Aşk'tır Aşk ! - Beşiktaş Forum ( 1903

**KanKokusu** · 06-11-2009, 00:30

Evvel zaman içinde kalbur da saman içinde falan değildi. 20-25 sene önceydi en fazla. Forma aşkı, kazanma hırsı, takım ruhu gibi kavramlara; modern futbolun gerekleri, endüstriyel kulüp işletmeciliğinin rasyonel kaçınılmazlıkları gibi şatafatlı kelamlar henüz şimdiki zamanlar kadar galebe çalmamıştı.

Ne güzel günlerdi...

Bizim kolej takımımız, hiçbir sezona çevredeki arkadaşlarımıza, ailede başka takımları tutanlara caka satacağımız dev, flaş, süper şeklinde örnekleri bulunan transferlerle girmez, biz de yaz aylarımızda transfer muhabbetlerinde hafif mahcup kalırdık. Lakin maçlar başlayınca “bizim çocuklar” mahcup etmek bir yana, göğsümüzü kabartan maçlar oynamaya, yenilseler de (çok nadir olurdu o da zaten) savaşmaya, formalarını terletmeye başlarlardı. Diğer iki “büyük” takımın taraftarından genelde az sayıda olan biz, çok zaman gururla ve hafiften farklılığımızı hissettirerek, sevinçle sona erdirirdik derbi haftalarını.

Metin, Ali, Feyyaz, Rıza, Ulvi, Kadir, Ziya, Gökhan, Zeki... Mütevazı, gösterişsiz (bizim için yeterince gösterişliydi o ayrı konu), mücadeleci, uyumlu, pek çok sezonun fair-play birincisi kolej takımımız...

Ah keşke o kolej takımı dağı(tı)lırken de ahde vefa denilen şey hatırlansaydı ve bizimkiler orada ya da burada bırakmak zorunda kalmasaydı futbolu...

Konuyu daha da dallandırıp budaklandırmaya gerek yok. Kartalcell reklamında Metin’i ve Ferdinand’ı görünce hissettiklerimi yazmak istedim sadece. Yoksa futbolumuzda ahde vefa başka bir yazının konusu olsun...

Esas konumuz Kartalcell reklamları...

“Sizce Beşiktaş nedir” sorusuna tanıdığımız isimlerden gelen yanıtlar...

Nihat Kahveci: Ruhumuzdur. (Acıların çocuğu Küçük Emrah edasıyla söylemesine gerek yoktu)

İbrahim Üzülmez: Delice bir sevdadır. (Deli İbrahim için elbet öyle. Yoksa taraftarın o kadar aleyhte tezahüratına rağmen Beşiktaş’ın en eskisi olmak kolay mı? Ancak! Deli İbo’ya abartılı hareketler hiç yakışmamış)

Holosko: Yılmamaktır. (Soğuk ama kararlı)

İlhan Mansız: Kara Kartal’dır. (Göğsüne Kara Kartal dövmesi yaptıran İMansız’a en çok yakışan slogan da budur)

Ernst: Mücadeledir. (1 yıldır Beşiktaş’ta oynayan futbolcunun 40 yıllık Beşiktaşlıymış gibi hareketleri hiç de samimi gelmedi bana. Mücadele diyor, sonra midesini bozup Wolfsburg maçına çıkamıyor)

Ferdinand: Siyah-beyaz’dır. (1 yıl Beşiktaş’ta oynayan bir yabancı için Beşiktaş nedir? Siyah-Beyaz’dır. Ancak bu kadar samimi olunur)

Metin Tekin: Aşk’tır aşk. (Yazının girişinde anlatmaya çalıştığım esas duygu işte bu! Aşk’tır aşk. Benim favorim... Bu yazıyı yazmama sebep...)

Buket Dereoğlu: Bir ailedir. (Haberlere göre Buket Dereoğlu ve Özgül Özgülgün 9 Kasım’da boşanıyormuş... Yalanmış hepsi yalan. Sevmek diye bir şey varmış. Sevmek diye bir şey yokmuş...)

İbrahim Toraman: Fedakarlıktır. (Terlik kavgası sebebiyle satış listesine konulan ve gitmemek için herkesten özür dileyen, benim için hâlâ kaptan, İbrahim Toraman için önce fedakarlık gelir. Sebep: Aşk aynı zamanda fedakarlıktır.)

Sergen Yalçın: Şampiyonluktur. (2002-2003 sezonunda gelen şampiyonlukta Ercan Taner’in “Sergen attı, şampiyonluk geldi” sözü slogan haline gelmişken Sergen için Beşiktaş şampiyonluktur elbet. Oysa Beşiktaşlılar için şampiyonluk; sevgilerinin yanında hiçbir şeydir!)

Nouma: Tektir. (Fransa’da doğan Beşiktaşlı olan esaslı adam Pascal Nouma için tekdir elbet. Şüphesi olan var mı?)

Reklamda diyor ki; “Beşiktaşlı yeri gelince susmasını da bilir, konuşmasını da...”

Hayır!

Beşiktaşlı konuşmasını bilir, susmasını bilmez. Var olanı kabul etmez.

Susmaz!

Bu sebepten Beşiktaşlıdır zaten!

DEMİRÖREN ANTEP'E ADAY!

Yine TV8’deki Bizim Stadyum’da öğrendim ki Yıldırım Demirören, Antep Başkanı İbrahim Kızıl’ı aramış bir gece... Muhtemelen “başkan olsana, başkan olsana, Gaziantep’e Başkan olsana” diye tribünlerin inlediği Denizlispor maçı sonrası... “Sizin seçimler ne zaman” diye sormuş. İbrahim Kızıl “2 yıl sonra Başkanım, hayrola” diye sormuş, şaşırarak. Demirören tembih etmiş Kızıl’a...
“Seçimlerde bana haber ver, aday olacağım” diye...

BAK ŞU İŞE!

Beşiktaş taraftarı, yaptıkları ve yapacaklarıyla kendi kulübünden çok başkalarına faydası olan Yıldırım Demirören’e “başkan olsana, başkan olsana, Gaziantep’e başkan olsana” diye tezahürat yapıyor ya hani...

İşte bu konu üzerine TV8’de yayınlanan Bizim Stadyum programında geçtiğimiz pazartesi ilginç bir haber vardı: Beşiktaş’ın golleri...

Haber ilgimi çekti, biraz araştırma yaptım.

Beşiktaş’ın 11. hafta sonunda puanı 21...

3 puan 3 golle TFF kararıyla Ankara’dan geldi...

Geri kalan 10 maçta Beşiktaş 8 attı, 6 yedi ve 18 puan topladı...

Bildiğimiz üzere, önceki akşam da gördük ki, Beşiktaş çok gol atan bir takım da değil. En farklı galibiyetini bu sezon Antalya karşısında 2-0 ile kazandı... Ankara’yı çıkardığımızda diğer 4 maç tek farklı galibiyetler... Kasımpaşa 2-1, Denizlispor 1-0, Eskişehirspor 1-0, Ankaragücü 1-0...

Denizlispor maçında 3 puanı getiren golü Tabata, Eskişehirspor maçında 3 puanı getiren golü Ekrem Dağ (ayrıca Şampiyonlar Ligi’nde, CSKA Moskova’ya, atılan tek gol de Ekrem Dağ’dan), Ankaragücü karşısında 3 puanı getiren golü İsmail Köybaşı attı.

Beşiktaş’ın Süper Lig’de kazandığı 9 puan Antep’ten gelen futbolculardan...

Beşiktaş’ın paraları gitti; ama 9 puan geldi...

İlginç bir tesadüf...

Nilay YILMAZ