Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Dişi Kartallar > Kadın Sağlığı

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 22-01-2007, 22:59   #11
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Ceninler Parkinson'a umut oldu

--------------------------------------------------------------------------------

Fransa Kretey Ulusal Tıp Araştırmaları Enstitüsü Doktorlarından Anselme Perrier yaptığı araştırmalarda kürtajla alınan ceninlerden elde edilen insan beyin nöronu kök hücrelerinin Parkinson hastalığı için bir tedavi yolu olduğunu ortaya koydu.
Uzun zamandır araştırmalarını sürdüren ve Parkinson hastalığı'na tedavi yöntemi arayışında olan Anselme Perrier, kürtajla alınan ceninlerden elde edilen insan beyin nöronu kök hücreleriyle, Parkinson hastalığı'na yol açan sorunu çözebileceği sonucuna vardı. Perrier, kök hücreden üretilen beyin nöronunun, Parkinson hastalığıyla beynin yitirdiği kimyasalları ayır detme fonksiyonunu yeniden sağlayabildiğine vurguladı. Bilimsel alanda bir kilometre taşı olarak kabul edilen bu yeni bulgu, cenin kaynaklı kök hücrenin Parkinson'lu hastaların beyinlerine aşılanabileceğini de ortaya koyuyor. Ancak yeni olan bu buluş, Parkinson hastalarına kısa vadede bir tedavi olanağı da sağlayamazken, araştırmaların geliştirilmesi ve yasal izinlerin sağlanması için gerekli çalışmaların başlatılacağı vurgulandı
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 22:59   #12
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Türkiye'nin ürperten kanser haritası

--------------------------------------------------------------------------------

Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi ile Ankara İl Sağlık Müdürlüğü Kanser Kayıt, İstatistik ve Eğitim Birimi'nin ortaklaşa gerçekleştirdiği kanser araştırması Türkiye'deki kanser vakalarına ilişkin çarpıcı gerçekleri su yüzüne çıkardı.


Araştırmaya göre 1999 yılında sekiz bin 879 olan kanserli sayısı 2003 yılında üç bin 893 artarak 12 bin 772'ye yükseldi. Erkeklerde en çok akciğer, mide, mesane, prostat ve kolon, kadınlarda ise meme, over, mide, kolon ve akciğer kanseri görülüyor.

Ankara İl sağlık Müdürlüğü'nün yayın organı, "Sağlığın Başkenti" dergisinde yayınlanan araştırma sonuçlarına göre, 1999 yılında sekiz bin 879, 2000 yılında sekiz bin 613, 2001 yılında dokuz bin 054, 2002 yılında 10 bin 971 ve 2003 yılında 12 bin 772 kanserli hasta tespit edildi. 2003 yılında 'bildirimi yapılan' kanser vakalarının yaş ve cinsiyete göre istatistikleri şöyle:


"0-4 yaş: Erkek 102, Kadın: 85,Toplam: 187


5-9 yaş: Erkek 103, Kadın: 64, Toplam: 167


10-14 yaş: Erkek 83, Kadın: 70, Toplam: 153


15-19 yaş: Erkek 112, Kadın: 82, Toplam: 194


20-24 yaş: Erkek 181, Kadın: 114, Toplam: 295


25-29 yaş: Erkek 175, Kadın: 150, Toplam: 325


30-34 yaş: Erkek 203, Kadın: 267, Toplam: 470


35-39 yaş: Erkek 233, Kadın: 390, Toplam: 623


40-44 yaş: Erkek 443, Kadın: 531, Toplam: 974


45-49 yaş: Erkek 585, Kadın: 635, Toplam: 1220


50-54 yaş: Erkek 935, Kadın: 772, Toplam: 1707


55-59 yaş: Erkek 803, Kadın: 592, Toplam: 1395


60-64 yaş: Erkek 841, Kadın: 623, Toplam: 1464

65 ve üstü: Erkek İki bin 112, Kadın: Bin 436, Toplam: 3548


Genel toplam: Erkek Altı bin 911, Kadın: Beş bin 811, Toplam: 12 bin 772".
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 22:59   #13
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Çapraşık dişlerin nedenleri ve tedavisi

Çocukluk döneminde süt dişlerin değişip, kalıcı dişlerin gelmeye başlamasıyla pek çok çocukta çapraşıklıkların yaşandığı bildirildi.


Türk Dişhekimleri Birliği'nin (TBD) web sitesinde yer alan bilgilere göre, bir çok anne ve baba, "Çocuğumun dişleri eğri geldi" endişeyle dişhekimine başvuruyor. Bu durumun en büyük nedeninin 'kalıtım' olduğunu belirten uzmanlar, zamanında alınmayan bazı önlemlerin de çapraşıklara yol açtığını ifade ettiler.

Genetik olarak çocukta çene boyutuyla dişlerin genişlikleri arasında uyumsuzluk olması ya da çenelerin gelişmesini olumsuz yönde etkileyen solunum yolu problemlerinin dişlerde çapraşıklığıklara yol açtığını anlatan uzmanlar, "Çocuğunuzun burun yollarındaki solunumu engelleyen faktörler öncelikle üst çenenin daha sonrada alt çenenin normal büyümesini etkileyerek dişlerin düzgün sıralanmasına engel olurlar. Bu durumda mutlaka uzman bir dişhekiminin müdahalesi gerekir" diye konuştular.

Dişlerdeki çapraşıklığın bir diğer nedeninin de süt dişlerinin normal değişme zamanı gelmeden çekilmesi olduğuna dikkati çeken uzmanlar, şunları kaydetti:

"'Nasıl olsa yerine yenisi gelecek' düşüncesiyle tedavi edilebilir düzeydeki süt dişlerinin çekimi son derece hatalıdır. Çünkü bu dişler altlarından gelecek kalıcı dişlerin yerini koruyarak çapraşıklıkları önlerler. Bir süt dişi zamanından önce çekilirse yandaki dişler çekilen dişin boşluğına doğru kayar. Alttan gelecek kalıcı dişin süreceği yeri kapatır, kalıcı diş bulabildiği boşluktan sürmeye çalışır yada gömülü kalır. Her iki durumda da diş sisteminin dengesi bozulur ve çapraşıklıklar gözlenir. Süt dişlerini ara yüzlerinde görülen çürükler zamanında tedavi edilmezse yandaki dişler çürüyen, kayıp diş dokusu kadar boşluğa kayar. Çapraşıklıkların bir diğer nedeni de budur. İşte bu nedenlerden dolayı süt dişlerinde görülen çürüklerin tedavisi son derece önemlidir".

Dişlerin düzgün sıralanmasının sadece estetik açıdan önemli olmadığını anlatan uzmanlar, dişlerdeki çapraşıklıkların bu bölgelerin temizlenmesi güç olacağından çürüklere, dişeti hastalıklarına ve eklem ağrılarına neden olabileceğini belirttiler. Çapraşık dişlerin her yaşta değişik tedavi yöntemleriyle ortodontistler tarafından tedavi edilebildiğini söyleyen uzmanlar, "Ancak bu tür tedaviler oldukça pahalıdır. Bu nedenle çürüyen süt dişlerinin çekiminden çok tedavisi yoluna gitmek daha da önemlisi iyi bir ağız bakımıyla dişleri sağlıklı olarak ağızda tutmak en doğru yöntem olacaktır" şeklinde konuştular.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:00   #14
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Balık zehirlemelerine dikkat

Balık ve diğer su ürünlerinin zehirlenerek ölüme sebep olduğunu belirten uzmanlar, bu konuda vatandaşları uyardı.
Samsun Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürü Uzman Veteriner Hekim İsmail Aydın, kurumlarında balık ve diğer su ürünleri hastalıklarıyla ilgili kapsamlı araştırma ve teşhis yaptıklarını belirterek, vatandaşların balık zehirlenmelerine karşı dikkatli olmasını istedi. Balık hastalıklarının Türkiye için yeni bir konu olduğunu ve bu konuda bilgi birikimi bulunmadığını kaydeden Aydın, bu alandaki çalışmalara hız verilmesi gerektiğini söyledi.


Enstitü hizmet bölgesinde kültür balıkçılığının diğer bölgelere nazaran daha hızlı geliştiğini ve bölgede yaklaşık 170 işletme bulunduğunu ifade eden Aydın, "Bu işletmeler, enstitü uzmanlarının kontrolünde. Kurum uzmanları, balık hastalıkları konusunda araştırma yapıyor. Balık işletmelerinin sorunlarının çözülmesinde bilimsel verilere göre hareket ediyoruz. Bugüne kadar yapılan araştırmalara göre, balık çiftliklerinde özellikle Yersiniozis hastalığı çok yaygın. Bununla birlikte Vibrio, Aeromonas, Pseudomas, Edwardsiella ve Mixobacter infeksiyonları da tespit edildi. Suya karışan sanayi atıkları suyun kalitesini bozarak özellikle bakır, çinko ve civa zehirlenmesine yol açıyor. Yağmur suları, suda kurşun birikimine sebep olduğu için kurşun zehirlenmesi meydana getiriyor. Sağlıklı beslenmek için beyaz et tüketimi önemli. Ancak, özellikle balık ve deniz ürünlerinin bilinçli tüketilmesi, sağlıklı muhafaza edilmiş ve ambalajlanmış, orijini bilinen, kontrolü yapılmış, hijyenik su ürünlerinin tüketilmesi gerekiyor" dedi.

"MİDYE ZEHİRLEMESİ ÖLDÜRÜYOR"
Kirli sularda avlanan balık, midye ve diğer su ürünlerinin insan sağlığına zarar verdiğini ifade eden İsmail Aydın, "Kabuklu deniz hayvanları, insanlarda ishalle birlikte seyreden tehlikeli yiyecek zehirlenmelerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Havaların ısınmasıyla birlikte risk faktörü daha da artmaktadır. Bu durum halk nazarında bu ürünlere karşı güvenin sarsılmasına ve tüketimin azalmasına sebep olmaktadır. Yeterince işlem görmemiş ya da çiğ olarak tüketilen deniz kabuklularının tüketimini takiben zehirlenme belirtileri ortaya çıkabilmektedir. Bu deniz canlılarının besinleri süzerek, ağır ağır yemesi nedeniyle, lağım sularıyla kirlenmiş sulardan yüksek miktarda mikrop ve atık madde (toksinleri) almalarına ve vücutlarında biriktirmelerine yol açar. Kabuklu deniz hayvanları, iyi pişirilmesine rağmen iç organlardaki patojenler yeterli şekilde yok edilemeyebilir. Toksin birikimi de yüksek ısıyla yok edilemez. Çok düşük miktarlarda, mide ve bağırsaklar için zararlı ürünler gıdalarda kalabilir ve bu ürünler tüketimi takiben hastalıklara neden olurlar. Bazı midye türleri de yendikleri zaman toksik etki gösterebilir (Mytilus edulus ve Modiola modiolus cinsi midyeler)" dedi.


Midye zehirlenmelerinde, zehirlenme belirtisi olarak aşırı duyarlılık ve felç, parmak uçlarında iğne batması gibi karıncalanma hissi, dudaklarda sızlama ve uyuşukluk hissedildiğini söyleyen veteriner hekim Aydın, "Sersemlik, uyuklama, boğazda sıkışma ve kuruluk, bazı vakalarda konuşmada bozukluk vardır. Ağır vakalarda ölüm solunum yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Toksin ihtiva eden midyelerden 4-5 tanesinin yenmesiyle bile ölüm meydana gelebilir. Bu toksinin çok kuvvetli bir zehir olan potasyum siyanürden 50 kez daha güçlü olduğu bildirilmiştir. Midye yendikten sonra bir rahatsızlık hissedilmesi halinde, gecikmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Midye zehirlenmesi olayları ABD, Fransa, İrlanda, İngiltere ve Almanya gibi gelişmiş ülkelerde sık meydana geliyor. Ülkemizde midye zehirlenmesinin gelişmiş ülkelere oranla daha az görülmesinin sebebi, dini inanış boyutuna paralel olarak daha az tüketilmesinden kaynaklanmaktadır" diye konuştu.

"BOZULAN BALIKTA 12 SAAT İÇİNDE 68 MİLYAR BAKTERİ OLUŞUYOR"
Sahillerde yaşayan birçok deniz hayvanının toksin ihtiva ettiğini ifade eden Aydın, "İnsanlar bazı balıklara temas etmekle de zehirlenebilir. Bu balıkların yüzgeçleri birtakım dikenler ihtiva eder. Dikenin kaidesindeki kesede bulunan zehir, kesenin kanalı vasıtasıyla dikenin açtığı yaraya boşaltılır. Memleketimizde bulunan bu nevi balıklar: tarakonya, çarpan balık, kum tarakonyası, varsan balığı, rina balığı, iğneli vatoz balığı, tırpana balığı, kazık kuyruğu balığı, folya balığı, tatlı su levreği gibi balıklardır. Doğal olarak toksin ihtiva eden bir tek balığın bile yenmesi, ölüme sebep olabilir. Balıkçılık sektöründeki sorunlardan bir tanesi de çiftliklerde bilinçsiz kimyasal madde ve ilaç kullanımı sonucu oluşan ilaç kalıntısı birikimidir. Avrupa Birliği ülkeleri, ithal ettikleri su ürünlerinde ilaç kalıntısı için belli bir standart getirmişlerdir. Balıkların yaşadıkları ortamda yeterli sayıda hastalık etkeni bulunursa, balıklarda yaralanma, organ bozuklukları, zayıflama ve stres gibi faktörlerle birlikte hem balığın kendi sağlığını bozan, hem de kesim sonrası balık etinin değerini düşüren hastalıklar meydana gelir" şeklinde konuştu.
Balık etinin protein yönünden zengin olduğunu vurgulayan, ancak balık çiftliklerinin hijyenik olması gerektiğini vurgulayan Aydın, "Uygun şartlarda balık vücudunda bir bakteri her 20 dakikada bir çoğalmaktadır. Periyodik olarak çoğalan bir bakteri hücresinden 12 saat sonra 68 milyar adet bakteri meydana geldiği dikkate alınırsa, bozulmaya uğramış bir balık etini yiyen kişinin ne kadar risk altında olduğu anlaşılır" dedi.


Deniz ürünleri pişirilirken ortaya çıkan dumanın solunmasının, astım, rinitis, larenks ödemi veya rinokonjuktivitise sebebiyet verdiğini hatırlatan İsmail Aydın, daha sonra şunları söyledi:


__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:00   #15
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Balık alerjileri, sindirimi takiben en erken 2 dakikada ortaya çıkabilir. Deniz ürünleri alerjilerinin belirtileri de genellikle 1 saat içinde ortaya çıkar. İnsanlarda deniz ürünleri anafilaktik şoka sebep olabilir. Bazı bakteriler orkinos, uskumru, palamut gibi balık türlerinde toksin oluşturur. Bu balıkların yenmesiyle balık zehirlenmesi meydana gelir. Bazı deniz kamçılıları da toksin üretebilirler. Balıkların bazı türleri, bu toksik kamçılıları tükettikten sonra insanlar için zehirli hale gelir. Bu toksinler balığın iç organlarında, kafasında ya da merkezi sinir siteminde depolanır. "

Samsun Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü'nün bölge enstitüsü olduğunu kaydeden İsmail Aydın, Samsun, Sinop, Amasya, Tokat, Sivas, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize'den oluşan toplam 9 ile hizmet götürdüklerini, balık hastalıklarıyla ilgili kapsamlı araştırma ve teşhis yapılabilen bir alt yapıya sahip olduklarını sözlerine ekledi.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:00   #16
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Sıtmaya karşı 'oz' ilacı

--------------------------------------------------------------------------------

Sıtmaya karşı doktorlar grubu tarafından Hindistan'daki laboratuarlarda geliştirilen 'OZ' adındaki ilaç, hastalığın 'kesin çözümü' olarak görülüyor.


Hindistan'daki laboratuarlarda geliştirilen ve tıp çevrelerinde sıtma ile mücadelede bir devrim olarak nitelendirilen OZ, Çin'de çeşitli hastalıkların önlenmesinde kullanılan
bitkisel ilaçlardan 'Artemisinin' adlı anti sıtma maddesi içeriyor. Doktorlar tarafından sentetik olarak geliştirilen OZ, Artemisinin maddesinin bitkisel versiyonuna da gereksinim duymadığı için çok daha ucuz olarak satılacağı belirtiliyor. Hindistan'da sıtma hastalığı olan insanlar üzerinde denenen ilacın başarılı sonuç verdiği ve hastalığı tamamen kuruttuğu ve hiçbir iz ve ya bulgu bırakmadığı saptandı.

Hindistanlı doktorların sağlık dünyasına hediye ettiği yeni sıtma ilacı OZ, 2005 Ocak ayından itibaren test kullanımına girecek.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:00   #17
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Uykusuzluk çekenlere tavsiyeler

--------------------------------------------------------------------------------

Hemen hemen herkesin zaman zaman yaşadığı uykusuzluk sorunundan, basit birtakım önlemlerle kurtulunabiliniyor.


Türk Psikiyatri Derneği'nin internet sitesi 'Psikonet'te yer alan bilgilere göre, özellikle kabul gören kişilerde görülen uykusuzluk sorunu, uyandıktan sonra tekrar uykuya dalmakta güçlük ve sabah yeterince dinlenmemiş olarak uyanmak şeklinde kişide sıkıntı meydana getirir. Uzmanlar kötü bir uykuyu, düzensiz bir uyuma alışkanlığı, gün içinde kısa uykular, kafein içeren maddeler, rahatsız yatak, odanın çok sıcak ya da çok soğuk olması, aşırı gürültü ile günlük hayatta yaşanan gerilim ve endişelere bağlıyorlar. Ancak birkaç basit önlemle uykusuzluk sorununu çözmek ve uykuyu geliştirmek mümkün. Psikologların sunduğu öneriler ise şöyle:


"- Uykunuzun geldiğini hissettiğinizde yatağa gidin.


- Yatakta kitap okumayın ya da televizyon seyretmeyin. Bunlar uyku kaçırıcı etkinliklerdir.


- Bir önceki gece kötü uyumuş olsanız bile gün içinde kestirmeyin. Eğer uzun süre "kalitesiz" bir uykunuz varsa ve uzun süren "uykuya dalamama" dönemleriniz oluyorsa, farkında olmadan yatağınızı/yatak odanızı "uyumak" yerine "uyanık kalmak" ile eşleştirmiş olabilirsiniz. Bu durumdan kurtulmak için de;


- Çok yorgun hissetseniz ya da uyku açığınızı telafi etmek isteseniz de erken bir saatte yatağa gitmeyin.


- Işıkları hemen söndürün.


- 20 dakika içinde uyumadıysanız, başka bir odaya gidin; tekrar uykunuz gelene kadar oturun ve rahatlayın.


- Bir gece önce az uyumuş olsanız bile, her gün aynı saatte uyanın."
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:00   #18
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

40 yaşın altındaki tiryakiler dikkat

--------------------------------------------------------------------------------

Dünya Sağlık Örgütü, 40 yaşın altındaki sigara tiryakilerini uyardı. Buna göre, genç tiryakiler sigara kullanmayan yaşıtlarına göre 5 kat daha fazla kalp krizi riski taşıyor.

BBC'den yayınlanan habere göre, Dünya Sağlık Örgütü ile çeşitli ülkelerin sağlık kurumlarının işbirliği ile yapılan araştırmalarda, 21 ülkedeki 33 ve 64 yaş arasındaki kişilerin kalp krizi riskleri değerlendirildi.

Avrupa, Çin, Avustralya, Yeni Zelanda ve Kuzey Amerika merkezli olarak yürütülen araştırmalarda, 1985 ve 1994 yılları arasında kalp krizi geçiren ancak ölmeyen toplam 23 bin kişiye rastlandı.

Bu sayının 4/5'inin ise 35-39 yaşları arasında olan sigara tiryakileri olduğu tespit edildi. Bu saptamayla 35-39 yaş arasındaki tiryakilerin, sigara kullanmayan akranlarına göre 5 kat fazla kalp krizi riski taşıdığı belirlendi. Bu oranın erkeklerde ve kadınlarda hemen hemen aynı olduğu ifade ediliyor.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:00   #19
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Çocuğunuzun ruh sağlığı da önemli

--------------------------------------------------------------------------------

Anne ve babalar çocuklarının fiziksel güvenliği kadar onların duygusal rahatlığından da sorumlu.


Uzmanlara göre, sağlıklı bir büyüme sadece fiziksel sağlık olarak algılanmamalı, çeşitli nedenlere bağlı olarak çocukta oluşan en ufak bir ruhsal dengesizlik ileride büyük bir sorun haline gelebilir.


Çeşitli kaynaklardan derlenen bilgilere göre, bir çocuğu büyütmenin tek bir doğru yolu yok. Ana-babalık tarzları değişir fakat çocuğunuz için yapılması gerekenler aynıdır. Besleyici gıdalar, düzenli sağlık kontrolleri, aşı ve sporun yanısıra ebeveynler çocukları için güvenli bir ev ve çevre sağlamak zorunda. Çocuklardan yapabileceklerinden azının ya da fazlasının beklememesi gerektiğini belirten uzmanlar, ebeveynlere, ruhsal problemi olmadan çocuk yetiştirmek için şu tavsiyelerde bulunuyorlar:


"- Çocuğunuzu duygularını ifade etmeye teşvik edin ve duygularına saygı gösterin.


- Çocuğunuza herkesin acı, korku, öfke ve kaygı yaşadığını anlatın. Bu duygularının kaynaklarını öğrenmeye çalışın.


- Çocuğunuzun öfkesini olumlu bir şekilde, şiddete başvurmadan göstermesine yardım edin. Aranızdaki saygı ve güveni geliştirin.


- Anlaşamadığınızda bile sesinizi yükseltmeyin.


- İletişim kanallarını açık tutun ve çocuğunuzu dinleyin.


- Çocuğunuzun anlayabileceği kelimeler ve örnekler kullanın.


- Onu soru sormaya teşvik edin.


- Rahatlık ve güven verin.


- Dürüst olun.


- Olumluluklar üzerinde durun.


- Her konuda konuşmaya istekli olduğunuzu gösterin.


- Kendi problem çözme ve başetme becerilerinize bakın.


- Onun için iyi bir örnek olup olmadığınızı kendinize sorun.


- Eğer çocuğunuzun duygularından ve davranışlarından bunaldıysanız ya da kendi engellenmelerinizi ya da öfkenizi kontrol edemiyorsanız yardım alın.


- Çocuğunuzun yeteneklerine destek olun, sınırlılıklarını kabul edin.


- Hedefleri başka birinin beklentilerine göre değil çocuğunuzun yeteneklerine ve ilgilerine göre oluşturun.


- Çocuğunuzun başarılarını kutlayın.


- Çocuğunuzun yeteneklerini başka çocuklarınkilerle kıyaslamayın, onu tek başına değerlendirin.


- Çocuğunuzla birlikte olmak için düzenli olarak zaman ayırın.


- Çocuğunuzun bağımsızlığını destekleyin ve kendilik değerini artırmasına yardım edin.


- Yaşamın iniş çıkışlarında çocuğunuzun yanında olun.


- Çocuğunuzun problemlerin üstesinden gelebileceğine ve yeni yaşantılarla başedebileceğine güvendiğinizi gösterin.


- Yapıcı, açık ve tutarlı bir disiplin uygulayın ve çocuğunuz için hangi yolun daha etkili olduğunu öğrenin.


- Olumlu davranışlarını onaylayın.


- Çocuğunuzun hatalarından ders almasına yardım edin.


- Ona hiçbir şart koşmadan koşulsuz sevin.


- Özür dileme, işbirliği, sabır, bağışlama ve başkalarıyla ilgilenmenin önemini öğretin".


UYARI NİTELİĞİNDE BELİRTİLER


Çeşitli uyarıların, bir çocuğun ya da ergenin muhtemel ruh sağlığı problemine işaret ediyor olabileceğine dikkat çeken uzmanların üzerinde durdukları belli başlı belirtiler ise şöyle:


"- Duygularla ilgili güçlükler.


- Makul bir neden olmadan üzülme ve ç****izlik duyma ve bu duygulardan kurtulamama.


- Çoğu zaman yoğun öfkeli olma, ağlama ya da aşırı tepkide bulunma.


- Değersizlik ya da suçluluk duyguları gösterme.


- Başka çocuklardan daha fazla endişeli ya da kaygılı olma.


- Bir ölümün ya da kaybın ardından çok uzamış bir yas tutma.


- Aşırı derecede korkulu olma. Açıklanamayan korkular duyma ya da diğer çocuklardan daha fazla korku duyma.


- Fiziksel sorunlarla ya da görünümle sürekli ilgilenme.


- Zihnini kontrol edememekten ya da zihninin başkaları tarafından kontrol edildiğinden korkma.


- Okul durumunda kötüleşme.


- Genellikle zevk aldığı şeylere ilgisini kaybetme.


- Uyuma ve yeme alışkanlıklarında açıklanamayan değişmeler gösterme.


- Arkadaşlarından ya da ailesinden uzaklaşma ve hep yalnız kalmayı isteme.


- Çok fazla hayal kurma.


- Yaşamı başedemeyecek kadar zor bulma ve intihardan söz etme.


- Açıklanamayan sesler duyma.


- Kendini verememe, karar vermede zorlanma.


- Yerinde oturamama, dikkati toplayamama.


- Zarar görmekten, başkalarını incitmekten, "kötü" bir şey yapmaktan korkma.


- Gün içinde defalarca yıkanma ve eşyaları temizleme ihtiyacı duyma ya da belirli davranışları tekrarlama.


- Çok hızlı seyreden düşüncelerden kurtulamama.


- Tekrarlanan kabuslar görme.


- Sorun yaratan davranışlar


- Alkol ya da ilaç kullanma.


- Çok miktarda yeme ve sonra kusmaya çalışma, müshil ilaçlarını kötüye kullanma ya da kilo almaktan kaçınmak için lavman kullanma.


- Uygun kiloda olmasına karşın takıntılı bir şekilde spor yapmayı ya da diyet uygulamayı sürdürme.


- Başkalarına ve eşyalarına sık sık zarar verme ya da yasaları ihlal etme.


- Yaşamı tehlikeye sokacak hareketlerde bulunma".


Uzmanlara göre, eğer çocuğunuz bu belirtilerden birini gösteriyorsa ya da belirtiler ciddiyse, hemen bir yardım arayın. Doktorunuzla, okuldaki danışman-rehber öğretmenle ya da çocuğunuzun ruh sağlığı problemi olup olmadığını değerlendirebilecek bir ruh sağlığı uzmanıyla konuşun. Pek çok çocuğun ruh sağlığı problemleri vardır. Bu problemler gerçektir, acı vericidir ve ciddi olabilir. Ruh sağlığı problemleri anlaşılabilir ve tedavi edilebilir.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:01   #20
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Öksürüğün en büyük nedeni sigara

Öksürüğün en büyük nedeninin sigara olduğunu belirten uzmanlar, sigara içmediği halde nedensiz öksürenlerin ise solunum enfeksiyonuna yakalanmış olabileceğine dikkati çektiler.


Sigara içenlerin öksürmesine sigara dumanında bulanan bir çok zehirli kimyasal maddenin yol açtığını belirten uzmanlar, bu durumdan kurtulmanın tek yolunun sigarayı bırakmak olduğunu kaydettiler.


Derlenen bilgilere göre, sigara içenler daha çok öksürüyor, sigara içmediği ya da sigara içilen ortamda bulunmadığı halde öksürenleri ise solunum enfeksiyonu hastalığı bekliyor.


Sigara içenlerin kuru ve kesik kesik veya balgam çıkararak öksürdüğünü, bu durumun sabah uyandığında daha da şiddetlendiğini ifade eden uzmanlar, tek çözümün sigaradan kurtulmak olduğunun altını çizdiler.


Ateşi 39 derecinin üzerinde balgam çıkararak öksürenlerin durumları daha kötüye gitmeden doktora başvurmaları uyarısında bulunan uzmanlar, "Balgam çıkararak öksürüyorsunuz ve ateşiniz 39 derece üzerinde. Çok yorgunsunuz, kaslarınız ağrıyor ve kendinizi günlük faaliyetlerinizi yapamayacak kadar hasta hissediyorsunuz. Beyaz balgam genellikle seyrini izlemeniz gereken ama kendi kendine tedavi yöntemleriyle hafifletebileceğiniz viral enfeksiyona işaret eder. Yeşil veya pas rengi balgam çoğu kez bakteriyel enfeksiyonun göstergesidir ve antibiyotik gerektirir. Doktora başvurulmasında büyük yarar vardır" şeklinde konuştu.

__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 12:42 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580