|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
22-12-2006, 09:45 | #1 | ||
Kıdemli Kartal Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 40
Mesajlar: 5.868
Tecrübe Puanı: 24 |
Çarşı neye karşı? Bir Beşiktaş delisi olan Hakan Alak, Çarşı belgeselinin startını verince, ilk adım olarak İletişim Yayınları'nda geçtiğimiz salı "Çarşı neye karşı" konulu bir panel düzenlendi. Kıvanç Koçak'ın kolaylaştırıcı olduğu panelin konukları Alen Markaryan, Cem Dizdar ve Rıdvan Akar'dı. Güzel bir maç oldu sevgili okur. Çarşı'nın neye karşı olduğunu merak edenler için ben de bir anlatayım dedim: Hakem Kıvanç Koçak, "Türkiye'de taraftarlık, futbol, siyaset iç içe geçmiş meseleler... Taraftar grubu olarak da en öne çıkan gruplardan bir tanesi Çarşı... Çarşı birçok Beşiktaşlının hayatında farklı şeylere tekabül ediyor... Beşiktaşlı olmayanların hayatında da çoğu zaman yaptığı bestelerle, çıkışlarıyla takdir gören" diyerek maça iyi başlamıştı ki; "ama bir taraftan da 'psikopat' bir camia" sözleriyle yanlış düdük çaldı. Daha sonra "...'Nobel'i alkışlıyoruz' pankartını Galatasaraylılardan ya da Fenerbahçelilerden beklemeyiz. Çarşı yaptığı muhtelif çıkışlarla, özgün bestelerle özel bir yerde duruyor; ama çok da diğerlerinden uzak bir yerde olduğunu zannetmiyorum..." ifadelerini kullanarak lafı -pardon maçı- toparlamaya çalışsa da pek başarılı olamadı. Kaptan çok koştu Kaptan Alen, "Psikopat tanımlamasını bence tüm insanlar için kullanman lazım. Çünkü her insanın bir yanında asilik vardır. Çarşı'ya düşen de Beşiktaş'ın asi tarafında kalıyor. Beşiktaş'ın asi ruhu diyebiliriz Çarşı'ya..." diye söze başlayarak ceza sahasına girdi, ancak "Asiden kaynaklanan psikopatlık, tıbbi anlamda çok uç noktalarda gelişen bir hastalık biçimine giriyor" diyerek çalım atmaya niyetlenince topun kontrolünü kaybetti. Yine "Beşiktaş tribününe gelen insanlar, uzaydan mı geliyor, bu toplumun insanları. Bu tribünlerin suçu değil, bütün dünyanın suçu. Psikopat demek kolaydır, ama adamın içinde ne depremler yaşadığını kimse sorgulamıyor. Direk yargısız infaz" diyerek sol kanatta hızla ilerleyen Alen, orta yapmak yerine, 40 yaşında olduğunu ve bir tane dahi sigara içmediğini vurgulayarak şahsi oynayınca pozisyonunu kaybetti. Fark burada Rıdvan Akar, "İletişim Yayınları'nın futbolla ilgili böyle bir toplantı düzenlemesi hoş; ama bunu Çarşı'yla yapıyor olması bence daha anlamlı. Demek ki İletişim Yayınları da kendince Çarşı'yı diğerlerinden daha farklı bir yere koyuyor ve değerlendiriyor... Dolayısıyla Fenerbahçe, Galatasaray tribünleriyle Çarşı arasındaki fark, Çarşı'nın buraya davet edilmesiyle ortaya konuyor" vurgusunu yaparak, oyuna girer girmez uzaktan vurduğu şutla takımını 1-0 öne geçiren golü attı. "Beşiktaş'ın yazarı yok, lobisi yok. Beşiktaş şampiyon olduğunda da 3. sayfadaydı. Beşiktaş yazarları kendilerini Fenerbahçelilere, Galatasaraylılara okutmak için Beşiktaş aleyhine yazı yazıyor. Türkiye'de Beşiktaş yazarları kadar Beşiktaşlıya ve Beşiktaş'a düşman başka yazar grubu görmedim" diyen Akar, bir uzaktan şut denemesinde daha bulundu, ancak bu defa top filelerle buluşmadı. Muhteşem gol! Cem Dizdar, "Çarşı neye karşı'nın içinde bütün bu karşı olma hali var. Hayata karşı , kendine karşı olma halinin, hayata dair temel bir itirazın o tribünlerde kendisine yer bulmasıyla ilgili bir şey. Fenerbahçe, Galatasaray tribünlerinde de bizim gibi düşünen insanlar var; ama bu itiraz etme hali o tribünlerde kendine yer bulamıyor. Onların futbolla, oyunla kurdukları ilişki başka. Mesela Alen Beşiktaş tribünlerinin reisi değil, ama öbür tribünlerde birer tane reis var. Beşiktaş tribününe 'Burada bir reis varsa o da benim' denilemez... Beşiktaş taraftarı daha bağlı. Aşka yakın; ama hastalıklı aşka yakın bir hal var... Sancılı, kalpten bir bağlılık var. Kazansa da, kaybetse de... Fenerbahçe'nin stadında hakem bitiş düdüğünü çalıyor ve 5-7 dakikada 55 bin kişilik stat boşalıyor. Çıkıp gidiyor insanlar. Beşiktaş tribününde ise takım çağrılıyor, tezahürat yapılıyor... Gitmeme, orada kalma, kendisini taraftar gibi değil de, Beşiktaş'ın ta kendisi gibi hissetme hali var..." ifadelerini kullanarak şampiyonluğu getiren golü demi voleyle attı. Performans değerlendirmesi Maçın Adamı: Cem Dizdar: Ben diyeyim Ricardinho, siz deyin Alex kıvamında bir performans sergiledi. Çalımları, fuleleri, hiç beklenmedik anda attığı şutlarıyla izleyenlere panel işinin de bir gösteri sanatı gibi ele alınabileceğini gösterdi. Bu sayede de gördük ki hep bahsedilen sandalyeyi çekip gol atmak böyle panellere özgü bir şeymiş. Rıdvan Akar: Oyuna hızlı başlayıp, nefis bir gol atmasına rağmen, Kleberson gibi bir var bir yok bir oyun sergiledi. Bazı anlarda çıkıp 40 metre pas atıp, sonra sahada görünmedi. Panel yönetimi ise "Bu mu 32.Gün'den tanıdığımız Rıdvan Akar" demeden edemedi. Alen Markaryan: Tribündeki formunda değildi. Lafı (topu) ayağında fazla tutup, oyunun hızını düşürdü. Çarşı'nın doğumundan başladı, Çarşı'nın diğer takımlara etkisi, Beşiktaş'ın lobi eksikliği, tel örgüler, localar, taraftar profili, tribünlerin heterojenliği, yalan haber, üye kampanyası da dahil olmak üzere değinmediği konu kalmadı... İbo gibi çok koştu, ama verimli ortalar yapamadı. Lakin! Savunmada; direnci, fizik gücü ile rakip forvetlere, kanat akıncılarına nefes aldırmadı. Kıvanç Koçak: Maçın başında verdiği yanlış kararın etkisinde kaldı, maç boyunca kendisiyle didişen Alen'e, kart gösteremedi. *** Tamam, sakin ol! Bir takımda bu kadar genç oyuncuyu aynı anda oynatırsan sonunun böyle olacağı belli. Millete bu oyun gibi geliyor ama benim çıldırasım geliyor. Bu takım Beşiktaş. Bu takım finallerin takımı. Bu takım büyük takım. Yeter yahu. (Adnan Aybaba - Star) Evet Abi! Okan şöyle bir kafasını kaldırdı ve ayağının dışıyla Bursa kalesine doğru vurdu. Bir kaleci ne yapar? Uzanır topu tutar değil mi? (Turgay Şeren - Akşam) Ben de! Adnan Aybaba: Maçın içinde yapılması gereken değişiklikleri hissedip bunu alacaksın. Bu meziyet bende var. Ne gülüyorsun? Serhat Ulueren: Gülmüyorum. AA: Pratik zeka yani! Anlatabildim mi? SU: Tebrik ederim. AA: Zico'da, Gerets'de, Tigana'da bendeki şu pratik zeka yok. Ziya Şengül: Hiç kendi kendini bu kadar doldurabilen bir yorumcu görmedim. (Telegol - Star) Tabi tabi 16! Barbaros Çıdal: Nobre Fenerbahçe'de gol atıyordu. Can Bartu: Nobre'nin Fenerbahçe'de de ahım şahım gol attığı yok. (Futbol Pazarı - KanalTürk) Diyene bak! Saha içinde ve saha dışında bu olayları yaşadıktan sonra insanlar çocuklarını, eşlerini stada göndermek istemiyor ki. Ne kadar stadı modern dizayn edersen et, kültürü, eğitimi vermedikten sonra, bu olayları yaşadıktan sonra mümkün değil tribün olayları bitmez! (Mehmet Özdilek - Ve Gool, TV8) Ben istemem! Fenerbahçe'ye liderlik yakışıyor. Hem de çok yakışıyor. Laf aramızda ben de bu saltanatın taraftarı olmanın mutluluğunu yaşıyor ve sağlıklı oluyorum. Sizlere de öneriyorum. (Hulki İlgün - Fanatik) Komikçik! Engin Verel: Hocam, bu pozisyonda Sabri'nin bileği kırılsa ne olurdu? İlker Yasin: Hastaneye giderdi. (3. Devre - Kanal D) Özlü söz 60! Kıyma makinesinde pirzola hazırlanmaz (Ali Sami Alkış - Star) [email protected]
__________________ iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım.... HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...! | ||
|
22-12-2006, 09:53 | #2 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Tamam, sakin ol! Bir takımda bu kadar genç oyuncuyu aynı anda oynatırsan sonunun böyle olacağı belli. Millete bu oyun gibi geliyor ama benim çıldırasım geliyor. Bu takım Beşiktaş. Bu takım finallerin takımı. Bu takım büyük takım. Yeter yahu. (Adnan Aybaba - Star) gelde Adana katılma bu sefer... | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |