|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
18-01-2007, 08:54 | #1 | ||
Kıdemli Kartal Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 39
Mesajlar: 5.868
Tecrübe Puanı: 24 |
Geleceği arayan kulüp Yazarımız Yiğiter Uluğ, ikinci yarı öncesinde Beşiktaş’ı mercek altına aldı. 18.01.2007 Beşiktaş’ta yapısal anlamda sorun o kadar büyük ki, futboldan bahsetmeye sıra gelmiyor bir türlü... Bu şartlarda ‘Tigana gitsin mi?”, “Delgado orta sahada mı, forvette mi oynasın?” soruları anlamsız. Görünen o ki, Beşiktaş yine zirveden uzak kalacak, fatura hocaya kesilecek, yöneticiler paçayı kurtaracak. Ligin ikinci yarısına dönük Fenerbahçe ve Galatasaray yazılarımda daha ziyade sahaya bakmaya, takımların performansına yönelik analizler yapmaya çalıştım. Sıra Beşiktaş’a gelince durum değişiyor ne yazık ki.. Beşiktaş’ta yapısal sorunlar uzunca bir süredir öylesine dallanıp budaklandı ki, futbol konuşulamıyor bir türlü.. Birkaç hafta önce tanıştığım “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” filminin senaristi Önder Çakar, Siyah-Beyazlı kulübün son yıllarda geçirdiği değişimi çok güzel özetlemişti: “Ben çocukken Beşiktaş bizim semtimizin takımıydı. Sanki hep birlikte sahaya giderdik de, aramızdan en iyi olan onbir kişi formaları giyip sahaya çıkardı. Biz de tribünden onları desteklerdik. Takımın yıldızları, gündelik hayatta sokakta, çarşıda, kahvede gördüğümüz ağabeylerdi. Kazanmak-kaybetmek ikinci plandaydı. Beşiktaş, bizim semtin takımı değil artık. Elimizden aldılar!” Değişen dünyaya uyayım derken Hakikaten de böyleydi. Beşiktaş, Fenerbahçe’den, Galatasaray’dan ayrı duran, büyüklüğünü onlar gibi galibiyetlere, kupalara dayandırmaya niyeti olmayan, kendi farklı rengini yaratmış bir kulüptü. Yıldız futbolcusunu altyapıdan yetiştirir ya da Anadolu’dan isimsiz yetenekleri toplayıp parlatır, şampiyonluklara takım oyunuyla ulaşırdı. Bu özelliğini 90’lara kadar korudu. Ama “her şeyin fiyatını bilip, değerini bilmeyen insanlar”ın arttığı endüstriyel futbol dönemine girdiğimizde Beşiktaş’ın ilkelerini korumak da güçleşti. Herkesin başarıya tapındığı bir ortamda, taraftar ille de şampiyonluk istiyordu. “..Seba gitsin” dediler, gitti. Yerine önce Bilgili, sonra Demirören geldi. Ama Beşiktaş yerelden ulusala, ulusaldan evrensele sıçramaya çalışırken tökezledi, değişen dünyanın getirdiği yeni standartlarla geleneksel değerleri arasında bir yerlerde sıkıştı kaldı. “Fenerbahçe’ye, Galatasaray’a benzeyeyim, şampiyonluk sayılarında onları yakalayayım” derken, hızla özünden uzaklaştı. İşin kötüsü, kovaladığı ezeli rakipleri kadar parlak sonuçlar da alamadı. Bolca transfer yapıp, paraları saçıp savurdu. Futbol aklını yitirmiş bir takım Son olarak, borç kanburundan kurtulabilmek için semtin insanıyla arasındaki tek köprüyü de atmak zorunda kaldı: Fulya’daki tesislerden vazgeçti, Ümraniye’ye sürgüne gitmeyi kabullendi. Oysa kentin göbeğindeki o sahalar, Beşiktaş’ın eskisi gibi semtin takımı olabilmesinin, o mahallelerin çocuklarını futbolla tanıştırıp yetiştirebilmesinin tek yoluydu. Beşiktaş nereye gideceğini bilemeyen, futbol aklını çoktan yitirmiş bir takım artık.. Bu yüzden transferde bir yığın oyuncu alıp, çoğundan yararlanamıyor, her sene bu aylarda teknik adam krizi yaşıyor, krizi çözmek için bulduğu yöntemlerle alay konusu oluyor. Bu şartlar altında, “Tigana gitsin mi, kalsın mı?” ya da “Delgado orta sahada mı oynasın, forvette mi?” gibi soruların pek anlamı yok. Zaten taraftar da bunun farkına vardığı için tribünde kendi kendine eğlenmenin yollarını arıyor. Görünen o ki, Beşiktaş bir yılı daha zirveden uzakta geçirecek, fatura Tigana’ya çıkarılacak, bu arada yıllardır hata üstüne hata yapan yöneticiler paçayı kurtaracak. Oysa, kimsenin aklında olmayan Serdar Kurtuluş gibi bir genci keşfedip, takıma kazandırdığı için bile şükran borçlu Beşiktaş, Tigana’ya.. “Peki çözüm ne? Değişim nereden başlamalı?” diyeceksiniz. Bana kalırsa en doğrusu, taraftarın, şampiyonluk vaat etmeden Beşiktaşlılık değerlerini öne çıkaracak farklı bir yönetim anlayışını talep etmesi. Sahadaki oyun ayrıntıdan ibaret. YİĞİTER ULUĞ
__________________ iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım.... HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...! | ||
|
18-01-2007, 09:12 | #2 | ||
Üyelik tarihi: Oct 2006 Yaş: 34
Mesajlar: 344
Tecrübe Puanı: 18 | tigana gitsin yerine adam gibi biri gelsin ya.ne bu her hafta yeniliyoruz sıkıldım ama delgado da orta sahada görev yapsın.
__________________ Dedik ya birkere "BEŞİKTAŞK ya RUHUMUZDADIR yada HİÇBİRYERDE"..!!! O yüzden gözünle değil,dilinle değil,kalbinle değil RUHUNLA SEV..!!! | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |