|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
01-03-2007, 13:21 | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 2.2.1.3.1.Genel Kurul Genel kurul A.Ş.’nin en yüksek karar organıdır. Bu kurulun kararları şirketin iradesini açıklar. Kurul kararlar tüm pay sahiplerini ilgilendirir. Kurul geniş yetkilere sahiptir, ayrıca şirket ana sözleşmesinde değişiklik yapabilir. 2.2.1.3.2.Yönetim Kurulu Kanunda öngörülmüş bir organdır. A.Ş. idare meclisi tarafından idare ve temsil olunur. Yönetim kurulu şirketin yasal temsilcisidir. Yönetim kurulu T.T.K.’na göre en az 3 kişiden oluşur. Kurul üyelerinin görev süreleri en çok 3 yıldır. Yönetim kurulunun seçimi genel kurula bağlıdır. 2.2.1.3.3.Denetçiler Şirket faaliyetleri ve işlemlerinin denetlerler. Denetçilerin kaç kişi olacağı ana sözleşmede belirtilir. Şirket denetçilerinin görevi, şirket hesaplarını, bütçe, bilanço, gelir tablosunun incelemek, yönetim kurulunun, şirket faaliyetleri ana sözleşme hükümleri genel kararlarına uygun olarak yürütüp yürütmediğini saptamaktır (T.T.K. mad. 353). 2.2.1.3.4.Müdürler A.Ş.’lerde işlemlerin çokluğu nedeni ile, yönetim kurulunun her bir işle ilgilenmesi mümkün olmamaktadır. Bu nedenle A.Ş.’yi, yönetim kurulu ve denetçilerin denetim ve talimatları ile müdürler yönetirler. 2.2.1.4.Anonim Şirketlerde Ortakların Kâr Payı Hakkı Her şirkette olduğu gibi, A.Ş.’nin de kuruluş amacı, kazanç elde etmektir. Kazanç elde edilince ise ortakların öncelikli amacı kârdan pay elde etmek olmaktadır. Bu ise pay sahibinin en önemli mali haklarından biridir. Literatürde kâr payı, dividant ve temettü olarak da adlandırılır. Kâr payı genel kurul tarafından ortaklara dağıtılmasına karar verilen kârdan her bir pay sahibine ödenecek olan tutardır. Kâr dağıtım önerisini yönetim kurulu, denetçilere danışarak T.T.K. 466. maddesi ve ana sözleşme gereğince genel kurula sunarlar. Kâr paylarının pay sahiplerine nakden ödenmesi gerekir. Şirket tarafından ödenmeye başlanan kâr payı 5 yıl içinde talep edilmezse Hazineye intikal eder(13). T.T.K. 473. maddesi gereğince haksız yere ve kötü niyetle kâr payı alan pay sahipleri bunları geri vermekle yükümlüdür. Eğer haksız yere kâr payı alan hissedarlar iyi niyetli ise, geri verme yükümlülüğü vardır. Sorumluluğu yönetim kurulu üstlenir. 2.2.2.HAAŞ’lerde SPK Hükümleri Uyarınca Kâr Dağıtımının Aşamaları Dört aşamada sınıflayabiliriz. Birinci Aşama: -T.T.K.’nın 466/1 ve 469/1 maddeleri uyarınca safi ticari kâr üzerinden yasal yedek akçe ayrılması(15), -S.P.Kanununun 15. maddesi gereğince pay sahiplerine ayrılan birinci temettüden, İkinci Aşama: - T.T.K.’nın 467 ve 469/1 maddeleri uyarınca safi ticari kâr üzerinden ihtiyari yedek akçe ayrılması, - T.T.K.’nın 469. maddesi uyarınca safi ticari kâr üzerinden fon ayrılması, - T.T.K.’nın 468 ve 469/1 maddeleri uyarınca ana sözleşme gereğince safi ticari kâr üzerinden işçi ve memurlara kıdem ve ihbar tazminatı ayırma. Üçüncü Aşama: - T.T.K.’nın 479/5 ve 468. maddeleri ile ana sözleşme hükümleri uyarınca kurucu intifa senetlerine %10’dan fazla olmamak üzere kâr payı, - T.T.K.’nın 402. maddesi uyarınca, kurucular dışında kalan intifa senetlerine ayrılan kâr payı, - T.T.K.’nın 472. maddesi ile ana sözleşme hükümleri uyarınca, yönetim kurulu üyelerine kâr payı, - T.T.K.’nın 401. maddesi ile ana sözleşme hükümleri uyarınca, imtiyazlı pay sahiplerine ayrılan kâr payı, | ||
|
01-03-2007, 13:21 | #12 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| -S.P.Kanununun 15. maddesi uyarınca, ana sözleşmede bulunmak kaydıyla işçi, memur ve müstahdemlere ikramiye, prim, ek ücret vb. nitelik taşıyan kâr paylarına, ana sözleşme hükümleri uyarınca ikinci temettü dağıtılır. Dördüncü Aşama: - T.T.K.’nın 469. maddesinin 2 ve 3 no.lu fıkraları uyarınca genel kurul kararı ile yasal ve ihtiyari yedek akçe dışındaki yedek akçeler, - T.T.K.’nın 468/3 maddesi uyarınca, işçilere yardım akçesi ayrılması, üçüncü temettüdür. 2.2.3.Halka Açık Olmayan A.Ş.’lerde TTK Uyarınca Kâr Dağıtımı Bunları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz. Birinci Aşama: - T.T.K.’nın 466/1 ve 469/1 maddeleri uyarınca safi ticari kâr üzerinden yasal yedek akçe ayrılması(16), - T.T.K.’nın 466/1 ve 469/1 maddeleri uyarınca safi ticari kâr üzerinden ihtiyari yedek akçe ayrılması, - T.T.K.’nın 469. maddesi uyarınca safi ticari kâr üzerinden fon ayrılması, - T.T.K.’nın 468 ve 469/1 maddeleri uyarınca ana sözleşme gereğince safi ticari kâr üzerinden işçi ve memurlara yardım akçesi ayırma, - T.T.K.’nın 469/1 maddesi uyarınca ana sözleşme gereğince safi ticari kâr üzerinden işçi ve memurlara kıdem ve ihbar tazminatı ayırma, - T.T.K.’nın 466/3 maddesi ana sözleşme hükümleri gereğince safi ticari kâr üzerinden ödenmiş sermayenin belli bir oranı olarak ayrılan birinci temettü, İkinci Aşama: - T.T.K.’nın 479/5 ve 498 . maddeleri ile ana sözleşme gereğince, kurucu intifa senetlerine %10’dan fazla olmamak üzere kâr payı, - T.T.K.’nın 472. maddesi ile ana s özleşme hükümleri uyarınca, yönetim kurulu üyelerine kâr payı, - T.T.K.’nın 402. maddesi uyarınca, kurucular dışında kalan intifa senetlerine ayrılan kâr payı, - T.T.K.’nın 401. maddesi ile ana sözleşme hükümleri uyarınca, imtiyazlı pay sahiplerine ayrılan kâr payı, -Ana sözleşme hükümleri uyarınca işçi, memur ve müstahdemlere ayrılan ikramiye, prim, ek ücret vb. nitelik taşıyan kâr paylarına, ana sözleşme hükümleri uyarınca ikinci temettü dağıtılır. Üçüncü Aşama: - T.T.K.’nın 469. maddesinin 2 ve 3 no.lu fıkraları uyarınca genel kurul kararı ile yasal ve ihtiyari yedek akçe dışındaki yedek akçeler, -Genel kurul kararları uyarınca işçi, memur ve müstahdemlere ayrılan ikramiye, prim, vb. nitelik taşıyanlarına, üçüncü temettü dağıtılır. | ||
01-03-2007, 13:22 | #13 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| III.BÖLÜM 3.1.KÂRDAN DEVLET PAYININ HESAPLANMASI 3.1.1.Kurumlar Vergisinin Konusu Kurumlar vergisinin konusunu, sermaye şirketlerinin, kooperatiflerin, iktisadi kamu müesseselerinin, dernek, sendika, cemaat ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin, iş ortaklıklarının G.V.’nin konusuna giren gelir unsurlarından oluşan kazançlar oluşturur. Ayrıca bu vergi yabancı ülkede kurulup Türkiye’de şube ve acenta açan şirketlerin G.V. konusuna giren gelir unsurlarından oluşan kazançları üzerinden de alınır. G.V.’ne konu olan kazançlar, niteliklerine bakılmaksızın Kurumlar Vergisi açısından kurum kazancı sayılır. G.V.K. 2. maddesinde yer alan kazanç ve iratlar şunlardır. a) Ticari Kazançlar b) Zirai Kazançlar c) Ücretler d) Serbest Meslek Kazançları e) Gayrimenkul Sermaye İratları f) Menkul Sermaye İratları g) Diğer Kazanç ve İratlar Nereden ve ne şekilde elde edilirse edilsin kurumlar tarafından elde edilen safi kârın tamamı “kurum kazancı” adını alır. “Başka bir deyişle kurumlarca elde edilen kazanç ve iradın unsuruna bakılmaksızın tamamına kurum kazancı denilir”(17). 3.1.2.Kurumlar Vergisi Mükellefleri K.V.K.’nun 1. maddesinde hangi tür kuruluşların kurumlar vergisi mükellefi kapsamında olduğu sayılmış, 2 ile mükerrer 6. maddeleri arasında da bunların özellikleri açıklanmıştır. Bunlar; 1) Sermaye Şirketleri, 2) Kooperatifler, 3) İktisadi Kamu Müesseseleri, 4) Dernek Ve Vakıflara Ait İktisadi İşletmeler, 5) İş Ortaklıkları (Joint Venture). Bu kanunun tatbikatında sendikalar dernek, cemaatler vakıf hükmündedir. Ayrıca yabancı banka şubeleri ile özel finans kurumları da kurumlar vergisi kapsamındadır. 3.1.3.Safi Kurum Kazancı “K.V. bu vergiye tabi mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır. Yani matrah safi kurum kazancıdır”(18). G.V. aksine, K.V.’de vergilendirme dönemi takvim yılı değil, hesap dönemidir. K.V.K. 13. maddesinde kurumlar vergisinin, K.V.K. 1. maddesinde yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içerisinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiştir. Kazancın safi miktarı ise kurum kazancının elde edilmesi için yapılan giderler düşüldükten sonra kalan tutarı ifade eder. 3.1.3.1.Safi Kurum Kazancının Saptanması Genel olarak safi kurum kazancı, G.V.K.’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerine göre tespit olunur. Yani kurumların elde ettikleri kazanç ve iratların kaynağı ne olursa olsun bir bütün olarak ele alınır. | ||
01-03-2007, 13:22 | #14 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Gerçek usulde ticari kazanç, bilanço veya işletme hesabı esaslarına göre tespit edilir. Bilanço esası, iş hacmi belli bir haddi geçen tacirler için; işletme hesabı esası, iş hacmi belli bir haddin altında olan tacirler için söz konusudur (V.U.K. mad. 176 – 177). Her türlü ticaret şirketleri ile K.V.’ye tabi olan diğer tüzel kişiler bilanço esasına göre defter tutmak zorundadır. 3.1.3.2.Dar Mükellefiyette Kazancın Tespiti K.V.K.’nın 13. maddesinin son fıkrasında dar mükellefiyete tabi kurumların, kurum kazançlarının tespiti belirtilmiştir. Buna göre “Dar mükellefiyete tabi kurumların kurum kazançlarının, ticari kazanç gibi tespit edilmesi gereken kazanç ve iratlarda dahil olmak üzere, ticari ve zirai kazançları dışında kalan kazanç ve iratlardan bulunması halinde, G.V.K.’nın bu kazanç ve iratların tespiti hakkındaki hükümleri kurumlar vergisi matrahının tespitinde de uygulanır” der. 3.1.4.Kurum Kazancının Tespitinde Giderler 3.1.4.1.İndirilecek Giderler G.V.K. ve K.V.K.’da yer alan indirimleri şu şekilde sıralayabiliriz. 3.1.4.1.1.Gelir Vergisi Kanununa Göre İndirilecek Giderler -Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması, -V.U.K.’da belirtildiği şekilde, belgelendirilmeleri gerekir. G.V.K.’nın 40. maddesine göre hasılattan indirilmesi kabul edilen giderler şunlardır: 1) Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler. Burada belirtilen ticari kazanç, vergiye tabi olan ticari kazançtır. Yoksa genel olarak yapılan iş, ticari kazanç niteliğinde olmakla beraber, G.V.’ye tabi bulunmuyorsa veya bu vergiden istisna edilmiş ise bunlarla ilgili giderlerin hasılattan indirilmesi kabul edilemez. Örneğin alım satım yapılan emtianın muhafaza edildiği depo binası ile ilgili giderler işletme giderleridir. Bu giderler alım satımı yapılan emtiaya bağlı olarak yapılır. Buna karşılık aynı faaliyette büro olarak kullanılan binanın giderleri, genel giderlerdir. Faaliyetin türü ne olursa olsun bir ticari organizasyonun kurulmuş olması, bu giderin yapılmasını gerekli kılar. Bu konuda Danıştay çeşitli kararlar vermiştir. Buna göre; “...Vefat eden ortağın ailesine başsağlığı niteliği taşıyan gazete ilanı için ödenen bedelin...(19)” “...Kişisel kefalet nedeni ile ödenen meblağın...(20)” “...Yabancı muhasebe bürolarının yeminli uzmanlarına şirket hesaplarının incelettirilmesi için ödenen bedellerin...(21)” “...Ticari kazancın elde edilmesi ile ilgili olmaksızın bazı kişi ve gruplar için verilen yemek ve ziyafet bedellerinin...(22)” gider yazılamayacağına karar verilmiştir. | ||
