Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Gündem Dışı > Kültür ve Sanat

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 22-12-2006, 20:12   #1
 
zibidikartal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Exclamation dünyanın 7 harikası ve sizin düşünceleriniz

dünyanın 7+1 harikası ve düşünceleriniz

Konu zibidikartal tarafından (23-12-2006 Saat 19:46 ) değiştirilmiştir..
zibidikartal Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-12-2006, 20:13   #2
 
zibidikartal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

GİZA PİRAMİDİ

***Bilimsel geleneğe göre, Büyük Piramit 20 yılda yapılmıştır; Önce bir kent yapılmış, taş blokları taşınmış ve yığılmıştır. Yüzeyin düzleştirilmesi için uzun zaman çalışıldığı sanılıyor. Ama taş blokların nasıl yerleştirildiği henüz anlaşılmış değil, çeşitli kuramlar üretiliyor; Bir kurama göre yapılan spiral bir rampaya çıkarılan taş bloklar üst üste konuluyordu. Rampa çamur kaplanıyor, sulanıyor ve taş bloklar itilerek kaydırılabiliyordu.***

"İnsan zamandan korkar, zaman ise piramitlerden..."
7 Harika'nın hala yaşayan tek kanıtı; öylesine ki, tarihçilerin veya ozanların onu harika olarak tanımlamasına hiç ihtiyacı yok. Görüntüsü, ölçüleri ve şekliyle inanılmaz güzellikte görkemli dev bir yapıt. Büyük Piramit ya da Khufu-Keops Pramidi hala zamana karşı dimdik duruyor ve yok olmamakta direniyor.
Yeri; Giza'da antik Memphis kentinde, bugünkü Mısır'ın başkenti Kahire'nin bir parçası.
Tarihi; Genel kanı, Giza piramitlerinin üçünün de 7 Harika kapsamına alındığıdır ama belirtilen piramit, 4. Hanedan'dan Mısır Firavunu Khufu'nun, bilimsel saptamalara göre anıt-mezar olarak MÖ 2560'ta yaptırdığı Büyük Piramit'tir. Geleneksel olarak piramit yapımı Eski Mısır'da bir "platform-mastaba" kültürünün ürünüdür ve kraliyet için yapılır. Daha sonraları, sayısız yığma mastaba yapılmıştır. İlk piramitlerin en iyi örneği ünlü mimar Imhotep tarafından Kral Djoser adına yapılan Sakkara piramididir. Bilimsel geleneğe göre, Büyük Piramit 20 yılda yapılmıştır; Önce bir kent yapılmış, taş blokları taşınmış ve yığılmıştır. Yüzeyin düzleştirilmesi için uzun zaman çalışıldığı sanılıyor. Ama taş blokların nasıl yerleştirildiği henüz anlaşılmış değil, çeşitli kuramlar üretiliyor; Bir kurama göre yapılan spiral bir rampaya çıkarılan taş bloklar üst üste konuluyordu. Rampa çamur kaplanıyor, sulanıyor ve taş bloklar itilerek kaydırılabiliyordu. Bir diğer kurama göre, taş bloklar dev manivelalarla kaldırılıyordu. Napolyon, 1798'de Mısır'a girdiğinde piramitlerin önünde askerlerine; "Askerler, piramitlerin tepesinden 40 yüzyıl bize bakıyor" demişti.
Tanımlama; Büyük Piramit, 145.75 metreydi ama şimdi 10 metresini kaybettiği kabul ediliyor. 43 yüzyıl boyunca dünyanın en yüksek yapısıydı, ancak 19. yüzyılda geçilebildi. Yüzeyi yumuşak ve düzleştirilmiş taşlarla kaplıydı, kalıntısı hala görülebilmektedir. Eğimi 54 derece 54 dakikadır. Tabanının dört kenarı tam ölçüldüğünde ve yönleri belirlendiğinde kusursuzdur. Taban köşelerinin birleştirilmesiyle tam bir kare elde edilir, her kenarı 229 metredir ve kenar uzunlukları arasında maksimum hata oranı şaşırtıcı bir şekilde % 0.1 bile değildir. Piramidin, her biri birkaç ton ağırlığında olan iki milyon taş bloktan yapıldığı sanılıyor. Eğer üç piramidin taşları yan yana dizilirse, tüm Fransa'yı çevreleyecek 3 metre yüksekliğinde ve 30.48 santimetre kalınlığında bir duvar yapılabilir. Büyük piramit, Roma'daki St.Peter, Floransa Milanove, Londra'daki Westminster ile St.Paul katedrallerinin tümünü yan yana koyarsanız kapladıkları yeri tamamen dolduracaktır. Geçmişe göre artık piramitler için yeni kuramlar geliştiriliyor; Astronomik bir gözlemevi, özel bir inanç için tapınak, bilinmeyen çok eski bir uygarlığın yaptığı geometrik yapı, dünya dışı canlılar tarafından yapılan özel amaçlı bir yer...Hangisi olursa olsun, bugün dev piramit ve yanındaki iki benzeri, ilk bakıldığında ölümden sonraki yaşama doğru yapılacak mistik yolculuğun simgesi ve anısı olarak Nil'in batı yakasında gizem bulutları arasında duruyorlar.
zibidikartal Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-12-2006, 20:13   #3
 
zibidikartal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

ARTEMİS TAPINAĞI

***"Artemis'in kutsal evi bulutların içinde kule gibiydi; diğer muhteşem yapılar onun gölgesinde kalıyordu, Güneş oraya tanrılar dağı Olympos'a baktığı gibi bakıyordu." (Yunanlı ve Filistinli Ozan Antipater)***

Gerçekten bir tapınak mıydı? Onu, Piramit, Asma Bahçeleri ve Rodos Heykeli gibi göremiyoruz. Evet, kaynaklar halk tarafından tapınak olarak ziyaret edildiğini yazıyor ama Artemis Tapınağı sadece bir tapınak değildi. Dünyanın o zamanki en güzel yapısı olarak tanınıyordu. Tapınak, Eski Yunan'ın av ve doğa tanrıçası Artemis'in onuru için yapılmıştı; İşte Ege kıyısında Antik Efes kenti yakınlarında Diana-Artemis Tapınağı...
Yeri; Türkiye'de İzmir'in 50 km güneyindeki Selçuk Antik Efes'te.
Tarihi; Kaynaklar tapınağın kökeninin MÖ 7. yüzyılda varolduğunu yazıyorlar ama harikalar tarihçesinde MÖ 550'de inşa edildiği belirtiliyor. Tümü mermerdi. Lidya Kralı Krezüs tarafından finanse edilmiş ve Yunanlı mimar Chersiphron tarafından yapılmıştı. Dönemin en ünlü sanatçıları olan Pheidias, Polycleitus, Kresilas ve Phradmon'un heykelleriyle dekore edildi. Artemis Tapınağı, aynı zamanda bir pazar ve dinsel bir enstitü idi. Yüzyıllar boyunca tanrıçaya inançlarını sunan ve isteklerde bulunan tüccarlar, turistler, sanatçılar ve krallar tarafından ziyaret edildi. Yapılan kazılarda, hacıların hediyesi olan altın ve fildişi Artemis heykellerine, bileziklere, küpelere ve gerdanlıklara rastlandı. Bazıları İran, Mısır ve Hindistan'dan getirilmişti.
Herostratus adlı biri, MÖ 356 yılının 21 Temmuz gecesi tapınağı yakarak adını ölümsüzleştirdi. Garip bir rastlantıdır, aynı gece Büyük İskender doğdu. Romalı tarihçi Plutarch, o gece tanrıçanın İskender'in doğumuyla meşgul olduğu için tapınağı koruyamadığını yazıyordu. Yıkımın nedeni olarak görülen Büyük İskender, Anadolu'yu fethettiğinde, tapınağın yapımına yardım etti. 200 yıl sonra yine restore edildi. 1. yüzyılda Aziz Paul, Efes'e gelerek Hıristiyanlığı yaymaya başlayınca Artemis inancı yıkılmaya yüz tuttu. 362'de Got'lar tapınağı yine yıktılar ama Efesliler tekrar inşa ettiler ve 4. yüzyıla gelindiğinde, Efeslilerin çoğu artık Hıristiyandı ve tapınak cazibesini yitirmişti. 401'de Aziz John Chrysostom, Artemis Tapınağı'nı tamamıyla yıktırdı. 19. yüzyılda ilk kazılar yapıldı ve tapınağın temelleri, birkaç sütun ve batık kentten bölümler ortaya çıkarıldı. Buluntular Türkiye'den yurtdışına kaçırıldı. Bugün yerinde sadece üst üste konmuş birkaç taş parçasından başka bir şey yok. Ama Artemis'in muhteşem iki heykeli, Selçuk Müzesi'ndeki yerinde, eski görkemini anımsatırcasına hala bakıyor.
Tanımlama; Tapınağın diktörtgen olduğu biliniyor. Benzeri tapınakların aksine bütünüyle mermerden yapılmıştı ve ön yüzü çok geniş bir avluya bakıyordu. Mermer basamakların çevrelediği yaklaşık 80x130 metre boyutlarında bir platform üzerindeydi. Çevresini kaplayan 127 adet 20 metrelik sütunların üzerlerinde ionik kabartma yazılar vardı. Platformun tam ortasında ve aşağıda, orthogon veya tanrıçanın evi bulunuyordu. İçindeki dört bronz amazon heykeli çok ünlüydü. Aziz Paul'un ziyaret ettiği dönemde tapınağın içi altın sütunlar, gümüş heykellerle doluydu. Selçuk Müzesi'ndeki ünlü Artemis heykelinin, tapınağın tam merkezinde durup durmadığı bilinmiyor. Artık Artemis Tapınağı yok ve 2000 yıl öncesinin "rüya yapısı" ebediyete kadar gerçek haliyle bilinmeyecek
zibidikartal Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-12-2006, 20:14   #4
 
zibidikartal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

BABİL'İN ASMA BAHÇELERİ

***"Bahçenin yamacına yaklaştığınızda, yapının kat kat yükseldiğini görüyorsunuz... Dev bitki yığınları, büyük ve kalın ağaçlar öylesine cazibeli ki, bakanları büyülüyor. Nehirden gelen bol suyu aletler yükseltiyor; ve dışarıdan bunları göremiyorsunuz." (Tarihçi Diodorus Siculus)***

Meyveler ve çiçekler, şelaleler, yapının katlarından taşan bahçeler, egzotik hayvanlar... İşte Babil'in Asma Bahçeleri'ni görenlerin aklında kalanlar bunlardı. Eğer Eski Yunan'ın tarihçileri ve ozanları olmasaydı, kimse böyle bir mucizeden haberdar olmayacaktı.
Yeri; Fırat'ın doğu kıyısında, Bağdat'ın 50 kilometre güneyinde.
Tarihi: Babil Krallığı'nın en parlak dönemi ünlü Kral Hammurabi dönemidir (MÖ 1792-1750). Krallık, Naboplashar (MÖ 625-605) dönemine kadar görkemini sürdürmüştü ve Naboplashar'ın oğlu 2. Nebuchadnezzar, efsanevi bahçelerin yapımcısıdır. Anlatılanlara göre, Kral bu muhteşem bahçeyi karısı için veya karısını kıskandığı için yaptırmıştı. Bahçeler'le ilgili en geniş bilgiyi Diodorus Siculus ve Berossus gibi tarihçilerden alıyoruz, Babil kaynaklarında ise hiçbir kayda rastlanmıyor. Nebuchadnezzar döneminden kalan tabletlerde dahi Bahçeler'den sözedilmiyor. Buna karşın kralın sarayından, Babil'den ve kentin surlarından söz ediliyor. Bu arada belirtmek gerekir ki, Asma Bahçeleri'nden sözeden tarihçilerin hiçbirisi o kadar detay vermelerine rağmen bahçeleri gözleriyle görmüş değildir. Modern tarihçilere göre Büyük İskender'in askerleri Babil'in verimli, yemyeşil topraklarından çok etkilenmişler ve geri döndüklerinde Mezopotamya'nın büyüleyici bahçelerini, palmiyelerini, Nebuchadnezzar'ın sarayını, Babil'in ünlü kulesini ve zigguratları anlatmakla bitirememişlerdi. Ötesi, ozanların ve antik tarihçilerin hayal gücüdür. Babil'in Asma Bahçeleri, Dünya'nın 7 Harikası'nın arasında böylece yerini aldı ve 20. yüzyıla kadar da bu gizem böyle sürdü. Derken birkaç arkeolog bazı kanıtlara ulaştıklarını açıkladı. Bulunan kanıt, bahçelerin sulama sistimeydi. Bu gerçek bir kanıttı.
Tanımlama; Ayrıntılı bir tanım için özellikle Strabo'dan ve Bizanslı Philo'dan yararlanacağız; "Bahçe dörtgen biçimindeydi, iki uzun kenarı 400 metre uzunluğundaydı. Kemerler ve küp biçiminde çeşmelerle süslüydü. Alttan başlayan merdivenler dönerek yükseliyor ve en üst terasa kadar ulaşıyordu. Asma Bahçeleri, en alttan itibaren bitkilerle doluydu. Dev ağaçlar topraktan en üst kata kadar ulaşıyordu. Tüm yapı, taş sütunlarla destekliydi, su akımı eğimli kanallar aracılığıyla sağlanıyordu ve bir sistemle sular yukarı çıkıp yine aşağıya akarken, tüm bitkileri suluyordu. Yapılanlar tam olarak bir krallık lüksünü yansıtıyordu..."
Bahçenin, kralın sarayına yakın olduğu tahmin edilerek, antik Babil öreni yakınlarında kazılar yapıldı, bulunan su kanalları ve duvar yıkıntıları Bahçe'ye ait olabilir. Babil'in Asma Bahçelerini gören ve bilen yok ama görkemi hala sürüyor ve belki Irak'ta birgün yeniden sağlıklı kazılar yapılabilirse daha güvenli veriler elde edilebilir.
zibidikartal Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-12-2006, 20:14   #5
 
zibidikartal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

İSKENDERİYE FENERİ

***Fenerin toplam yüksekliği 117 metreydi ve bu yükseklik günümüzdeki 40 katlı binalara eşittir. Ortadan geçen şafta yakılan ateşin yakıtı konuluyordu. En tepede gizemli ayna duruyordu. İlk yapımında fenerin damında veya tepesinde Tanrı Poseidon'un bir heykeli vardı.***

"Denizin tanrıları adına..." (Cnidianlı Sostratus)
Şimdi mimari bir harikadan söz edeceğiz; İskenderiye Feneri, her fener gibi denizcilerin limana güvenle dönmeleri için yapılmıştı. Çağında dünyanın en uzun yapısı olarak biliniyordu. Ama Fener'in gizemli yönü olan ünlü "Ayna" bilimcileri daha çok ilgilendirmektedir. Fenerin ışığını yansıtan aynanın 50 kilometre (35 deniz mili) uzaklıktan görüldüğünü kaynaklar yazmaktadır.
Yeri; Şimdiki İskenderiye kentinin önünde bulunan Pharos Adası'nda.
Tarihi; Büyük İskender'in ölümünden sonra kumandanlarından Ptolemy Soter, Mısır'ı bir dönem yönetti ve İskenderiye'nin kuruluşuna tanık oldu. Kentin kıyısını Pharos Adası yani Firavun Adası kapatıyordu. Kıyıda ve liman girişinde su altı çok tehlikeli olduğundan bir fenerin yapılması gerekliydi. Tasarım ve ilk çalışmalar Ptolemy Soter'e aittir ama fener, oğlu Ptolemy Philadelphus tarafından bitirilmiştir. Euclid'in çağdaşı olan mimar Sostratus, fenerin ayrıntılı hesaplarını vermektedir. Fener, koruyucu tanrılara, Ptolemy Soter'e ve karısı Berenice'e adanmıştı. Limanın girişini belirtiyordu. İçinde geceleri ateş yakılıyor, gündüzleri ise güneş ışığı bir ayna yardımıyla yansıtılıyordu. Fener, Eski Yunan ve Roma paralarında gösterilmektedir. Araplar Mısır'ı ele geçirince İskenderiye'yi ve iklimini çok beğendiler ve fener yanmaya devam etti. Ama başkent Kahire'ye taşınınca fenerin bakımı ihmal edildi ve kazayla dev ayna kırılınca da bir daha yenisi yapılamadı. MÖ 956'daki depremde fener zarar gördü ama yıkılmadı. Fakat 1303 ve 1223'te Memlük Sultanı Kayıtbay İskenderiye'nin savunulması için bir kale yaptırmaya karar vererek, yıkık fenerin tüm taşlarının ve mermerlerinin kalenin yapımında kullanılması emrini verdi.
Tanımlama; Yok olan altı harikadan en sonuncusu İskenderiye Feneri'dir. Bugün yeri tam olarak bilinmiyor. Strabo'ya ve Romalı tarihçi Küçük Pliny'e göre, kulenin dışı tamamıyla beyaz mermerle kaplıydı. Gizemli aynaların yansıttığı ışığın onlarca kilometre uzaktan görüldüğünü yine bu tarihçiler yazıyor. Bazı efsanelerde aynanın yansıttığı güneş ışınıyla düşman gemilerinin yakıldığı da yazmaktadır. 1166'da Arap gezgini Ebu Haccac el-Endülüsi feneri gezdi ve uzun uzun tanımladı. Modern uzmanlar, bu kaynaklardan yola çıkarak, fenerin üç katlı olduğunu söylüyor. En alt kat 55.9 metre yükseklikte ve kare şeklindeydi. Ortasında silindirik bir bölüm veya şaft vardı. Karenin üstünde 18.30 metre eninde 27.45 metre yüksekliğinde sekizgen bir kule, onun üstünde de 7.30 metre yüksekliğindeki üçüncü kat bulunuyordu. Fenerin toplam yüksekliği 117 metreydi ve bu yükseklik günümüzdeki 40 katlı binalara eşittir. Ortadan geçen şafta yakılan ateşin yakıtı konuluyordu. En tepede gizemli ayna duruyordu. İlk yapımında fenerin damında veya tepesinde Tanrı Poseidon'un bir heykeli vardı. İskenderiye Feneri, sonraki yüzyıllarda yapılan birçok fenere mimari örnek teşkil etmiştir. Bulunduğu adanın Pharos sözcüğü, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca'da "Fener" yerine kullanılmaktadır. Fenerin en büyük gizemi olan ayna hakkında hiçbir bilgi bulunmuyor. Bu kadar büyük bir aynayı kimin, nasıl yapabildiğini ve hangi tekniğin kullanıldığını hala bilmiyoruz.
zibidikartal Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-12-2006, 20:16   #6
 
zibidikartal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

BODRUM MOZOLESİ

***"Ben burada, Halikarnas'ta yatıyorum. Hiçbir ölü için bu kadar büyük bir anıt yapılmadı. At heykelleriyle süslendi ve bunun için en iyi mermerler kullanıldı..." (Kral Maussollos- Lucia'nin 'Ölü Diyolgları'ndan")***

***Yüksekliğinin 45 metre olduğu hesaplanmıştır. Güzelliği kendisinden çok heykellerin olağanüstü olmasından kaynaklanıyordu. Ayrıca birçok insan, aslan, at ve hayvan heykeli de vardı. Heykeller dört ünlü Yunan heykeltraşı olan Bryaxis,Leochares, Scopas ve Timotheus tarafından yapılmıştı. Her biri Mozole'nin bir yanını süslemişti. 19. yüzyıldan sonra arkeolojik kazılar yapıldı ve elde edilen bilgilerle yapının boyutları daha iyi anlaşıldı.***

Büyük Piramit'te olduğu gibi, line antik bir kralın mezarıyla karşı karşıyayız. Mezarın yeri önemlidir. Coğrafi olarak Artemis Tapınağı'na yakındı ve estetik bir yapı ve sanat şaheseriydi.
Yeri; Güneybatı Türkiye'de Ege kıyısında Bodrum'da.
Tarihi; İmparatorluğun çok büyük olması nedeniyle, PersKralları yönetimde zorlanıyorlar ve yerel yöneticilerin desteğinden yararlanıyorlardı. Bunlara Satrap deniyordu. Bodrum'un içinde bulunduğu Karia Bölgesi ve Krallığı da bunlardan birisiydi. MÖ 377-353 yılları arasında yaşayan Karia Kralı Mausollos'un başkenti Bodrum yani Halikarnas'tı. Aslında kralın mezar-anıt yapmak gibi bir düşüncesi yoktu, anıtı yaptıran karısı ve kızkardeşi olan Artemisia'dır.
Anıt veya Mozoleum, kralın ölümünden 3 yıl, karısının ölümünden ise 1 yıl sonra tamamlandı. Bodrum Mozolesi, 16. yüzyıl boyunca yapıldığı günkü gibi kaldı, sonraki depremlerde çatısı ve kolonları yıkıldı, 15. yüzyılda Malta Şövalyeleri bölgeye hakim olunca mozoleyi yıkıp yerine bir kale yaptılar. Bugün Bodrum'da görülen kalenin parlak taşları ve mermer blokları Mozole'yi anımsatmaktadır. Bazı heykel kalıntıları ve Yunanlılarla Amazonlar arasındaki bir savaşı gösteren frizler bugün Londra'daki British Museum'da görülebilirler.
Tanımlama; Mozole 40x30 boyutunda bir dikdörtgendi ve basamaklı bir podyumun üzerindeydi. Çevresi heykellerle süslenmişti. Mezar salonu ve lahit beyaz mermerdendi ve altınla süslenmişti. Podyumun çevresinde iyonik sütunlar, piramit şeklindeki çatının çevresinde de yine heykeller bulunuyordu. Dört atın çektiği dev bir savaş arabası heykeli tepedeydi. Yüksekliğinin 45 metre olduğu hesaplanmıştır. Güzelliği kendisinden çok heykellerin olağanüstü olmasından kaynaklanıyordu. Ayrıca birçok insan, aslan, at ve hayvan heykeli de vardı. Heykeller dört ünlü Yunan heykeltraşı olan Bryaxis,Leochares, Scopas ve Timotheus tarafından yapılmıştı. Her biri Mozole'nin bir yanını süslemişti. 19. yüzyıldan sonra arkeolojik kazılar yapıldı ve elde edilen bilgilerle yapının boyutları daha iyi anlaşıldı. Mozoleum, Asma Bahçeleri gibi bir aşkın ölüme karşı direnişiydi. Bugün ikisi de, yapımcıları gibi ebediyen yokoldular. Ama biz onları biliyoruz.
zibidikartal Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-12-2006, 20:17   #7
 
zibidikartal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

RODOS HEYKELİ

***"Ey Güneş! Senin için Rodoslu Dorian halkı bu bronz heykeli Olympos'a ulaştırmak için, savaş dalgalarını uzaklaştırmanı ve kenti taçlandırmanı dileyerek yaptı. Kentimiz, yağmadan uzak kalsın. Sadece denizler değil, karalar da özgürlük meşalesinin ışığından yoksun kalmasın" (Heykelin ithaf yazısından)***

***Kaidesi beyaz mermerdendi ve bittiği anda yüksekliği 33 metreydi. Tam olarak şekli ve görünümü bilinmiyor, çizimler anlatılardan yola çıkılarak yapılmış ve Fransız heykelci Auguste Bartholdi, Rodos Heykeli'nden esinlenerek modern dünyanın en çok tanınan ve en büyük ülkesini simgeleyen heykelini yaptı; New York'taki Özgürlük Heykeli'ni... Ne gariptir ki, her iki heykel de özgürlük adına yapıldı.***

Sadece 56 yıl ayakta kalabilen Rodos Heykeli için Küçük Pliny; "Evet, yerde yatıyor ama muhteşem" demişti. Rodos Heykeli sadece dev bir heykel değildi, aynı zamanda çok güzel bir ada olan Rodos Adası halkının birliğini simgelemekteydi.
Yeri; Rodos limanının girişindeydi.
Tarihi; Antik Yunan'da belirli güçleri olan kent-devlet sistemi geçerliydi. Lalysos, Kamiros ve Lindos gibi Rodos da, dört ada devletinden biriydi. MÖ 408'de dört ada anlaşıp, Rodos'u başkent yapıp bir birlik kurduktan sonra ekonomik yönden büyük başarı sağladılar. Mısır Kralı Ptolemy, 1.Soter'le çok gelişmiş bir ticari ilişki içindeydiler. MÖ 305'te Mekadonyalı Antigonid'ler, ticari rekabet sonucunda bu Rodos-Mısır ticari birliğini savaşarak kırdılar ama asla kente giremediler. MÖ 304'te barış yapıldı, birlik yine kuruldu ve tüm askeri malzeme satıldı ve parasıyla Güneş Tanrısı Helios adına dev bir heykelin yapılmasına karar verildi. Heykel 12 yılda yapıldı ve MÖ 282'de bitirildi. Ama MÖ 226'da oluşan çok şiddetli depreme kadar ayakta durabildi. Kent tamamen yıkılmıştı. Heykel ise en zayıf yeri olan dizlerinden kırılarak devrilmişti. Rodoslular, Mısır Kralı 3. Ptolemy'den restorasyon için maddi yardım istediler. Ama sonra bir kahin heykelin yapılmasının yasaklandığı kehanetinde bulununca, Ptolemy'nin yardımından vazgeçildi. Yaklaşık 900 yıl boyunca kırık heykel öylece yerde kaldı. Tabii artık bir kalıntıydı. Sonra garip bir şey oldu ve Suriyeli bir Yahudi heykeli satın alarak 900 devenin sırtına yükleyip taşıdı. Sonrası bilinmiyor.
Tanımlama; Aslında her ne kadar Rodos Limanı deniyorsa da, heykelin hangi limanın ağzında durduğu bilinmiyor. Tahminler Mandraki Limanı doğrultusunda... Resimde görüldüğü gibi heykelin boyutları inanılmaz görünüyor. Devrildikten sonra limanın ağzını tıkadığından söz eden antik yazarlar da var ama çelişki çok fazla. Heykelin karada mı yoksa denizde mi 900 yıl yattığı pek anlaşılmıyor. Yahudi tüccar neyi satın aldı? Bir kısmını mı? Ya da başka bir şeyi mi?
Heykel Rodoslu heykeltraş Lindoslu Chares başkanlığındaki bir komisyon tarafından yapıldı. Bronz parçalar halinde çalışıldı, sonra birleştirildi, ayakları ve topukları konuldu. Çatısının yapımında demir ve taş blokların kullanıldığı da sanılıyor. Kaidesi beyaz mermerdendi ve bittiği anda yüksekliği 33 metreydi. Tam olarak şekli ve görünümü bilinmiyor, çizimler anlatılardan yola çıkılarak yapılmış ve Fransız heykelci Auguste Bartholdi, Rodos Heykeli'nden esinlenerek modern dünyanın en çok tanınan ve en büyük ülkesini simgeleyen heykelini yaptı; New York'taki Özgürlük Heykeli'ni... Ne gariptir ki, her iki heykel de özgürlük adına yapıldı...
zibidikartal Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-12-2006, 20:19   #8
 
zibidikartal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

ZEUS TAPINAĞI

***"Sağ elinde altın ve fildişinden yapılmış bir zafer simgesi var. Sol elinde ise tüm metallerden yapılmış, üzerinde bir kartalın bulunduğu bir asa. Büyük Tanrı'nın sandalları ve giysisi tamamiyle altından yapılmış..." (Yunanlı Pausanias-MS2.yy)***

***Tanıklar Zeus'tan çok tahtından söz ediyorlar. Tahtın ayakları sfenksler ve zaferi simgeleyen kanatlı yaratıklarla süslenmişti. Arada diğer tanrıların tasvirleri bulunuyordu. Daha sonra benzerleri yapıldı ama hiçbirisi aslı gibi olmadı. Ve bizler bugün diğerleri gibi bu büyük sanat eserini de sadece merak ediyor ve yine Strabo'yu anımsıyoruz; "Her şey yok olabilir ama düşüncenin gözü asla yok edilmez...''***

Heykel antik olimpiyat oyunları için yapılmıştı. Zaten bulunduğu yerin adı oyunlara verilerek Olimpiyatlar denildi. Savaşlar durunca atletler Anadolu'dan, Suriye'den, Mısır'dan, Sicilya'dan gelirler, tanrıların kralı olan Zeus'un onurunu yüceltmek için yarışırlardı.
Yeri; Yunanistan'ın batı kıyısında, Atina'ya 150 kilometre uzaklıkta, antik kent Olmypia'da.
Tarihi; Antik Yunan takvimi MÖ 776'da başlar ve olimpiyat oyunlarının başlangıcı olarak kabul edilir. Zeus Tapınağı, mimar Libon tarafından projelendirildi ve MÖ 450'de bitirildi. Önceleri basit bir dorik tapınak olarak görünüyordu ve güzelleştirilmesi için görkemli bir heykelin yapımına karar verildi. Tarihin en ünlü heykelcilerinden olan büyük Pheidias bu iş için görevlendirildi. Benzer bir görev yüzyıllar sonra Michelangelo'ya Sistine Kilisesi'nin resimlemesi için verilecekti. Yıllar boyunca tapınak ziyaret edildi ve adaklar adandı. 1.yüzyılda Roma İmparatoru Caligula, heykelini Roma'ya taşımaya kalkıştı ama kurulan yapı iskelelerinin çökmesiyle vazgeçildi. 2. yüzyılda yenilendi ve dev heykel restore edildi. MS 391'de İmparator 1. Theodosius, pagan inançlarını yasakladı ve tapınağı kapattı. Depremler, seller ve heyelanlar tapınağı zamanla yoketti. Heykel, zengin Yunanlılar tarafından Bizans'a yani İstanbul'a taşındı ama 462'deki yangında yokoldu. Bugün sadece tapınağın temel taşları ve yıkık sütunları durmaktadır.
Tanımlama; Pheidias, heykeli MÖ 440'ta yapmaya başlamıştı. Özel bir teknikle altın ve fildişi karışımı heykel yapımında tek uzmandı. Ağaç çerçeveler yapıyor, içlerine metal ve fildişi plakalar yerleştiriyor ve sonra bunlarla heykelleri kaplıyordu. Pheidias'ın atölyesi bugün hala Olympia'da duruyor. Burada çeşitli heykel parçaları bulundu. Strabo şöyle yazıyor ve tarihin ilk eleştirmeni olarak bugünkülerin yaptığını aynen yapıyor; "Tapınak büyük ama heykeltraş eleştirilebilir. Zira orantısız bir iş yapmış. Zeus otururken tasarlanmış ama başı tavana değiyor. Bu nedenle de her an büyük tanrının ayağa kalkıp tavanı delip yıkacağı izlenimine kapılıyoruz"
Strabo doğruyu yazmıştı ama eleştirisi yanlıştı. Çünkü heykel bu etkiyi vermek için özellikle böyle yapılmıştı. Tanrıların kralının başı tavanı delip göklere yükseliyor izlenimini vermeliydi. Heykelin kaidesi 1 metre, kendisi 13 metreydi. Yani 4 katlı bir bina kadar... Tanıklar Zeus'tan çok tahtından sözediyorlar. Tahtın ayakları sfenksler ve zaferi simgeleyen kanatlı yaratıklarla süslenmişti. Arada diğer tanrıların tasvirleri bulunuyordu. Daha sonra benzerleri yapıldı ama hiçbirisi aslı gibi olmadı. Ve bizler bugün diğerleri gibi bu büyük sanat eserini de sadece merak ediyor ve yine Strabo'yu anımsıyoruz; "Herşey yok olabilir ama düşüncenin gözü asla yok edilmez..."
zibidikartal Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-12-2006, 07:05   #9
Banned
 
tthotht - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

bıde ınonu war kardesım unutmussun
tthotht Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-12-2006, 08:40   #10
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

gidip görmeden bişey diyemem
__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 11:58 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580