|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
16-05-2006, 20:59 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006 Yaş: 41
Mesajlar: 1.942
Tecrübe Puanı: 21 |
İlginç bir koro. İçinde Galatasaray yazarı da var, Beşiktaş'ın divan başkanı da. Hatta "dağıtıla" dediği o tribüne gidip el sallayan, ekmeğini yediği tekneye kusan futbolcusu bile var. Şimdilerde hiç Genç FB'lilerin, **********'ın konuşulduğunu hiç duyuyor, okuyor musunuz? Neden? Çok uslu, halim selim ve de fair play ödüllerini hiç kimseye bırakmadıkları için mi? Rize seyircisine pet şişe pardon! Çiçek attıkları ve de zinhar hiç küfür etmedikleri için mi? Yönetimle kavgalarında uslu/suskun çocuk rolü oynadıkları için mi? Niçin? Yoksa hiç kimseler onları tutmadığı için mi?! Maksadımız kimsenin damarına basmak değil, onlar da insan evladı. Kendileri yerine babalarından ne görmüşlerse, televizyon ve gazeteler neyi zerketmişse onu tutacaklar. Ama anlaşılmayan bir şey var. Bütün bu koro nedense Çarşı'nın dağıtılması gerektiğini söylüyor. Neymiş efendim, Çarşı futbolcunun üzerinde baskı yapıyormuş, Beşiktaş'tan yılda milyon avrolar alan bu futbolcu formasını ıslatmak yerine, "kimseye nasip olmaz" diyen taraftarı suçluyor. Nasırına basılan bir yönetici de üç yıldır üzerinde her türlü oyun oynanan bir kulübün haklarını ve çıkarlarını korumak ve koruyamayan bir yönetime tepki duymak yerine, "hakkımızı çiğnetmeyiz" diyen Çarşı'yı hedef gösteriyor. Galatasaray yazarına diyecek hiçbir şey yok. Haklı. Zira o Galatasaraylı. Dağıtılırsa onun için iyi olur. Tabi tek sorun o zaman Galatasaray taraftarı kimin tezahüratını taklit eder, beleşe konar o ayrı. Ama hiç olmazsa -umut kesilmez- belki de ortaya orijinal bir tezahürat çıkar. Anlaşılmayan ise şu. Çarşı dağıtılamaz. Zira Çarşı bir ruhtur. Yani elle tutamaz, gözle göremezsiniz. Her taraftarın yüreğinde yaşar. Umudu olsun ya da olmasın "her maçına gidilen" bir takıma duyulan sevgiyi "dağılırı, artık sevmek yok" demekle yok edebilir misiniz? Bir maçta 90 dakika boyunca hiç susmayan, "sevinmek için sevmeyen" bir taraftara "git" diyebilir misiniz? Ay sonunda maaşı kalmadığı için maça gi-demeğine ikrah eden bir halka, "halkın takı-mı"nı yasaklayabilir misiniz? Maç seyretmeye değil, tutkusunu haykırmaya gelenlere, "iyi seyirler" diyebilir misiniz? Yaşadığı ülkeye, dünyaya ve hayata karşı kendini sorumlu hisseden bir Çarşı'yı bu ülkeden sökebilir misiniz? Futbolcusuna Beşiktaşlılık sorumluluğunu, bilincini ve değerlerini hatırlatanlara, "şerefli ikinciliklere" şapka çıkartanlara "ille de sportif başarı" teranesini kabul ettirebilir misiniz? Siz kimsiniz ki Çarşı'yı dağıtacaksınız? Dikkat edin dağıtmışsınız, toparlanın. Karşınızda Çarşı var. Hem de alayına karşı... | ||
|
16-05-2006, 21:37 | #3 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 44
Mesajlar: 112
Tecrübe Puanı: 19 | Ben iyi ve sağlıklı bir Beşiktaşlıyım ve sesim cıkıyor.Bu yazıya karşı benim de karşı bir yazım üç dört gün öncesinde buradan tarafımdan yayınlandı.İki karşı görüşün her haliyle tartışılması gerektiğini düşünüyorum.Tartışalım ki artık bir yaşam biçimimiz olan Beşiktaş için en iyisini bulalım.İşte benim görüşlerim. ' Yeni sezonda yapılacak en iyi transfer kapalı tribündeki kendilerini dünyanın en iyi takım destekleyen taraftarı sanan,yönetim ile derin bağlantıları olan,staddaki diğer taraftarlardan ayrıcalıklı,kendi ismi artık Beşiktaşın önüne geçmiş grublardan temizlenmektir.Bunun yolu her Beşiktaşlıya eşit kombine hakkından geçer. Evet belki tarihin en kötü yönetimine ve futbolcularına sahip olabiliriz fakat İnönüde kaybedilen 29 puanı bu kadar basit açıklamak,mevcut gerçeği görmemek bundan sonraki sezonların da kaybı anlamına gelmektedir.Geçen her sezonda Beşiktaşın maça gelen taraftar sayısında bir azalma mevcut. Elbetteki bunda futbol takımının başarısızlığı en büyük etkenlerden biri.Fakat Beşiktaşın Türkiyedeki diğer taraftarlardan ayrılan vefa ve değerler üzerine kurulu taraftar profili artık malesef kalmamıştır.Bunun en önemli sebebi İnönü stadının artık Beşiktaş taraftarlarının stadı değil,grubların veya çarşının stadı haline yöneticilerin koltuk sevdası uğruna dönüştürülmesidir.Malesef Beşiktaş sevgilerinden hiç bir şüphem olmadığım iyi niyetli birçok genç arkadaş bu mevcut düzen içerisinde grup içerisinde yer alarak kendilerine sosyal bir kimlik edinme hevesleriyle bu kirli sistemin farkında olmadan bireyleri haline dönüşmektedir. Nasıl oluyorda takımını bu kadar iyi desteklediğini söyleyen bir taraftar grubunun takımı bir sezonda kendi sahasında 29 puan kaybeder.Yönetim kötü,futbolcular yaramaz tamam da nasıl oluyorda son senelerde takımın deplasman karnesi her yıl iç sahadaki performansına göre daha iyi oluyor ki söz konusu takımın da Türkiyedeki sıradan bir takım değil Beşiktaş olduğunu hatırlatmak isterim.Artık at gözlüklerini çıkarma zamanı gelmiştir.Takım maç ile ilgisi olmayan lay lay salakça tezahuratları bilmem kaç desibel ses çıkartmakla desteklenmez.Burada da en enömli etken 'kıçımdan ter gelene kadar bağırıyorum,istediğim her şeyi yapabilirim,her şey benim hakkım' psikolojisidir.Malesef bu yaratılan hava ve baskı sahaya ve futbolculara birebir negatif etki olarak yansımaktadr.Unutmayalım ki Beşiktaş sevgisi karşılıksız bir sevgidir. gs maçından bir kaç örnek vererek mevcut sistem üzerinde biraz daha düşünmenizi istiyeceğim.Beşiktaşın iki forveti Gökhan ve Bobo maç boyunca bir tek net gol pozizyonuna girememiştir ki,bir sezonda dört futbolcu gönderen taraftarın baskısı altındaki başta Tümer ve Ali Güneş gol atma sevdalarına kapılmışlar pas verilebilecek pozizyonlarda şutu tercih etmişlerdir.Yine Beşiktaş golü yiyince kapalıda başlayan bence hedefi Cordoba olan 'maçı satanın a.......'tezahurahatın etkisinde kalan taraftara karşı suçlu biz değiliz Cordoba triplerine giren Cordoba nın üzerine yürüyen Tümer ve Sergen.Verilebilecek o kadar çok birçoğumuzu üzecek ağır örnekler var ki sezon boyunca... Takımımızdan başarı bekliyorsak bu kayıp 29 puan bizi uyandırmalı,bilinçlendirmeli.Maç devam ederken kendi arasından kavga eden bir çok gerçek Beşiktaşlıyı ve ailesini staddan kaçıran show amaçlı grublardan artık temizlenme zamanı.Bunu bu yönetimin yapmaz.Çünkü onlar hala iktidar sahibi iseler bu kirli sistem sayesindedir.Bu sistemi gerçek Beşiktaşlıların uyanması bitirecektir.Mevcut sistem yeni bir stad istemez küçük olsun bizim olsun biz kontrol edelim anlayışına sahiptir.Ama sisteme karşı bu camianın o kadar büyğk bir sessiz çogunluğu varki..Bu sessiz çoğunluk uyandığı gün Beşiktaşın 45 bin kişilik yeni bir stadı ve yıllık 30 bin kombine satabilecek taraftar potansiyeli mevcuttur. saygılar...' ve son bir soru sormak istiyorum.Hangimiz annemizi,eşimizi,bacımızı,çocogumuzu kapalıda veya artık çarsının stadı olan inönü stadında maç seyretmeye götürüyoruz | ||
16-05-2006, 23:08 | #4 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 55
Mesajlar: 617
Tecrübe Puanı: 19 | ayduranumut arkadaşımın yazısına cevap Ben iyi ve sağlıklı bir Beşiktaşlıyım ve sesim cıkıyor.Bu yazıya karşı benim de karşı bir yazım üç dört gün öncesinde buradan tarafımdan yayınlandı.İki karşı görüşün her haliyle tartışılması gerektiğini düşünüyorum.Tartışalım ki artık bir yaşam biçimimiz olan Beşiktaş için en iyisini bulalım. Bu konuda seninle hemfikirim.Fakat kaç kişi olaya derinlemesinden bakacak. Bir çoğu Çarşı alayına karşı,allen ve bir kaç bildik slogandan başkasını bilmeyen ,birinin dediğine sürü halinde evet veya hayır demekten başka bir işlevi olmayanlarmı düşünecek. İşte benim görüşlerim. ' Yeni sezonda yapılacak en iyi transfer kapalı tribündeki kendilerini dünyanın en iyi takım destekleyen taraftarı sanan,yönetim ile derin bağlantıları olan,staddaki diğer taraftarlardan ayrıcalıklı,kendi ismi artık Beşiktaşın önüne geçmiş grublardan temizlenmektir.Bunun yolu her Beşiktaşlıya eşit kombine hakkından geçer. Tribünlerde yönetimle iç içe olan paralı maşalar ,sözde tribün liderleri ve bazı karanlık tipteki kişiler yönetimlerin can damarlarıdır.Bunlar karşılıklı olarak bir birinden hayat bulurlar.Çıkarlar çatışmadıkcada asla ayrılmazlar.kombine çarkınıda kırmak bu şartlar altında da çok zordur. Evet belki tarihin en kötü yönetimine ve futbolcularına sahip olabiliriz fakat İnönüde kaybedilen 29 puanı bu kadar basit açıklamak,mevcut gerçeği görmemek bundan sonraki sezonların da kaybı anlamına gelmektedir. Seninle bu noktada ayrılıyoruz.İnönüde kayıpların neden tek tribün değildir.Futbolcuların kendi kendilerine oluşturdukları psikoljik atmosferin altına ezilmelerindendir.Çünkü onlar zayıf karakterli,kısıtlı yetenekte insanlardan seçilmiş oyuncu bozmalarıdır.Kapanan takımlara karşı gol yollarını bulacak kadar zeki olamayan becereksizler topluluğudur.Deplasmanda rakip ev sahibi olmanın rahatlığı ile açık oynayınca; hızlı adamlarımızla daha rahat pozisyon bulmamız nedeni ile deplasmanda daha çok puan alınmıştır. Geçen her sezonda Beşiktaşın maça gelen taraftar sayısında bir azalma mevcut. Elbetteki bunda futbol takımının başarısızlığı en büyük etkenlerden biri.Fakat Beşiktaşın Türkiyedeki diğer taraftarlardan ayrılan vefa ve değerler üzerine kurulu taraftar profili artık malesef kalmamıştır.Bunun en önemli sebebi İnönü stadının artık Beşiktaş taraftarlarının stadı değil,grubların veya çarşının stadı haline yöneticilerin koltuk sevdası uğruna dönüştürülmesidir. Bu konuda haklısın.Takım tatsız ,futbolcular çapsız ve yönetim akılsız olunca tribünlerden seyir zevki alınamıyor. Ayrıca önceden maçlara eşimle giderken,artık kendim bile ara sıra gider hale geldim.Çünkü bahsettiğim o karanlık tiplerle sürekli kavga etmek ,doğru dürüst akıllı kimselerin olmadığından da yardım ve destek bulamadığım içinde daha az gider oldum. Malesef Beşiktaş sevgilerinden hiç bir şüphem olmadığım iyi niyetli birçok genç arkadaş bu mevcut düzen içerisinde grup içerisinde yer alarak kendilerine sosyal bir kimlik edinme hevesleriyle bu kirli sistemin farkında olmadan bireyleri haline dönüşmektedir. Kesinlikle haklısın. Nasıl oluyorda takımını bu kadar iyi desteklediğini söyleyen bir taraftar grubunun takımı bir sezonda kendi sahasında 29 puan kaybeder.Yönetim kötü,futbolcular yaramaz tamam da nasıl oluyorda son senelerde takımın deplasman karnesi her yıl iç sahadaki performansına göre daha iyi oluyor ki söz konusu takımın da Türkiyedeki sıradan bir takım değil Beşiktaş olduğunu hatırlatmak isterim. Yukarıda bu sözlerinin cevabını yazmıştım. Artık at gözlüklerini çıkarma zamanı gelmiştir.Takım maç ile ilgisi olmayan lay lay salakça tezahuratları bilmem kaç desibel ses çıkartmakla desteklenmez. Bu konuda da sana katılamıyorum.Tezahüratlar küfür içerikli olamadığı müddetce seyir zevki vermekte,maça konsantereyi artırmaktadır.Fakat en byük hata maçtan önce maçın başlarında tezahüratlarla sova başlanılıp maç esansında ,rakipler için seyirci pozisyonuna düşülmekte yönlendirme ve psikolojik baskı unsuru olmaktan çıkılmaktadır.Tribün showunun zamanlamasını yıllarıdır öğrenemedik.Hep takım geri kaldığında veya zorlandığında "Beşiktaş gool goll "demekle yetinildi. Rakiplere psikolojik baskı yapmayı trünler ve sözde tribün liderleri öğerenememiştir.Bunu için ne klüp yöneticileri nede tribün liderleri profosyonel yardım almamışlardır. Hitler bile kitleleri peeşinden sürüklerken arkasında Gobell gibi propabanda uzmanı vardı .Bu Probaganda ile kitleri peşinden sürüklemiş ve rakipleri yıldırmıştır. Burada da en enömli etken 'kıçımdan ter gelene kadar bağırıyorum,istediğim her şeyi yapabilirim,her şey benim hakkım' psikolojisidir. Bu konuda da sana katılmıyorum.Bunu hiç bir taraftarın bu şekilde düşündüğünü sanmıyorum Malesef bu yaratılan hava ve baskı sahaya ve futbolculara birebir negatif etki olarak yansımaktadr. Futbolcu yetersizse olumsuz etkilenmesi doğal.Profosyonel olan ve yeterli yeteneğe ve zekaya sahip olanlar; bu durumdan etkilenmediğide aşikardır.Bu futbolcunun kendi sorunu.antreman biter bitmez kaçacağına kendini geliştirmeye daha fazla zaman ayırmalıdır. Unutmayalım ki Beşiktaş sevgisi karşılıksız bir sevgidir. Bu tartışılmaz bile gs maçından bir kaç örnek vererek mevcut sistem üzerinde biraz daha düşünmenizi istiyeceğim.Beşiktaşın iki forveti Gökhan ve Bobo maç boyunca bir tek net gol pozizyonuna girememiştir ki,bir sezonda dört futbolcu gönderen taraftarın baskısı altındaki başta Tümer ve Ali Güneş gol atma sevdalarına kapılmışlar pas verilebilecek pozizyonlarda şutu tercih etmişlerdir.Yine Beşiktaş golü yiyince kapalıda başlayan bence hedefi Cordoba olan 'maçı satanın a.......'tezahurahatın etkisinde kalan taraftara karşı suçlu biz değiliz Cordoba triplerine giren Cordoba nın üzerine yürüyen Tümer ve Sergen.Verilebilecek o kadar çok birçoğumuzu üzecek ağır örnekler var ki sezon boyunca... Bu bahsettiğin olay Tümer ve Sergenin kişilğinden kaynaklanan,aslında bilinç altındaki suçluluk duygusunu bastırmaya yönelik hedef saptırma hareketidir. Tümer uygun durumda boş pozsiyondaki arkadaşlarına pas vermeyerel olası gollerimizi engellemiştir.Sergende 90 dakikada kontra yiyen GS takımına 4 boş adamımız olmasına rağmen topu geriye oynayarak gol atmamızı bilincli olarak engellemiştir.Sergen ve Tümer yaptıklarının farkındalardı.Bu ikisi Beşiktaşın gol atraka kazanmasını istemediler.Taraftar satılmışlar diye bağırıncada en azsuçlu olan Cordobayı hedef göstermişlerdir.Bu ikisinin ayıbıdır. Takımımızdan başarı bekliyorsak bu kayıp 29 puan bizi uyandırmalı,bilinçlendirmeli. Biz uyansakta Yönetimi,nde uyanması gerekir fakat bu hava onlarda hala mevcut değil.Bu sende Geçen sezonun bir tekrarı bile gerçekleşebilir. Maç devam ederken kendi arasından kavga eden bir çok gerçek Beşiktaşlıyı ve ailesini staddan kaçıran show amaçlı grublardan artık temizlenme zamanı.Bunu bu yönetimin yapmaz.Çünkü onlar hala iktidar sahibi iseler bu kirli sistem sayesindedir.Bu sistemi gerçek Beşiktaşlıların uyanması bitirecektir. taraftar gruplarının amacı çıkar sağlamaktır ve her lider ve etrafındaki elemanlarda katkısı oranında sebeblenmektedir.Akıllı ve gercekleri gören ve bilenlerin örgütlenmesi zor .Çünkü mücadele eşit şartlarda olamamaktadır. Mevcut sistem yeni bir stad istemez küçük olsun bizim olsun biz kontrol edelim anlayışına sahiptir.Ama sisteme karşı bu camianın o kadar büyğk bir sessiz çogunluğu varki..Bu sessiz çoğunluk uyandığı gün Beşiktaşın 45 bin kişilik yeni bir stadı ve yıllık 30 bin kombine satabilecek taraftar potansiyeli mevcuttur. Uyanmak için gruplara dahil olmamak gerek.üzüm üzüme baka baka kararır. bilinçler ;o gruplar içinde gerçeği göremez hale getirilmektedir. Uyanmak için anlamak gerek.Anlamak içinda akıl gerek. saygılar...' ve son bir soru sormak istiyorum.Hangimiz annemizi,eşimizi,bacımızı,çocogumuzu kapalıda veya artık çarsının stadı olan inönü stadında maç seyretmeye götürüyoruz maalesef ben artık götürmüyorum | ||
16-05-2006, 23:49 | #5 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006 Yaş: 46
Mesajlar: 677
Tecrübe Puanı: 19 | Ayduranumut kardeşim yazık diyorum başkada bişi demiyorum sana tıpkı Beşiktaşı içten yıkan beşiktaşlı gibi görünen ama beşiktaşa ihanet eden bazı medya mensupları gibi yazmışsın.Bunu anlamanıda bekleyemem senden, düşüncelerinede saygım var ama o insanları anlaman için iki direk arasında maç izlemen yada bir kaç deplasmana gitmen gerekir sen Çarşıya karşı olabilirsin eyvallah.Bende evinde maç izleyaen ekran taraftarına karşıyım arkadaşım. | ||
17-05-2006, 12:18 | #6 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 44
Mesajlar: 112
Tecrübe Puanı: 19 | KUMANDACI kardeşime cevabımdır. Fakat kaç kişi olaya derinlemesinden bakacak. Bir çoğu Çarşı alayına karşı,allen ve bir kaç bildik slogandan başkasını bilmeyen ,birinin dediğine sürü halinde evet veya hayır demekten başka bir işlevi olmayanlarmı düşünecek. Evet kardeşim bak sen derinlemesine bakmaya başladın.Sen bir ben iki...Gerçekler dile getirilmeye başlanınca bu sayı emin ol artacaktır. Seninle bu noktada ayrılıyoruz.İnönüde kayıpların neden tek tribün değildir.Futbolcuların kendi kendilerine oluşturdukları psikoljik atmosferin altına ezilmelerindendir.Çünkü onlar zayıf karakterli,kısıtlı yetenekte insanlardan seçilmiş oyuncu bozmalarıdır.Kapanan takımlara karşı gol yollarını bulacak kadar zeki olamayan becereksizler topluluğudur.Deplasmanda rakip ev sahibi olmanın rahatlığı ile açık oynayınca; hızlı adamlarımızla daha rahat pozisyon bulmamız nedeni ile deplasmanda daha çok puan alınmıştır Evet seninle bu noktada hakikatten ayrılıyoruz. 1-Ben İnönüdeki başarısızlığın tek sebebini tribünler olarak göstermedim hiç bir zaman.yazıyı dikkatlı okursan 'yönetim kötü futbolcular kötü tamam da' ifadesini kullanmışımdır,yani başarısızlıkta tribünlerin(kapalı ve çarşı) yönetim ve futbolcular kadar sorumluluğu olabileceğini dile getirmek istedim. 2-Sen sorumluluğun büyük bir bölümünü futbolculara yüklemissin.Ben ise bu işte futbolculların en az sorumlu topluluk olduğunu düşünüyorum.Diyelimki senin ismin Çağdaş.Denizlisporda oynuyorsun Altay dan yetişmesin ve büyük takımda oynayabilecek kafa yapısına sahip olmayan, tam bir kazma ve salaksın(fakat sen bunu farkında değilsin)futboldan kazanacağın paralarla bundan sonraki hayatını geçirmeye mecbursun.200 bin dolar ortalama ile 1. ligde top oynuyorsun ve sana Türkiyenin en büyük külübünden(yönetim kurulundaki bu işleri çok bilen yöneticilerden) teklif geliyor üstelik bir senede kazandıgın paranın 5 katı.Biz Çağdaş tan Beşiktaşa gelmeden şöyle bir cevap mı bekliyoruz ki'abi ben salağım,kabiliyetlerim sınırlı,gelmesem iyi olur' sen Çağdaşın yerine koy kendini ben Adem dursunun başkası yuolanın yerine...Buradaki en büyük sorumluluk bunları transfer edenlerdir. Tezahüratlar küfür içerikli olamadığı müddetce seyir zevki vermekte,maça konsantereyi artırmaktadır.Fakat en byük hata maçtan önce maçın başlarında tezahüratlarla sova başlanılıp maç esansında ,rakipler için seyirci pozisyonuna düşülmekte yönlendirme ve psikolojik baskı unsuru olmaktan çıkılmaktadır.Tribün showunun zamanlamasını yıllarıdır öğrenemedik.Hep takım geri kaldığında veya zorlandığında "Beşiktaş gool goll "demekle yetinildi. Rakiplere psikolojik baskı yapmayı trünler ve sözde tribün liderleri öğerenememiştir.Bunu için ne klüp yöneticileri nede tribün liderleri profosyonel yardım almamışlardır. Hitler bile kitleleri peeşinden sürüklerken arkasında Gobell gibi propabanda uzmanı vardı .Bu Probaganda ile kitleri peşinden sürüklemiş ve rakipleri yıldırmıştır. Bu konuda sonuna kadar hemfikiriz.Tazahurat bilmem kaç desibel sesi maçla alakasız bir şekilde birilerinin işaretiyle koyun sürüleri gibi bağırarak yapılmaz.Dünyada bunu yapan belki son taraftar grubuyuz.Ve malesef hala doğrusu buymuş gibi göstererek bundan övünç kaynağı çıkartıyoruz.Bu sene basketbolda şampiyon olabilmemizin reçetesini de vereyim bu arada 100 tane Partızan veya bolagna veya maccabı seyırcısını sezon sonana kadar kiralamak. 'Burada da en enömli etken 'kıçımdan ter gelene kadar bağırıyorum,istediğim her şeyi yapabilirim,her şey benim hakkım' psikolojisidir.' Bu konuda da sana katılmıyorum.Bunu hiç bir taraftarın bu şekilde düşündüğünü sanmıyorum Peki burada sana su soruyu sormak istiyorum.Beşiktaş İnönü stadında Stadın belli bir bölümü hangi hakla diğer taraftarlardan ayrıcalıklı bir şekilde belirli bir gruba tahsis edilebiliyor.Bu hak onların elinden alındığında o grub nasıl bir haklılık psikolojisiyle 'orası bizim hakkımız' a getirebiliyor işi.(bunları Serdar Bilgili yönetiminde yaşamadık mı.Ve sonra Demirören kapalının ruhunu geri vermedimi).Benim ve kimsenin Beşiktaşlılıgını hiç kimse sorgulamamalı. Ayrıca yine tribünlerin eğitilmesi ve futbolcuların kendilerini geliştirmeleri konularında sonuna kadar hemfikiriz. Tümer ve Sergenin kişilğinden kaynaklanan,aslında bilinç altındaki suçluluk duygusunu bastırmaya yönelik hedef saptırma hareketidir. Tümer uygun durumda boş pozsiyondaki arkadaşlarına pas vermeyerel olası gollerimizi engellemiştir.Sergende 90 dakikada kontra yiyen GS takımına 4 boş adamımız olmasına rağmen topu geriye oynayarak gol atmamızı bilincli olarak engellemiştir.Sergen ve Tümer yaptıklarının farkındalardı.Bu ikisi Beşiktaşın gol atraka kazanmasını istemediler.Taraftar satılmışlar diye bağırıncada en azsuçlu olan Cordobayı hedef göstermişlerdir.Bu ikisinin ayıbıdır. Biz hep övünmezmiydik kolej takımı Beşiktaş diye.Bu olay neden Beşiktaş İnönü stadında o taraftarın karşısında oluyor. | ||
17-05-2006, 12:37 | #7 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 41
Mesajlar: 280
Tecrübe Puanı: 19 | valla ben tamamen esere katılıyorum.çarşı başka birşey bir kavram siz çarşı kavramını üçbeşkişiye menfaat ilişkilerini bağlayamazsınız.indirgeyemezsiniz.çarşı içinde maç izleyerek çarşıyı yaşamak lazım.alnından ter gele gele tezahürat yapan kartal gol gol gol diye sesinin sonlarına kadar zorlayan taraftarı parayla menfaat ilişkileriyle satın alamazsınız.gözlerinden okumak lazım bunu.oturduğumuz yerde yorum yaparak değil.illaki herşey eleştirilir öneriler yapılır.ama şu da unutulmamalıdırki bir gemide 2 cani olduğu için bütün gemi batırılmaz veya bir çuvaldaki bütün incirlerin sağlam olmasıda beklenemez.saygılar. | ||
17-05-2006, 12:49 | #8 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006 Yaş: 41
Mesajlar: 1.942
Tecrübe Puanı: 21 | Kamil `e katılıyorum.cArsı Kendine Karsı !! bu sozu kullanmıs arkadasımız evet kendıne karsı duzene karsı kendini eleştirebilen bi grubdur cArsı herseyden once Beşiktaş menfaatlerini düşünür.Beşiktaş icindir herşey fakat sizinde düşündüğünüz gibi Bazı futbolcular carsı yı Beşiktaş ın itici gucu gibi deil de köstek olarak gormekdedir 90 dakka susmadan tezahurat destek onları saymak istemiyorum en iyisi oldunu herkes hatta dunya biliyor.Ama Beşiktaş ın itici gücüdür cArsı ve asla Beşiktaş isminin onune gecmez gecemez.Ama size surda hak veriyorum basarısız bi sezondan sonra heryerde oldugu gibi en buyukler goze batar ve asılmak istenir futbol takımımızda Sergen gibi.cArsı Beşiktaş ruhunu yansıtan en buyuk olgudur bu takımda takımdakı futbolcu denen gerizekalı ruhsuz iş ahlakı olmayan ınsanları savunmayalım.hepimiz kimin ne oldugunu cok cok iyi biliyoruz.Eger o ruhsuz sahsiyetler kapalıda kı insanların 10 da 1 i kadar emek harcasaydı bugun 29 puan fark yemezdik !!! cArsı grubununda hataları olmusdur ama bir adem dursun a cagdas a dier ruhsuzlara verdiğimiz tepkinin nesi yanlıs veya o protestoların nesi yanlıs biri bana bunu anlatsın ! eger gol atmayı kendini bi halt sanan futbolcu varsa 1 golle Beşiktaş trıbunlerinin 1 seneyi unutacagını dusunen mantıkda bi adam varsa hıc durmasın herkes bi sezon kimin ne oldugunu cok cok iyi gormusdur.Ayrıca o tezahurat oscar a deildir bize bazı ********ce söylem yapanlaradır kı ole olsa oscar omuzlardan ayrılmazdı istanbul`dan.. Konu kyros06 tarafından (17-05-2006 Saat 12:54 ) değiştirilmiştir.. | ||
17-05-2006, 13:13 | #9 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 44
Mesajlar: 112
Tecrübe Puanı: 19 | Ayduranumut kardeşim yazık diyorum başkada bişi demiyorum sana tıpkı Beşiktaşı içten yıkan beşiktaşlı gibi görünen ama beşiktaşa ihanet eden bazı medya mensupları gibi yazmışsın.Bunu anlamanıda bekleyemem senden, düşüncelerinede saygım var ama o insanları anlaman için iki direk arasında maç izlemen yada bir kaç deplasmana gitmen gerekir sen Çarşıya karşı olabilirsin eyvallah.Bende evinde maç izleyaen ekran taraftarına karşıyım arkadaşım GOGOMONZO abime yanıtımdır Bana yazık de.Eyvallah abimsin büyüğümsün.ama başka bir şey demiyorum deme.Konu ile ilgi ne düşünüyorsan yaz ki tartışalım. maçları tv den izleyen Beşiktaşlıların Beşiktaşlılıklarını sorgulamak yerine bu kişiler neden stada gitmiyorlar veya bizler annemizi eşimizi bacımızı stada neden götüremiyoruz bunu tartışsak çok daha yararlı olabilir diye düşünüyorum.saygılar. 'eger gol atmayı kendini bi halt sanan futbolcu varsa 1 golle Beşiktaş trıbunlerinin 1 seneyi unutacagını dusunen mantıkda bi adam varsa hıc durmasın herkes bi sezon kimin ne oldugunu cok cok iyi gormusdur.Ayrıca o tezahurat oscar a deildir bize bazı şerefsizce söylem yapanlaradır kı ole olsa oscar omuzlardan ayrılmazdı istanbul`dan' Örnek mi Tümeri alın bakalım istatistiklerine.Bakalım mı Kayseri kupa rövanş maçından önce panelde yaptığı konuşmalara ve bunların internet forumlarındaki yansımalarına.İki haftada rüzgar nasıl tersine dönmüş.İki haftaönce Tümerden kötüsü yoktu şimdi Tümerden iyisi yok ki askerlik sorunu için içişleri bakanının oğlu devreye giriyor.O golleri Sergen atsa bu kez aynı filmi ters çevirip tekrar izlemeyecekmiydik eser kardeşim. | ||
17-05-2006, 13:27 | #10 | |||
Üyelik tarihi: Feb 2006 Yaş: 41
Mesajlar: 1.942
Tecrübe Puanı: 21 | Alıntı:
| |||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |