|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
|
Konu Arşivi Bu Bölüm Arşiv Bölümüdür. Geçmiş Konuları Bulabilirsiniz. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
19-08-2006, 14:53 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 38
Mesajlar: 2.552
Tecrübe Puanı: 21 |
Tigana ile dobra dobra Beşiktaş'ın futbol felsefesine değişik bir boyut kazandıran Jean Tigana Milliyet Gazetesi'nden Bilal Meşe'nin sorularını cevapladı... Futbol ve fakirlere yardım etmek Tigana'nın yaşam biçimi... İşine çok sadık, Ümraniye'ye en 'erken' gelenlerden. İşinin yoğunluğu nedeniyle etrafla fazla ilgilenemiyor: "Yaşam biçimim futbol... Sürekli çalışıyorum. Prensiplerimin başında iş geliyor. Bir yere imza attıysam o müesseseye yüzde yüz enerjimi vermek zorundayım. Başka konuları düşünürsem ayıp olur, o müesseseye ihanet olur. Kaldı ki çalışma arkadaşlarıma, futbolculara, personele örnek olmak zorundayım."Ekstralar cepten Tigana'nın bilinmeyen bir yönü var. Kendisi söylemedi, biz araştırdık, bulduk. Beşiktaş'a geldiği günden bu yana kamp yapılan otellerde odasına gelen 'ekstraları' hep cebinden ödüyor, kulübe bir kuruşluk fatura göndermiyor. Örnek, Frankfurt'ta gazetecilere verdiği yemeğin parasını kredi kartıyla öderken tanıklık ettik. Şaşırmadık dersek yalan olur! Onun gözünde Türk futbolu ve Avrupa'daki yerimizi merak ettik; "Potansiyel müthiş, inanılmaz. Ama olması gereken gibi patlama yapamamış, olması gereken yere gelememiş. Bunun da temelinde organizasyon, çalışma, altyapı ve eğitim yatıyor. Sıfırdan başlayacaksınız eğitime. Çok çalışkan bir ülkesiniz. Ben de çalışkanım. Antrenmanlar biter yine çalışırdım. Antrenmanlara ilk ben gelirdim, son giden yine ben olurdum. Bunu yapmadığınız taktirde bir yere gelemezsiniz. Otuz yıl önce Fransa'da biz bunu yaptık. Eğitimle kol - kola olacaksınız. Eğitimde iyi olan futbolda da çok iyi konumlara gelir. İtalya, İspanya ve Fransa. Düşünün 18 yaşında bir futbolcu uluslararası arenalarda üst düzeyde oynayabiliyor. Neden? Altyapısı sağlam da ondan." 'En keyifli olay' Türkiye'ye geldiği günden bu yana Türk futbolunu, Beşiktaş'ı ve diğer takımları da düşündüğünü kaydeden Tigana, "Bunları görmemezlikten gelemem. Genç bir yeteneği alıp Beşiktaş'a ve Türk futboluna kazandırmak dünyanın en keyifli olayıdır. Bu da biz çalıştırıcıların asli görevidir. Genç yaşta alıp futbola kazandırdığım oyuncular belli. Kitaptan öğrendiğim bir şey değil, realite bu. Çok öğrencim oldu, üst seviyede yıllarca futbol oynadılar, oynuyorlar da" ifadelerini kullandı. Laf lafı açıyor, dönüyoruz konuyu spor gündemine oturan Aureilo'nun TC vatandaşı olmasına getiriyoruz: "Babam Malili ama ben Fransız vatandaşıyım. Fransız olarak da bir sorunum yok. Ben bunu yargılamam. Onun kendi düşüncesi, seçim hakkı var, ona saygı duymak gerekir. Kendi çocuğumun da böyle bir tercih yapma özgürlüğü var, karışamam." 'İki farklı dünya' Yazılı ve görsel medya önünde fazla konuşmayı, hatta özel söyleşiler yapmayı pek sevmiyor Tigana. İki ülke medyasına hangi gözle baktığını merak ettik. Sorularımıza gülerek yanıt veriyor: "İki farklı dünyadan bahsediyoruz... Fransa'da medyada çıkan on haberden dokuzu mutlaka doğrudur. Hatta doğru olması şarttır. Onlar işin kaynağına iniyorlar, konfirme ederler, doğruysa yazarlar. Aksi, yayınlanmaz. Düşünün otuz yılda iki dava açtım ve ikisini de kazandım. Türkiye'deki gazeteleri tercüme ettirmiyorum. Bir örnek vermek isterim. Birkaç yıl önce medyanızda benimle ilgili bir takımı çalıştıracağım yönünde haber çıkmıştı. Bu haber üzerine, büyük bir gazeteye mektup yazmak zorunda kaldım ve haberi yalanladım." Beşiktaş'a imza attıktan sonra, yönetim kanadından medya ile ilgili bir uyarı, alıp almadığını da merak ettik. Tigana, "Doğrusu basına dikkat etmem gerektiği konusunda uyarıldım" diye yanıtladı. Futbol bilgisi konusunda her türlü kritiğe açık olduğunu kaydeden Tigana, şöyle devam etti: "İlk geldiğimde oyuncular tarafından büyük bir saygınlıkla karşılanmadım. Ama bunun dışında saygı duyulduğunu hissediyorum. Bilgi ve becerimle saygıyı hakedip, etmediğimi kanıtlamak zorundayım. Yaptığım işe göre saygı duyulmasını istiyorum. İlerlemek istiyorum, ama tek başıma bir şey yapamam. Futbolda mucize yoktur. Üst düzeyde kalanlar ve sürekli çıtayı yükseltenler gerçek profesyonel oyunculardır. Yukarı çıkmanın, yani şampiyon olmanın bir tek şartı vardır, o da inanmaktır, çok çalışmaktır. Aksi taktirde hayal kırıklıkları yaşarsınız." 'Frene basan yok' Oyun disiplininin çok önemli olduğunu, bundan uzaklaşıldığı anda çıldırdığını ifade eden Fransız hoca, "Ekipler sadece hücumü düşünüyorlar. Hücum etmek ve goller atmak iyi. Ancak ya savunma? İşte sorun da burada yatıyor. Örnek... Gazintep maçı, üç oyuncumuz da ileri çıktı, gol arıyorlar, orta alanda ise frene basacak tek oyuncu yok. En küçük ekipte bile böyle bir lüksünüz yoktur. Bunun içindir ki eğitim diye gırtlak patlatıyorum. Futbolcularımın oyun disiplininden uzaklaşmaları beni çıldırtır. Hatta deli eder. Hele hele bunu bilerek yaptıkları anda kendimi kaybediyorum" diyerek konuyu sisteme taşıdı. "Yapmak istediğiniz her türlü sistemi yapar ve uygularsınız. Sisteminiz ne olursa olsun sahada onbire onbirsiniz. Sisteme bağlı kalmayıp, üç ya da iki kişinin yanısıra orta alanda üç kişi de gole soyunursa sistemin özelliği kalmaz." 'Sabır şart' Beşiktaşla iki yıllık sözleşme yenilediği ve bu sürece şampiyonluk sığdırmanın hesaplarını yaptığını vurgulayan Tigana, bunda en büyük faktörün sabır olduğunu söyledi: "Sabırlı olmak şart. Üst olacak, alt olacak. Kadromuza baktığımız zaman şampiyonluk seviyesinde oynamış sadece bir oyuncu var. Bu tecrübesizliği kabullenmek lazım. Bu demek değil ki yukarıya çabuk çıkacağız. Arsenal'i anımsayın, şampiyonlar ligi finali oynadı. 18-19 ve 20 yaşındaki gençlerle bu finali oynadı. Kadromuzdaki gençler ne kadar çabuk adapte olursa, sahaya yeteneklerini yansıtırsa, yukarı çıkışımız daha çabuk olur." Çakmak koleksiyonu Lafı döndürüp, taraftara taşıyoruz... Tigana tribün desteğini anımsattığımız sırada çekmecesini açıyor ve bir sürü çakmak gösteriyor. Yoksa "Yeniden mi sigaraya başladınız?" sorusunu yöneltiyoruz; "Hayır başlamadım... Bunlar benim çakmak koleksiyonum! Fenerbahçe maçından arta kalan hatıralar. O kadar çok çakmak ve bir o kadar da bozuk paralar atıldı ki anlatamam. Hırslı ve istekli oldukları zaman inanılmazlar. Üzüldüğüm şey bu güzelliğe sahaya attıkları yabancı cisimlerle gölge düşürmeleridir. Bu cisimler birimizin başına gelse ne olur? Bunlar futbolun içinde yoktur, olmamalıdır." 'Böyle devam' Tecrübeli hoca, Beşiktaş taraftarına ilginç bir mesaj vermeyi de ihmal etmiyor: "Doğrusu Antep maçında, tribünlere hayran kaldım... Son maçta harikaydılar. Bu şekilde bizi cesaretlendirmeye devam etsinler, biz de onlara şampiyonluk hediye edelim. Gerçekten çok güzel bir tabloydu, uzun zamandır böylesini yaşamamıştık. Tribün desteğinin önemini anlatmaya gerek yok. Akıllı bir yol izliyorlar, onlara teşekkür ediyorum. 'Runje'ye kefilim' "Konfirme olmuş bir kalecidir. Her kaleci komik goller yemiştir, yemeye de devam edeceklerdir. Barthez'i anımsayın, o yemedi mi? Dünya Kupası'nda da bunlar oldu. Runje dört yıl boyunca Monaco'da talebemdi. Ona güveniyorum, kefili de benim. Bir maça bakıp, onu yargılamak doğru değil." 'Bilerek yapmadı' "Nobre'ye kızıyorlar, hatta tepki gösteriyorlar. Pozisyona çok yakındım, Nobre faule maruz kalıyor ve kurtulmak için çalışıyor. Bu kurtulma uğraşı içinde bir takım el hareketleri olabiliyor, doğaldır. Eğer Nobre kasıtlı vurmuş olsaydı, bırakın bir başkasını en büyük cezayı ben verirdim." Yengeç burcu Ani tepkiler veren, sert kabuğa sahip kişilerdir. Geçilmesi zor, görünmez bir koruma duvarları vardır. Ancak bu kabuğun altında duygusal ve yumuşak bir kişilik bulunur. Görünmez duvarı ancak karşısındaki kişi iyi tanığı anda kaldırır. Evleri ve aileleri her şeyden önemlidir. Yengeç erkeği için annesinin yeri çok özeldir. İş hayatında kendilerini kanıtlamayı, ön planda tutarlar. Hangi meslekten olursa olsunlar işlerini en iyi şekilde yaparlar ve başarılı olurlar. 'Ronaldinho'yu alırdım' "Çıkıp yönetim kurulu bana açık çek verse, kimi alırım biliyor musunuz? Çok yıldız oyuncu var alınacak, ama Ronaldinho'nun yeri başka. Onu almak isterdim." 'Elbise uğur getirdi' "Gaziantep maçında ilk kez sahaya takım elbiseyle çıktım. Doğrusu uğurlu geldi ve maçı kazandık. Bundan sonra sahaya hep takım elbiseyle çıkacağım."
__________________ Yükseklik korkumuz olsaydı KARTAL olmazdık... | ||
|
19-08-2006, 15:54 | #2 | ||
Üyelik tarihi: May 2006 Yaş: 42
Mesajlar: 417
Tecrübe Puanı: 18 | Müslüman çocuğu Tigana18.08.2006 Fransız hoca, dünyada gittikçe tırmanan ırkçılıktan, sözde Ermeni soykırımı iddialarına, kölelikten fakirliğe kadar her konuda fikirlerini anlattı. Türkiye fotoğrafını çekerken de sevgisini büyük bir içtenlikle açıkladı Güven ve saygı Türkiye'ye geldiği günden bu yana Fransız hocayla söyleşi yapmak için çalmadık kapı bırakmadık. Tüm girişimlerimiz 'Hiç kimseye ayrıcalık tanımam' sözleriyle geri döndü. Ama söyleşi orucunu da yine Milliyet için bozdu. Aslında bu buluşmanın ilginç bir hikayesi de var. Süper Kupa maçı öncesi Tigana, Frankfurt'ta takımı izleyen gazetecilere dostluk yemeği vermişti. Bu yemekte Fransız hocanın, 'İçinizden bir arkadaşınızla röportaj yapmaya karar verdim. Ama kim olduğunu kendisi dahi bilmiyor' sözleri uzun süre merak konusu oldu. O gazeteci bendim. Tigana'nın Milliyet'i tercih etmesi o günün olayı değildi. Bunda kuşkusuz karşılıklı 'saygı' ve de 'güven' unsurları da ön plana çıkıyordu. Tigana ile yaptığımız sohbetlerde, kayıt dışı konuşmalarımız olmuş, ama hiçbirini sayfalarımıza yansıtmamıştık. Bu röportaj üç saat sürdü... Tigana'nın son sözü ise ilginçti: "Biliyorum, bu söyleşiden sonra çok düşman kazanacağım"... BM Jean Tigana... 03.11.2005'te Sevilla maçıyla işbaşı yaptı, Beşiktaş'ı UEFA'ya, son olarak da Süper Kupa'yı müzeye taşıdı. Sözleşmesini iki yıl uzattı, bu süreye 'şampiyonluk' kupası sığdırmanın hesapları içinde. İki gün sürecek söyleşide Tigana ile futbolu ikinci plana ittik, sosyal hayatı, yaşama, insanlara ve de siyasete bakışını masaya yatırdık. Dünyada tırmanan ırkçılığı, sözde Ermeni soykırımı iddialarını, kölelik, fakirlik ve yardımseverliği konuştuk. Onun ve arkadaşlarının gözünden Türkiye fotoğrafını gözlemledik. Özel dünyasını açtı bize... Baba Malili müslüman, anne Fransız. Kendisi Protestan... Çocukluk yılları fakirlikle geçmiş... Mali'deki fakir-fukaraya yardım ederek, elinde-avucunda ne varsa bu ülke için harcıyor. Gemilerle ilaç, yiyecek, giyecek taşıyor Mali'ye. Tatilini bu ülkedeki yardım kuruluşlarında geçiriyor. İşte röportajın ilk bölümünü, Tigana'nın insani çırpınışlarına ayırdık. "Irkçılık çok tehlikeli" Tigana'ya dünyada tırmanan ve Fransa'nın çanak tuttuğu 'ırkçılık' sorusunu yönelttik. Yanıtladı. "Fransa'da top oynarken ne saha içinde, ne saha dışında sıkıntı çekmedim, ırkçılıkla ilgili bir konuya hedef olmadım. Milli Takım düzeyinde sorun yaşadım, ama bu sorunu yaratan da ırkçı biri değildi. Kişisel olarak ırkçılık olayına farklı bakıyorum. Bunu yapanlar, menfaatlerine ters geldiği için yapıyorlar. Türkçe anlamıyorum, ülkenizi ırkçılık anlamında bilemiyorum. Irkçılığı özellikle İspanya'da görüyoruz. Fransa ve İngiltere'de çok az. İtalya'da da var". Futbol oynadığı dönemlerde Türkiye'ye geldiğini ve maçlar yaptığını anımsatan Tigana, "Türkiye'ye yabancı değilim. Bodrum'da arkadaşımın teknesi vardı, oraya sık sık giderdim. Bana karşı oynayanlar, şimdi antrenörler, 'Seni nasıl yendik' diyorlar. Hoş ve tatlı bir anı" diyor. İnsanlar sokaklara döküldü" Tigana'ya sözde Ermeni soykırım iddialarını hatırlatıyoruz... Fransız çalıştırıcı anlatıyor: "Tüm topluluklar, tarihi kendi geçmişine göre adapte etmek istiyor. Çok hassas bir konu. Biz ya da çocuklarımız doğarken sırtında küfe yoktu ki, dünyaya bir şeyler getirelim. Geçmişte olanları bugünlere taşımak çok yanlış". Fransız hoca, ülkesindeki kolonileşme olayını hatırlatıyor: "Kolonileşme olaylarını tarihte okuyoruz. Milyonlarca insan teknelerle değişik ülkelere taşındılar. Fransa ya da Amerika'ya teknelerle gidenler yollarda öldü. Ne oldu? Devamında binlerce insan sokağa döküldü, kolonileşmeye karşı ayağa kalktı. Bakanlık bu kanunu geri çekmek zorunda kaldı. Niye? Tarih kitaplarına girmesin diye. Ne demek kölelik. Bunların yaşanmasına hiç gerek yoktu". Gece Yarısı Ekspresi filmini izleyip, izlemediğini soruyoruz Tigana'ya... Fransız hoca yanıtlıyor: "Evet, izledim. Filmle, Türkiye'nin uzaktan yakından ilgisi yok. Avukat arkadaşlarım geldiler, iki hafta önce. Hatta doktorlar da var. Yeniden gelmek istiyorlar. Neden mi? Çünkü Türkiye'ye aşık olup dönüyorlar da ondan... Bir arkadaşımın eşi ve kızı geldi İstanbul'a misafirim olarak. Onlar da bana Gece Yarısı Ekspresi'nden söz ettiler. Ancak bende hiçbir etki yaratmadı o film. Sonuçta gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmadığını biliyorum. Ama o film insanları o kadar etkilemiş ki hâlâ ondan söz edebiliyorlar. Ben ülkenizi tanıyordum, şimdi burada yaşıyorum ve ben de aşık oldum". "Samimiyet kokuyor" Türk insanlarının kibar, sevecen ve aşırı ölçüde misafirperver olduğunu belirten Tigana'nın, bir restaurantta başına gelen olayı anlatırken, müthiş keyif alması dikkatimizi çekti: "Yolda yürürken, inanılmaz bir sevgi ve saygı görüyorum. Her ülkenin iyi ve de kötü insanları vardır. Buradaki karşılama daha sıcak, modern ve de en önemlisi buram buram samimiyet kokuyor. Genelde hiçbir insana karşı önyargılı olmam. Gittiğim her ülkede kendi fikrimi kendi yarattım. Etki altında kalmadım. Bir kere buraya gelirken hiç kimseye sormadım. Elbette arkadaşlarım bana 'Gitme, ne yapacaksın orada' dediler. Ama şimdi doğru karar vermenin mutluluğunu yaşıyorum". Boğaz'da bir restaurantta arkadaşlarıyla yemeğe gittiğini anımsatan Tigana, "Türklerin birçok yanı hoşuma gidiyor. Özellikle oyuncularımın her an için göreve hazır olmaları ve ağzımdan çıkacak sözleri beklemeleri. İkilemeden yapıyorlar. İşlerimin yoğunluğu nedeniyle insanlarla fazla haşır-neşir olamıyorum. Ama başıma bir olay geldi ki, anlatamam. Müthiş etkilendim. Arkadaşlarımla yemeğe gittim. Yemek bitiminde hesap istedim, garson 'Hesabınız ödendi' dedi. Şaşırdım. Düşünebiliyor musunuz ? Hesabı ödeme şansım bile yok. Hesabı ödeyenin bir Beşiktaş hayranı olduğunu söylediler. Kendisine teşekkür etmek istedim, başaramadım. İşte, Türk insanının en iyi özeti de bu" ifadelerini kullanıyor. Solcu da var, sağcı da Tigana ile çocukluk dönemine uzandık, politikayı konuştuk, sağcı mı, solcu mu, yoksa liberal mi olduğunu sorduk. Politikayı fazla sevmediğini söyledi, devam etti: "On kardeşiz, altı erkek, dört kız... Ağabeyimi kaybettim. Üst düzeyde futbol oynayan aileden tek ben çıktım. Çok fakirdik, buna karşın hepimiz okuduk. Aşırı sağcı değilim, seçimlerde de sağcı partiye oy vermedim diyebilirim. Benim ailemde sağcı da vardı, solcu da. Babam De Gaule'cüydü. Ben insanlara inanıyorum, insanları seviyorum. Sağcı da olsa, solcu da fark etmez. Hümanistim". Tigana, sözü döndürüp, sık sık Mali'deki yardım derneğine getiriyor. Futbolu bıraktıktan sonra yaşamını fakirlere adayacağını da kaydeden Fransız hoca, bu konuda da ilginç mesajlar veriyor: "Gelecekte sadece hayırsever kurumlarında çalışacağım. Oradaki insanları mutlu ettiğim zaman dünyalar benim oluyor. Fransa'da da fakirler var. Orada da insanlara yardım ediyorum. Mali'deki evimizde tuvaletimiz bile yoktu. Ben kimseden bir şey beklemiyorum. Ama yardım etmek isteyen olursa, projelerle gelirlerse yaparım. Çok arkadaşım var, onları oraya götürüyorum, bu virüsü enjekte etmeye çalışıyorum. Zaten bu virüsü kaptıkları anda Mali'siz yapamıyorlar, boş kaldıkları anda, hatta tatillerini bile orada insanlara yardım ederek geçiriyorlar". 'Cezayir değilsiniz' "Söyleyebileceğim bir gerçek var ki, o da Türkiye'nin, Avrupa'ya çok kötü reklamı yapıldığıdır. Arkadaşlarım ziyaretime geliyor sık sık. Burayı tanıdıktan sonra gözlerine inanamıyorlar. Çünkü Fransa'da duydukları Türkiye ile uzaktan yakından ilgisi yok. Modern hayatın tam tersi imajı çiziliyor Fransa'da. Türkiye'nin bir Fas, bir Tunus, bir Cezayir olduğu anlatılıyor. Ama Türkiye hiçbirisine benzemiyor. Burası asla bir Cezayir değil" 'Atatürk büyük lider' "Atatürk'ün Türkiye için çok önemli bir lider olduğunu biliyorum, onunla ilgili tüm yayınları okudum diyebilirim. Büyük lider olduğunu bırakın beni, tüm dünya biliyor. 1923'te ülkenizi kurdu. Cumhuriyeti kurdu. Türkiye'ye çok şey verdiğine eminim" Kürdan tiryakisi "Kürdan sayesinde sigarayı bıraktım. O olmasaydı şu anda sanırım en büyük sigara tiryakisi ben olurdum. Hiç kürdan kazası geçirmedim. Hele hele diş etlerimden hiçbir şikayetim yok. Niye, kürdan sayesinde. Kürdan benim yaşam biçimim adeta. Hatta onunla uyuduğum zamanlar bile oluyor". 'Şaraplarınız güzel' Tigana'nın futbolun dışında diğer bir işi de şarapcılık. Üzüm bağları ve mahzenleri var. "İşi bilen bir adam değilim. Yirmi yıldır üzüm bağları ve mahsenlerim var. Kardeşim bu anlamda çok iyi bir profesyonel. Türkiye'de de iyi ürünler var. Beyaz şarapı tatmadım, ama kırmızı şaraplarınız güzel. Marka vermek yanlış olur". 'Bütün dinlere ve kültürlere saygılıyım' Kurban bayramlarını hatırlatıyoruz Tigana'ya... Babasının müslüman olduğunu yineleyen Tigana, "Mali bir Müslüman ülkesi. Elbette kurban kesilirken gördüm. Ancak bütün kültürlere, dinlere saygılıyım ve açığım. Bunu da çok gezmeye borçluyum" diyor. Jean Tigana kimdir ? 23 Haziran 1955'te doğdu. 1975-78 Toulon, 78-81 Lyon, 81-89 Bordeaux, 89-91 Marsilya'da forma giydi. Bordeaux'da 6 Fransa Şampiyonluğu, 2 Fransa Kupası sevincini yaşadı. 1993-95 arasında Lyon'u ikinci yaptı. 1995-99 arasında Monaco'yu ikinci sezonunda lig şampiyonluğuna ulaştırdı. UEFA Kupası'nda ve Şampiyonlar Ligi'nde yarı finale çıkarttı. 2000'de başına geçtiği Fulham'ı Premier Lig'e çıkardı. Nisan 2003'te görevi bıraktı. (Milliyet) | ||
20-08-2006, 11:20 | #6 | ||
Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 33
Mesajlar: 882
Tecrübe Puanı: 18 | insan böyle seyleri okuyunca tigana ile düsünceleri degisiyor, hep onu soguk ve besiktasa zarar veriyormus gibi gösteriyorlar,bence cok ii bir insan böyle bir insandan nasil bir zarar gelerbilirki, maddi zararin hepsini sadece yönetim yapiyor, tigana ile alakasi yok, cünkü ona parayi sunuyorlarda adam oyuncu istiyor....neyse her teknik adam onun gibi yardim sever olsa, ne olur bu dünya.... | ||
20-08-2006, 14:14 | #8 | ||
Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 41
Mesajlar: 3.322
Tecrübe Puanı: 21 | hepsini kelimesi kelimesine okudum.vala böyle bi kişilikte bi insanın Türkiye'de başarılarıyla iz bırakmasını isterim. inş. emeginin karşılıgını alıp BEŞİKTAŞ ı başarıdan başarıya koşturur. pylaşım için tşkk... | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |