Yeter
Kaz dağlarının virajlı hallerindeydik. Ağır ağır dönen yılanımsı kıvrımlar uykumuzu getirmişti. Tepemize çöken güneşin gözkapaklarımıza uyguladığı zülum, tartışmasız bir işkenceydi. Bu baskıya dayanamadık. Ve uyuduk.. Lakin hayallerimiz başkaydı bizim. Yarı yarıya bölünmüş statların, eşit parçalanmış hasretlerin ve yürek yüreğe çarpışmaların yangınlarıydaydık... Kora kor kramponların öksük evlat gibi dolaşmayacağı özlemlerdeydik.. Fair-Play'i, beyinlerinde tilki, dudaklarında güvercinle ortaya koyanların çiyan dolu tuzaklarına tok karınlarındaydık. 50 bin kişinin birbirine girmesini bekleyip, bundan çıkacak çuval çuval malzemenin el oğuşturmasını yapanlar, sadece avuçlarını yalayabildiler. İstanbul'dan İzmir'e göç ederek, uzatmalarda stadı adeta esir alarak, ciğerleri patlayana dek bağırarak, futbolculara adeta ruh veren Beşiktaş taraftarına, Konfüçyüs'ün bir borcu olduğunu düşünüyorum. Felsefesi, test edilip onaylanmıştır. Daha demincek, 1 hafta da geçse demincek kazandığımız kupanın sevincini doyasıya yaşamanın şeref turlarını atıyorduk. Ama ne yazık ki, şaşalı dönemlerimizde kazanılan şampiyonluklar sonrası atılmayan turlar için feryat figan edenler, "Bir turu bile bize çok görüyorlar" diyenler, şimdi tam aksine; "Bir kupa alındı diye tur mu atılır" buyuruyorlar.
Federasyona başvurun
Efendiler... Siz ille de muhalefet yapacağım diyorsanız, seyircisiz oynanan Fenerbahçe- Erciyes maçının stat etrafına doluşan kalabalık hakkında federasyona başvuruda bulununuz. Çünkü, 4 sezon önce seyircisiz oynanan Beşiktaş-Bursa maçında biz de aynı duygularla stat etrafında toplanmıştık. Hani kapalıya "Ruhumuz Yeter" flaması açılmıştı ya, işte o maç. Beleştepe'ye süzülüp, kapalıyı karşımıza almıştık. Gözlerimiz dolu dolu "Siyaaah" demiştik. Demez olaydık!!!
Yüreğine sağlık Alen Abi