|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
16-03-2010, 08:24 | #1 | ||
Savaşçı Kartal Üyelik tarihi: Jul 2007 Yaş: 43
Mesajlar: 9.555
Tecrübe Puanı: 46 |
Denizli’nin öncelikli hedefi gol yememek olan, pas yapma konusunda büyük sıkıntı yaşamasına rağmen duran toptan/bireysel yetenekten bulduğu gollerle maç kazanan takımı sahnedeydi yine... Maç öncesi taktik tahtasında yine yabancı kontenjanı problemi yaşanmış gibiydi: İtalya-Almanya tecrübeli merkez dörtlü, takımı ligin en iyi savunmacı ekibi haline dönüştürüyordu; ama Denizli’ye kalan iki kontenjan forvet bölgesi için yetmedi. Allah’tan İbrahim kontenjanı açık da, sahaya çıkabilecek 5 yerli bulunabildi. Yoksa 4 stoper, 3 sol kanat, 1 ön libero, 1 sağ kanat oyuncusuyla 11’i yapıp maç kazanmak kolay iş değil. Denizli’nin niyetiyse iki kelimeyle “iyi futbol”du yine... 4-3-3 benzeri ofansif bir oyun oynuyorlar, orta sahaya biraz beceri sosu ekleyebilseler içeride herkesi yenebilecek kadar pozisyon da üretebilirler. Öndeki üç milli yabancı forvetleri hareketli oyunlarıyla savunmayı zorluyorlar; ilk yarıda bir topları da direkten dönmese, belki rüzgâr da maçın kalanında onların lehine esecekti. Maçı izlememişseniz yukarıdaki Denizli’lerden hangisi Denizlispor, hangisi Mustafa Hoca diye düşünmüş olabilirsiniz. Enteresandır, ilk paragraftaki 4 stoperli takım Mustafa Denizli’nin, ikinci paragraftaki üç forvetli ofansif ekipse Denizlispor! Bu Denizlilerden birinin gelecek yıl Devler Ligi’nde, diğerinin Bank Asya 1. Ligi’nde olma ihtimalini düşününce gerçekten garipsiyor ve Mustafa Hoca’nın uzmanlığına bir kez daha saygı duyuyor insan. * * * Dünün saygı duyulacak esas adamıysa Rüştü Reçber’di. Futbolcusu, antrenörü ve hakemiyle Avrupa’nın eliti içine girmiş Türkiye’yi paçasından aşağı çeken en büyük problem: “erdem zafiyeti”... Hakemi ve rakibi aldatmanın âdiyattan sayıldığı, en basit taç atışında bile haksız kazanç sağlamaya çalışan ve yüzü hiç kızarmayan 500 küsür adamın yarıştığı Süper Lig’de böyle bir sporcu olduğu için çok şanslıyız. 30 senedir hemen her gece rüyamda Süper Lig’de futbol oynadığımı görürüm. Eğer rüyalarım 1 günlüğüne gerçek olsa ve bir seferliğine yeşil çime çıkma şansı bulsaydım; sizi temin ederim, Hagi gibi bir frikik, Rıdvan gibi bir çalım atmanın değil, Rüştü gibi topun kornere çıktığını itiraf etmenin gururunu yaşamak isterdim. İyi ki varsın Rüştü...
__________________ Beşiktaşlı olmayanlara sesleniyorum. Birgün bu takımı sevmeyeceksiniz ona tapıcaksınız. profeminizm hareketi engellenemez !!! milliyet blog yazıları sayfam... | ||
|
16-03-2010, 08:28 | #2 | ||
Savaşçı Kartal Üyelik tarihi: Jul 2007 Yaş: 43
Mesajlar: 9.555
Tecrübe Puanı: 46 | Açıkcası Rüştünün pozisyonuyla ilgili mizahi olarak düşündüğümde güzelim kurtarışımı yedirmemek için itirazda bulunduğunu düşünürdüm ama tam bir profesyonel bir oyuncu olarak kazanmak için aslında herşeyinde mübah olmadığını gösterebilmiş olması düşünüldüğünde yaptığını çok güzel buldum..Ama aut atışında topu kornere gönderseydi işte o zaman çok daha güzel olurdu..
__________________ Beşiktaşlı olmayanlara sesleniyorum. Birgün bu takımı sevmeyeceksiniz ona tapıcaksınız. profeminizm hareketi engellenemez !!! milliyet blog yazıları sayfam... | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |