|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
03-04-2014, 21:10 | #1 | ||
Moderator Üyelik tarihi: Aug 2006 Yaş: 38
Mesajlar: 6.655
Tecrübe Puanı: 24 |
O 'şeker' gibi adam Şeker hastalığına yakalanmıştı. Biliyorsunuz; Akarsulardaki piranalar gibi seri ve hızlıdır meret! O illet hastalık Önce ayaklarını sonra gözlerini yoklamıştı Yemen Abi’nin. Tam iyileşiyor diye sevinmiştik ki Baktık yine hastaneye kaldırmışlar. Koştuk... Kapıyı açtığımda oğlu Hakkı yanı başındaydı. Kendisi yatakta doğrulmuş... Gözleri buğulu... Nefesi kısık... Ayağı sarılıydı. Acil şifalar diyecek oldum, anlattı: Ayağının iki parmağını hastaneye hediye etmiş. Böyle olduğu halde ucuz kurtulmuş. O yüzden de verilmiş sadakası varmış. Konuyu değiştirdik. Oracıkta bile ne yaptık ne ettik konuyu Beşiktaş’a getirdik. Doktorları Yemen Abi’yi yatırmıştı masaya. Biz de Beşiktaş’ı... Stattı, Karabük’tü, tribündü derken... Bayağı bir lafladık. Sonra o hüzün ve Beşiktaş dolu odaya Başka sevenleri geldi Yemen Abi’nin Biz de ‘Ziyaretin en güzel olanı en kısa sürenidir’ dedik. Ayrıldık hastaneden. Yemen Abi, amatör futbol, alt yapı ve Beşiktaş aşığıdır. Yönetici olmadığı halde yöneticiymiş gibi... Hatta çoğu yöneticiden daha fazla hizmet eder Beşiktaş’a. O yüzden bütün Beşiktaşlılar’a lazımdır Yemen Abi. Ve o yüzden Yemen Abi Hadi bakalım kalk ayağa ve yürü güneşe... Yabancı hayranlığı Pazar günleri malumunuz; Gazeteler eğlendirerek bilgilendirmek amacıyla sayfa sayfa ek veriyor. Ne konu ararsanız var... Sayfaları karıştırırken; Gazetenin tekinde araştırmacı yazar bir zatın ‘İşine münhasır’ çalıştığı bir konu ilişti gözlerime. Buenos Aires’i anlatıyordu. Oradaki takımları, rekabeti... River Plate ve Boca’yı işliyordu. Anladığım kadarıyla konu bulamamış da iş olsun diye yazılmış yazı algısı yarattı bende. Sonra San Lorenzo diye bir takımı ballandıra ballandıra anlatmaya başlamaz mı! 20 tane besteleri varmış da... 30 bin kişi dans ediyormuş da... Mutlaka izlemeliymişiz. İşte bir adım ileriye gidemememizin nedenlerinden bir tanesi: Yabancı hayranlığı. Nesnelere, objelere, kitlelere değerinden fazla değer verme hastalığı... San Lorenzo ne ola ki? Bu zat Beşiktaş maçlarını hiç seyretmemiş anlaşılan Bırakın 20 tane besteyi Mustafa Keser’i getirseniz maça Sesin repertuvarını daha da zenginleştirir. Koskoca Liverpool İnönü’de yenildiği 2-1’lik maçta sonra Çektiği tribün videolarını Bir pound karşılığında internet sitelerinden kendi taraftarlarına seyrettirdi. O zat o videoları seyrederse Araştırmalarına daha iyi yön vereceğine eminim. Mesela ‘Dale’ diye bir tezahüratı görecektir ki Majesteleri (!) Güney Amerika kökenlidir. Bırakın 30 bin kişinin dans etmesini Seyrederken kendisinin kalkıp oynaması da garantidir. Yenge edebiyatı ‘Aaron Hunt’ diye bir futbolcu transfer edecekmişiz. Daha transfer sezonuna 5 ay varken Bu arkadaş bu kadar dillendirildiyse İş biraz yaş gibi geldi bana. Şimdilik olayın bu kısmıyla ilgilenmiyorum yine de İlgilendiğim kısım Futbolcu eşlerinin hep ön plana çıkması. Alınacak futbolcunun yapısal özellikleri, kariyeri anlatılacağına Eşinin nereli olduğu, ne iş yaptığı, hangi yemekleri sevdiği vs. Onlar anlatılıyor. Bizim Hunt’ın eşiyle "Bizim" diyorum çünkü adam karısından dolayı Türk oldu bile El ele resimleri Fotojenik pozları gazete sayfalarını süslüyor. Sanırsınız ki Cemil İpekçi mankenlik anlaşması yapıyor Sanırsınız ki Hunt’ı değil de kızcağızı transfer edecekler takıma. Sneijder da öyle... Daha kendisi gelmeden eşi Yolanthe ‘Bacımız’ oldu. Hiç unutmuyorum Televizyondaki bir spor programında ‘Sneijder uçakta geliyor’ dediler. Bütün G.Saray taraftarı havaalanına koştu. Adam bir hafta sonra geldi iyi mi? Ama Yolanthe Bacı televizyondaki yerini çoktan almıştı bile. Arda’nın yaşadıkları... Caner’in çektikleri... Bunlar hoş şeyler değil, arkadaşlar. Magazin bu değildir. Bütün gazetelerin spor müdürlerinden ricam: Bu tip konular üzerinde hassas ve seçici davranmaları yönündedir. Televole kültürüyle büyüyen bu neslin, şiddetle dönüşüme ihtiyacı vardır. Bilginize... Pusula Nasıl organize olundu? Nasıl haberi yayıldı? Ve nasıl benim haberim olmadı bir türlü anlayamadım ya! Neyse! Siz yine de benim cahilliğime verin. Geçen hafta içi gazetelerde okudum. Yeni yapılmakta olan ‘Şeref Bey’ stadımıza gömülsün diye Tam 21 bin tane pusula gönderilmiş. Herkes bir şeyler dilemiş anlayacağınız. Görevliler de onu kameralar eşliğinde stadın temeline bırakıvermişler. Dedim ya haberim yoktu. Haberim olsaydı iki kelam da ben yazardım. Mesela derdim ki: ‘İhanetin yer bulamadığı bir stat dileği ile...’ Mesela derdim ki: ‘Emek ve alın teri bu stadın her zaman baş köşesinde olsun.’ Mesela derdim ki: ‘Bu pusula bir delikanlının elinden çıkmıştır. Ve oku hep Kapalı'yı gösterir.’ Ve bu yazıları 2003-2004 sezonunda stadı büyütme çalışması sırasında yaptığımız gibi Beşiktaş ve Çarşı formalarının üzerine yazar Kapalı'nın tam önüne gömerdim.
__________________ '' BİR DERDİM VAR. BİN DERMANA DEĞİŞMEM ASLA !!! '' | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |