Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Makaleler

Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform.

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 23-01-2010, 12:12   #1
sayende mazoşist oldum!
 
deja_vu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
çarşı'dan beklenen açıklama

Haftaya BJK olağan kongresi yapılıyor. Düne, bugüne, yarına ilişkin değerlendirme ve projelerin değil de yönetim kurulu aday adaylarının, gel- git lerin yaşandığı bir seçim dönemin sonundayız. Eski yönetim, tribünlerin itirazına karşın yeniden seçilirse ”mağlubiyetin galibi” olacak, muhalefet AKP desteğiyle kazanırsa özellikle taraftarının soluğunu her an hissedecek. Çünkü beklentiler ve yapılacak işler çok.

 

Peki kim arabacılar takımı yandaşları

 

Onlar Serdar Bilgili ve Yıldırım Demirören'in döneminde “temizlik” operasyonunun hedef noktasındalar. Traj derdine tutsak olmuş basınımızda bir fenomen grub olarak yıllardan beri yakından izleniyor. Onlara göre “başı-boş, bedava biletçi, esrarkeş, izleyici olamayan, sürekli bağırıp çağırmak için maçlara gelen, pisikopatlar, deplasmancılar topluluğu.” Bazen de yükselen dalga gereği ” muhteşem taraftar, UEFA sitesine kapak oldular”. Onlara “Çarşı” deniliyor…

Bir avuç azınlığın bu tanımlamasını demokrasi anlayışım gereği dile getirdikten sonra, gelelim toplumda büyük kabul gören Beşiktaş taraftarının genel manzarasına.

 

Beşiktaş taraftarının şimendiferi Çarşı'ya dair bir çok tanımlama söz konusu. Bunlardan belki de en güzelini Alp Batu Keçeci betimliyor:

“… Çarşı; kapalının ortasında sıralanan bir gurup değildir. Çarşı bir ruhtur. Çarşı, New York’da metro trenine yazılmış siyah beyaz bir grafitdir, Prag'da duvara yazılmış bir yazıdır, Erzincan'da bir dağın yamacına yazılmış sevgidir, Adana'da bir rengi bozuk derneğinin duvarlarına boyanmış siyah'la beyazdır, Galatasaray Lisesi duvarına yazılmış "Çarşı Ulan" işaretidir. Bir tiyatro sahnesinde hiç bir dekora uymadan sırtında taşınan kutsal Beşiktaş formasındadır Çarşı. Zonguldak'ta maden göçüğünden çıkarıldığında ilk nefesle sorulan " maç kaç kaç?" sorusundadır Çarşı. Hakeme kızdığında "Satanist hakem" diye bağırıp gündemi takip edenlerdir. Atatürk’e dil uzatan dönemin milletvekiline "Hasan Mezarcı'ya kafam girsin" diyen tezahüratıyla Cumhuriyet'in Kemalist çizgisindeki duruşunun ödünsüz sesidir…”



Bir kısmını aktardığım bu tarifin bir cümlesine bile katılmamak mümkün mü? Dünyada belki de bir elin parmaklarını geçmeyen, endüstriyel futbol kültürünün karşı sesleri arasındadır Beşiktaş taraftarları.


Hatırlıyalım.


Badem bıyıklıların abileri, ustaları ABD patentli çetecilere tepkiye “gulu gulu dansı” derken, "aydınlık için bir dakika karanlık saat 21.00” eyleminde sadece Beşiktaş tribününde çakmaklar yanardı. Toplumsal duyarsızlığı kırmak için "susma sustukça sıra sana gelecek" diye bağıran onlardı. Sömürü ve zulme karşı savaş, savaşa karşı barış diyalektiğiyle “Irak'ta savaşa hayır” diyenler de...


Lazio Rom''nun armalarındaki Nazi dönemi sembolü kartalına, ırkçı söylemlerine karşı, tribününde İtalyanca, faşizmi lanetleyen sloganları vardı. Filistin direnişinin sembolü Arafat'ın ölümü üzerine yükselen "Arafat ölmedi Beşiktaş’ta yaşıyor" sloganları, “portakal soyulur mu” destanı, kapalı tribünde yıllarca asılı kalan "Halkın Takımı Beşiktaş" pankartı...



Öyle ki ezeli rakiplerine bile, babası kapıcı “Rıza Efendi 2 ekmek, 1 süt” pankartı açtırması özetidir sosyal kabullenilmişliğinin...ille de çubuklu formanın imbat rüzgarları bambaşkadır yüreklerde...


Çuvaldızı Çarşı'ya...


Efsane başkan Süleyman Seba'nın son dönemlerinde başlayan duruma bakmak gerekiyor... Kendisiyle fotoğraf üzerine röportaj yapmak isteyen arkadaşımız Serdar Ağır'a ”ben Cumhuriyet'e röportaj vermem” diyen Serdar Bilgili ve dönemiyle başlayan yozlaşmalar zinciri, 17 puan farkına rağmen elden giden şampiyonluk, öz kaynak sisteminin yok edilme süreci, klüb yöneticilerinden Sinan Engin'in gizemli ilişkilere bulaşması, hatalı transferler, menecerlere kaptırılan milyonlar, “ole- ole” ile karşılanıp, İzmir marşıyla gönderilen teknik direktörler, yabancı, yerli futbolcular, Kartal Yuvası mağazalarında beceriksizlikler, plazalarda dönen dolaplar, tesis emekçilerinin maaşlarının aylarca aksaması, yönetim kurulu üyeliğinin reklam aracı olarak kullanılması, 30 yıllık malzemeci Süreyya Soner'e yapılan haksızlıklar,yönetimsel kirlenme ve bunlardan taraftar ve tribünlerin de
etkilenmesi…



Beşiktaş tribünleri ne yazık ki Çarşı’nın ilk dönemlerindeki mirasını yemeye devam ediyor. 80'li yılların başında soran, sorgulayan, bilinçli, kolektif karar alınan ve “Beşiktaşlı duruşu” na haiz olan kişilerin yoğun olduğu tribünler değişmeye başladı... Çünkü; küskünlükler olumuş, sevilip sayılan kişiler bir bir sessizce trübünlerden çekilmeye başlamış, alttan gelen yeni kuşak ise, 80 sonrası “tüketici kültürü” ile yetişmeye başlamıştı.

Üstelik gelinen noktada tribün içerisinde bazı sözü geçen, emekten yana tavır almış “ağabeyler”, kirlenmeye karşı çıkan sesleri dengeleme ikirciliğinde kalmışlar, bazen seslerini yükseltip, bazen de kısarak, durumu idare etmekte.

Çarşı içinde sözü geçen bazı “ağabey” lerin trübündekiler tarafından hoş görülen sınırlı çıkar ilişkileri, yerini hırs ve doyumsuzluk derecesine bırakınca artık karşı çıkılması gereken bir durum halini alacaktı. Yani onaylanan "hak ediyor" un niteliği artık “dayanılmaz” düzeye yükseliyordu.


Duruma itiraz edenler var.


Bu rant ve ilişkiler ağı sonucunda ; bazı ağır “ağabeyler” yönetim ve muhalif tribün arasındaki hukuku ve dengeyi sağlayan bir emniyet sübabı görevini üstleneceklerdi. Durumlar daha da karmaşık hale gelince ” Dükkanı kapatıyoruz ne biz yeriz ne de başkasına yediririz” mantığında Çarşı’nın fes edildiği açıkmalarını izledik. Kamuoyunda bomba etkisi yaratan bu gelişmeler sonrasında Karagümrük eşrafından bir gurup siyah elbiseli tip ortaya çıkıp "Çarşı'nın A'sını ve söylemini değiştireceğiz, çünkü artık patron biziz" söyleminde bulunacaklardı. Daha sonra Çarşı'ya sempati ve güven kaybettiren ve kamuoyundan gelen baskılar sonucunda tekrar devam edildiği açıklaması geldi. Öyle ki “ biz Çarşı olarak geri döndük. Yönetimi en güzel protesto, genel kurulda oy kullanmaktır. Artık yönetimle uğraşmayacağız” açıklaması yapıldıktan sonra göze çarpan gelişmeler de yaşanmaya başlayacaktı.



Eskiden ağabeyliğin esas olduğu tribünlerde "başkan" sıfatının yerini, karagümrük eşrafı olarak adlandırılan "başkan" tanımlaması aldı. Üstelik siyah takım elbiseli 200 kişilik bu grub Demirören'in gözü önünde, “trübün temizliğine” katkı yapacak, kapalı trübünde erkek kadın, çoluk çoçuk demeden “ yönetim istifa” diyen taraftarlara saldıracaktı... Artık tribünün mantıklı volantirist tavrı yok olmaya başlamış neye karşı geldiğini veya neyi desteklediğini bilinmeyen, anlık, güdümlü bir determinizm boy göstermeye başlamıştı. Gelinen aşamada beşiktaşlı duruşundan hızla uzaklaşan tribünler 3 - 5 kişinin güdümü altında giriyor, “bağır” dediğinde bağıran ,“sus” dediğinde susan boş bir kalabalık oluşuyordu.

Öyle ki Çarşı trübünlerinin ortasına "vefasızlık yapma 2 kupayı unutma" pankartı bile asılabiliyordu. Kapalı trübün kantini bilinmeyen nedenle kapanıyor. Bir takım kişiler seyyar kantincilik yapmaya başlıyordu. Akaret sokaklarında karaborsa bilet satışı artık gözle görünür biçimde yapılmaya başlanıyordu Tribünlerde ağırlığı olan, çıkar ilişkilerine uzak duruşuyla tanınan “Optik Başkan”ın boşluğu, Alen Markaryan'ın çok öne çıkartılması, “Forza Beşiktaş” sitesinin içeriğinin zedelenmesi, küfür dolu, düşünsel ve eleştirisel yazıların silinmesi, hatta kurucularının siteden atılma aşamasına gelinmesi yaraları derinleştiriyordu.

Sorun, sadece tribün kurmaylarıyla sınırlı değil. "Beşiktaş içindeyken sevilir, Çarşı'lı; Beşiktaş duruşuyla olunur" mantığı, zamanla değişime uğramış, gençler arasında Çarşı aidiyeti hava atma, üstünlük kurma, facebookda eli döner bıçaklı Beşiktaş ve çarşı atkısıyla fotoğraf çektirmeye inecekti. Çarşı kimliği yeni yetişen genç kuşaklarda trübün sevdası, serserilik, sırtlarında tehdit unsuru olarak taşıdıkları bir t-short halini almaya başladı. Sonuçta ailelerin, kadınların deplasman taraftarlarının rahat ve huzurlu bir maç seyredemeyeceği bir ortam yaratıldı.

Son dönemlerde toplumun her kesiminden sosyal tepkiler yükselmeye başladı. Tekel işçilerinin direnişi ve birliği, Pınarköy HES direnişi Türkiye’ye umut saçıyor. Çarşı’nın da bir an önce; küsen, sessiz kalan, uzaklaşan trübün öncülerini bir araya getirip kendisine çeki düzen vermesi, başlangıcındaki havasına tekrar bürünmesi bekleniyor. Sessiz, bilinçli çoğunluğun beklentisi bu. Aksi takdirde miras gün gelecek miras bitecek



Cumhuriyet gazetesinden Mete KIZIK ın yayımlanmayan yazısı
deja_vu Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 16:40 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580