01-03-2007, 13:22 | #15 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 2) Mükellefin işinde çalışan hizmetli ve işçilerin işyerinde veya işyerinin eklentilerinde, giyecek ve barınma (iaşe ve ibade) giderleri ile tedavi ve ilaç giderleri. G.V.K.'nın 40. maddesinin 2. bendinde sosyal giderlerden bahsedilmiştir. Bu hükme göre; -Hizmetli ve işçilerin işyerinde ve işyerinin sınırları içinde iaşe ve ibade giderleri, -Hizmetli ve işçilerin tedavi ve ilaç giderleri, -Aynı kimselere verilen demirbaş niteliğindeki giyim giderleri (G.V.K. 27/2), -Hizmetli ve işçiler için, işveren tarafından ödenen sigorta primi emekli aidatıdır. 3) Mükellefin işinde çalışan hizmetli ve işçiler için mükellef tarafından ödenen sigorta primleri ve emekli aidatları. “İşveren bir ay içinde çalıştırdığı sigortalının primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden, hesaplanacak prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar kuruma ödenmelidir”(23). Aynı maddenin 3. fıkrasında da kuruma ödenmeyen primin, G.V. ve K.V. uygulamasında gider yazılamayacağı hükmüne yer verilmiştir. Buna göre S.S.K. priminin gider olarak yazılabilmesi için, primlerin S.S.K.’ya fiilen ödenmesi gerekir. Bu nedenle sigorta primleri fiilen ödendiği tarihte gider yazılacaktır. “Aralık ayına ait sigorta primlerinin ertesi yılın ocak ayı içinde ödenmesi durumunda, bu primler aralık ayının gideri olarak dikkate alınır”(24). 4) İş ile ilgili olmak şartı ile, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar. Zarar, ziyan veya tazminatın sözleşmeye dayanarak ödendiği gerekçesi masraf yazılması için, bu ödemenin işle ilgili olarak başlangıçta yapılan mukavelelerde öngörülmüş olması icap eder. Bununla ilgili bir Danıştay kararında; “...Trafik kazası yapan şoför ve tankerin, trafik mevzuatının gerektirdiği ehliyet ve sefere müsait olma niteliğinden yoksun olduğu, vergi dairesince ödenen tazminatın masraf kaydının uygun olmayacağına...(25)” karar verilmiştir. 5) İşle ilgili ve yapılan işin genişliği ve önemi ile orantılı seyahat ve ikamet giderleri. Seyahat giderlerini, yurt içi ve yurt dışı seyahat giderleri şeklinde ayrıma tabi tutabiliriz. Yurt içinde yapılan seyahatlerde giderler, yol giderleri ile gidilen yerde yeme ve yatma için yapılan giderlerden teşekkül eder. Yurt dışı seyahatlere ise, giderler yeme, yatma ve gerçek yol giderleri dışında, pasaport masrafı ve varsa, seyahatle ilgili diğer ödemeleri de kapsar. Seyahat ve ikamet giderlerinin otel faturası, uçak, tren bileti gibi belgelerle kanıtlanması ve seyahat amacının gerektirdiği süreyi aşmaması gerekmektedir. 6) Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri. G.V.K.’nın 40. maddesinin 5. bendinde yer alan parantez içi hükmü, 4369 sayılı kanun ile 1.1.1999 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır. 4369 sayılı kanun ile 1.1.1999’dan itibaren yürürlüğe giren düzenleme ile taşıt giderlerinin tamamı gider olarak dikkate alınabilecektir. 1.1.1999’dan önce taşıt giderlerinin yarısı gider olarak alınırdı. 1998 yılında değişiklik öncesi hükümler uygulanacaktır. Binek otomobillerde, ilk iktisap yılındaki kısıt amortisman esası devam etmektedir. 7) İşletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga ve belediye vergileri, harçlar, kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar. Motorlu taşıtlar vergisi kanununun 29.11.1984 gün ve 3088 sayılı kanunla değişik 14. maddesine göre, motorlu taşıtlar vergisi kanununa bağlı 1, 3 ve 4 sayılı tarifelerde yer alan taşıtlardan (ticari amaçla kullanılan uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç) alınan vergi ve cezalar ile gecikme zamları G.V. ve K.V.’nin matrahlarının tespitinde gider olarak yazılmaz. 2464 sayılı Belediye Gelirler Kanununa eklenen mükerrer 44. madde ile yürürlüğe giren Çevre Temizlik Vergisinin mükellefi, söz konusu vergiye konu konut, işyeri ve diğer şekillerde kullanılan binaları kullananlardır. Dolayısıyla sahibi bulundukları veya kiraladıkları işyerlerinde ticari faaliyetlerini idame ettiren ticaret erbabının söz konusu işyerleri için ödedikleri Çevre Temizlik Vergilerini safi kazancın tespit edilmesinde gider olarak indirilmeleri mümkündür. 8) V.U.K. hükümlerine göre ayrılan amortismanlar. Taşıtların amortismanlarının tamamı gider olarak dikkate alınabilecektir. V.U.K. 320. maddesi gereğince binek otomobiller için kısıt amortisman uygulamasına devam edilir. . | ||
01-03-2007, 13:23 | #16 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 4369 sayılı kanunla, V.U.K.’nın mük.414. maddesinde yapılan değişiklikle doğrudan gider yazma ile ilgili belirleyen tutar 150.000.000 TL’ye çıkarılmıştır. Bu tutarın ise her yıl yeniden değerleme oranında artacağı öngörülmüştür. Ayrıca Bakanlar Kuruluna da arttırım ve gerektiğinde indirim yapma yetkisi verilmiştir. Buna göre; "Değeri belli bir tutarı aşmayan peştamallıklar ile işletmede kullanılan ve değeri belli bir tutarı aşmayan alet, edavat, mefruşat ve demirbaşlar amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabilir. İktisadi ve teknik bakından bütünlük arz edenlerde bu had topluca nazara alınır”. 9) İşverence, sendikalar kanunu hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatlar. 1.1.1986 tarihinden itibaren, ödenecek sendika aidatları gider olarak kabul edilecektir. Ancak ilgili hükme göre ödenen sendika aidatının bir aylık tutarı, işyerinde işçilere ödenen çıplak ücretin bir günlük tutarını aşmayacaktır. 10) İşverenlerin, çalışanların tasarrufa teşvik edilmesi ve bu tasarrufların değerlendirilmesine dair 3417 sayılı kanunun(26) hükümlerine göre sağladıkları katkılar ile Bağ- Kur kapsamında olanların tasarruf tutarları. Bunlara ilaveten mükellefin işinde çalışan hizmetli ve işçilere, işin icabı olarak verilen ve bunların işten ayrılmaları halinde geri alınan demirbaş eşya, giyim eşyaları ile mükellef tarafından eğitime gönderilen hizmetli ve işçiler için yapılan giyim giderleri, gider olarak yazılıp kazançtan indirilir. 3.1.4.1.2.K.V.K.’na Göre İndirilecek Giderler 1) Hisse senetleri ve tahvillerin ihraç giderleri. Hisse senetleri, A.Ş. ve Eshamlı Komandit Şirketlerde sermaye paylarını gösteren ve T.T.K. hükümlerine uygun olarak çıkarılan ve tedavül kabiliyetine haiz kıymetli evraktır. Tahvil ise, A.Ş.’lerle, kamu hukuku tüzel kişilerinin sermaye temini için çıkardıkları eşdeğerli borç senetleridir. Kurumlar, çıkardıkları hisse senetleri ve tahviller için yaptıkları, kâğıt ve baskı giderlerini, mahkeme, noter, tasdik, tescil harçları ile ilâm masraflarını, damga vergisini ve çıkarma dolayısıyla ödedikleri sair harç ve resimleri, bankalara verilen komisyonlara, borsaya kayıt için yapılan ve bunlara benzer sair her nevi giderleri de hasılattan indirebileceklerdir. 2) İlk tesis ve taazzuv giderleri (kuruluş ve örgütlenme giderleri). Bunlar, kurumların kuruluşu, yeni şube açmaları veya işlerini genişletmeleri dolayısıyla yaptıkları fakat karşılığında maddi herhangi bir kıymet iktisap etmedikleri giderlerdir. Başlıcaları şunlardır; a) İş ve piyasa etüd giderleri, b) Şirket esas sözleşmesinin hazırlanması için yapılan giderler, c) Kuruluş genel kurul toplantısı için yapılan giderler, d) Tecrübe imalatı giderleri. Kurumlar bu giderlerin tamamını bir defada (yaptıkları yılda) gider yazabilecekleri gibi, aktifleştirme suretiyle amortismana tabi tutabilirler. Bu taktirde, bunların mukayyet değeri(27) üzerinden ayrılan amortismanlar gider yazılır(28). | ||
01-03-2007, 13:23 | #17 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3) Genel heyet toplantıları, birleşme, fesih ve tasfiye giderleri. Bunlar, genel kurul toplantıları için yapılan ilan, posta, salon kirası vb. giderler ile fesih, tasfiye ve birleşme için yapılan her türlü giderlerdir. 14. maddenin 3. bendi uyarınca matrahtan düşülecek olan birleşme ve devir dolayısıyla infisah edecek kurumlardaki giderleri kapsar. Birleşilen veya devir alan kurum bünyesinde yapılan bu tür giderler ise ilk tesis ve taazzuv gideri niteliğinde olup, 14. maddenin 2. bendi uyarınca giderlere intikal ettirilir. 4) Sigorta şirketlerince bilanço gününde hükmü devam eden sigorta mukavelelerinin istilzam ettiği teknik ihtiyatları. Aşağıda nitelikleri açıklanacak olan bu ihtiyatlar, sadece sigorta şirketleri ve bunların bilanço gününde hükmü devam eden sigorta sözleşmelerinin (poliçe veya geçici ilmühaber) istilzam ettiği teknik ihtiyatlardır ki, bunlar muallak hasarlara mahsus tazminat karşılıkları, cari muhataralara mahsus ihtiyatlar ile hayat sigortaları riyazi ihtiyatlardan ibarettir. a) Muallak Hasarlara Mahsus Tazminat Karşılıkları: Sigortalılarla sigortacı arasındaki ihtilaflar ve takvim yılının son günlerinde meydana gelen hasarlarda ekspertiz işlemlerinin sonuçlanamamış olması yüzünden tazminat miktarı henüz tespit edilememiş yada tespit edilmiş, fakat tazminat henüz ödenmemiş olabilir. Oysa hasar meydana gelmekle sigorta şirketinin tazmin borcu doğmuş bulunur ve ödenmemiş olan bu tür tazminat bedellerinin meydana geldikleri dönemin sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi gerekir. Bunların tahakkuk etmiş ve hesaben saptanmış fiili tazminat bedelleri veya bir hesaplama yapılmışsa tahmini değerleri, karşılık ayrılmak sureti ile dönem giderleri arasında gösterilir. Bu şekilde yazılmış olan karşılıklar ertesi yıka kâr yazılır. b) Cari Muhataralara Mahsus İhtiyatlar: Bunlar sigortalılardan peşin alınan primlerden, hükmü ertesi seneye sirayet eden sözleşmeler için hesap dönemi sonlarında ayrılan karşılıklardır. K.V.K.’ya göre de bu suretle ayrılacak karşılık, prim hasılatına ilgili oranların uygulanmasıyla bulunacak miktarı geçemeyecektir. Bu karşılıklarında ertesi yıl kâr yazılmaları gerekir. c) Riyazi İhtiyatlar: Riyazi İhtiyatlar, her sözleşme üzerinden ayrı ayrı olmak üzere, ölüm istatistikleme ve sigorta matematiği esaslarına göre hesaplanır. Bunlar bilanço gününde geçici pasif hesaplara kaydedilerek hasılattan indirilir. Fakat mili reasürans şirketine ve diğer reasürerlere terk edilmiş primlere isabet eden kısım bu karşılıktan düşülür. Başka sigorta şirketlerinin terk ettikleri primlere ait ihtiyatlar ise bu miktarlara yeni ayrılan karşılığa eklenir. Diğer yandan, riyazi ihtiyatlardan kâr payı ve faizleri vergiden istisna edilmiş olan menkul kıymetlere yatırılan kısma ait faizler gider gösterilemez. Bir yıl ayrılan riyazi ihtiyatların da ertesi yıl kâr yazılmaları gerekir. | ||
01-03-2007, 13:23 | #18 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 5) Eshamlı komandit şirketlerde komandite ortağın kâr payı: Eshamlı komandit şirketlerde K.V. matrahı, şirket kazancından, komandite ortaklara düşen pay dışındaki tutardan ibarettir. Komandite ortakların şirket kârından aldıkları pay, şahsi ticari kazanç hükmündedir ( G.V.K. mad. 37). Bu sebepten K.V.K.’nın 14. maddesinin 5 no.lu bent hükmünde, eshamlı komandit şirketlerde, komandite ortağa düşen kâr payının matrahtan indirileceği belirtilmiştir. Komandite ortağın hissesi ticari kazanç olarak vergiye tabidir. Ticari kazançtan matrah tespitindeki kurallar, kurumlardan farklıdır. Kurumda muaf ve istisna olan kazançlar, ticari kazancın vergilendirilmesinde vergiye tabidir. Bu yüzden eshamlı komandit şirkette komanditer ortağın K.V. matrahıyla komandite ortağın G.V. matrahı, aynı rakamlar olarak tekrarlanabilir. 6) Bağış ve yardımlar: 4369 sayılı kanunun 55. maddesi ile K.V.K.’nın 14/6. maddesinde yapılan değişiklikler ile bağış ve yardımlara yeni boyut getirilmiştir. Maddede yapılan değişiklikle kurumların; genel bütçeye dahil dairelere, katma bütçeli idarelere, il özel idareleri ve belediyeler ile köylere, kamu menfaatlerine yararlı derneklere ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara makbuz karşılığında yapacakları bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının % 5’ine kadar olan kısmı kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilir. 1.1.1999’dan önceki uygulamaya oranla yeni uygulamada o yıla ait kurum kazancı %2’den %5’e çıkarılmış olup, belirli bir tutar ile de sınırlama yapılmamıştır. Dolayısıyla kanunda belirtilen kurum ve kuruluşlara yapılacak bağışın niteliği, amacı ne olursa olsun bir takvim yılı içerisinde indirim konusu yapılabilecek tutar o yıla ilişkin kurum kazancının %5’ini aşamayacaktır. 4369 sayılı kanunla değiştirilen K.V.K.’nın 16/6. maddesine göre bağış ve yardım; a) Genel bütçeye dahil dairelere, katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere, kamu menfaatlerine yararlı derneklere ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara yapılmalıdır, b) Makbuz karşılığında yapılmalıdır, c) Nakden veya aynen olabilir, d) Bağış ve yardımlar toplamı o yıla ait kurum kazancının %5’ini geçemez, e) Karşılıksız olmalıdır. Örneğin kamu menfaatine yararlı derneğin balosu için alınan bilet bedeli bağış ve yardım olarak matrahtan indirilemez, f) Sadece ilgili dönem kazançlarından indirilmelidir. İndirilemeyen kısım diğer yıla nakledilemez. Sekiz yıllık kesintisiz ilköğretim kapsamında M.E.B.(29) veya anılan bakanlıkça yetki verilen kişi ve kurumlara yapılacak nakdi bağışlar ile arsa ve binalara bağışlarının; G.V. mükelleflerince indirim konusu yapılması ve K.V. mükelleflerince gider yazılması mümkündür(30). Ayrıca 222 sayılı İlköğretim Kanununa göre yapılacak bağışta sınır yoktur. 7196 ve 2547 sayılı kanunlara göre üniversitelere yapılacak bağışlarda, 7269 sayılı kanuna göre doğal afetlerden zarar görenlere yapılacak yardımlarda da sınır yoktur. | ||
01-03-2007, 13:23 | #19 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 7) Ar-Ge’ yi teşvik amacıyla vergi ertelemesi: K.V.K.’nın 14. maddesinin 6 no.lu bendinin son paragrafında kurumların, yıl içinde yaptıkları Ar-ge harcamalar tutarını geçmemek üzere, ilgili dönemde ödemeleri gererken K.V.’nin %20’sinin kanuni süresinde tahsilinden vazgeçilerek, bu orana isabet eden vergi 3 yıl süre ile faizsiz olarak ertelenebilecektir. Ertelenen bu vergi 3 yıl içinde K.V.’nin ödenme taksitleriyle birlikte eşit taksitler halinde geri ödenir. 8) Geçmiş yıl zararları: Zararların indirilebilmesi için 5 yıldan fazla nakledilmemiş olması, yani cari yıldan önceki son 5 yıla ait bulunması gerekmektedir. Sürenin hesaplanabilmesi ve izlenebilmesi için bilançolarda her yıl zararının ayrı ayrı gösterilmesi şarttır. Geçmiş yıl zararları, indirim imkânının doğduğu ilk hesap döneminde, matrahtan düşülmelidir. Bu yapılmadığı taktirde, sonraki dönemlerde indirim mümkün olmaz. 9) Yurtdışı zararlarının indirimi: K.V.K.’nın 14. maddesinin 7 no.lu bendinde 3380 sayılı kanunla eklenen hükümle, kurumların, yurt dışı faaliyetlerinin zararla sonuçlanması halinde, bu zararların Türkiye’de beyan edilecek olan kurum kazancından gider olarak indirilmesi imkân dahiline girmiştir. 10) Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr payları: K.V.K.’nın 14. maddesinin 8 no.lu bendinde yapılan değişiklikle faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr payları yanında, özel finans kurumlarınca kâr ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kâr paylarının da gider yazılması konusuna açıklık getirilmiştir. Bu bentte söz konusu edilen özel finans kurumları, bankalar kanunu ile kurulan kuruluşlardır. 11) Kurum çalışanlarına ödenen kâr payları, ikramiyeler( temettü ikramiyesi): G.V.K.’nın 61. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile bu tür ödemeler ücret sayılmış olduğundan ve ücretlerin de genel giderler arasında yer alması gerektiğinden, memur ve müstahdemlere ödenen temettü ikramiyeleri kurum kazancından indirilebilir. Öte yandan eskiden ücret sayılan idare meclisi başkan ve üyelerinin temettü ikramiyeleri yeni düzenlemede menkul sermeye iradı sayıldığından, bu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmeleri mümkün değildir. 12) Bankaların tasarruf mevduatı sigorta fonuna yatırdıkları paralar: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu 4389 sayılı Bankalar Kanununun 15. maddesinde düzenlenmiştir. Bankalarca fonu ödenen primler K.V. matrahının tespitinde gider kabul edilir (4369 sayılı Bankalar Kanunu mad.15/6-c). 13) Bankalar Kanununa göre ayrılan karşılıklar: 4369 sayılı Bankalar Kanununun 11. maddesinin 12. bendi uyarınca bankalar, alacakları üzerinde karşılık ayırmaktadırlar. Buna göre; bankalar, kredileri ile diğer alacaklarından doğmuş veya doğması beklenen ancak miktarı kesin olarak belli olmayan zararlarını karşılamak amacıyla karşılık ayırmak zorundadırlar. Bu karşılıklardan Bakanlar Kurulunun belirlediği esaslar çerçevesinde teminatsız kalan kredilere tekabül eden kısım ayrıldıkları yılda K.V. matrahının tespitinde gider olarak kabul edilir. Teminatlı kalan kısım ise gider olarak kabul edilmez. | ||
01-03-2007, 13:23 | #20 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 3.1.4.2.İndirilemeyecek Giderler 3.1.4.2.1.G.V.K.’ya Göre İndirilemeyecek Giderler G.V.K.’nın 41.maddesine göre ticari kazancın tespitinde gider olarak kabul edilmeyen ödemeler şunlardır: a) Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun I, III ve IV sayılı tarifelerine göre ödenen motorlu taşıtlar vergileri, b) Teşebbüsün sahibi ile eşi ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aldıkları sair iktisadi değerler (aynen aldıkları sair değerler emsal bedeli ile değerlenerek teşebbüs sahibinin çektiklerine ilave olunur), c) Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine ve 18 yaşından küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar, ücretler, ikramiyeler, komisyonlar ve tazminatlar, d) Teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler, e) Teşebbüs sahibinin eşinin ve 18 yaşından küçük çocuklarının işletmeden alacakları için yürütülecek faizler, f) Her türlü para cezaları, vergi cezaları, gecikme zamları ve faizleri, teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar ile G.V. gibi şahsi vergiler, g) Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin % 50’si ( Bakanlar Kurulu bu oranı %100’e kadar arttırmaya, sıfıra kadar indirmeye yetkilidir). Bakanlar Kurulu G.V.K.’nın 41. maddesinin (b) no.lu bendinde yer alan alkol, alkollü içkiler ve tütün mamulleriyle ilgili ilan ve reklam giderlerinin %50’sinin gider olarak dikkate alınamayacağı hükmünü, bu oranı sıfıra indirerek, bu tür giderlerin tamamının gider yazılacağını kararlaştırmıştır. h) Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarının işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları, ı) V.U.K. hükümlerine göre, dönem sonu stoklarını LIFO ( Son Giren İlk Çıkar ) yöntemine göre değerleyen veya amortismana tabi iktisadi kıymetlerini yeniden değerlemeye tabi tutanların, işletmede kullandıkları, yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı vb. adlar altında yaptıkları giderler ve maliyet unsurları toplamına (yatırımın maliyetine eklenenler hariç) aşağıdaki indirim oranlarının uygulanması sureti ile bulunacak olan kısmın % 25’i(31). İndirim oranı, V.U.K. hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olunan yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl için hesaplanan ortalama ticari kredi faizi oranını bölünmesi suretiyle bulunur. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |