|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
16-12-2009, 20:55 | #1 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Nov 2007 Yaş: 38
Mesajlar: 4.401
Tecrübe Puanı: 36 |
İslam’dan önceki gaddarlık çağının zalimleri, güçsüzlüğüne, şefkatine ve inceliğine bakarak kadını kaba kuvvetlerinin esiri zannettiler. Onu en âdi bir mahlûk olarak gördüler; horladılar, dövdüler ve dışarı attılar. Bu, çağlar boyu böyle sürüp gitti. Kadını asırlardır horlamaktan bıkmayan bu zâlimlerin ellerini İslâm havada yakaladı, kadını kurtardı. Onun asırlardır örselenen nârin vücudunu, şeref’in timsalidir diye nâdide kumaşlara sardı. İslâm’ın ortaya çıktığı çağda kadın Türk Milleti hariç, hemen bütün milletlerde aşağılık mahlûk diye kabul ediliyor, zelil, hakir ve esir bir durumda bulunuyordu. KADIN HAKKINDA İSLÂM’IN GETİRDİĞİ YENİ HAYAT NİZAMI İslâm dini mağdur olan kadının imdadına yetişti. Cemiyet hayatında kadının da bir yeri olduğunu takdir edemeyenlere İslâm, mâkul ifadelerle bu gerçeği kabul ettirdi. Kadını içinde bulunduğu yürekler acısı durumdan kurtardıktan sonra İslâm’ın ona lütfettiği maddî ve manevî imkânları sırayla gözden geçirelim: 1. Kadının insan olduğunu bile düşünmek istemeyen bazı Frenkler, onun hayvan mı, yoksa şeytan mı olduğunu münakaşa ediyorlardı. İslâm dini gerçeği onlara şöyle anlattı; “Ey İnsanlar! Doğrusu Biz, sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık.” (1) “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da yine onun eşini var eden ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabbinizden korkun” (2) 2. İslâm, ruhî ve dînî bakımdan kadınla erkek arasında bir fark bulunmadığını şu ilâhî fermanlarla ilân etti: “Erkek veya kadın mü’min olarak kim yararlı işler işlerse, işte onlar cennete girerler, kendilerine zerre kadar zulmedilmez.” (3) “Kadın, erkek, inanmış olarak kim iyi iş işlerse, ona hoş bir hayat yaşatırız, ecirlerini yaptıklarından daha güzeli ile öderiz.” (4) “Rableri onlara şöyle cevab verdi: “Ben erkek olsun, kadın olsun sizden hiçbir çalışanın işini boşa çıkarmayacağım. Sizler birbirinizdensiniz.” (5) 3. Eski hukuk sistemlerinden birçoğuna göre kadın, miras hakkına sahip değildi. Kadın, ne kocasından, ne de babasından miras alabiliyordu. İslâm kadına yine kol-kanat gerdi: “Ana-babanın ve yakınlarının bıraktığından erkeklere hisse vardır. Ana-babanın ve yakınlarının bıraktıklarından kadınlara da hisse vardır. Onlar az veya çok belirli hisselerdir.” (6) 4. İslâm, kadına mülkiyet hakkının yanında ticaret ve tasarruf hakkını da verdi. “Erkeklere kazandıklarından bir pay, kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır.(7) Âyet-i kerîmesi bunu ortaya koydu. Bu sûretle kadın mal mülk sahibi olma hakkına sahip oldu. Dünyanın medeniyet beşiği Amerika, kadına mülk ve tasarruf haklarını 20. yüzyılın başlarında verdi. Fransız kadını, kocasının izni olmadan harcama yapma hakkına hâlâ kavuşamamıştır. (8 ) Halbuki İslâm Dini, 14 asır evvel bu hakları kadına vermiştir. 5. Evlendirilirken fikri bile sorulmayan kadın, erkeğin kölesi gibiydi. Bir mal gibi kiralanıyor, bir meta gibi alınıp satılıyordu. Kadının şahsiyetine hiç değer vermeyen bu tatbikatı İslâm ortadan kaldırdı. Resûlüllah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Dul kadın, kendine velîsinden daha fazla sahip ve maliktir. Binaenaleyh, onun bu mevzûdaki (evlilik) kanaati alınmadan nikah yapılamaz. Evlenmemiş bir kızın da izni sorulmadan nikah kıyılamaz. Fikri sorulduğu zaman onun susması da izni sayılır.” (9) Demek ki kadın artık istemediği erkekle evlendirilmeyecekti. Evlilik gibi hayatî bir mevzûda kabalığın, zorbalığın değil; sevgi, karşılıklı anlayış ve huzûrun esas olduğunu Kur’an-ı Kerim şöyle açıklıyordu: “Cinsinizden, kendileriyle huzûra kavuşasınız diye eşler yaratıp, aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi O’nun varlığının alâmetlerindendir. Bunlarda düşünen millet için ibretler vardır.” (10) 6. Cahiliyye devrinin pek keyfî bir şekilde kullandığı “boşama” âdetini, kadına karşı yapılan bir zulüm, bir haksızlık olmaktan çıkardı, kayıt ve şartlara bağladı. Kadınlara da güzel geçinmeyi tavsiye etti; “Onlardan hoşlanmıyorsanız sabredin, hoşlanmadığınız bir şeyi, Allah çok hayırlı kılmış olabilir.” (11) diyerek erkekleri daha itidalli davranmaya dâvet etti. Yine: “Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın.” (12 ) buyurarak erkekleri frenledi. Hz. Peygamber de, “Evleniniz, fakat boşanmayınız; çünkü Allah zevkine düşkün erkeklerle, zevkine düşkün kadınları sevmez.” (13) buyurarak, boşanmanın gerektiğinde bir ilaç gibi kullanılmasını öğütlemiştir. Ayrıca erkeğe verilen boşama selâhiyetinin zevcenin aleyhine kullanılmasını önlemek için İslâm hukukunda tedbirler alınmış, boşamayı keyfîlikten kurtarmak için ciddî şartlar konmuştur. İslâm’ın kadına verdiği haklar, Batılı birçok ünlü fikir adamlarının takdir ve hayranlığını çekmiştir: Profesör Gaudeyroy-Demombynes; kadın hakları bakımından İslâm dininin Avrupa kadınlarından daha üstün olduğunu şöyle ifade ediyor. “Kadının son derece lehinde olan Kur’an hükümleri, nazarî bile olsa, ona şimdiki Avrupa kanunlarının temin ettiği şartlarından daha üstün müsait bir vaziyet bahşetmiştir.” (14) Charles Ledit de diyor ki: “Mevcut ahkâmıyla İslâm dini, eski Roma hukukuyla yeni medenî kanunlarımızın ekserîsinden daha insânîdir. Çünkü bizim kanunlarımızda, kadınla beraber ihtiyarlık çağına gelmiş analarla babalar ekseriyetle ihmal edilmektedir. (15) İslâm’da kadının müstesna bir yeri vardır. İslâm’ın Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s.) hak dini getirip tebliğ edince ona ilkin bir kadın inanmıştı. “Allah bana Hatice’den hayırlı bir kadın vermemiştir. Bütün insanlar inanmazken o bana inanmıştı. Herkes beni yalanlarken o beni kabul etmiş, insanlar benden kaçarken o beni malı ile desteklemişti ve Allah bana, başka kadınlardan değil, ondan çocuk ihsan etmişti.” (16) Kadın aynı zamanda ilk İslâm şehididir. Ammar’ın annesi Sümeyye, Mekke’de Müslümanlığı ilk kabul edenlerden ve bu yüzden dayanılmaz işkencelere uğrayanlardandı. Kureyşliler kendisine, kocası Yasir’e ve oğlu Ammar’a kızgın kumların üstünde demirden elbiseler giydirirler ve yakıcı güneşe terkederlerdi. Rasûlüllah (s.a.s.) bunu görünce: “Sabredin ey Yâsir ailesi! Varacağınız yer Cennettir.” buyururlardı. Nihayet ihtiyar Sümeyye, Ebû Cehil’in süngüsü altında can vermiştir. İlk İslâm şehidi!.. (17) | ||
|
16-12-2009, 21:14 | #2 | ||
zɐʎaq ɥɐʎis Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 42
Mesajlar: 11.401
Tecrübe Puanı: 40 | Sözde İslam ülkelerinde kadının toplumdan nasıl tecrit edildiğini görüyoruz bu da var.. Bir adamın 5 metre arkasından 4 tane kadının takip ettiğini görmek ne kadar üzücü..
__________________ Emre - 1981 - Yeşilköy - Arh + | ||
17-12-2009, 15:16 | #3 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2008 Yaş: 63
Mesajlar: 4.095
Tecrübe Puanı: 35 | 4 kadına evet ama,Emrenin söylediği gibi değil tabiiki,mesela Adriana Lima,Sarah Jesica Parker,Sharapova ve Charlize Theron dördü birden benim olsa ;yemin ederim onlara benden çok söz hakkı veririm..,hiç arkadan yürütmem ,hep ben arkadan yürürüm hehehe... hatta hiç konuşmam , işime bakarım
__________________ "iki özel tutkum;İstanbul ve Beşiktaş" Konu Karetta2002 tarafından (17-12-2009 Saat 15:17 ) değiştirilmiştir.. | ||
17-12-2009, 17:16 | #4 | |||
Banned Üyelik tarihi: Nov 2009 Yaş: 44
Mesajlar: 957
Tecrübe Puanı: 0 | Alıntı:
__________________ [SIGPIC][/SIGPIC] | |||
17-12-2009, 19:44 | #5 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2008 Yaş: 63
Mesajlar: 4.095
Tecrübe Puanı: 35 | Ancak kıt akıllılar yukarıdaki yazı da gülünecek birşey arar,bulamayınca da mel mel sorar neresi komik diye,biraz aklı çalışan da o yazının bir "İRONİ" olduğunu bilir ve ülkemizde din maskesi ,aslında kitapta olmayan uydurma kurallar il altında kadının ne hale getirildiğini,kadının nasıl 2. sınıflaştırıldığını düşünür...
__________________ "iki özel tutkum;İstanbul ve Beşiktaş" | ||
25-12-2009, 22:31 | #6 | |||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Sep 2009 Yaş: 36
Mesajlar: 223
Tecrübe Puanı: 16 | Alıntı:
__________________ Yukarıda ßna ßi sorsaLar...! neden ßöLe siyah ßeyaz kefenin, __ßuna tek seßep ßEŞİKTAŞ'M derim__ | |||
25-12-2009, 22:57 | #7 | ||
çarşı ulann Üyelik tarihi: Apr 2008 Yaş: 42
Mesajlar: 4.335
Tecrübe Puanı: 56 | Profesör Gaudeyroy-Demombynes; kadın hakları bakımından İslâm dininin Avrupa kadınlarından daha üstün olduğunu şöyle ifade ediyor. “Kadının son derece lehinde olan Kur’an hükümleri, nazarî bile olsa, ona şimdiki Avrupa kanunlarının temin ettiği şartlarından daha üstün müsait bir vaziyet bahşetmiştir. teşekkürler Sema | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |