|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
27-09-2006, 10:21 | #1 | ||
Kıdemli Kartal Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 40
Mesajlar: 5.868
Tecrübe Puanı: 24 |
Radikal Gazetesi'nin önemli kalemlerinden biri olan ve bir dönem Beşiktaş'ta yöneticilik yapan İbrahim Altınsay köşesinde harika bir konuya ışık tuttu. İşte Altınsay'ın 27.09.2006 tarihli Radikal Gazetesi'ndeki köşe yazısı: "Zico'yla, Tigana'yla, Gerets'le uğraşmayın. Ben çözümü buldum. Jean-Michel Aulas Fenerbahçe'ye, David Dein Beşiktaş'a, Peter Kenyon Galatasaray'a... Kim mi bunlar? Aulas, Fransız kulübü Lyon'u 1987'de ikinci kümedeyken aldı, bire çıkardı, 2001'den sonra beş kez arka arkaya şampiyon yaptı, Şampiyonlar Ligi'nde (ŞL) üç kez çeyrek final oynattı. David Dein, İngiliz kulübü Arsenal'e 1983'te geldi, takımı hem futbol hem de mali değer açısından dünyanın sayılı armalarından biri yaptı, Premier Lig'de Manchester United egemenliğine son verdi, geçen yıl ŞL'de finale çıktı. Peter Kenyon 1997'de Manchester United'a geldi, takım iki yıl sonra 'üçlü çekti'; Premier Ligi, FA Cup'ı ve ŞL'yi kazandı. Kulübün piyasa değeri 1 milyar pound'u geçti. Kenyon 2004'te Chelsea'ye transfer oldu. Oraya buraya para saçmakta olan kulübü düzene soktu. Mavililer elli yıl sonra İngiltere şampiyonu oldu, geçen yıl da unvanı bırakmadı. "Yahu bu adamları hiç duymadık, o takımların hocaları başkaları değil miydi?" demeyin. Bilenler biliyor. Bilenler de "Bunlar teknik direktör değil ki, yönetici" diye itiraz edecekler. Evet öyle... Banu K. Yelkovan'ın cumartesi yazısını okuduysanız Lyon Başkanı Aulas'ı aileden biri gibi tanımışsınızdır. David Dein, Arsenal'in Başkan Yardımcısı ama gerçekte kulübün en üst yöneticisi... Arsene Wenger'i Japonya'dan, unutulmuşlar âleminden getiren o. Wenger'le kafa kafaya verip bir sürü futbolcuyu ünlü yapan o. Yeni stat yapmış olmalarına rağmen kâr ediyor kulüp... Peter Kenyon, Manchester United'ın en üst yöneticisi, küresel deyimle CEO'suydu. Şimdi Chelsea'ye transfer oldu. Para Abromoviç'ten geliyor ama nasıl kullanılacağı konusunda tek yetkili Kenyon. Şu ana dek Mourinho ile uyumlu çalıştılar. Ancak İngiltere'de 'Mourinhosevmezler' aralarının açıldığı laflarını yayıyor. "Ee bize ne bundan" demeyin. Bizim futbolumuzun birincil ihtiyacı teknik direktör değil, doğru dürüst yönetici ve yönetim... Kulüp kasasından gösteriş yapacaksınız, kulübün gelecekteki gelirlerini acımadan kırdıracaksınız, karşılığı olmayan şişirme bütçelerle övüneceksiniz, kulübün borç yükünü katladıkça katlayacaksınız, hiçbir sorumluluğunuz olmayacak. Kulübün gelirlerini büyültüp, gelirinize göre harcama yapacağınıza devlet kapısında vergi affı, arsa tahsisi bekleyeceksiniz. Sonra, "Kulübe zarar veren İrlandalı bölücüleri" suçlayacak ya da "Yoruldum, üzüldüm" diye istifa edecek, işin içinden sıyrılacaksınız. "Rüya takımı kuruyoruz", "ŞL'de en az final oynarız" diye, akşam pazarından defolu futbolcular alacaksınız. Kazara iyi çıkarlarsa kasım kasım kasılacak, iyi çıkmazlarsa topu hemen hocaya atacaksınız. Sırf taraftara gösteriş için yaptığınız transferlerle ucube takımlar ortaya çıkacak ama siz " bu adamlar yıldız, hoca hocaysa oynatacak bunları" diye ahkâm keseceksiniz. Futbolu Nasrettin Hoca'nın gölü sanıp, "Maya tutmadı" diyerek milyonlar harcadığınız oyuncuları üç kuruşa yollayacaksınız. "Aman taraftar bizi protesto etmesin" diye bir avuç fırsatçıya biletler dağıtacak, otobüsler kaldıracak, profesyonel görevler vereceksiniz. Kıyakçılığın sonunda ayakçı duruma düşünce, "Aman yetişin, taraftar küfür edip puanımı sildirmeyle tehdit ediyor bizi" diye feryat edeceksiniz. İşin en hoş tarafı da şu... Bütün bu işlerden sorumlu yönetimler ilk puan kaybında ortadan kayboluyor, birkaç futbolcuyu, olmadı hocayı ateşe atıyor. Top oynamadan alınan zar zor yengilerden sonra ise liderliklerine diyecek yok. "Erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır" sözüne inanıyorlar galiba. Türklüğe yakışır mı bu? Yakışmazsa kulüp yönetimlerini "Türklüğe hakaretten" 301'e sokmak gerekmez mi? Yoksa yabancı yönetici transferi istedim diye ben mi 301'e giriyorum. Bilemedim vallahi. Ben bu ülkede ırkı, inancı, cinsel tercihi ne olursa olsun yasalarda her vatandaşın eşit olarak korunduğunu sanıyordum. Demek ki, değilmiş. Alaturka... Pek âlâ, pek âlâ! SPOT IŞIĞI ÂLÂ TURKALIKLAR Şike: Bahis şikesine karışan Gökdeniz Karadeniz sahalarda. İyi de oynuyor. Bakıyorum merhamet meleği kesilmiş. Mazlum bir kahraman yarattık neredeyse... Evet, hoşgörülü, bağışlayıcı olalım. Ama adam yaralamaya kadar varmış bu bahis şikesi olayı şu anda mahkemede. Yani bitmiş kapanmış değil. Sorun zaten Gökdeniz, Ahmet, Mehmet meselesi de değil. Bu ülkede insanlar maçların skorlarının sahada belirlendiğine inanıp gönül rahatlığıyla futbolla ilgilenecek mi? Yetkili kurum ve kişilerin bahis şikesi olaylarına yaklaşımları futbolcuları şikeden caydıracak mı yoksa şikeye özdendirecek mi? Önce bunu sormalıyız kendimize... Doping: Kayserispor, doping yaptığı belirlenen futbolcusu Kavianpur ile ilişkisini kesti. Örnek bir davranış ama sormak da gerek. Kulüp, futbolcusunun ne yaptığını takip etmiyor mu? İkincisi, bu iş yerli futbolcular tarafından yapılsa aynı tavır alınır mı? Tam bu tartışılırken, Milliyet gazetesi, Sivas maçından sonra idrarı gelmediği için Tümer Metin'in doping kontrolünün yapılamadığını, uçağı kaçırmaması için de kontrolden vazgeçildiğini, bu kararı alan görevliye sonradan işten el çektirildiğini yazdı... Futbolumuzun kurallara göre değil, kişisel rica ve kıyaklarla yürüdüğünün vahim bir kanıtı... Rio Ferdinand, sadece rutin bir kontrole havadan sudan gerekçelerle gitmediği için bir sezon topa dokunamadı İngiltere'de... Şimdi ne olacak? Zamanı geri döndürüp Tümer Metin'i tekrar kontrole sokamayacağınıza göre her türlü söylenti haklı çıkacak sonuçta. Şiddet: Beşiktaş-Ankaragücü maçından önce şehrin göbeği savaş alanına dönmüş. Sonra olayın failleri, konuk takım başkanının itirazına karşın bir güzel stada sokulmuş... Futboldaki şiddet tribünde değil, asıl maça gelinen yollarda önlenmesi gereken bir dert... Hakkını ya da kayıp çocuklarını arayan insanların nasıl yerlerde süründürüldüğünü düşününce pazar günkü uygulamayı anlamak çok zor. Futbolu tamamen holiganlara teslim edecek, sorunu kökten çözeceğiz demek ki! 27.09.2006 süperspor.com
__________________ iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım.... HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...! | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |