Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > İktisat

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 28-02-2007, 15:03   #41
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Milletler Cemiyeti, savaşın çözmeden bıraktığı görevleri militarizmin dilinden diplomatik paktların diline çevirmeye girişti. Ludendorff [9] kılıçla “Avrupa’yı örgütlemek”te başarısız olunca, Briand [10] tatlı bir diplomatik söylemle “Avrupa Birleşik Devletleri”ni yaratmaya girişti. Ancak, sonu gelmeyen politik, ekonomik, mali, parasal ve gümrük tarifelerine ilişkin bir dizi görüşme, egemen sınıfların dönemimizin ertelenemez ve yakıcı görevleri karşısındaki iflâslarının panoramasını gözler önüne serdi yalnızca.
Teorik olarak, bu görev şu şekilde formüle edilebilir: Avrupa’nın ekonomik birliği, orada yaşayan halkların kültürel gelişimlerinin tam serbestliği korunurken nasıl garanti altına alınabilir? Birleşmiş Avrupa, koordine edilmiş bir dünya ekonomisi içine nasıl dahil edilecek? Bu sorunun çözümüne ulusun tanrılaştırılması ile değil, ancak tam da tersine üretici güçlerin ulusal devlet tarafından onlara yüklenen prangalardan tamamen kurtarılması ile ulaşılabilir. Ancak askeri ve diplomatik yöntemlerin iflâsı ile demoralize olmuş Avrupa’nın egemen sınıfları, bu göreve bugün tam ters uçtan yaklaşıyor, yani ekonomiyi güç kullanarak günü geçmiş ulusal devlete tâbi kılmaya çalışıyorlar. Procrust yatağı efsanesi büyük bir ölçekte yeniden üretiliyor. Modern teknolojik çalışmalara uygun geniş bir alan açmak yerine, egemenler, ekonominin canlı organizmasını doğrayıp parçalara ayırıyorlar.
Mussolini yeni bir program üzerine konuşmasında “ekonomik liberalizmin”, yani serbest rekabetin saltanatının ölümünü selamladı. Bu düşüncenin kendisi yeni değildir. Tröstler, sendikalar ve karteller çağı serbest rekabeti geçmişe gömeli çok oluyor. Ancak tröstler, sınırlı ulusal pazarlarla, liberal kapitalizmin teşebbüslerine göre daha az uzlaşabilirler. Tekel, dünya ekonomisinin ulusal pazarı bağımlı kılması ile orantılı olarak rekabeti yuttu. Ekonomik liberalizm ve ekonomik milliyetçilik aynı zamanda günü geçmiş hale geldiler. Ekonomik yaşamı, milliyetçilik cesedinden virüs aşılayarak koruma girişimleri, faşizm adlı bir kan zehirlenmesi ile sonuçlandı.
İnsanlığın tarihsel yükselişini sağlayan şey, mümkün olan en yüksek miktarda ürüne en az emek harcayarak ulaşma dürtüsüdür. Kültürel gelişimin bu maddi temeli bize toplumsal rejimleri ve politik programları değerlendirebileceğimiz en esaslı kriterleri de sağladı. İnsan toplumu alanında emeğin üretkenliği yasası, mekanikteki yer çekim yasası ile aynı önemdedir. Köleliğin yamyamlık, serfliğin kölelik, ücretli emeğin serflik karşısındaki zaferi tarafından tayin edilen, gelişimin dışında kalmış toplumsal oluşumların yok oluşu ancak bu acımasız yasanın kanıtıdır. Emeğin üretkenliği yasası, yolunu, düz bir hat üzerinde değil, çelişik bir tarzda, ani hamleler ve geri çekilmelerle, sıçramalar ve zikzaklarla, yolu üstündeki coğrafi, antropolojik ve toplumsal engelleri aşarak bulur. Tarihte bu kadar çok olan “istisnalar”, gerçekte sadece “kuralın” kendine özgü kırılmalarıdır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 28-02-2007, 15:03   #42
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

On dokuzuncu yüzyılda, en yüksek emek üretkenliği için mücadele, çoğunlukla, çevrimsel dalgalanmalar aracılığıyla kapitalist ekonominin dinamik dengesini sağlayan serbest rekabet biçimini aldı. Ancak tam da ilerici rolü nedeniyle rekabet, tröstlerin ve sendikaların inanılmaz boyutlarda yoğunlaşmasına neden oldu ve bu da sırasıyla ekonomik ve toplumsal çelişkilerin yoğunlaşması anlamına geliyordu. Serbest rekabet, civciv yerine bir timsaha kuluçkaya yatan bir tavuğa benziyor. Soyunu devam ettirmeyi başaramaması hiç de şaşırtıcı değil!
Ekonomik liberalizm miladını tamamen doldurmuştur. Onun Mohikanları giderek daha az inançla güçlerin otomatik etkileşimine başvuruyorlar. Gökdelen tröstleri insan ihtiyaçları ile örtüştürebilmek için yeni yöntemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Toplumun ve ekonominin yapısında radikal değişiklikler olmalıdır. Fakat yeni yöntemler eski alışkanlıklarla ve sonsuz kez daha önemlisi, eski çıkarlarla çelişmektedir. Emeğin üretkenliği yasası, kendisinin diktiği duvarları azgınca dövüyor. Modern ekonomik sistemin muazzam krizinin temelinde yatan şey işte budur.
Ulusal ve uluslararası ekonominin yıkıcı eğilimlerinden bihaber muhafazakâr politikacılar ve teorisyenler, aşırı gelişen teknolojinin mevcut kötülüklerin esas nedeni olduğu değerlendirmesine meyletmektedirler. Daha trajik bir paradoksu kurgulamak gerçekten de zor! Bir Fransız politikacı ve sermayedar olan Joseph Caillaux [11], kurtuluşu mekanizasyonun ilerlemesi üzerine yapay sınırlamalarda görmektedir. Böylece liberal doktrinin en aydınlanmış temsilcileri aniden yüzyıllarca öncesinin dokuma tezgâhlarını parçalayan cahil işçilerinin hislerinden ilham aldılar. Ekonomik ve sosyal ilişkiler alanının nasıl olup da yeni teknolojiye uyarlanacağına dair önümüzdeki görevler tepetaklak edilmekte, üretici güçlerin eski ulusal arenaya ve toplumsal ilişkilere uydurulmak üzere nasıl zapt edileceği ve biçileceği sorunu olarak gösterilmektedir. Timsahın tavuk yumurtasına nasıl geri sokulacağı fantastik sorununu çözmek için sarf edilecek çabalar üzerine Atlantik’in her iki yakasında da en ufak bir zihinsel enerji harcanmamıştır. Ultra-modern ekonomik milliyetçilik, kendi öz gerici karakteri tarafından kati suretle mahkûm edilmiştir; insanın üretici güçlerine engel olmakta ve onları zayıflatmaktadır.
Kapalı ekonomik politikalar, diğer ülkelerin ekonomi ve kültürlerini başarıyla verimli kılabilen sanayi dallarının yapay olarak daraltılması anlamına gelir. Aynı zamanda da ulus toprağında yeşerebilmesi için elverişli koşulların olmadığı sanayi dallarının yapay olarak oluşturulması anlamına gelir. Ekonomik kendine yeterlilik uydurması böylece her iki yönde de korkunç genel harcamalara neden olur. Bu da enflasyon demektir. On dokuzuncu yüzyıl boyunca, değerin evrensel bir ölçüsü olarak altın, adına layık tüm parasal sistemlerin temeli oldu. Altın standardından ayrılışlar, dünya ekonomisini, tarife duvarlarının yaptığından bile daha başarılı bir şekilde böler. İç ilişkilerin kargaşasının ve uluslar arasındaki ekonomik bağların kargaşasının bizzat ifadesi olan enflasyon, kargaşayı şiddetlendirir ve onun işlevsel halden organik hale dönüşmesine yardımcı olur. Böylece “ulusal” para sistemi, ekonomik milliyetçiliğin uğursuz eserini taçlandırmaktadır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 28-02-2007, 15:03   #43
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu okulun en gözüpek temsilcileri, kendilerini ulusun kapalı bir ekonomi altında yoksullaşırken daha “birleşik” hale gelmesi (Hitler) ve dünya pazarının öneminin düşmesi ile dış çatışma nedenlerinin de azalması olasılıkları ile teselli ediyorlar. Böylesi umutlar, sadece otarşi doktrininin hem gerici ve hem de büsbütün ütopya olduğunu teşhir etmektedir. Gerçek, geleceğin korkunç çarpışmalarının laboratuvarının aynı zamanda milliyetçiliğin üreme alanları olduğudur; emperyalizm aç bir kaplan gibi yeni bir sıçrama için kendini toparlamak üzere ulusal inine çekiliyor.
Gerçekten de, kendilerini ırkın “ebedi” yasalarına dayandırıyormuş görünen ekonomik milliyetçilik teorileri, dünya krizinin gerçekte ne kadar umutsuz olduğunu göstermektedir –katı gereksinimin faziletlerini ortaya koyan klasik bir örnek. Tanrının unuttuğu küçük bir istasyonda, kazaya uğramış bir trenin çıplak banklarda soğuktan titreyen yolcuları, tahammüllü bir şekilde, birbirlerini kulun rahatlığının ruhu ve bedeni yoldan çıkardığına inandırabilirler. Ama hepsi de vücutlarını temiz çarşafların arasına atabilecekleri bir yere kendilerini götürecek bir lokomotifin hayalini kurarlar. Tüm ülkelerdeki iş dünyasının ilgilendiği ilk şey, ulusal pazarın sağlam yatağında komada bile olsa dayanmak, bir şekilde hayatta kalmaktır. Ancak tüm bu istenmeyen çilekeşlik, yeni bir dünya “konjonktürünün”, yeni bir ekonomik dönemin güçlü bir makinesine olan hasrettir.
O gelecek mi? Tahminler, bunun, hepten imkânsız değilse bile, bütün ekonomik sistemin mevcut yapısal tahribatı nedeniyle zor olduğunu gösteriyor. Eski sınai çevrimler, sağlıklı bir vücudun kalp atışları gibi sürekli bir ritme sahiptiler. Savaştan bu yana, ekonomik evrelerin düzenli dizilişini artık gözlemlemiyoruz; yaşlı kalp tekliyor. Üstelik, sözde devlet kapitalizmi politikası mevcuttur. Sürekli hareket halindeki çıkarların ve toplumsal tehlikelerin basıncıyla, hükümetler, birçok durumda sonuçlarını kendilerinin dahi önceden göremeyeceği acil tedbirlerle ekonomi alanına dalmaktadırlar. Ancak, planlı denetimdeki bilinçli girişimler gibi ekonomik güçlerin temel faaliyetini de uzun süreliğine altüst edecek yeni bir savaş olasılığı bir tarafa bırakılacak olsa bile, İngiltere’deki ve bir dereceye kadar da Amerika’daki mevcut elverişli belirtiler, baharı getirmeyen ilk kırlangıçlar olduklarını sonradan kanıtlasalar da, kanıtlamasalar da, biz yine de kriz ve çöküşten canlanmaya doğru bir dönüş noktasını güvenle öngörebiliriz. Krizin yıkıcı işlevi, yoksullaşmış insanlığın yeni bir mal kitlesine ihtiyaç duyacağı noktaya –tabii eğer henüz ulaşamamışsa– ulaşmalıdır. Bacalar tütecek, tekerlekler dönecek. Ve canlanma yeteri kadar olgunlaştığında iş dünyası uyuşukluğundan silkinip kurtulacak, dünün derslerini çarçabuk unutacak ve özveri teorilerini yazarlarıyla birlikte hor görüp, bir kenara fırlatacaktır.
Ancak beklenen canlanmanın yaratacağı olanakların, mevcut krizin derinliğine tekabül etmesini ummak en büyük hayal olacaktır. Çocukluk, olgunluk ve yaşlılık zamanlarında kalp farklı tempolarda atar. Kapitalizmin yükselişi sırasında üst üste gelen krizlerin geçici bir karakteri vardır ve üretimdeki geçici düşüş, sonraki dönem tarafından fazlasıyla telâfi edilir. Şimdi hiç de öyle değil. Çöküş dönemlerinin giderek daha fazla derinleştiği, ekonomik canlanma dönemlerinin ise kısa ömürlü oldukları bir çağa girdik. Zayıf inekler şişman olanları hiç bir iz bırakmadan bir çırpıda mideye indiriyor ve yine de açlıktan böğürmeye devam ediyorlar.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 28-02-2007, 15:04   #44
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Tüm kapitalist devletler, ekonomik barometre yükselmeye başladığı andan itibaren daha saldırganca sabırsızlaşacaklar. Yabancı pazarlar için mücadele, eşi benzeri görülmedik bir şekilde keskinleşecek. Otarşinin avantajları üzerine sofu görüşler bir an önce bir kenara kaldırılacak ve aklı başında ulusal uyum planları çöp sepetine fırlatılacak. Bu, sadece patlayıcı dinamikleri ile Alman kapitalizmi veya gecikmiş ve açgözlü Japon kapitalizmi için uygun olmakla kalmaz, aynı zamanda yeni çelişkilerine rağmen hâlâ güçlü olan Amerikan kapitalizmine de uyar.
Birleşik Devletler kapitalist gelişimin en kusursuz tipini temsil etmekteydi. Kendi iç ve görünüşte bitmez tükenmez pazarının göreli dengesi, Birleşik Devletler’e Avrupa üzerinde kesin bir teknik ve ekonomik üstünlük sağladı. Ancak Dünya Savaşına müdahalesi gerçekten de onun kendi iç dengelerinin çoktan bozulmuş olduğu gerçeğinin bir ifadesidir. Amerikan yapısına savaşın kattığı değişiklikler, sırası geldiğinde, dünya arenasına girmeyi Amerikan kapitalizmi için bir ölüm kalım sorunu haline getirdi. Bu girişin aşırı dramatik biçimler almak zorunda olduğu çok açıktır.
Emeğin üretkenliği yasası Amerika ve Avrupa’nın iç ilişkilerinde ve Birleşik Devletler’in gelecekte dünyadaki yerini genel olarak tayin etmekte belirleyici önem taşımaktadır. Yankeelerin emeğin üretkenliği yasasına verdikleri en üst biçim, bantçılık, standartlaştırılmış veya seri üretim olarak adlandırılmaktadır. Arkhimedes’in dünyayı devirecek kaldıracı tam da bulunmuş gözüküyor. Ancak eski gezegen devrilmeyi reddediyor. Gümrük duvarları ve süngülerle desteklenmiş çitlerle kendisini koruyarak, herkes kendisini herkese karşı savunuyor. Avrupa hiçbir malı satın almıyor, hiçbir borcunu ödemiyor ve bunlara ek olarak da silahlanıyor. Beş zavallı parçaya bölünmüş, açlıktan kıvranan Japonya, koca bir ülkeyi [Çin -çn.] zaptetmiş durumda. Dünyanın en ileri tekniği, birdenbire, çok daha düşük bir tekniğe dayanan engellerin önünde güçsüzmüş gibi görünüyor. Emeğin üretkenliği yasası gücünü yitirmiş görünüyor.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 28-02-2007, 15:04   #45
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Ancak sadece öyle görünüyor. İnsanlık tarihinin temel yasası, kaçınılmaz olarak ikincil ve türev olgulardan intikamını alacaktır. Amerikan kapitalizmi, er ya da geç kendisi için tüm gezegenimizde derinliğine ve genişliğine yollar açmak zorundadır. Hangi yöntemlerle? Her yöntemle. Daha yüksek bir üretkenlik katsayısı, aynı zamanda daha yüksek bir yıkıcı güç katsayısı demektir. Savaşı mı vaaz ediyorum? Zerre kadar değil. Hiçbir şeyi vaaz ettiğim yok. Sadece dünyanın durumunu analiz etmeye ve ekonomik mekanizmaların yasalarından sonuçlar çıkarmaya çalışıyorum. İdealler ve önyargılarla çeliştiğinde olgulara ve eğilimlere sırtını dönen cinsten bir zihinsel korkaklıktan daha kötü hiçbir şey yoktur.
Yalnızca dünya gelişiminin tarihsel çerçevesi içinde faşizmin gerçek yerini tayin edebiliriz. O, yaratıcı hiçbir şey, bağımsız hiçbir şey içermemektedir. Onun tarihsel misyonu, ekonomik çıkmazın teori ve pratiğini bir saçmalığa indirgemektir.
Zamanında demokratik milliyetçilik insanoğlunu ileriye sevk etti. Şimdi dahi, Doğunun sömürge ülkelerinde halen ilerici bir rol oynayabilme yeteneğindedir. Ancak dünya arenasında volkanik patlamalar ve büyük çatışmalar hazırlayan çökmeye yüz tutmuş faşist milliyetçilik, yıkımdan başka hiçbir şey getirmemektedir. Bu konudaki son yirmi beş veya otuz yıllık tüm deneyimlerimiz, eli kulağında cehennem müziğine kıyasla yalnızca pastoral bir uvertür gibi görünecektir. Ve bu kez, çalışan ve düşünen insanlık kendi üretici güçlerinin dizginlerini zamanında ele geçirmekten ve bu güçleri Avrupa ve dünya ölçeğinde doğru bir şekilde örgütlemekten aciz olduğunu kanıtlarsa, neden olunan şey, geçici bir ekonomik düşüş değil, tüm kültürümüzün tümden ekonomik yıkımı ve mahvı olacaktır.
30 Kasım 1933
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 00:33 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580