|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
23-03-2007, 20:57 | #1 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 33 |
CİLDİNİZİN DÜŞMANLARINI TANIYIN Şekerler size rahatlıkla uygulayabileceğiniz önerilerim var : Salatalığın her iki tarafını kesin . Kesmiş olduğunuz tarafları birbirine sürterek köpürtün ve cildinize sürün . Birkaç dakika beklettikten sonra bol su ile yıkayın . Bu uygulama cildinizi temizler ve yumuşaklık verir . Bol bol üzüm tüketin . Yaz aylarında tüketilen üzüm vücuttaki yağları eritir ve zayıflatır . Ayrıca cildinizin sarkmasını önler ve matlıktan kurtarıp parlaklık verir . Ben bunları uyguluyorum gerçekten çok faydalı . Sizde deneyin... UFAK BİR SIRDA BENDEN MASKE OLARAK KULANABİLECEĞENİZ YAPILMASI ÇOK KOLAY BİR SIR YUMURTANIN BEYAZINI ALIN BİR KENARA KAR HALİNE GELİNCEYE KADAR ÇIRPIN İÇİNE BİR KAÇ DAMLA LİMONUN SUYUNDAN DAMLATTIKTAN SONRA BİR FIRÇA YARDIMIYLA YÜZÜNÜZE SÜRÜN 10-15 DAKİKA SONRA YÜZÜNÜZÜ YIKAYABİLİRSİNİZ...... YÜZDEKİ LEKELERİN GÖRÜNÜMÜNÜ HAFİFLETİR CİLDE CANLILIK VERİR...
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
|
23-03-2007, 20:58 | #2 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 33 | .:: Güzellik / Estetik ::. Vücut güzelliği cilt güzelliğiyle orantılıdır. Önce parmağınızı cildinizde gezdirin. Cildinizin yağlı bir tabakayla kaplı olduğunu fark edeceksiniz. Bu tabaka, sebum ve sudan oluşan cildin koruyucu tabakasıdır. İşte bu koruyucu tabakanın içerisindeki sebum yani yağ oranı cilt tipinizi belirler.Eğer sebum oranı az ise cildiniz kuru; fazla ise yağlı; normal ve dengeli ise normal ve karma cilttir. Kuru cilt oldukça incedir ve gözenekleri çok küçüktür. Görünümü mat ve serttir. Dokununca kuru ve pürtüklüdür. Cilt kendini koruma özelliğini tam olarak yerine getiremediği için iç ve dış faktörlerden kolayca etkilenip tahriş olur. Sık sık gerilir, kaşınır, karıncalanır, çatlar ve soyulur. Banyodan sonra kızarıklıklar oluşur, sabun ve kireçli su rahatsızlık verir. Fazlasıyla nemsizdir, günlük bakım kremi kullanılmasına rağmen hala kuruluk ve gerginlik hissedilir. Yağlı cilt kalındır ve gözenekleri çıplak gözle rahatlıkla görülecek kadar genişlemiştir. Rengi donuk, görünümü yağlı ve parlaktır. Dokununca kaygandır. Sık sık sivilce ve siyah nokta oluşur. Makyaj çok çabuk bozulur hatta akar. Oldukça dayanıklıdır, en geç kırışan cilt türüdür.Karma cilt yağlı ile kuru arasındaki cilttir; ne yağlı, ne kurudur.Alın, burun ve çene ( T bölgesi ) yağlı; yanaklar normal veya kurudur. Yanak bölgesindeki cildin tipi dış etkenlere bağlı olarak değişebilir.Normal cildin gözenekleri optimal açıklıktadır. Rengi pembedir. Görünümü taze ve sağlıklıdır. Dokununca yumuşak ve pürüzsüzdür. Bir önemli not, cildiniz hangi tipte olursa olsun, fazla güneşlenme, mevsim değişimleri ve hormonal etkenler nedeniyle nemsizlik, hassasiyet veya kuruluk gibi sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Bu durumda yapmanız gereken, özel bakım programları uygulamaktır.Cilt bakımı için önce arındırma yani keselemenin cilt bakımı için önemi inkar edilemez. Haftada bir kez cildi ölü hücrelerden korumak için keseleme yapılmalıdır. Bedenin üst kısımlarına doğru dairesel hareketlerle yapılır. Ardından cilt mutlaka nemlendirilir. Göğüsler, boyun el ve bacaklar dış etkilere daha açıktır, her gün bakım ister. Cildin temel esnekliğini korumak ve ileriki yaşlarda sarkma ve çizgileri azaltmak için genç yaşlarda koruyucu ve nemlendiricileri kullanmak gerekir. Cilt hem sıcak hem soğuktan etkilenir. Nemini yitirir, hassaslaşır ve kurur. Cildi sağlıklı tutmak için yıl boyunca nemlendirici kullanmak yararlıdır. Cildin gerilmesiyle kuruduğunu anında anlayabiliriz. Vücudun en büyük düşmanı selülitlerdir. Genç yaşlı, şişman zayıf fark etmez. Her kadında oluşur. Selülit, kısaca, derideki yapının bozulup, yağ dokularının su, tuz ve metabolizma atığı maddelerle dolarak şişmesi anlamına geliyor. Bu durum, lenf ve hücrelerarası sıvının birikmesine yol açıyor ve deriyi "portakal kabuğu" görünümüne büründürüyor. Dolaşım bozukluğu, kalıtım, yaş, cinsiyet, hormonal düzensizlik, hareketsizlik, iklim koşulları, psikolojik etkenler gibi pek çok oluşum nedeni var. Sağlıklı beslenme, spor yapma, gerekirse koruyucu kremlerle selülitle savaşılır. Selülit sağlıkla orantılıdır. Yeterli uyuyun : Uyku sırasında enerji yenilenir, zehirli maddeler vücuttan atılır, dokuların beslenmesi düzelir ve hücre metabolizması normale döner.Stresli olmayınStresliyken vücut insulin salgılar. Bu durum vücutta yağ ve şeker birikimine yol açar. Kilonuzu sabit tutun : Sık aralıklarla yüksek miktarda kilo alıp vermek deride esneklik kaybına neden olur. Bu durum deri yapısını bozar ve selülit oluşumuna zemin hazırlar. Gelişigüzel ilaç kullanmayın : Özellikle idrar söktürücü ve müshil ilaçlarını doktor tavsiyesi ile kullanın. Selülit, vücuttaki su-tuz dengesi değişikliklerine son derece duyarlıdır. İlaçların kötü kullanımı bu dengeyi bozabilir.Güneşlenirken dikkatli olun.Fazla güneşlenmek cildin yaşlanmasına ve direncinin azalmasına neden olur. Sıcak saatlerde (12-16 arası) güneşlenmeyin ve mutlaka güneşten koruyucu bir ürün kullanın.Kan dolaşımını engelleyen nedenlerden uzak durun.Kan dolaşımındaki yavaşlamalar ve düzen bozuklukları selülitin oluşmasında çok etkilidir. Bu yüzden: - Vücudunuzu çok sıkan giysiler giymeyin. - Sürekli yüksek topuk kullanmayın. - Kambur durmayın. - Kabızlık sorununuz varsa tedavi olun. İyi soluk alıp verin: Göğsünüzü iyice şişirerek burnunuzdan derin ve yavaşça soluk alın ve yine burnunuzdan yavaşça geri verin. Dokuların bol oksijenle dolması, yanma işlemini hızlandırarak zehirli maddelerin vücuttan atılmasını kolaylaştırır, selüliti engeller. Aromaterapi yapın : Selüliti engellemeye yarayacak en etkili yağ özleri greyfurt, portakal ve limon yağlarıdır. Çok konsantre oldukları için sadece 2 ya da 3 damla uygulayın.Haftada 1 kez, vücudun üst kısımlarına doğru ve dairesel hareketlerle yapılmalıdır. Dirsek, diz, kol, kalçaların üst kısımları gibi vücudun pürtüklü bölümlerinde ısrarcı olunması, buna karşın göğüsler, boyun gibi hassas bölümlerine uygulanmaması gerekir. Günde en az 1,5 litre su için : Su, hem vücudu zehirli atıklardan temizler hem de selülitli dokulardaki tuzu atarak bu dokuları temizler. Tuzu azaltın : Tuz ve sucuk, sosis gibi tuzlu yiyecekler dokularda su tutulmasına neden olur. Proteinli gıdaları tercih edin : Protein yönünden zengin yiyecekleri sindirme sırasında vücut fazla enerji harcar. Bu da sağladıkları kaloriyi azaltır. Bol bol meyve ve yeşil sebze yiyin : Meyve ve yeşil sebzeler dokulardaki zehirli artıkların atılmasında son derece etkilidir. Patates, pirinç gibi nişastalı yiyeceklerle yağlı yiyecekleri bir arada yemeyin.Nişasta fazla miktarda insulin salgılanmasına neden olur bu da yağların organizma içine iyice yerleşmesine yol açar....Ve tahmin edeceğiniz gibi, Yemek aralarında atıştırmayın. Sigara, kahve, alkol, gazlı ve kolalı içecekler içmeyin. Çikolata, kuruyemiş, muz, yağlı, bol salçalı ve baharatlı yiyecekler yemeyin. Selülitle savaşmakta kararlıysanız mutlaka düzenli spor yapmalısınız. Haftada bir kez 2 saat yürümek yerine, her gün 45 dakika yürümek çok daha faydalıdır. Selülite karşı en etkili sporlar, yürüyüş, yüzme, jimnastik gibi kan dolaşımını artıracak, bacak ve kalçalarınızı kuvvetlendirecek özellikte olanlardır. Eğer spor yapmaya hiç vaktim yok diyorsanız, işte size akşamları evinizde uygulayabileceğiniz iki egzersiz: - Yan yatın, kolunuzu başınızın altına koyun, dizlerinizi vücudunuza dik açı yapacak şekilde bükün ve bacaklarınızla dairesel hareketler yapın. - Sırt üstü yatın, dizlerinizi bükün, karnınızı içinize çekin, bedeninizin üst kısmını kaldırarak ayak bileklerinizi tutmaya çalışın. Spordan sonra mutlaka banyo yapın ya da duş alın : Banyoda 37°C den fazla su sıcaklığı kullanmamaya gayret edin. Spor sonrası vaktiniz varsa, banyonuzu ılık suyla doldurun ve ayaklarınızı uzatacak şekilde oturup kalçalarınızdan baldırlarınıza doğru soğuk duş tutun. Arındırma (keseleme) vücut bakımının önemli bir etabıdır Cilt bakımı öncelikle güneş ışınlarından korumayla başlar. Güneş ışınlarının en güçlü olduğu, sabah 10.00 ile 15.00 arasındaki saatlerde güneş ışınları ile direkt temastan kaçınınız.Geniş kenarlı bir şapka kullanınız ve güneş ışınlarını engelleyen giysiler giyiniz. Islak T-shirt-lerin ve bir çok hafif giysinin güneş ışınlarını geçirdiğini unutmayınız. UV (ultraviyole) ışınlarını süzen bir güneş gözlüğü kullanın. Mutlaka güneş ışınlarına karşı en az 15 SPF (sun protecting factor = güneş engelleme faktörü) lik koruma sağlayan cilt ürünleri kullanınız. Bu ürünleri güneşle temasınızdan 30 dakika kadar önce uygulamaya özen gösteriniz.Kış veya soğuk dönemlerde de uzun süreler güneşe çıkmak özellikle cilt kanserleri açısından risk oluşturur. Güneş ışınlarına karşı korumanızı bu dönemlerde de sürdürün . Siyah cilt rengine sahip insanların ciltlerinde sadece melanin pigmentinin daha fazla olduğunu ve o ciltlerde de kanser olabileceğini unutmayınız.Özellikle yaz aylarında, bir an önce yanmış bir cilde sahip olmak için kullanılan, yanma hızlandırıcı ürünlerden kaçınınızYanma hızlandırıcı ürünlerin, sadece yanık bir ten sağladığını ve ciltte UV koruması yapmadığını, ciltte kırışıklıklara ve kurumaya neden olduğunu unutmayınız
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
23-03-2007, 20:58 | #3 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 33 | Sağlıklı ve güzel bir cilt için bitki çayı için Sigara, kafein ve kozmetik kullanımını en aza indirin, günde 8-10 bardak su için. Bunlar sadece başlangıç; sağlıklı cildin tüm sırları bu yazıda... Bedenimizin en önemli koruyucu organı deridir. Bizi mikroplardan, enfeksiyon ve alerjik şoklardan korur. Bunun yanı sıra deri, bedenin su, tuz ve organik madde kaybını önleyen, kullanılmış besin maddeleri ile suyun atılmasını sağlayan dört önemli organdan biridir. Bedenden atılması gereken maddelerin dörtte birini atmakla görevli olan derinin işlevlerindeki herhangi bir aksaklık, öteki dışkılama organlarını (böbrek, akciğer, bağırsak) olumsuz etkileyebilir. Neden 'içsel' Pek çok kişiye büyük sıkıntılar yaşatan deri hastalıkları genellikle içsel problemlerden kaynaklanır. Derimiz, bizimle dünya arasında köprü görevini üstlenir, işte bu yüzden yaşamımızdaki uyumsuzlukları, genellikle derimiz dışa yansıtır. Bu uyumsuzluklar fiziksel veya genetik kökenli olabileceği gibi karaciğere, böbreklere, dolaşım sistemine veya öteki beden sistemlerine odaklanmış da olabilir. İşte yararlı bitkiler Deri hastalıkları, çeşitli iç hastalıklarının bir dışavurumu olduğu için tedavisinde de pek çok bitki kullanılabilir, ama bunların arasında öncelikle anılması gereken bazı özel bitkiler vardır. En çok kullanılan yara iyileştirici bitkiler: Sinirliot, aynısafa, atkuyruğu, civanperçemi, arslanpençesi, sarıkantaron, karakafesotu, yoğurtotu (yapışkanotu), mayıspapatyası, ısırganotu, ceviz yaprağı ve meşe kabuğudur. Bitkiler tek tek ya da bir arada harmanlanarak, 2-3 haftalık çay kürü biçiminde kullanılabilir. Bunun için de yarım veya bir tatlı kaşığı bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay, soğutulmadan, aç karnına veya öğün aralarında içilir. Bu deride belirgin düzelmelere yol açacaktır. Ayrıca derisi duyarlı ve sorunlu pek çok kimse, şeker ve dondurma, çikolata gibi yiyeceklerden uzak durmalıdır. Soruna göre vitamin Birçok deri hastalığının tedavisinde A vitamininden yararlanılır. Genellikle yüksek dozlar kullanılır. Akneli ya da derisi güneşe karşı çok duyarlı kişiler A vitamini desteği almalıdır. Bunun yanı sıra vitaminler ve cilde faydaları şöyle sıralanabilir: A Vitamini: Cildin mukus zarlarını korur ve kırışıklıklara engel olur. B Vitamini: B2 vitamini burun ve üst dudak arasındaki maymun çizgisi denen dikey çizgilerin oluşumunu engeller. C Vitamini: Kolajen oluşumu için önemlidir. E Vitamini: Stresin neden olduğu kırışıklıklar için etkilidir. Evening primrose oil: İçeriğinde linoleik asit vardır, sağlıklı cilt gelişimi için önemli rol oynar. Magnezyum: Kolajenden magnezyum kaçışını ve bunun neden olduğu kırışıklığı engeller.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
23-03-2007, 20:58 | #4 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 33 | CİLT BAKIMI.. Cilt bakım ürünlerinin doğru kullanıldığında cilde inanılmaz etkileri vardır. Temizleyici, nemlendirici veya maskeler hakkında dermatologların söyleyebileceği bazı doğrular vardır. İçeriğindeki "mucize" madde nedeniyle tercih edip her hafta yenisini satın aldığınız ürünler cildinizi sadece tahriş edebilir ve uygun cilt bakımından uzaklaşmış olursunuz. Günlük Cilt Bakımında; 1) Cilt tipine uygun ürünleri seçmek önemlidir. 2) Çevreden biriken kirlerin, ter yağ gibi kişisel salgılarımızın, ve dökülmekte olan ölü cilt hücrelerimizin temizlenmesi ikinci adımdır. 3) En hafif temizlemeyle bile bozulabilen cildin üst tabakasındaki doğal nemlendirme sistemlerinin nemlendiricilerle takviye edilmesi. Genel kural olarak da nemlendiricilerin yüz ve vücut halen nemliyken kullanılması vücuttaki nemi hapsetmektedir. 4) UV ışınlarının verdiği hasarı önlemek için güneşten koruyucu kullanmak 5) Normal cildin bilhassa foto yaşlanma ve hasarı için tedavi edici ürünlerin kullanılması uygundur. Kuru Ciltlerde; Kuru ciltlerde kurutucu ve alkol içeren ürünler ciltten nemi söküp atacağı için tercih edilmemelidir. Hassas yumuşak sabun içermeyen likit bir temizleyici sonrası gliserin , hiyalironik asit gibi ürünlerle formüle edilmiş nem kaybını azaltan nemlendiriciler kullanılmalıdır. UVA ve UVB ışınlarına karşı koruyucu SPF15 ve üstü bir ürün yıl boyunca dışarıya çıkmadan yarım saat önce açıkta kalan alanlara uygulanmalıdır. Yağlı Cilt; Yağlı ciltlerde aşırı yağlı ürünler, hassas ciltlerde ise uygun daha az hasar verecek narin ürünler tercih edilebilir. Yağlı ciltlere özgün yağ bağlayıcı likit veya jel şeklinde temizleyicileri tercih edin. Krem bazlı, kakao yağı, lanolin içeren sabunlardan uzak durun. Losyon şeklinde suyu çekip tutan (humectane) maddeler içeren nemlendiricileri tercih edin. Ergenlik çağındaki gençlerde görülen hormon değişiklikleri nedeniyle yağlı ve akneye yatkın cildin temizliği ve doktor tarafından önerilen ürünlerin düzenli kullanılması önemlidir. Yağ içermeyen (oil-free) güneşten koruyucuları kullanın. Cildinize fazla parlak diyerek, yağı kurutmak için sert sabun, alkol, fırça, kese kullanmayın. Cilt temizliğini günde 2-3 kezden fazla yapmayın. Karma Cilt; Kozmetik olarak T bölgesi ; yüzün yağlı alanları olan yanaklar, alın burun ve çene daha fazla yağlıyken diğer alanlarda kuruluk gözlenir. Normal karma ciltler için olan temizleme ürünleri yanaklar için nazik diğer bölgelerde daha sert etkililerdir. Yalnızca ihtiyaç duyulan bölgelere uygulayacağınız nemlendirici T bölgesinde sivilceye yol açabilir. Yağ içermeyen güneşten koruyucular kullanabilirsiniz. Cilt Bakım Ürünlerinin İçeriklerinden Bazıları ve Güneşten Koruyucular: Kırışıklık ve güneş hasarını önleyen en etkili ürün güneşten koruyuculardır. UVB ve UVA ışınlarına karşı koruyucu özelliği olan , güneşten koruyucu faktörü (SPF) 15 ve üzeri olan ürünler cildin yaşlı görünmesini önlemektedir . Düzenli olarak güneşten koruyucu kullanmak derin kırışıklıklar ve koyu lekelerin oluşmasını engellemektedir. Tretinoin ve Türevleri Güneşin zararlı etkilerinden olan yüzdeki ince kırışıklıklar, koyu lekeler veya kabalaşmaya karşı etkilidir. Cilt renginin açılmasına , yenilenmesine yardımcı olmaktadır. AHA (Alfa Hidroksi Asitler) Şeker kamışı, elma, üzüm ve limon gibi bitki ve meyvelerde doğal olarak bulunan asitlerdir. Cilt üzerindeki ölü hücrelerin dökülmesi ve bu sayede daha düzgün , yumuşak, renk düzensizliği olmayan yeni bir cilde kavuşulması sağlanmaktadır. AHA aynı zamanda cildin üst tabakası altındaki bağ dokusunun daha iyi üretimini, su kaybının ve ince kırışıklıkların azalmasını sağlamaktadır. Kaçınılması gereken içerikler Propilen glikol veya sorbital bilhassa hassas ciltlerde tercih edilmez. SLS (sodyum lauryl sülfat) ve SLES(sodyum lauret sülfat) gibi sürfaktanlar şampuan, dişmacunu , traş kremi, kurutemizleme deterjanları bulaşık sabununda ve birçok endüstriyel temizlik maddesinde bulunur . Etki mekanizması nedeniyle duruladığınızı zannetseniz bile uzun süre saç ve derinizde kalıp yağ , nem ve amino asitleri söker atar. Ciltte kuruluk, kabalaşma ve yeni kıl ve deri oluşumunu bozar. Eğitmenimizin Dediği Gibi Cildimiz Bebek Gibidir Nasıl Bakarsak Öyle Büyür......
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
23-03-2007, 20:59 | #5 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 33 | Dün sivilcelerimizle uğraşıyorduk bugün göz çevremizde görmeye başladığımız ince kırışıklıklar için önlem almaya çalışıyoruz. Yarın, büyük ihtimalle, şu anki gibi genç ve güzel görünmek için daha ciddi önlemler almak isteyeceğiz. En büyük yardımcımız ise yine o minik kavanozlar ve onların içindekiler olacak! 15+ Cildinizi kurutmaktan kaçının Cildin durumunda çok önemli bir rol oynayan hormonlar, ergenlik döneminde de ciltteki bir çok değişimden sorumlu. Bu dönemde yağ bezleri daha fazla çalışıyor, cilt daha fazla yağ salgılıyor, kanallar ve gözenekler genişliyor. Bu durum da sivilceye neden olabiliyor. İşte bu durumu yaratan neden östrojen ve progesteron hormonlarının daha aktif hale gelmesi. Genç kızların cildi söz konusu olunca akla ilk gelen sorun tabii ki sivilceler ve siyah noktalar. Bunlara fazla yağ salgılanmasının neden olduğu düşünülse de esas sorun cilt yüzeyindeki bakteriler. Tıkalı gözenekler örfte okside olarak siyah noktalara sonra da bu bakteriler nedeniyle sivilceye dönüşebilir. Bu nedenle genç kızların dikkat etmesi gereken konuların en başında cilt temizliği geliyor. Tabii, cildi temiz tutmak demek yanlış ürünlerle cildi kurutmak anlamına gelmemeli. Nemlendirme, tüm cilt tiplerinde olduğu gibi genç ve yağlı ciltler için de son derece önemli. Yağlı ciltlerin nemlendirici kremlerle daha da yağlı hale geleceğine dair olan inanış da tamamen yanlış. Ayrıca bu yaşlarda düzenli bakım yapmak ve düzenli olarak nemlendirici kullanmak cildinizin geleceği için yapacağınız harika bir yatırım olacak. Tavsiye Genç kızların nemlendirici seçerken hafif ve jel formüllü olanları tercih etmelerinde fayda var. Jel formüllü, hafif kremler cildinize hem nem verecek hem de parlamasını önleyecek. Yaşınıza uygun kremleri Nivea ve L'Oreal gibi büyük kozmetik firmalarının sadece genç ciltlere özel ürettiği ürünler arasından rahatlıkla seçebilirsiniz. 25+ Cildinizi koruma zamanı 20 yaşından itibaren cildimiz birçok iç ve dış faktörlerin etkisiyle yaşlanmaya başlıyor. Bu aslında son derece yavaş bir süreç ve bakımla daha da yavaşlatılması mümkün. Peki neden yaşlanıyoruz? Bunda genetik faktörlerin rolü büyük, ancak hava kirliliği, Uv ışınları, stres ve sigara gibi faktörlerin etkisi de çok büyük. Olumsuz çevresel faktörler sonucu oluşan serbest radikaller cildin yaşlanmasında büyük rol oynuyor. Serbest radikaller vücudumuzun 100 trilyon hücresine sürekli olarak saldırıyorlar. Yani, cildimizin gençliğini daha uzun süre korumak için serbest radikallerin etkisinden korunmak yapmamız gereken ilk şey. Cildi serbest radikallerin otumsuz etkilerinden koruyan kremler kullanmak işe yarayabilir. Bunlar anti-oksidan özellikte ve vitamin içeren kremler. Üzüm çekirdeği flavonları, C ve A vitamini içeren kremler kullanarak cildinizın ışıltısını daha uzun süre koruyabilirsiniz. 30 yaş sonrasında oluşmaya başlayan ilk kırışıklıklar için kırışıklık kremi kullanmaya da başlayabilirsiniz. Bu evrede özellikle göz çevresini korumak çok önemli. Çünkü bu dönemde ince çizgiler epidermisin iç katmanlarına doğru ilerlemeye başılyor. Derinlikleri 0.5 mikron civarında, oluşum nedenleri ise hücre yenilenmesinin yavaşlaması. Bu ince çizgilerle savaşmak için mimiklerin olumsuz etkisini azaltan ve 'botox" gibi etki eden kremlerden de faydalanabilirsiniz. Lancome Resolution D-Contraxol, Vichy Myokine, Helena Rubinstein Expressionist, L'Oreal Dermo-Expertise Decontract'Rides ve DDF Wrinkle Retax gibi ürünlerin içinde cilt ağının kasılmasını önleyen, cildi rahatlatan özel maddeler var. Tavsiye Tüm uzmanlar cildinizin gençliği uzun süre kalıcı kılabilmeniz için kesinlikle güneşten korunmanız gerektiğini söylüyor ve en iyi anti-aging ürününün bir güneş kremi olduğunu söylüyor. Sadece dışarıda değil iç mekanlarda bile güneş kremi sürmeyi ihmal etmeyin. 45+ Zamanı geri alın Cildinize ne kadar bakarsanız çevresel faktörlerin olumsuz etkisinden ne kadar korunursanız korunun hormonal yaşlanmayı durdurmanız ve bazı değişikliklerin olmasını önleyememeniz kaçınılmaz. Kolajen üretiminin azalmasıyla, sıkılık ve dolgunluk kaybı, hormonların etkisiyle ciltte kalınlaşma ve pigment lekeleri 45 yaş ve üzerindekilerin karşılaşacağı başlıca sorunlar. Ve tabii ki gittikçe derinleşen kırışıklar. Bu yaşlarda kullanmamz gereken kremler zamanın etkisiyle savaşmalı ve öncelikle sıkılık kaybını gidermeli. Cildin üst yüzeyini yenileyen ve bu dönemde kolay kolay atılamayan ölü tabakayı soyan krem ve maskelerden faydalanmak da daha parlak, lekesiz ve canlı bir cilt için gerekli. Lancome, La Prarie, Sisley ve Valmont gibi ünlü markaların özel anti-aging kremleri gerçekten de zamanın etkileriyle savaşta son derece etkili. Sıkılık kaybı için bitkisel kökenli (soya ve bazı yosun özleri gibi) olan ancak hormon gibi etki eden kremlerden, canlılık ve berraklık içinse A vitamini yani retinol içeren kremlerden faydalanabilirsiniz. Bunun dışında hücresel kremler de anti-aging için kullanılıyor. Tavsiye Düzenli bir beslenme ve yaşam tarzını benimsemek, genç bir görünüm ve sağlıklı cildin de anahtarı olan spor yapmanın cildin görünümünü çok olumlu şekilde etkilediği biliniyor. Düzenli spor yapmak gibi bir alışkanlığınız yoksa bunu değiştirmeye hiç değilse haftada 3 gün en az 45 dakika düzenli yürüyüş yapmaya gayret edin. Aklımıza takılan küçük sorular Cilt bakımıyla ilgili hepimizin aklına takılan bazı sorular vardır. İşte onlardan en sık sorulanları ve yanıtları: 1. Nemlendirici kremi bir kez sürmek yeterli olur mu? Günümüzde üretilen çoğu nemlendirici kremler 24 saat etkili oluyor. Yani 24 saat boyunca cildi nemlendirmeye devam ediyor. Kreminizin böyle bir özelliği varsa, sabah bir kez sürmeniz yeterli olacaktır. Aksi takdirde cildinizde kuruluk hissettikçe tekrarlayabilirsiniz. 2. Krem sürerken spatula kullanmak gerekiyor mu? Ellerinizde bulunan bakterileri kreme bulaştırarak bozulmasına neden olabilirsiniz. İşte bundan dolayı kreminizi küçük bir spatula yardımıyla almak ve öyle kullanmak en sağlıklısı. 3. Kremde bulunan maddelerden en etkili olan hangisi? Bir kozmetik ürünün kutusundan çıkan prospektüsü okuduğunuzda içinde birçok maddenin bulunduğunu görürsünüz. Bu maddelerden en etkili ve aktif olan listenin en başında olandır. Listenin sonlarında yer alan maddelerinse etkisi ve oranı daha düşüktür. 4. Kremin yağlı olması bir avantaj mı? Her zaman değil. Çünkü yağlı kremler cilt tarafından yavaş emilirler. Oysa losyon kıvamında olan daha akıcı kremler bunlara kıyasla cilde daha hızlı nüfuz ederler. 5. Kullanılan kremin zaman zaman değiştirilmesi gerekir mi? Uzmanlar bu sorunun yanıtım "hayır" diye veriyor ve memnun kaldığınız bir kremi uzun zaman kullanmanızı tavsiye ediyorlar. 6. Cilt bakımını hangi sıklıkla yaptırmak gerekir? Ayda iki kez cilt bakımı yaptırmak etkili sonuçlar almak için ideal. Ancak cildi soyan asitli bakımları uzman tavsiyesine göre daha uzun aralıklarla yaptırmak gerekiyor.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
23-03-2007, 20:59 | #6 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 33 | Cildin susuz kalmasının etkenleri nelerdir ? Bunun en sık rastlanan etkeni yorgunluktur; yorgunluk hassasiyete neden olur ki bu da cildin savunma sistemini bozar. Antibiyotik gibi bazı ilaçlar da bu dengesizliğe neden olabilir. Hamilelik sonrası da cildin üst tabakalarında dengesizlikler görülebilir. Bu gibi durumlarda cildin savunma sistemi bozulduğu için yeterli su tutamaz. Klimalı ortamlar ve diğer iklim farklılıkları da etkenlerden bazılarıdır; cildin çevreye uyum sorunu doğabilir. Ayrıca ilerleyen yaşla birlikte hormonal değişimler de cildin susuz kalması gibi sonuçlar doğurabilir Karma ciltler ne yapmalı? Dengeyi koruyun! Zannedilenin tersine yağlı ve karma ciltler de susuz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Ne yazık ki bu cilt tiplerinde parlamadan kaçınmaya çalışırken maalesef cildin kuru kalma tehlikesi fazladır. Bu nedenle cildin su dengesini sağlamak için sıvı veya jel halindeki kremlerden seçmek ve bu cilt tiplerini de mutlaka nemlendirmek gerekir.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
23-03-2007, 20:59 | #7 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 33 | Cilt neden parlar? Cilt yağ bezlerinin salgıladığı fazla sebum nedeniyle parlar. Sebum "hidro-lipidik" yapıda ve cildi kurumaktan koruyan, yani aslında cildi koruma katmanı oluşturduğu için yararı da olan bir maddedir. Bazı bölgeler neden daha fazla parlar? Bazı insanların ciltleri parlamaya daha meyillidir. Bunun nedeni, yağ bezlerinin daha yoğun olması veya daha yoğun çalışmasıdır. Aynı şekilde yüzün belli bölgeleri parlamaya daha meyillidir. Yüzün T bölgesi olarak adlandırılan (alın, burun, çene) bölgesi, yağ bezlerinin en yoğun olduğu bölge olması nedeniyle yüzün en sorunlu kısmıdır. Tetikleyen nedenler nedir? Bazı doğum kontrol haplarının alınması veya bazı bünyelerde adet dönemlerinde yaşanan hormonal değişimler bu sorunu artırabilir. Parlama problemi ergenlikle başlar ve ancak menopoz sonrasında düzelir. Bu problemin genetik olduğu da saptanmıştır. Parlayan cilt yağlı mıdır? Yağlı cilt denen durum patolojik bir olaydır. Yani fazla çalışan yağ bezleri söz konusudur. Oysa günün kimi zamanında parlamaya meyilli olan bir cilt normal yapıda olup kimi zamanlar karma cilt özellikleri gösteriyor olabilir. Parlayan cilt nemlenmiş midir? Hayır, genellikle nemlendirmeye devam etmek gerekir. Parlayan bir cilt genellikle hassas bir cilttir. Özellikle karma ciltlerde, yüzün bazı kısımları daha kurudur. Bu nedenle belli bölgelerin yağlı olmayan ürünlerle nemlendirilmesi gereklidir. Parlayan ciltlerin geç yaşlandığı doğru mudur? Kurumanın getirdiği kötü sonuçlardan korunmuş olacağı için kuruluktan kaynaklanan kırışıklıklar parlayan ciltlerde çok daha azdır. Bunun dışında cildin yaşlanmasında güneş ve diğer dış etkenler belirleyici olacaktır. Ancak yağlı eğilimi olan ciltler genellikle daha mat olduklarından güneşin etkilerine daha dayanıklıdır.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
23-03-2007, 20:59 | #8 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 33 | cözümü nedir? Yeniden dengelemek... Parlak cilt mutlaka yağlı bir cildiniz olduğu anlamına gelmez. Genellikle karmadır: T bölgesi denen alın, burun, çene bölgesi yağlı; yanaklar kurudur. Dolayısıyla bu dengesiz yapıdaki cildi, kozmetik ürünler yardımıyla yeniden dengelemek esastır. Problemi kökünden çözmek için cilt metabolizmasını düzeltmeye yönelik dengeleyici ürünler kullanmak gerekir. Bunlar yağlı bölgeleri arındırırken kuru bölgeleri nemlendirir. Karma ciltlerde günlük kullanılan ürünlerin fazla agresif ürünler olmamasına dikkat etmek gerekir. Çünkü bu ürünlere karşı cilt kendini korumak için daha fazla sebum üretebilir. Daha ciddi durumlarda yapılacaklar... Dengeleyici ürünler kullanılmasına rağmen cilt parlamaya devam ediyorsa arındırıcı maskeleri veya daha özel bakımları düzenli aralıklarla haftada 1-2 kez uygulayın. Tetikleyen etkilerden kaçınmak... Yapılması gereken ilk şey cildin temizliği sırasında cildi yıpratmamaktır. Deterjan, sabun gibi temizleyicilerden kaçınmak gerekir. Parlayan bir cilt fazla kurutulursa cildin koruma mekanizması daha fazla yağ üretecektir. O nedenle cilde zarar vermeyen temizleme sütleri ve jelleri kullanmak doğru olacaktır. Makyaj ve rötuş önerileri... Son anda ortaya çıkan ve sizi hazırlıksız yakalayan bir randevu veya toplantı öncesi parlama probleminize yardımcı olacak rötuş ürünleri mevcuttur. Bunlar krem-pudra yağ emicileridir. Parlamamak için yapılacak son işlem de fondötendir: sıvı fondötenlerin özellikle bu probleme yardımcı olmak üzere yağı emici özellikli ekstra hafif olanları kullanılabilir. Bunlar hem makyajınızın akmamasını sağlayacak, hem de cildin homojen görünmesine yardımcı olacaktır.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
23-03-2007, 20:59 | #9 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 33 | Kuruluğa son! Cilt neden kurur? Cilt kuruluğunun ana sebebi cildin ihtiyacından daha az su ve yağ bulundurması yani yeterince nemlenmemiş olmasıdır. Bu tip ciltler genellikle yıpranmış görünümlüdür ve sürekli bir "gerilme" hissi verir. Esnek olmadıkları için gözenekleri daha sıkı olan bu tip ciltler genellikle incedir. Malesef büyük şehirlerde sıkça rastlanan bir sorun olan kireçli su kullanımı da bu sorunu artırır. Cilt temizliği... Cilt temizliğinde sadece yumuşak ve besleyici ürünler kullanılmalı ve temizliğe büyük önem verilmelidir. Püf noktası cildi temizlerken bakımını da yapmaktır! Cildi sabah ve akşam besleyerek zayıflamış olan "hidrolipidik" (yağ-su) zarı yeniden dengelemek gerekir. Kullanılması doğru olan ürünler... Bu tip ciltlerin en büyük sorunu ciltte oluşan kırmızılıklar ve/veya cildin pul pul dökülmesidir. Cilde yağ kazandırıcı aktifler içeren ürünlerin kullanımı önerilir. Besleyici özellikleri yüksek olan süt/krem yapıdaki ürünlerin kullanımına öncelik verin. Doğru ürünlerle yapılacak temizlik ve bakımdan sonra yüzünüzü mutlaka yumuşak bir havluyla kurulayın. Aksi taktirde hava temasıyla kurumaya bırakılan cilt daha da fazla kuruyacaktır. Kurtarıcı maskeler... Tüm bakımlara rağmen cilt kuruluğu ve "gerilme" hissi devam ediyorsa, bunun nedeni cildin ihtiyacı olan besleyici elemanlardan yoksun olmasıdır. Bu durumda problemin yoğunluğuna göre haftada 1 veya 2 kez yüzünüze besleyici bir maske uygulayın. Maskenin kullanım süresini de dikkate alarak cildinize sunduğu besinleri "içmesi" için süre tanıyın. Genellikle, cilt ihtiyacı olan doğal depo dengesini birkaç dakikada elde eder. Bazı püf noktaları - Cildin kuruluğunu tetikleyen hava kirliliği, klimalı ortam gibi dış etmenler olduğu gibi stres ve sıkıntı gibi iç etmenler de vardır. Bunlardan olabildiğince kaçınmak bakımı kolaylaştıracaktır. - Bulunduğunuz ortamları nemli tutmaya çalışın. - Günlük olarak cildi besleyici, yağ verici bakımlar uygulayın. - Beslenmenizde zeytinyağı, ekmek, yağlı balıklara bolca yer verin. - Sık ve uzun süreli rejimler yapmamaya çalışın. - Banyo yaparken duş jelleri kullanmayın. - Cilt temizliği sırasında sürtme, ovma gibi cildi yıpratıcı hareketler yapmayın.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
23-03-2007, 21:00 | #10 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 33 | Catlaklar Çatlaklar, cildin aşırı gerilmesi sonucu derideki elastik dokunun kırılması ile oluşuyor. Başlangıçta kırmızı ile mor arası bir renkte olan büyüklü, küçüklü bu çizikler zamanla sedefli beyaz bir renge dönüşüyor. En çok, karın, kalça, baldırlar ve göğüslerde görülen çatlakların oluşumuna önemli kilo değişimleri, hamilelik gibi durumlar neden oluyor (daha ayrıntılı bilgi için tıklayın) Peki, neden her hamile kadında ya da her kilo alıp-vermiş kadında görülmüyor? İşte bu konuda pek eşit değiliz. Cilt yapımız oluşum olasılığında çok etkili; kimi ciltler diğerlerine göre daha dayanıksız olabiliyor. Örneğin, çok açık renkli ciltler çatlak oluşumuna daha yatkın. Ne yazık ki, oluşan çatlakları yok edecek mucize bir reçete yok; kalıcılar. Ama, oluşumlarını ısrarlı bir bakımla engellemek mümkün. İşte yolları: 1-Cildinizi her gün bir kremle nemlendirin. Kremler hem çatlamaya karşı cilde gereksinim duyduğu suyu verecek hem de cildin esneme kapasitesini artıracaktır. 2-Bol, bol su için. 3-A, E ve C vitaminleri yönünden zengin yiyeceklerle beslenin. 4-Spor yapın. 5-Kısa süreler içinde kilo alıp vermemeye çalışın 6-Hamileyseniz, kilonuzu doktorunuzun önerdiği sınırlar içinde tutmaya özen gösterin.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |