet aracılığıyla da belirli hisse senetleri konusunda istedikleri an bilgi edinebilmekte ve hatta senet alım-satımı bile yapabilmektedirler.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:14   #65
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

MENKUL KIYMETLER BORSALARI
Sürümde binlerce hisse senedi bulunmasına karşın bunlar arasında en büyük, en iyi tanınmış ve en çok alım-satım gören şirketlerin hisse senetleri genelde New York Menkul Kıymetler Borsası’na (New York Stock Exchange - NYSE) kayıtlıdır. Borsa’nın geçmişi bir gurup aracının New York kentinde Wall Street’teki (Wall Sokağı) bir çınar ağacının altında toplanıp hisse senetlerinin nasıl alınıp satılacağına ilişkin belirli kurallar saptadıkları 1792 yılına kadar uzanır. 1990’ların sonlarına gelindiğinde NYSE’de 3.600 değişik hisse senedi kayıtlıydı. NYSE’de 1.366 üye ya da aracı şirket tarafından büyük paralar ödenerek satın alınan ve bireyler adına hisse senedi alıp satmak için kullanılan “yer” vardır. Borsa ile aracı şirketler arasında iletişim elektronik olarak yapılır. Fiyatları bildirebilmek ve siparişleri alabilmek için 200 mil (yaklaşık 320 kilometre) fiber-optik kablo döşenmesi ve 8.000 telefon bağlantısı kurulması gerekmiştir.

Hisse senetleri nasıl alınıp satılır? Sözgelimi California’da bir öğretmen denizaşırı geziye çıkmak istesin. Gezi giderlerini karşılamak için elindeki 100 adet General Motors hisse senedini satmaya karar verir. Müşterisi olduğu aracıyı arar ve senetlerini en kısa sürede en iyi fiyattan satmasını ister. Aynı gün Florida’daki bir mühendis, biriktirdiği parayı 100 adet General Motors hisse senedi almak için kullanmayı düşünür ve kendi aracısını arayıp piyasadaki fiyattan 100 senet “satın alma”sı için emir verir. Her iki aracı bu emirleri NYSE’deki temsilcilerine ileterek gerekli pazarlığa başlamalarını isterler. Tüm bunlar bir dakikadan daha kısa bir zaman içinde gerçekleşir. Sonuçta öğretmen parasını mühendis de hisse senetlerini alır ve aracılarına gereken komisyonu öderler. Söz konusu işlem borsadaki diğer işlemler gibi açıkça yapılır ve sonuçlar ülkedeki her bir borsa kuruluşuna elektronik ortamda duyurulur.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:14   #66
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu süreçte yaşamsal bir rol oynayan borsa “uzmanları” alım ve satım emirlerini ustaca uyuşturup piyasanın düzenli bir biçimde işlemesini sağlarlar. Yeterli alıcı ya da satıcı bulunmadığı durumlarda gerekirse uzmanlar kendileri de hisse senedi alır ya da satarlar.

Enerji endüstrisine ilişkin çok sayıda hisse senedinin kayılı bulunduğu ve daha küçük bir kuruluş olan Amerikan Menkul Kıymetler Borsası da Wall Sokağı bölgesindedir ve aşağı yukarı NYSE gibi çalışır. Diğer bazı büyük ABD kentlerinde de daha küçük bölgesel menkul kıymetler borsaları vardır.

En yoğun hisse senedi alışverişi Hisse Senedi Alım-Satımcıları Otomatikleştirilmiş Fiyat Ulusal Derneği (National Association of Securities Dealers Automated Quotation – NASDAQ) sistemi çerçevesinde yapılır. Tezgah üstü borsası denilen ve yaklaşık 5.240 değişik hisse senedinin alım-satımını düzenleyen bu kuruluş belirli bir mekanda faaliyet göstermez; hisse senedi ve bono alım-satımcılarının oluşturdukları bir elektronik iletişim ağıdır. Tezgah üstü işlemleri denetleyen Hisse Senedi Aracıları Ulusal Derneği yasa dışı çalıştığı ya da borçlarını ödeyemez duruma geldiği anlaşılan şirketleri ya da aracıları sistemden uzaklaştırma yetkisine sahiptir. Bahis konusu piyasada işlem gören hisse senetlerinin çoğu daha küçük ve daha istikrarsız şirketlere ait olduğu için NASDAQ diğer iki büyük borsadan daha riskli bir piyasa olarak bilinir. Buna karşılık yatırımcılara pek çok fırsat sunar. 1990’larda hızla büyüyen ileri teknoloji hisse senetlerinin çoğunluğu NASDAQ’ta işlem görmüştür.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:14   #67
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

BİR YATIRIMCILAR ÜLKESİ

Menkul kıymetler borsalarında eşi görülmemiş bir yükselmeye hisse senedi sahibi olmaktaki kolaylık da eklenince bireyler 1990’larda borsalarda büyük ölçüde işlem yapmaya başladılar. New York Borsası’nda ya da diğer adıyla “Büyük Tabela”da 1980’de bir yılda 11,4 milyar hisse el değiştirmişken bu sayı 1998’de 169 milyar oldu. 1989-1995 yılları arasında ABD’de doğrudan doğruya ya da emeklilik fonları gibi aracılar kullanarak hisse senedi sahibi olmuş bulunan ailelerin oranı toplamın yüzde 31’inden yüzde 41’ine yükseldi.

Bireylerin parasını alıp onlar adına çeşitli hisse senedi portföylerine yatırım yapan karşılıklı fonlar sayesinde halkın borsa faaliyetlerine katılması çok kolaylaştı. Karşılıklı fonlar kendilerini bu iş için yeterli bulmayan ya da binlerce hisse senedi arasında seçim yapmaya zamanı olmayan küçük yatırımcıların paralarını profesyoneller aracılığıyla değerlendirmelerine olanak yaratırlar. Sözü edilen kuruluşların elinde çeşitli hisse senedi gurupları bulunduğu için yatırımcıları bireysel hisselerin değerinde görülebilecek ani değişikliklere karşı belirli bir ölçüde korumuş olurlar.

Her biri değişik türde yatırımcıların gereksinimlerini ve önceliklerini karşılayacak biçimde düzenlenmiş düzinelerce karşılıklı fon vardır. Bazı fonlar kısa sürede gelir sağlamaya yönelikken bazıları da uzun vadede sermaye değeri yükselişi yaratmaya çalışırlar. Bazıları ihtiyatlı bir biçimde yatırım yaparlar; buna karşın, bazıları da daha büyük kazanç elde etmek umuduyla daha büyük risklere atılırlar. Bazılarının sadece belirli endüstrilere ya da yabancı şirketlere ait hisse senetleriyle ilgilenmelerine karşılık bazıları da değişken piyasa stratejileri uygularlar. Bahis konusu fonların sayısı 1980’de 524 iken 1998 sonunda 7.300’e fırladı.

Sağlıklı kazanç elde etmenin ve geniş bir seçenek alanına sahip olmanın çekiciliği nedeniyle Amerikalılar 1980’lerde ve 1990’larda karşılıklı fonlara büyük ölçüde yatırım yaptılar. 1990’ların sonlarında yatırımcıların karşılıklı fonlarda 5,4 trilyon dolarları vardı; bu fonlarda parası olan aile oranı da 1979’da yüzde 6’dan 1997’de yüzde 37’ye çıktı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:14   #68
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

HİSSE SENEDİ FİYATLARI NASIL BELİRLENİR

Hisse senedi fiyatları çeşitli ögelerin hiçbir uzman tarafından sağlıklı olarak anlaşılamayacak ya da önceden kestirilemeyecek bir biçimde birleşmesi sonucunda belirlenir. Ekonomistlere göre fiyatlar genelde şirketlerin gelecekteki para kazanma kapasitelerini yansıtır. Yatırımcılar gelecekte önemli kar edineceğini bekledikleri şirketlerin hisse senetlerine yönelirler; çok kişi bu gibi şirketlerin hisse senetlerini almak istedikleri için de söz konusu senetlerin fiyatı yükselir. Buna karşın, yatırımcılar geleceği pek parlak olmayan şirketlerin hisse senetlerini almaktan kaçınırlar; az sayıda birey böyle senetleri almak isteyeceği ve çok sayıda birey de onları elden çıkarmaya çalışacağı için fiyatlar düşer.

Yatırımcılar hisse senedi almaya ya da satmaya karar verirlerken iş çevrelerinin genel durumunu ve geleceğini, yatırım yapmayı düşündükleri şirketin parasal konumunu ve gelişme olasılıklarını incelerler ve hisse senedi getirilerinin geleneksel düzeyin altında mı üstünde mi olduğuna bakarlar. Faiz oranlarındaki eğilimler de hisse senedi fiyatlarını önemli ölçüde etkiler. Faiz oranlarının yükselmesi genelde hisse senedi fiyatlarını düşürür; çünkü, bu kısmen ekonomik faaliyetlerdeki genel yavaşlamanın ve şirket karlarındaki azalmanın habercisidir, kısmen de yatırımcıların borsayı bırakıp yüksek faiz getiren başka alanlara yönelmelerini teşvik eder. Bunun aksine, faiz oranlarının düşmesi hem daha kolay borç alınabileceği ve daha hızlı büyüme sağlanabileceği anlamına geldiği hem de faiz getiren yeni alanların yatırımcılar açısından çekiciliğini yitirmesi sonucunu doğurduğu için çok kez hisse senedi fiyatlarının yükselmesine yol açar.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:14   #69
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Buna karşılık, belirli başka ögeler durumu karmaşıklaştırır. İlk olarak, yatırımcılar genellikle o andaki getirileri göz önünde tutmak yerine belirsiz bir geleceğe yönelik beklentilerine uyarak hisse senedi alırlar. Bahis konusu beklentiler de çok kez mantıklı ve doğru olmayan çeşitli faktörlerin etkisinde kalır. Bu nedenle fiyatlar ve getiriler arasındaki kısa vadeli bağ çok zayıf olabilir.

İvme de hisse senedi fiyatlarını etkileyebilir. Fiyatların yükselmesi doğal olarak daha çok sayıda alıcıyı piyasaya çeker ve bunun üzerine fiyatlar daha da yükselir. Onları ileride daha da yüksek bir fiyatla satma beklentisi içinde hisse senedi alan spekülatörler de bu yükselme baskısını arttırırlar. Uzmanlar hisse senedi fiyatlarının sürekli yükselişini “ayı” piyasası olarak tanımlarlar. Spekülasyon humması daha fazla sürdürülemeyince fiyatlar düşmeye başlar. Fiyatların düşmesinden endişelenen yatırımcıların sayısı çoğalınca ellerindeki hisse senetlerini satmaya çalışırlar ve bu da düşüş eğilimini hızlandırır. Bu duruma ise “boğa” piyasası denir.

PİYASA STRATEJİLERİ

Ellerindeki hisse senetlerini uzun süre tutmaya razı olan yatırımcılar başka finansal yatırımlar yapmak yerine menkul kıymetler borsasına yönelince XX. Yüzyıl’ın büyük bir bölümünde daha yüksek gelir sağladılar.

Hisse senedi fiyatları kısa vadede çok oynak olabilir ve bu nedenle de borsadaki düşüş sırasında ellerindeki senetleri satan yatırımcılar kolayca zarara uğrayabilirler. Sözgelimi, Amerika’daki en büyük karşılıklı fon kuruluşlarından birinin ünlü bir eski başkanı olan Peter Lynch, 1998’de, ABD hisse senetlerinin geçmiş 72 yılın 20’sinde değer yitirdiğini söyledi. Lynch’e göre, borsanın 1929’daki çöküşünde değer yitiren hisse senetlerinin eski değerine yükselmesi için yatırımcıların 15 yıl beklemeleri gerekti. Buna karşılık, ellerindeki senetleri 20 yıl ya da daha uzun süreyle bekleten bireylerin hiç kaybı olmadı. Federal hükümetin Genel Muhasebe Dairesi tarafından Kongre’ye sunulmak amacıyla hazırlanan bir incelemede, 1926’dan beri yaşanan en kötü 20 yıllık dönemde hisse senedi fiyatlarının yüzde 3 arttığı belirtildi. En iyi 20 yıl içindeyse fiyatlar yüzde 17 yükseldi. Bunun aksine, hisse senedi yerine en yaygın yatırım aracı olan 20 yıl vadeli tahvillerin getirisi yüzde 1’le yüzde 10 arasında değişti.

Anılan incelemelere dayanan ekonomistler çeşitli hisse senetlerini içeren bir portföy oluşturup uzun süre ellerinde tutan küçük yatırımcıların en yüksek getiriyi sağladıkları sonucuna varmışlardır. Buna karşın, bazı yatırımcılar kısa vadede daha yüksek gelir sağlayacaklarını umarak belirli riskleri göze alırlar. Bu amaçla da çeşitli stratejiler geliştirirler.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:15   #70
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Teminat Karşılığı Hisse Senedi Alımı: Amerikalılar krediyle pek çok şey alırlar ve hisse senetleri de bunun dışında kalmaz. Belirli yatırımcılar yüzde elli 50 peşin ödeyip kalanı için de aracılarına borçlanarak “teminat karşılığı” hisse senedi satın alabilirler. Teminat karşılığı alınan hisse senetleri değer kazanırsa bu yatırımcılar onları satıp aracılarına olan borçlarını, faizleri ve komisyonu ödeyebilir ve yine de kar sağlayabilirler. Eğer senetler değer yitirirse aracı bir “teminat çağrısı” yapar ve yatırımcıyı hesabına ek para ödemeye zorlar ve böylelikle alacağı olan para hisse senetleri değerinin yarısından az bir miktarda kalır. Yatırımcı nakit ödeyemezse aracı senetlerin bir kısmını zararına satıp borcu karşılar.

Teminat karşılığı hisse senedi alımı bir tür finansal kaldıraçtır. Yüksek risk taşıyan işlemlere girişerek kumar oynamak isteyen spekülatörlere daha çok hisse senedi alma fırsatı yaratır. Eğar yatırıma ilişkin kararları doğruysa spekülatörler daha büyük bir kar elde edebilirler; fakat, piyasayı yanlış değerlendirirlerse daha büyük zarara uğrayabilirler.

ABD’nin merkez bankası olan Federal Rezerv Kurulu (çok kez “the Fed” adıyla tanınır) yatırımcıların satın alınacak hisse senedi için ödemeleri gereken para miktarını belirleyen en düşük teminat oranlarını saptar. Kurul bu oranları değiştirebilir. Eğer piyasanın canlanmasını amaçlıyorsa düşük oranlar belirler. Spekülatif alımları sınırlamak istediğinde de oranları yüksek tutar. Federal Rezerv Kurulu zaman zaman yüzde 100 ödeme yapılmasını talep eder; fakat, XX. Yüzyıl’ın son yirmi yılı süresince oranı daha çok yüzde 50’de tutmuştur.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 21:50 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580