|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
18-11-2006, 15:01 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 316
Tecrübe Puanı: 18 |
Beşiktaş'ta arka arkaya alınan yenilgilerden sonra bir anda ismi gündeme gelen İhsan Kalkavan, Aksiyon'a yaptığı açıklamada başkanlığa talip olmadığını söyledi. Kendisinin “Beşiktaş asla ortada kalmaz” mesajı vermeye çalıştığını kaydeden Kalkavan, “Yabancı hoca değil, yabancı yönetici transfer edilmeli” diye konuştu. Beşiktaş ne zaman kötüye gitse ilk olarak İhsan Kalkavan ismi akla gelir. Tıpkı Trabzon’da M.Ali Yılmaz’ın, F.Bahçe’de Ali Şen’in hatırlandığı gibi. Takımın üst üste üç kez şampiyonluk yaşadığı Gordon Milne döneminde önde gelen yöneticilerdendi. Yine o yıllarda hem futbolcuların hem de tribünlerin sevgilisiydi. Siyah-Beyazlı takım büyük ümitlerle girdiği bu sezona da kötü başladı. Ligde arka arkaya gelen puan kayıpları, UEFA Kupası’nda içeride alınan Malmö mağlubiyeti yönetimi ve teknik direktör Rıza Çalımbay’ı tartışılır hale getirdi. Tam bu esnada İhsan Kalkavan’ın başkanlığa talip olduğuna dair haberler yer aldı basında. Biz de başkanlığa talip olup olmadığını öğrenmek için soluğu Kalkavan’ın yanında aldık. -Siz yönetimdeyken de Malmö’ye yenilmişti Beşiktaş. Aradan onca zaman geçti, yine bir Malmö yenilgisi yaşandı. Maç günü kulübe gittim. Doğum günümdü. Bana bir doğum günü hediyesi verin diye çocuklardan rica ettim. Pasta getirmişlerdi. Dedim ki bana galibiyeti getirin, en büyük pastam bu olsun. Ama yapamadılar. Malmö eski Malmö değildi. Çok çok üzüldüm. Arkasından, bizden hep korkan F.Bahçe’ya mağlup olduk. İnanılır gibi değil. İkisi beni çok etkiledi. -Bu iki yenilgiden sonra gazetelerde başkanlık için adınız ön plana çıktı. Gazeteciler, bu mağlubiyetlerden sonra Beşiktaş’a nasıl kayıtsız kalabiliyorsunuz diye benim görüşlerimi almak istedi. Açıklamalarımdan sonra da yer yerinden oynadı. Artık telefonlara çıkmıyorum. Sanki ben hemen olaya el koyacağım, herkes çekilsin gitsin, bu kulübü ben adam ederim havasındaymışım gibi algılandı açıklamalarım. Böyle bir şey yok. Umudu kırılmış taraftarlarımıza, “Allah muhafaza, bir dahaki seçimlerde borçlarından ötürü yönetime kimse talip olmazsa, bizim halimiz ne olacak diye hiç kimse merak etmesin, Beşiktaş’a gönül veren o kadar çok zengin işadamları var ki, bana denirse gel bu kulübü ayağa kaldır, ben onları bir araya getirir, kulübü aydınlık yarınlara taşıyacak bir yönetim oluştururum.” demek istedim. Hiçbir şekilde başkanlık hesabı içinde de olmam. 10-15 işadamına derim ki sizin çaycınız olacağım, hiçbiri beni kırmaz, hepsi gelir. O liste kendi içinden birini lider seçer. Beşiktaş ortada kalmaz. Bunun mesajını vermeye çalıştım. -Bu açıklamalarınız camiadan nasıl tepki aldı? Anormal bir destek geldi. Ben de şaşırdım. Divan bile demiş ki derhal İhsan Bey’e kulübü teslim edelim. Tamam da benim böyle bir niyetim yok ki. İşadamlarını bir araya getirmek için 5-6 aylık bir çalışma lazım. Cenab-ı Hak Beşiktaş’ımı bana muhtaç olacak günlere getirmesin. Kulübün mevcut şartlarda bile sorunlarını çözeceğini düşünüyorum. Bütün şirketlerimin yönetiminden çekilmişken, bu yaralı halimle Beşiktaş’ın külfetini sırtımda taşıyacak kadar mücadele edemem. Ama iş başa düşerse o zaman çareler ararım. -Ya tribünler de sizin gelmeniz yönünde tezahüratlara başlarsa... Böyle şeyler duyuyorum. Tribünler İhsan Kalkavan gelsin diye bağıracakmış. Buradan ikaz ediyorum. Tribünler böyle bağırmasın. Beşiktaş’taki huzur bozulacaksa resmî açıklama yaparım, “Hiçbir şart altında kulübe talip değilim.” diye. Beşiktaş’a zarar verecek bir kılın yere düşmesini bile istemem. Şu anda İhsan Kalkavan gelse Beşiktaş’a zarar verir. Normal seçim sürecine kadar bu arkadaşlar görev aldı. Yeniden seçime girmek onların hakkı. Bunlar hepsi diyecek ki biz seçime girmiyoruz. İhsan abi gelir misin? Bu da iyi günde söylenmez, kötü günde söylenir. Allah muhafaza öyle bir şey olmasın. -Madem böyle bir güç var. Bu gücü şimdi harekete geçirseniz olmaz mı? Bu insanların hepsinin işi gücü var. Öyle seçim, meçim hesabı içinde değiller. İş başa düştü diyeceksin, o şartla bir araya getireceksin. Böyle bir oluşum meydana gelirse de biz F.Bahçe ya da G.Saray’la uğraşmayız. O insanların mihenk alacağı takımlar Real Madrid-Chelsea olur. Yönetim modelleri de oradan alınır. Benim de işim var. Yönetime girmek isteseydim, iki dönem seçimlere girer alırdım. İnşallah böyle gittiği sürece de yarın “Ne işim var yönetimde” diyeceğim. Şu andaki yönetim, işimin başındayım dediği sürece bana bir şey düşmez. Hatta benim desteklediğim, seçimi kazanmalarında gayret ettiğim kardeşlerime bu hakaret olur. -Bugün kulüplerimizde beğendiğiniz yönetici var mı? Allah kalbimi biliyor. Ben kendini beğenmiş bir insan da değilim. Bugün şu yönetici kulübüne layık olmuştur diyebileceğim bir kişi yok. Büyük kulüplerde yöneticilik yapmak çok ağır bir görevdir. Bunu hobi gibi yapamazsın. Ama hobi gibi yapıyorlar. Bütün taraftarların vebali var. Bu zor bir iş. Sabaha kadar ağlayan çocuklar var. Sen orada artık nasıl rahat uyursun ki? -Yöneticiliğin hakkını vermek nasıl olur? Bu işi hobi gibi yapmayacaksın. Bir vatan borcu gibi yapacaksın. O insanların bütün sıkıntılarını senin sıkıntın kabul edeceksin. Yapabileceğin ne varsa ortaya koyacaksın. Başarıya giden yol o kadar detaylı ki hepsiyle uğraşacaksın. Bir akşam antrenman sahanın çimcisiyle yemek yiyeceksin, bir akşam malzemecinle olacaksın. Daha bir sürü şey. Kulüpler yabancı, yönetici transfer etmeli -Büyük kulüplerimizde yöneticilik yapanların kendi işlerinde de bir kazanç elde etmeye çalıştıklarını söyleyebilir miyiz? Mutlaka. Marka olmayı herkes ister. Ben şimdi ne bileyim burada Adnan’a (Polat) en küçük bir şey atfetmek istemem. Ama Ege Seramik. Adnan’ın o günlerde G.Saray’ın başında olması sayesinde ön plana çıktı. Bu çoğu yönetici için geçerli. Bir kulüpte aktifseniz eğer, iştigal ettiğiniz işte de marka oluyorsunuz. Sizinle beraber, ürettiğiniz mal da meşhur oluyor. -Türkiye’deki kulüp yönetimlerinin bu yapısı değişmeli mi? Bahsettiğim insanlar bir araya gelirse hiç biri yönetici olmayacak. Yönlendirici olacak. Kulübü kurumsal hale çevireceğiz. Yurtdışından yöneticiler getireceğiz. Türkiye’de kulüpler yabancı hoca arayışında. Hoca ne ki. Bence kulüplerin yabancı yönetici arayışında olmaları lazım. Hocalığı herkes yapar. Ekonomik olarak ayakta durmak kolay iş değil. Hiçbir hocamızın yabancı hocadan eksik olduğuna inanmıyorum. Elbette yönetici zafiyeti olunca hocanın da hiçbir şeyi kalmıyor. Yabancı hocalar, yöneticileri işlerine karıştırmadıkları için başarılı oluyor. Ben bir keresinde soyunma odasına girmeye kalkıştım. İlk yarı yeniliyoruz. Gordon Milne elinin tersiyle bizi dışarı çıkarttı. Ses çıkartamadık kendisine. Yerli hocalar şamar oğlanı. -Yabancı yöneticiler uyum sağlayabilir mi? Yabancı yöneticiler kurumsallaşmayı bilen yöneticilerin himayesinde fevkalade uyum sağlar. Benim söylediğim işadamlarının çoğu yabancı yöneticilerle çalışıyor zaten. -Bu yönetimin size göre hataları var mı? Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Bana göre yoğurt yerken üstüne döktükleri de oluyor. Onlar diyor ki bu yoğurt yenirken üstümüze de azıcık dökülebilir. Ben diyorum ki dökmemek lazım. Hatasız kul olmaz ama şimdi ben bunlar başarısız diyemem. Bize düşen görev, hatasıyla sevabıyla bu yönetime seçime kadar destek vermek. Biz zerre kadar Beşiktaşlıysak yapacağımız bu. Bu saatten sonra bizim aleyhte sarf edeceğimiz her laf Beşiktaş’a zarar verir. Hataları yok mu? Var. Bunu gazeteciler yazıyor. Ama biz söyleyemeyiz. Ben bir şey söylediğim zaman kulüp yıpranır. -Hiç size gelip fikrinizi aldıkları oluyor mu? Yıldırım benim evladım gibi. Babası ortağımdı. Benim ricamla 4-5 kişi yönetime girdi. Bunlar bana can. Derdimi kime yanayım demiş. Hepsi evladım yani. En sıkıntılı anımda her zaman yanımda olmuşlardır. Sen onların yanında oldun mu dersen, olamadım. Ama niye olmadım. Yanlış anlaşılmasın diye. İhsan ağabeyin gölgesinde gidiyorlar denmesin diye. Çok sevdiğim arkadaşlarımın yakınında olamadım bu yüzden. Yıldırım camiayı birleştirmekten uzak -Beşiktaş camiasında bir birliktelik var mı bugün? Maalesef yok. Bunu da sağlamak için bir gayret yok Yıldırım’da. Şu bahsettiğim Beşiktaşlı büyük işadamlarıyla gerekirse haftada birkaç kez yemek yenebilir. Böyle çalışmıyorlar. Ekstra iş yapmıyorlar. Bir başkanın önemli görevi camianın ağır toplarını hep avucunun içinde tutmaktır. Onları kulübe ısındırmaktır. Şu veya bu vesilelerle onları hep bir araya getirmektir. Niye Rahmi Beyi her fırsatta ziyaret edip ona kulüple ilgili bilgiler aktarmayayım. Onu niye kulübe çekmeyeyim. Rahmi Beyi armatörler aralarına çekti, denizci olmamasına rağmen. Niye Beşiktaş onun desteğinden mahrum kalsın. Niye Hüsnü Özyeğin’in, Yalçın Sabancı’nın, Turgay Ciner’in, Zafer Yıldırım’ın, Ahmet Hamoğlu’nun, Faruk Ürkmez’in, Turgut Kıran’ın desteğinden mahrum kalsın. Bunlar Türkiye’nin büyükleri. Ne zaman gel desen gelirler. Daha yüzlerce insan var. Senin esas görevin protokol. Kulübü birleştirici, kaynaştırıcı sinerjiyi sağlamak. Süleyman Abi gibi 15-16 sene hizmet vermiş biri kulübe haftada bir uğramasın. Fulya’ya ismini vermek kolay. Süleyman Abinin Ankara’da bitiremeyeceği iş yok. Federasyonla ilgili veya Merkez Hakem Komitesi ile ilgili meselede Süleyman abinin telefonu kaldırması başkadır, Yıldırım’ın kaldırması başka. Adam Süleyman Abiye sen bu işi bilmiyorsun diyemez. Ama sana der. Zaten gençsin. Bir de futbol dünyasının içinden gelmedin. Bunlar hassas meseleler, bunlara vakit ayrılmalı. -Bu dönemde Rıza hocanın çok yıprandığını düşünüyor musunuz? Rıza hoca birdenbire savunmaya geçti. Kendini ortaya attı. Bir iki beyanatı var. İsterlerse gidebilirim diye. Bir hocanın gidebilirim demesiyle iş bitmiştir bana göre. Bu onun en son söylemesi gereken söz. Ve bunu söylemeye de hakkı yok. Gidip gitmeyeceğine kendisi karar verebilir ama esas kararı verecek olan yönetimdir. Kendisini niye muhatap ediyor medyayla. Sen teknik adamsın. Başarı ve başarısızlık bir tek yönetimi ilgilendirir. Senin hatan da günahın da yönetimi ilgilendirir. Seni savunacak olan yönetimdir. Kendini niye savunuyorsun? Yönetimin sırtı kalındır. Yönetim kaldırabilir. Ama hoca kaldıramaz kendisine yapılan saldırıyı. -Onun takımın başına erken getirildiği düşüncesine katılır mısınız? Erkeni geçi şu. Rıza hoca beraber futbol oynadığı arkadaşlarının başına geldi. Geçmişte o arkadaşlarıyla yönetime karşı; teknik adama karşı birtakım olayları beraber yaşadı. Bazı futbolcular, “Hoca sen oyuncuyken böyle değildin.” diyebilir. Bu ciddi bir dezavantaj. Ancak Rıza hoca bu dezavantajların üstesinden gelebilir. Ama bunun için yönetimin Rıza hocanın arkasında kale gibi durması gerekir. Oysa ben de biliyorum ki yönetimin alt kademelerinden bazıları Rıza hocanın aleyhine çalıştı, çalışıyor. Bunu benim bildiğim gibi futbolcular da biliyor. Başkan tek başına çıktı birkaç kez “Hocanın arkasındayım” dedi. Arkasına geçti, oraya saklandı. Yöneticilerini ikaz edeceksin. Yakarım sizi diyeceksin. Rıza hocaya destek böyle verilir. Altı kaval üstü şişhane gibi geldi bana mevcut durum. Sonra Kazım Kanat gazetesinde iddia etti ki, Ailton alınırken yöneticiler, “Aman bunu Rıza duymasın, medyaya sızdırır.” demişler. Yönetim çıkıp bu manşeti tekzip etmeli. Edemiyorsa demek ki doğru. O halde Rıza bitiktir. Bu saatten sonra yönetimin casus ilan ettiği bir teknik direktör görev yapamaz. Beynine kurşun sıktığın adamdan daha ne beklersin. Bunlar kulübün işini bitiren şeyler. Rıza hocaya biz böyle demedik diyorlar. Bu böyle olmaz. Gerekiyorsa o yazıyı yazanı mahkemeye vereceksin. Ne demek bu diye hesap soracaksın. Ama o yazı medya önünde tekzip edilmedi. Bunlar küçük gibi görünen ama kulübe büyük zararlar veren nüanslar. Bunları sana söylüyorum ama bu çocuklar benim çocuklarım. Üzülüyorum. Gece gündüz de dua ediyorum. Allah Beşiktaş’ımı bana muhtaç etmesin diye. KÖKTEN BEŞİKTAŞLI -Beşiktaş'ta yöneticilik yaptığınız dönemde unutamadığınız maç hangisi? G.Birliği maçını unutamıyorum. 2-1 yenildik. O maçta hakem Sadık Deda'ydı. Hatalı yönetti. Ona çok kızdım. 40 küsûr maç sonra yeniliyorduk. Üç sezonda üç mağlubiyet mi ne gördüm. Akıl alacak gibi değil. Bir sürü kupa aldık. Allah bana G.Saray ve F.Bahçe mağlubiyeti göstermedi. Bir kere kupada G.Saray'a penaltılarla 6-5 yenildik. Penaltıyı Rıza kaçırmıştı. -O dönemki yöneticilik tarzınızı sorguladığınız oluyor mu? Beşiktaş'ta yönetici olduğum günlerde kulübe ne kadar faydalı olduğumun farkında değildim. İnsanların bana büyük ilgisi vardı. Bu teveccüh nerden geliyor diye de hep merak eder dururdum. Anadolu da bile rakip tribünler İhsan Kalkavan diye bağırırdı. Cenab-ı Allah'ın lütfu. F.Bahçeliler ve G.Saraylıların da beni çok sevdiğine şahit oldum. -Beşiktaşlılık nereden geliyor 1800 yılların ortalarında Karadeniz'den bu tarafa gelen aile büyüklerimiz otomatikman Beşiktaş'a yerleştiler. 1900'lu yılların başında Beşiktaş bizimkilerin bulunduğu Serencebey'de kuruldu. O gün bugün aile fertlerimiz Beşiktaş'ın içinde aktif rol aldı. Şadan Abi gibi bir elin parmaklarını geçmez Beşiktaş dışında takım tutanlar. kaynak:aksiyon dergisi
__________________ BURASI BEŞİKTAŞ ALAYINA GİDER | ||
|
18-11-2006, 15:37 | #5 | ||
Üyelik tarihi: Jul 2006 Yaş: 40
Mesajlar: 980
Tecrübe Puanı: 18 | "-Bu yönetimin size göre hataları var mı? Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Bana göre yoğurt yerken üstüne döktükleri de oluyor. Onlar diyor ki bu yoğurt yenirken üstümüze de azıcık dökülebilir. Ben diyorum ki dökmemek lazım. Hatasız kul olmaz ama şimdi ben bunlar başarısız diyemem. Bize düşen görev, hatasıyla sevabıyla bu yönetime seçime kadar destek vermek. Biz zerre kadar Beşiktaşlıysak yapacağımız bu. Bu saatten sonra bizim aleyhte sarf edeceğimiz her laf Beşiktaş’a zarar verir. Hataları yok mu? Var. Bunu gazeteciler yazıyor. Ama biz söyleyemeyiz. Ben bir şey söylediğim zaman kulüp yıpranır" ------------------------------------------------ İhsan Kalkavan her zaman ilk planda Beşiktaş'ın menfaatlerini düşünen fedakar, gerçek bir Beşiktaş'lı. Keşke en azından yönetici olarak görev alsa kulüpte.
__________________ | ||
18-11-2006, 15:41 | #6 | |||
Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 41
Mesajlar: 6.331
Tecrübe Puanı: 24 | Alıntı:
__________________ SADECE "BEŞİKTAŞ" TEK NAMAĞLUP ŞAMPİYON | |||
18-11-2006, 15:42 | #7 | |||
Guest
Mesajlar: n/a
| Alıntı:
| |||
18-11-2006, 15:47 | #8 | ||
Üyelik tarihi: Jul 2006 Yaş: 40
Mesajlar: 980
Tecrübe Puanı: 18 | ben de yönetimden bahsediyorum. taraftarı nerden çıkardın?
__________________ | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |