|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
29-01-2010, 10:41 | #1 | ||
Gogo Üyelik tarihi: Aug 2007 Yaş: 39
Mesajlar: 5.649
Tecrübe Puanı: 41 |
Yıl 1950. Demokrat Parti ezici bir çoğunlukla iktidara gelir. Cumhurbaşkanı ve başbakan artık DP’lidir. Yasama ve yürütme organları bütünüyle yeni iktidar partisinin kontrolündedir. Ulus egemenliğinin bir diğer organı yargı gücünün kontrolü ise birkaç yıl sürecek sistemli bir yapılanma sonucu elde edilecektir. ‘’Beyefendi böyle arzu ediyor’’, ‘’Beyefendinin görüşü böyle…’’mesajları, iktidar koltuğunda oturan beyefendiye yakın olduklarını söyleyenlerce yurdun dört bir yanındaki kurum ve kuruluşlara iletilmeye başlanır. Gün onların günüdür. Beyefendinin adamlarının günüdür. Sıra sivil toplum örgütlerine gereken mesajların iletilmesine gelir. 1932’de Atatürk’ün kurdurduğu Halkevleri ve 1940’da tek parti iktidarınca oluşturulan Köy Enstitüleri mevcut en büyük sivil toplum örgütleridir. Muhalefetteki CHP ile özdeşleştikleri düşünülür. Kontrol altına alma uğraşısı verilmez. Kapatılırlar. Cumhuriyet ilanından yıllar önce kurulmuş futbol kulüpleri geride kalan en büyük sivil toplum örgütleri olarak görülürler. Beyefendinin adamları harekete geçer. Her birine gereken mesajlar iletilir. Beşiktaş kulübü 50 yıldır bir stat, bir kulüp lokali özlemiyle yanıp tutuşmaktadır. Beyefendinin adamları kulübe kolayca girerler. Mesajlarını hiç de zorlanmadan iletirler. DP milletvekili Salih Fuat Keçeci Beşiktaş başkanlığına getirilir. Onu sırasıyla Danyal Akbel, Nuri Togay, Enver Kaya gibi DP milletvekili başkanlar takip edecektir. Beyefendinin adamları ise bıkıp usanmadan, tüm sorunların kısa sürede çözüleceği mesajını iletmektedir. 1960 yılına gelinir. Beyefendinin adamları hâlâ görevdedir. Beşiktaş başkanı yine bir DP milletvekilidir. 10 yıldır vaat edilen Fulya’da mütevazi bir stat, Maçka’da bir lokal inşaatı projeleri ise henüz gerçekleşmemiştir. Sonunda beyefendinin adamları müjdeyi verir:’Beyefendi önümüzdeki hafta İstanbul’da olacak. Sizleri kabul buyuracak. Projelerinize yardımcı olacak.’’ 2 Nisan 1960 Cumartesi günü BJK yönetim kurulu toplu halde beyefendinin kaldığı otele giderler. Ancak beyefendi yoktur. Devlet işleriyle meşguldür. Özel kalem müdürü Arif Özgen’le görüşebilirler. Stat ve lokal isteklerini yinelerler. Görüşmenin sonunda da şu tarihi mesajlarının beyefendiye iletilmesini rica ederler: ’Duyduk ki Maliye Vekilimiz Hasan Polatkan Beşiktaşlıymış. Kendisini kulübümüzde başkan olarak görmeyi isteriz. Ama kulübümüzün başkanı her kim olacaksa, beyefendinin tayin etmesini arzu etmekteyiz.’’ Beşiktaş birkaç hafta sonra o sezonun şampiyonu olduğunu ilan eder. Kulüp tarafından bastırılan şampiyonluk albümünün ilk sayfaları ‘’Sayın Büyüklerimiz’’bölümüne ayrılmıştır. Cumhurbaşkanı’nın, Meclis başkanının, beyefendinin, Maliye Vekili’nin, Sanayi Vekili’nin, Ulaştırma Vekili’nin boy boy fotoğrafları, şampiyon futbolcuların fotoğraflarından önce verilmektedir. Ancak bu albüm çok fazla satış yapamaz. Mayıs’ın 27’si gelir. Albümler apar topar tezgâhların altına indirilir. Beyefendi artık iktidarda değildir. Beyefendinin adamları ise ortalarda görünmemektedir. Stat ve lokal hayalleri ise daha uzun seneler gerçekleşmeyecektir. … Beşiktaş’ın şampiyonluk turunu atacağı son maç Haziran ayına ertelenir. Üstelik yukarıdan gelen bir emirle Ankara’ya alınır. 19 Mayıs stadyumunda, yeni beyefendilerin huzurunda oynatılır. Beşiktaşlı futbolcular Temmuz ayında kendi seyircileri önünde ilk maçlarına çıktıklarında ise tarihlerinde ilk kez formalarında B-J ve K harflerinden farklı harfler taşımaktadır. 11 futbolcu yan yana dizildiğinde tribünlerdeki seyircilerin okuduğu ad ‘’ C-E-M-A-L G-Ü-R-S-E-L’’ dir. ***** Beşiktaş'a seçimlerine siyaset bulaşmış mıdır, bulaşmamış mıdır, bulaşmışsa kim bulaştırmıştır, bilmem... Ancak bir şekilde siyaset bulaşırsa neler olabileceğini çok iyi bilirim... Ne diyeyim, ‘’tarih değil hatalar tekerrür eder’’derler. Konfiçyus ise: ‘’Aynı taşa iki kere takılana ahmak derler’’diye ne de güzel söyler… Tuğrul Yenidoğan | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |