|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
04-11-2009, 15:00 | #1 | ||
∂υмαη ѕα∂є¢є ∂υмαη Üyelik tarihi: Jun 2009 Yaş: 46
Mesajlar: 1.883
Tecrübe Puanı: 22 |
Hakan Şükür Daha önce de söylediğimiz gibi, ligimizde sadece olumlu skorlarla elde edilen suni çıkış, oyunun tek tarafını oynayarak Wolfsburg’dan alınan 1 puanla birlikte, her ne kadar Beşiktaş camiasını ve Türk seyircisini umutlandırsa da, bazı şeylerin üstünü örttü. Fiziki düşüş normal değil Ofansif bölgede bırakın gol atmayı, top dahi tutulamaması, topun bir türlü üçüncü bölgede kalmaması, Beşiktaş’ın hücum etkinliğini tamamen bitiriyordu. Sezon başından beri bilhassa ofansif oyuncular istikrarlı bir maç trafiği yakalayamadılar. Bu da onların sadece antrenmanlarla bu tip özel karşılaşmalara hazırlanmalarına yol açtı. Sezonun daha başları oynanırken yaşanan bu fiziki düşüş, takımın sezon öncesi dönemini iyi değerlendirmediği gerçeğini ortaya çıkardı. Geçen sezon Ertuğrul Sağlam’ın iyi bir sezon başı hazırlık dönemi geçirmesi (bunu Beşiktaşlı bazı oyunculardan duymuştum), Beşiktaş’ın rakiplerinin kötü gittiği bir ligde şampiyon olmasını sağlamıştı. Bu bile Beşiktaş adına bu sezona başlarken bir handikaptı. Sistemini ofansif yapı üzerine kuran Beşiktaş’ın en iyi oyuncusunun defansa yapılan transferden ve defans bloğundan çıkması (Ferrari), Siyah-Beyazlı ekibin içinde bulunduğu tabloyu çok iyi gösteriyor. Wolfsburg evinde gibiydi Maç içerisinde sadece rakibini kovalamaya çalışan bir Beşiktaş vardı sahada. Mecburiyetten dolayı hücuma çıkmak istediklerinde de Alman duvarına takıldılar. Saha ve iklim koşulları, maçı Almanya’da oynanıyormuş havasına bürüdü. Bu büyük avantajı da hem tempolarıyla hem de disiplinleriyle lehlerine çevirmeyi bildiler. Şampiyonlar Ligi başladığından beri işaret ettiğim en önemli nokta; bu tip maçların strateji maçları olduğu, önce puan için sonra da kazanabiliyorsan kazan duygusuyla oynanması yönündeydi. Muhteşem seyircisi önünde Beşiktaş, oyuna bu coşkuyla başlayamadı. Başlasaydı da zaten sahadaki kadro, yazımın başında belirttiğim gibi hem güvensizlik hem de fizik olarak çok yetersizdi. Maç ilerledikçe Beşiktaş’ın en büyük dezavantajı ortaya çıktı. Golü erken yemeleri zaten ofansif olarak bir şey üretemedikleri için geride daha fazla açık vermelerine yol açtı. Bu sonuç da kaçınılmazdı. Vitrine çıkan taraftardı! Her zaman olduğu gibi, Bir Avrupa maçında Avrupa vitrinine Beşiktaşlı futbolcular değil, Beşiktaşlı taraftarlar çıktı. İninci gole kadar takımlarının yanında oldular. Daha sonra da kulaklarımızın alıştığı uğultular ve Başkan’a istifa söylemleri hakim oldu. Özetle, mücadele etmeye çalıştığı, ama futbolun sadece mücadele olmadığını gösteren bir oyun izledik Beşiktaş’tan..
__________________
| ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |