|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
03-06-2007, 20:56 | #1 | ||
Üyelik tarihi: May 2007
Mesajlar: 279
Tecrübe Puanı: 17 |
2008 Avrupa Şampiyonası yolunda, Bosna-Hersek deplasmanında ilk yenilgisini alan Türkiye'nin maçıyla ilgili bazı spor yazarlarının yorumları şöyle oldu: Mehmet Demirkol (Millliyet): Deplasmanda iki kez öne geçip, rakipten baskı yemeden ardı ardına gol yemenin anlattıkları var kuşkusuz. Sabri, Tuncay, Gökdeniz, Arda (Marco ilk yarıda savunma oyuncusu gibiydi) orta sahası isim isim heyecan verici bir hat olsa da, hep kaçan, driplingci oyuncularından müteşekkildi. Onları kaçıracak, topa basacak bir soğukkanlı oyuncu takımda olmayınca, oyunu kontrollü bir şekilde yönlendirmek mümkün olmadı. Yani topu kontrol etmek, topu çevirmek, rakibin boşluğunu aramak yapılamayanlardı. Yapılabilen ise ayağına top gelen oyuncunun ileri koşmasından ibaretti. Buna savunma 4'lüsünün Hamit dışında topla oyundan çok rakiple oyunda yetenekli bir hat oluşunu ekleyin. Ve tabii Hakan Şükür'ün attığı müthiş gol ve iyi niyetli çabalarına rağmen kolay kontrol edilebilir, rakibi zorlamayan bir performans sergileyişini. Galibiyeti isteyen yenilgisiz bir lider takımın iktidarı yoktu sahada. Fazlaca sarsak ve topa hükmetmekte zorlanan bir 11'di daha çok. İbrahim Altınsay (Radikal): Dünkü maçın ilginç bir yanı ilk çokluk bizim solumuzda, onların sağında oynanmasıydı. Bütün goller buradan gelişti. Sebebi de herhalde Arda gibi teknik, Tuncay gibi ivmeli oyuncuların daha çok bu bölgeye takılmalarıydı... Genelde Türkiye yavaş oynayan ama skoru etkileyecek oyunculara sahip olan taraftı. Bosna Hersek ise çağdaş bir futbol anlayışıyla oynamaya çalıştı ama uyum ve teknik beceriden yoksundular. Savunma göbekleri eski Yugo ekolü gibi uzun ama ağırdı. Ne var ki geniş alanda dolaşan ileri ikilileri Müslimoviç ve özellikle Dzeko dikkat çekti. 21 yaşındaki Dzeko Avrupa'da ikinci bir 'Zlatan Ibrahimoviç' olabilir... Sonuçta Bosna Hersek disiplinli, hızlı ve dikine oynamalarının ödülünü tarihsel bir yengiyle aldı. Kalelerinde de bir Nikopolidis, bir Myhre yoktu. Zaten dün 'Örovizyon' değil, 'Örofutbol' gecesiydi ve gruptaki takımlar belirlendikten sonra yazdığım gibi Bosna Herzogovina'dan 12 puan gelmeyecekti. 'Zero puan' geldi. Mustafa Denizli (Milliyet): Grubun önceki 5 maçı, zorluk derecesi açısından Bosna'dan fazla olmasına rağmen başarıyla bittiği için futbolcularımız konsantrasyon kaybı yaşadı. Bu son derece doğaldır. Kendine yeni bir kimlik arayan Bosna Hersek'in ikinci 45 dakikada kalemize bir buçuk defa gelip, gol atması da normal. Hiç kimse çıkıp üçüncü golde kişisel hatası olan Rüştü'yü eleştirmesin. Fatih'in tercihi doğrudur. Bu şartlarda Milli Takım'ın başında kim olsa kaleyi Rüştü'ye teslim eder. Bizim için talihsiz bir geceydi. Şimdi çeşitli yorumlar yapılabilir, birçok şey konuşulabilir. Ancak gruptaki maçları değerlendirdikten sonra kesin bir iddia olarak söylüyorum. Türkiye'nin yolu son derece açıktır. Türkiye dün akşam kazansaydı ne kadar şansa sahipse, bugün yine aynı şansa sahiptir ve 2008 finalistlerinden biridir. Ömer Üründül (Sabah): İkinci devreye Fatih Terim, GökdenizHüseyin değişikliği ile başladı. Bu yarıda yoğun bir baskı kurduk. Ancak Bosna çok dikkatliydi ve hücumda neler yapabileceğimizi çok iyi hesap etmişlerdi. Bir türlü yüksek tempoyu yakalayamıyor, yoğun baskımıza rağmen büyük üretkenlik sıkıntısı çekiyorduk. Arda ve Tuncay'ın pozisyonlarında kaleci geçit vermedi. Rakibimiz de sinsi sinsi kontratak bekliyordu. Son bölümde Mehmet ve Yıldıray ile çizgiye inerek pozisyon bulduk. Ancak kesilen toplarda neticeyi alamadık. Ardından ilk yarının son saniyesi gibi bir kornerde yine hatalı bir gol yiyerek çok önemli 3 puanı kaybettik. İyi oynamadık, tempomuz yeterli değildi. Rakibimiz iyi direnç gösterdi. Tüm bunlara karşın 2 kez öne geçtiğimiz bir maçı kaybetmememiz gerekirdi. Bundan sonra artık bizi zor günler bekliyor. Artık zirve için 4 takım mücadele edecek. Rıdvan Dilmen (Milliyet): Az pozisyonlu maçtan çok gol çıktı. Bosna Hersek takımı önce bizi bozmayı, sonra da atmayı düşünen bir oyun planı ile sahada yer aldı. Bunda da başarılı oldu. Orta saha mücadelesi şeklindeki maçta özellikle bireysel hatalardan yediğimiz goller beklenmedik yenilgiye yol açtı. Topun kontrolünü elimizde tutar gibi gözüksek de rakibi fazla sıkıştıramadık, yeterli kadar üretkenlik sağlayamadık. Sezonun yorgunluğu, kilit oyuncuların formsuzluğu, sakatlıklar nedeniyle geçmiş maçlardaki havamızdan çok uzaktaydık. Vedat Okyar (Vatan): Kısa boylu Avrupa Şampiyonası’na gitmek için bir lig oynuyoruz. Dün akşamki skorlar, 2008 finalleri için 3 misafir davetiyesi birden çıkardı. Bosna Hersek, sürpriz yapacak bir takım. Ama Avrupa Şampiyonası’na gidemez. Biz iki defa öne geçtiğimiz oyunu kayıpla kapatıyorsak düşündürücü. Mevsim tehlikesi yaşadık. Korkum oydu, başımıza da geldi. Lig bitmiş, futbolcular ‘tatil’di, ‘transfer’di, düşünüyorlarsa, kafalar başka yerdeyse, ayakları oyuna sokamazsın. Fatih Terim ve takımının bu zoru yaşadığını dün akşam gözümle gördüm demiyorum, elimle yakaladım. Başımıza da bu geldi. SERVET-ZAN İKİLİ DEĞİL Rüştü ile başlamak çok vıdı vıdı getirecek. Yediği iki gole bir şey yapılmaz da, son yediği, uzun zamandır mola vermesinin yansıması. Servet’le Gökhan Zan iyi eşleşmiş bir ikili değil. Birinden biri oynar da, daha dengeli biri eşleşir. Gökdeniz’in yeteneği va, garantisi yok; rulet gibi, 0 mı gelir, 36 mı, belli değil. Sabri-Hamit işbirliği, bizi bundan önceki oyunlarda kazandıran ikiliydi. Rakip önlemlerini almış, ikisi de kımıldayamadı. Can Bartu (Hürriyet): Fatih Terim, bazı oyunculara moral verip, onları kazanmak istiyor. Takımlarında oynamayanları, oynatarak bunu deniyor. İşte Hakan Şükür, işte Arda, işte Rüştü.. Bu tablo içinde Fatih’in de fazla yapabileceği bir şey yok. Beceriksiz oyuncuları, becerikli gördüğümüz sürece kendimizi kandırırız. Bosna Hersek dün gece bizden daha iyi mücadele etti. İki takım arasında fark vardı. Bizimkiler, transferi ve parayı düşünüyor. Rakibimiz ise kendini kanıtlamak istiyordu. Sahasında, böyle yumuşak bir Türkiye bulunca da hakederek kazandılar. Liderlikten indik. Sonunda doğruyu bulmamız ve hedefe ulaşmamız için bu da bize ders olsun.
__________________ NE BİR LOKMA EKMEK NE BİR KIZI SEVMEK SEVİYORUZ SENİ BAKİ MERCİMEK | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |