|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
05-11-2006, 13:53 | #1 | ||
Banned Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 39
Mesajlar: 5.198
Tecrübe Puanı: 0 |
Edebiyat Dışı En Çok Satanlar 1 Tarihimizle Yüzleşmek EMRE KONGAR Tarihe bakarken genellikle hangi yanlışlar yapılır? Türkler isteyerek mi Müslüman oldular? İslama laikliği kimler getirdi? Osmanlı’da inançları yüzünden kimler yakıldı? Osmanlı İmparatorluğu Müslüman olduğu için mi çöktü? Ermeni trajedisi bir soykırım mıdır? Niçin? Abdülhamit: “Kızıl Sultan” mı, “Ulu Hakan” mı? Vahdettin “hain” miydi? Amerika hangi Lozan’ı kabul etmedi? Atatürk niçin yalnız bir liderdi? Menderes bir “Demokrasi Şehidi” midir? Askerler siyasette ne tür tarihi roller oynamıştır? Atatürkçü aydınlar niçin öldürüldü? Prof. Emre Kongar, bu ve benzeri ilginç soruların yanıtlarını, hem resmi, hem de gayri resmi tarihi eleştirerek veriyor. 2 Yakın Tarihimizi Sorgulamak SİNA AKŞİN ARKADAŞ yay. Tanınmış tarihçilerimizden Prof. Dr. Sina Akşin, bu kez yakın tarihimizi sorguluyor. Osmanlı’nın son dönemi, çağdaş Türkiye’nin kurulması, Atatürk devrimleri ve devrim tarihi, Türkiye’nin demokratikleşme süreci, Cumhuriyet öncesi ve sonrası gelişmeler, çok-partili dönem gibi yakın tarihimizde yaşanan olayları tarihi gerçekler, gözler önüne çıkmayan belge ve bilgilerle anlatıyor. 3 Latife Hanım İpek Çalışlar Doğan Kitap yay. 6/2006 Dünya basını, Mustafa Kemal Paşa’nın kadın hakları savunucusu ve peçe takmayan eşi Latife Hanım’ı Türkiye’deki değişimin habercisi olarak adım adım izledi. Evlilikleri bitince, Latife Hanım’ın entelektüel ve siyasi kimliği yok sayıldı, Cumhuriyet’in kuruluşuna yaptığı katkılar unutuldu. Latife Hanım’ı gölgeleyen perde kaldırıldığında hem bir mücadele kadınıyla hem de bambaşka bir Mustafa Kemal’le karşılaşacaksınız. Karısıyla siyasi tartışmalara giren, “Hanım bize Çaykovski çal!” diyen, boşandıktan sonra eski eşinin evine güller gönderen Mustafa Kemal’le. Cumhuriyet’in kuruluş dönemine ait pek çok yeni bilgiyi de içeren bu kitap, aynı zamanda ölene kadar sürmüş bir aşkın da hikayesi. Atatürk öldükten sonra kasasından çıkan özel eşyalardan biri, içinde “1339 Gazi M. Kemal” yazılı bir nişan yüzüğüydü. Ölümünün ardından Latife Hanım’ın kasasından da tülbent bir kesede sakladığı nişan yüzüğü çıktı. İkisi de İsmet Paşa’nın Lozan’dan armağan olarak getirdiği yüzükleri ömürlerinin sonuna dek saklamışlardı. 4 Efendi 2 : Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı SONER YALÇIN Doğan Kitap yay. 6/2006 Kimdir, "Beyaz Müslümanlar"?.. Soner Yalçın bu kez okuyucularını, tarikat şeyhi Harun Hoca'nın (Aaron Kandiyoti) peşinden, tarikatlara, dergahlara, müritlere, siyaset ve ticaret dünyasına, ilginç akrabalık bağlarına uzanan bir yolculuğa çıkarıyor... İslamcı çevrelerin içindeki Sabetayistler... Tarikatlara, tekkelere, müritlere, iş dünyasına, siyasete ve ilginç akrabalık bağlantılarına uzanan ilişkiler ağı... isimler... İsimler... Said-i Nursi'nin mezarından kaçırılan cesedi yıllardır neden bulunamıyor?.. Sabetay Sevi'nin sağ kolu Osman Çelebi, hangi ünlü Mevlevi'nin büyükdedesiydi?.. Nazım Hikmet'in Nakşibendi Gümüşhaneli Dergahı'yla akrabalık bağları neydi?.. Türkiye'nin sayılı zenginlerinden, tarikatçı bir ailenin sosyetik gelinleri kimler?.. Yahudi Alyans Okulu mezunu ünlü şeyh kimdi?... 5 Sen Ölünce Kim Ağlar Robin Sharma Goa yay. 9/2006 Gençlik yıllarımda, babam bana asla unutmayacağım bir şey söylemişti: “Oğlum, doğduğunda bütün dünya sevinirken sen ağlıyordun. Öyle bir yaşam sür ki, öldüğünde sen sevinirken bütün dünya ağlasın.” Hayatın anlamını unuttuğumuz bir çağda yaşıyoruz. Bir insanı kolaylıkla Ay'a gönderebiliyoruz, ancak karşı dairemize yeni taşınan komşumuzu ziyaret etmekte güçlük çekiyoruz. George Bernard Shaw'a ölüm döşeğinde, “Hayatınızı yeni baştan yaşama fırsatınız olsaydı, ne yapardınız?” diye sorulmuş. Shaw biraz düşünmüş ve sonra derin bir iç çekişle, “Olabileceğim, ama asla olmadığım kişi olmak isterdim,” demiş. Aynı şeyin sizin başınıza da gelmemesi için bu kitabı yazdım. O halde siz bu kitaba başlarken, size soruyorum: Siz öldüğünüzde ardınızdan kim ağlayacak? Bu gezegenden gitme ayrıcalığına ulaştığınız zaman kaç yaşamı etkileyeceksiniz? Sizi takip eden nesiller üzerinde nasıl bir etki bırakacaksınız? Son nefesinizi vermeden önce arkanızda bırakacağınız imza ne olacak? Ronald Gross Pegasus yay. 10/2006 Kişisel akıl hocanızın çok sevilen bir dost ve tüm zamanların en zeki hocası olduğunu hayal edin.Zirve Öğrenme (Peak Learning) kitabının yazarı olan Ron Gross, Sokrates Yöntemi’nde size iş dünyasında, eğitim alanında ve gündelik yaşamda zihninizi en üst düzeyde kullanmanın yollarını, felsefenin babasının kullandığı yöntemleri uygulayarak göstermektedir. Sokrates bu sayfalarda sizin düşünce yeteneğinizi güçlendirmek, yaşamınızı zenginleştirmek ve varlığınızı en üst düzeyde kullanmak için rehberlik yapmaktadır. Siz Sokrates ile yüz yüze geleceksiniz, sesini duyacaksınız ve onun insanların yaşamlarını nasıl değiştirdiğini göreceksiniz. Merak uyandırıcı alıştırmalarla siz de Sokrates’in yedi anahtarını kolaylıkla kullanabilirsiniz: · Kendini tanımak · Büyük sorular sormak · Kendiniz hakkında düşünmek · Meydan okuma toplantısı yapmak · Dostlarla gelişmek · Doğruyu söylemek · Ruhunuzu güçlendirmek Siz herhangi bir sorunun köküne ulaşmak için ünlü “Sokrates Yöntemi”nde ustalaşacaksınız; iş arkadaşlarınız ve dostlarınız arasında Sokrates Diyaloglar’ının birini nasıl uygulayacağınızı öğreneceksiniz ve kendi yaşantınızı, işinizi ve eğitiminizi geliştirmek için düşüncenizi keskinleştirecek ve canlandıracaksınız. Kısacası, kendi içinizdeki Sokratik ruhu keşfedeceksiniz. 7 Türkiye'nin Ekonomik Krizi SELİM SOMÇAĞ 2006 yay. 4/2006 Bu kitapta Özal devrinde Türkiye’de sıcak para sisteminin kurulup, ekonominin faiz-döviz-borsa üçgenine sıkıştırılmasından itibaren 1994 kriziyle, 1999 IMF programıyla, 2001 devalüasyonuyla ve Kemal Derviş’in kanunlarıyla Türk ekonomisinin adım adım yıkıma götürülüşünün hikayesini bulacaksınız. Kitapta IMF ve Dünya Bankası programlarının planlı olarak Türkiye’deki milli ekonomiyi tasfiye etmeyi amaçladıkları ortaya konmakta, hükümetlerin, bir kısım bürokrasinin, Batı güdümündeki sermayenin ve medyanın bu yıkım operasyonuna nasıl destek verdikleri anlatılmakta, IMF’nin ve IMF lobisinin bu operasyonu gizlemek için yürüttükleri dezenformasyon kampanyasındaki yalanlar ifşa edilmekte ve çürütülmektedir. Türk ekonomisinin IMF programlarını izleyerek saplandığı bataklıktan kurtulmasını sağlayacak gerçekçi çözüm önerileri de ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. Ekonomiyle ve Türkiye’nin geleceğiyle ilgilenen herkes bu kitabı okumalı. 8 BEREKETLİ OLSUN GÖNÜL CANDAŞ ARKADAŞ yay. 9 Türkiye'de Kullanılan Psikolojik Testler 2 Cilt NECLA ÖNER BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ yay. 10/2006 "Kitabın ilk basımından bu yana geçen 12 yıl içinde psikoloji ve eğitim alanlarında yapılan araştırma-geliştirme çalışmalarında kullanılan testlerin sayısal olarak bir hayli yol aldığı, ancak psikometrik niteliklerinde ve telif test sayısında umulan düzede ilerleme olmadığını gördüm. Kitabın ilk basımında olduğu gibi bu genişletilme çalışmasında da testlerin örneklemi tüm Türkiye’yi temsil edecek düzeyde olmamış, yalnızca İstanbul ve Ankara’dan elde edilen kaynaklarla yetinilmiştir. Başlıca kaynaklar Boğaziçi Ünivrsitesi Psikoloji ve Eğitim Bölümlerinde tamamlanmış Yüksek Lisans Tezleri, Psikoloji Dergisi (1994-2004 yılı sayıları) ve testlerin yer aldığı sınırlı sayıda psikoloji ve psikiatri kitabından oluşmuştur. Bu nedenle kitabın başlığını Türkiye’de Kullanılan Psikolojik Testlerden Örnekler: Bir Başvuru Kaynağı (Genişletilmiş Baskı) olarak değiştirdim." Necla Öner Psikolojik testler, davranış örneklemlerini ölçme ve değerlendirme yoluyla, gelecekteki davranışları yordama (tahmin, önkestirim) amacını taşır. Test verileri bireylerin ya da grupların belirli koşullarda neyi, nasıl hissedeceklerini ve düşüneceklerini belirlemede; nasıl davranacaklarını önceden tahmin etmede kullanılır. Testler, bu davranışların bilimsel (nesnel, güvenilir, doğru) olarak betimlenmesini, tanıtılmasını, anlaşılmasını sağlamakta ve davranışları yordama yoluyla daha iyiye yönlendirmede kullanılmaktadır. Psikolojik testler, genelde insan davranışlarını konu edinmiş pek çok sosyal bilim dalında, özellikle psikoloji, eğitim, sosyoloji ve psikiyatride kullanılır. Ülkemizde bu alanlarda çalışan sosyal bilimcilerin, testleri bilimsel amaçla, eğitim ve araştırmalarda olduğu kadar akıl ve ruh sağlığı merkezlerinde, psikiyatri kliniklerinde, danışma merkezlerinde, okullarda, endüstride ve işletmelerde kullandıkları görülür. Giriş’ten... 10 Başlangıç Düzeyi Satranç Ders Kitabı Olgun Kulaç İŞ BANKASI yay. 9/2006 · Satranç hafızayı güçlendirir. · Satranç başkalarına karşı saygılı olmayı öğretir. · Satranç planlı olmayı öğretir. · Diğer derslerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olur | ||
|
05-11-2006, 14:00 | #4 | ||
Banned Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 39
Mesajlar: 5.198
Tecrübe Puanı: 0 | Edebiyatta En Çok Satanlar 1 İstanbul : Hatıralar ve Şehir ORHAN PAMUK YAPI KREDİ yay. 12/2003 ''Ruhumdaki bu kırılmayı hissediyor, yaklaşan yalnızlığımdan telaşa kapılıyor, içine düşmekte olduğum karanlığın bir hayat tarzı olmasından korkarak herkes gibi olmaya karar veriyordum: On yedi- on sekiz yaşlarımda bir dönem herkesi güldüren, her fırsatta şaka yapan, herkesle arkadaşça, hatta serserice iyi geçinen bir cemaat adamı gibi gözükmeyi başardım... Herkesin kafayı fazla takmadan yaptığı şeyleri yapabilmek için niye benim dişimi sıkmam, gayret etmem, sonra da poz yaptığım için kendimden nefret etmem gerekiyordu?'' Pamuk çocukluk ve gençliğini anlatıyor... Yazarın kendini ''ben'' olarak ilk hissedişinden, annesine, babasına, ailesine yönelen hikaye, bir hüzün ve mutluluk kaynağı olarak İstanbul sokaklarında açılıyor. Günümüzün büyük romancısının gözünden 1950'lerin İstanbul sokaklarını, parke taşı kaplı caddeleri, yanıp yıkılan ahşap konakları, eski bir kültürün yok oluşuyla, onun külleri ve yıkıntıları arasından bir yenisinin doğuşunun zorluklarını keşfederken Pamuk'un ruhsal dünyasının oluşumunu bir dedektif romanı okur gibi hızla izliyoruz... Bu özgün ve benzersiz eserde, okurken elden bırakamadığımız kitaplara has o ruh ve duygu birliği var. Orhan Pamuk'un, Ara Güler başta olmak üzere İstanbul'un büyük fotoğrafçılarının çektiği on binlerce kareden ve kendi kişisel albümünden seçtiği fotoğraflar hikayeye eşlik ediyor. 2 Kara Kitap ORHAN PAMUK İLETİŞİM yay. Galip, çocukluk aşkı, arkadaşı, amcasının kızı, sevgilisi ve kayıp karısı Rüya'yı karlı bir kış günü İstanbul'da aramaya başlar. Çocukluğundan beri yazılarını hayranlıkla okuduğu yakın akrabası gazeteci Celal'in köşe yazıları, bu arayışta ona işaretler yollayacak ve eşlik edecektir. (...)Bütün hayatınızı koyacağınız bu tür kitaplar, sonunda o kitaba bağlanmış hayatınız gibi, yavaş yavaş sizi istedikleri yere götürürler. Bu yeni yer, bu tuhaf ülke, elbette geçmişimiz, hatıralarımız ve hayallerimizden yapılmıştır ve Kara Kitap'ı yazdığım günlerde, geceyarıları, sabahlara kadar durmadan sigara içerek yazdığım saatlerde hissettiğim gibi korkular, belirsizlikler, yenilgi ve yalnızlık işaretleriyle kaynaşır. Oraya ilk siz varmışsınızdır; ilk makul teselliniz de bu olur. Gene de inatçılığınız ve çaresizliğiniz kurtarmıştır sizi, akılcı sanatçılığınız değil. Yetenek denen şeyden daha çok güvendiğim inatçılık ve sabrıma rağmen bazen kitabın hiçbir yere gitmediğini, yazdığım bütün o sayfaların ne beni, ne okuyucuyu kitabın kendi karmaşıklığından başka hiçbir yere götürmediğini korkuyla hisseder, derin bir maneviyat bozukluğuna kapılırdım. Yazdıkça Kara Kitap bana derin bir kişisel amaç ve anlam arayışıyla, yüzeysel bir amaçsızlık, büyük bir şey yazma isteğiyle muğlaklık ve belirsizlikler içinde gidip geliyormuşum gibi gözükürdü. Yalnızlık zamanlarımda beni en çok bu gerilimin kötü sonuçları, hayatımın beş yılını değersiz bir kitaba vermek, sonunda başarısızlığa uğramak korkuturdu. Şimdi bu tür korkuların benim gibi ancak huzursuzluk ve gerilimle kıvranarak yazabilenler için ilaç olduğunu düşünüyorum.(...) Orhan Pamuk 3 BENİM ADIM KIRMIZI ORHAN PAMUK İLETİŞİM yay. 12/1998 Orhan Pamuk'un "en renkli ve en iyimser romanım", dediği Benim Adım Kırmızı, 1591 yılında İstanbul'da karlı bir kış gününde geçiyor. İki küçük oğlu birbirleriyle sürekli çatışan güzel Şeküre, dört yıldır savaştan dönmeyen kocasının yerine kendine yeni bir koca, sevgili aramaya başlayınca... 4 KAR ORHAN PAMUK İLETİŞİM yay. 1/2002 On iki yıldır Almanya'da sürgün olan şair Ka Türkiye'ye dönüşünden dört gün sonra, bir röportaj için Kars şehrinde bulur kendini. Ağır ağır ve hiç durmadan yağan karın altında sokak sokak, dükkan dükkan bu hüzünlü ve güzel şehri ve insanlarını tanımaya çalışır. Kars'ta ağzına kadar işsizlerle dolu çayhaneler, dışarıdan gelmiş ve kardan mahsur kalmış gezgin bir tiyatro kumpanyası, intihar eden ve türban direnişi yapan kızlar, çeşitli siyasal gruplar, dedikodular, söylentiler, Karpalas Oteli ve sahibi Turgut Bey ile kızları İpek ve Kadife ve Ka için bir aşk ve mutluluk vaadi vardır. Orhan Pamuk yeni romanında karla kaplı bir taşra kentinde, Türkiye'nin küçük bir modelini kuruyor. Romanın ilk baskısı 100 bin adet yapıldı. 428 sayfalık roman, kardan yolları kapanmış Kars'ta siyasi İslamı hedef alan yerel bir darbeyi anlatıyor. Orhan Pamuk, yazımını 33 ayda bitirdiği bu romanı, uzunca bir süredir tasarladığını söylüyor. "Bir kasabada, Türkiye'nin küçük bir modelini yaratmak; Türkiye'nin tarihinde olan şeyleri bir tiyatro havasıyla yeniden canlandırmak, biraz Çehov'un yaptığı taşra hüzünlerine girmek istiyor ve bunun için uygun bir şehir arıyordum..." Kars'a defalarca gidip gelen, bu küçük Anadolu kentinde gördüklerini duyduklarını kaydeden Orhan Pamuk'un romanındaki önemli bir karakter de 'kar'. Orhan Pamuk'a göre 'kar' romanın ana kraliçesi: "Kar, kitabı çepeçevre kuşatan, kahramanları birbirine bağlayan, onları aynı dünya içerisinde tutan, kitabın şiirselliğini sağladığı gibi kahramanın yazdığı şiir kitabını besleyen de o, yani kitabın ana kraliçesi kar." Türkiye'nin son 10 yılki gündemine damgasını vuran, 11 Eylül'ün ardından dünyanın da ilgi odağı olan siyasal İslam, bu kitapta Orhan Pamuk'un tartıştığı ana mesele. Pamuk, Radikal Kitap'taki söyleşide siyasal İslam'ın demokrasiyi tehdit ettiğini, ama onun uğruna demokrasinin feda edilmemesi gerektiğini söylüyor. Bunun için de siyasal İslamcıları tanımak gerektiğini, kendisinin de kitabında bunları ele aldığını belirtiyor. İletişim Yayınları'ndan çıkan 'Kar', bir siyasal roman. "Ama" diyor Orhan Pamuk, "50'lerde, 60'larda yazılmış Marksist siyasi romanlardan değil. Bambaşka bir siyasi roman olma iddiası taşıyor. En önemli özelliği de hiçbir biçimde bir görüşün temsilciliğini yapmaması." ... Radikal Gazetesi 5 Cinayet Fakültesi Pınar Kür EVEREST yay. 10/2006 “Hayatımı sessiz sedasız sürdürme fırsatını buldum. Şüpheli bir ölümün kurbanı olarak dillere düşmedim. Kazara ya da bilerek karısını denize düşüren bir adam olarak polis tarafından aranmadım. Kitabı okuyan unuttu, okumayana hiçbir şey olmadı. İstediğim gibi inzivaya çekilme olanağını buldum.” Bir özel üniversitede peşpeşe şüpheli ölümler oluyor ve bunlar basına pek de yansıtılmıyor, hatta okul yönetimi tarafından örtbas edilmeye çalışılıyorsa… Üstelik bu cinayetlerin gerisinden yoğun bir uyuşturucu kokusu geliyorsa… Uzun zamandır çekildiği inzivanın tadını çıkartan emekli matematik profesörü Emin Köklü, bir kez daha işin peşine düşmek zorunda kalıyor. Önce istemeye istemeye tabii, ama kaç kişi bir cinayeti çözme çağrısına direnebilir ki? Türk edebiyatının usta kalemi Pınar Kür yıllar sonra bir roman ile, bir Emin Köklü macerası ile yeniden okurlarıyla buluşuyor. 6 Ninatta'nın Bileziği Ahmet Ümit Doğan Kitap yay. 10/2006 Günümüzden 3 300 yıl önce yapılan bir savaştır Kadeş ve iki büyük uygarlığı Mısırlılar ile Hititleri karşı karşıya getirir. Savaş sonrasında yapılan anlaşma ise tarihe bir ilk olarak geçer. Dünya çok uzun yıllar Kadeş Savaşı’nı Mısır kaynaklarından elde edilen bilgilere göre değerlendirdi. Daha sonra elde edilen bulgular tarihin bile yanılabileceğini gösterdi. Örneğin Mısırlılar tabletlerinde savaşı kazandıklarını yazmalarına rağmen, uğrunda savaşılan bugünkü Suriye topraklarının savaş sonrasında hala Hititlerin elinde olduğunu öğrendik. "Ninatta’nın Bileziği"nde ise tarihin ötesinden savaşın kederiyle örtülü bir kadın sesi ulaşıyor bize ve ölümsüz sevdasının öyküsünü taşıyor bugüne. Ninatta, sonsuz bir aşkı anlatırken Hitit dualarını, Hitit büyülerini, Hitit-Mısır yazışmalarını da aktarıyor ve okuru zevkli bir tarih yolculuğuna çıkarıyor. "Ninatta’nın Bileziği", Türk polisiye edebiyatının usta ismi Ahmet Ümit’in kaleminden, "Patasana"dan sonra Hititler üzerine yine çarpıcı bir epik roman. 7 SESSİZ EV ORHAN PAMUK İLETİŞİM yay. Biri tarihçi, biri devrimci, biri de zengin olmayı aklına koymuş üç torun babaannelerini ziyaret eder, dedelerinin yetmiş yıl önce sürgün edildiğinde yaptırdığı evde bir hafta kalırlar. Babaannenin anıları yavaş yavaş aralanırken dedenin Doğu’yla Batı arasındaki uçurumu kapatacağını sandığı ansiklopediyi yazışı hatırlanır. Kuşaklar arasında köprüler kurulurken, duvarların ötesinde de başkaları vardır... Orhan Pamuk’un ikinci romanı. 8 BEYAZ KALE ORHAN PAMUK İLETİŞİM yay. 17. yüzyılda Türk korsanlarınca tutsak edilen bir Venedikli, İstanbul'a getirilir. Astronomiden, fizikten ve resimden anladığına inanan bu köle, aynı ilgileri paylaşan bir Türk tarafından satın alınır. Garip bir benzerlik vardır bu iki insan arasında. Köle sahibi, kölesinden, Venedik'i ve Batı bilimini öğrenmek ister. Bu iki kişi, efendi ve köle, birbirlerini tanımak, anlamak ve anlatmak için, Haliç'e bakan karanlık ve boş bir evde, aynı masanın iki ucuna oturur, konuşur. Hikayeleri ve serüvenleri, onları, veba salgınının kol gezdiği İstanbul sokaklarına, Çocuk Sultan'ın düşsel bahçelerine ve hayvanlarına, inanılmaz bir silahın yapımına, 'neden ben benim' sorusuna götürecektir. Hikayelerin günden geceye doğru ilerlemesiyle, gölgeler yavaş yavaş yer değiştirirler. 9 Gökdelen TAHSİN YÜCEL CAN yay. 10/2006 Gökdelen, her kitabıyla çok konuşulan, çok okunan değerli yazarımız Tahsin Yücel’in yeni romanı. 17 Şubat 2073 sabahı başlayan romanın kahramanı Can Tezcan, Türkiye’nin en önemli, en ünlü avukatlarından biri. Can Tezcan, İstanbul’u yalnızca gökdelenlerden oluşan, New York’a benzeyen ama ondan daha güzel, daha modern bir kente dönüştürmek isteyen zengin müşterisi Temel Diker’in yasal sorunlarını çözmek için bir tasarım ortaya atar: yargının özelleştirilmesini sağlayacaktır. Yergi ustası Yücel’in son romanı Gökdelen, Cihangir’de gökdelenler arasında kalmış son bahçeli evden yok edilmiş kedilere, dağda bayırda aç açık dolaşmak zorunda bırakılmış sefalet içindeki yılkı adamlarından, adına mekik dedikleri tek kişilik uçaklarından inmeyen zenginlere, hiç değişmeyen çıkarcı politikacılardan onların destekçisi medyaya kadar aslında bugün yaşadığımız çürümeyi anlatan, sürprizlerle dolu bir roman. 10 Başın Öne Eğilmesin : Sabahattin Ali'nin Romanı HIFZI TOPUZ REMZİ yay. 9/2006 Hıfzı Topuz bu romanda, belgelere dayanan özgün kurguyla Sabahattin Ali’nin Nazım Hikmet’ten Bedri Rahmi Eyuboğlu, Orhan Veli ve Asaf Halat Çelebi’ye; Sabiha Sertel’den Vala Nurettin, Rasih Nuri İleri, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz’a yayılan dostluğuna ve 41 yaşında karanlık güçler tarafından katledilmesine uzanan trajik yaşamına ayna tutuyor. Sabahattin Ali, 41 yıllık yaşamı boyunca Türk edebiyatının dünya dillerine çevrilen seçkin örneklerini vermekle kalmadı, yalnızca yurdu için bağımsızlık istedi, özgürlük istedi, çağdaşlaşma istedi… Bu değerlerin düşleriyle yaşadı. Bu düşlerin bedeli sürgünler, hapishaneler ve sonunda Istranca ormanlarında tutuklanıp katledilişle ödenecekti. | ||
05-11-2006, 19:25 | #6 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 33 | teşekkrler ferro eline sağlık | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |