|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
20-09-2007, 04:10 | #1 | ||
Banned Üyelik tarihi: May 2007
Mesajlar: 3.392
Tecrübe Puanı: 0 |
Sinyaller iyi değil Eldeki futbolcuların kumaşı yeterli. Bundan sonrası Sağlam ve ekibinin işi. Ancak Beşiktaş’tan iyi sinyaller gelmediği açık... Beşiktaş’ın, bu sezon için oluşturulan kadrosu, teknik heyet dahil camianın hedefleri için yeterli midir? Bana sorarsanız forvet dışında Beşiktaş’ın kadrosu yeterli durumda. Özellikle Diatta’yla birlikte çok önemli bir eksik olan, geriden oyun kurma sorunu da -elbette bir maça bakılarak kesin hüküm verilemez ama - çözülmüş gibi görünüyor. Forvet hattında ise bana göre Nobre baştan beri yanlış bir tercihti. Kötü oyuncu değil elbette Nobre ama sanki bu oyun kurgusu içinde iş yapamaz gibi duruyor. O daha çok ‘karambol’ oyuncusu, o nedenle Beşiktaş Nobre’den faydalanmak istiyorsa ceza sahası içine daha çok girecek bir hücum anlayışı geliştirmeli. Ama görüyoruz ki bu henüz mümkün olmadı. Yine de eldeki futbolcu kumaşı iyi bir takım oluşturmak için yeterli duruyor. Bundan sonrası Ertuğrul Sağlam’a ve ekibine kalıyor. Ama ligin başından beri izlediğim Beşiktaş’tan iyi sinyaller almadığımı söylemeliyim. Marsilya karşısında oynanan ürkek futbol -gol pozisyonsuz 90 dakika- Şampiyonlar Ligi’nde oynanacak diğer maçlar için ya da lig şampiyonluğu için umut veriyor mu? Dediğim gibi iyi sinyaller almıyorum Beşiktaş’ın oyun anlayışından. Ben genellikle bir maça iki yönlü bakılmasından yanayımdır. Siz dersiniz ki; “Beşiktaş rakip kaleye inemedi”, bir başkası der ki; “Marsilya orta sahayı ve müdafasının önünü öyle kitledi ki..” Sanırım bizim ülkemizde hemen her konuda olduğu gibi ‘öteki’ni ihmal etme gibi temel bir yanlışa düşülüyor. Önceki akşamki maçta da Beşiktaş’tan konuşmak gerekirse, rakip iyi analiz edilememiş gibi geldi. Bu nedenle de ‘taş gibi bir Marsilya’ buldu karşısında Ertuğrul Sağlam. Bir kaç atak dışında orta sınıf bir takım görüntüsündeki Marsilya’ya karşı, en azından üç beş hücüm organizasyonu gösterilebilirdi rakip iyi analiz edilebilseydi. Evet rakip iyi kapattı hücum koridorlarını ama bana kalırsa Beşiktaş’ın potansiyeli de bu değil. Henüz o potansiyeli açığa çıkaracak organizasyon sağlanmış gibi görmedim ben. Ama bir maç her şey değildir. Yılgınlığa gerek yok, futbol takımı oynadıkça eksiklerini gördükçe düzelir, toparlanır. Unutmayalım ki Beşiktaş, son 5-6 senedir futbol takımıyla çok oynadı. Taşların yerine oturması biraz zaman alacaktır. Ama izlediğim 6-7 maçın ve şu Marsilya maçının ardından ben Ertuğrul Sağlam’ın takımı doğru rotaya oturtacağı konusunda endişeye kapıldım. Sinan Engin maçtan sonra “Mazeret değil ancak rakip sert oynadı, hakem es geçti, oyuncularımız sakatlandı” gibi açıklamalar yaptı. Bu sözler, Avrupa’da Türkiye’de olduğu kadar dikkate alınır mı? Hiç sanmam. Ben başından bu yana Sinan Engin’in kerametinin ne olduğunu hiç anlamış değilim. Beşiktaş yönetimi neden böyle bir tercih yaptı anlayamadım. Yazdıklarını okuduğumda, televizyonda konuşmalarını dinlediğimde bende hep ‘vasat bir futbol adamı’ duygusu uyardırdı Engin. Elbette, bazı konuları biliyor olabilir ancak ben yaptığı açıklamaların ardından “Yetkin biriyle karşı karşıyayız” duygusuna hiç kapılamadım nedense. Tabii belki de ben yanılıyor olabilirim ve umarım ki öyledir. Problemi içerde değil de dışarda görme alışkanlığını terk etmediğimiz, kendi özeleştirimizi yapamadığımız sürece, işleri yoluna koymak da güçleşecektir. Kartal 3 maçtır gol atamıyor. Bunun nedeni ne olabilir, bu saatten sonra bu sorun nasıl çözülür... Başta da belirtmiştim; Beşiktaş’ın en sorunlu bölgesi forvet hattı gibi görünüyor. Orta saha ile ileri uç arasındaki mesafe bu kadar uzak olunca gol atmak da güçleşiyor doğal olarak. Özellikle başta gayet iyi çalışan iki Serdar’ın olduğu sağ kanat da aksayınca işler kötüye gitmeye başladı gol açısından. Forvetteki sıkıntıya bir örnek. En beğendiğim oyunculardan Serdar Özkan bile, Marsilya maçında bir anda İbrahim Üzülmez gibi geldi gözüme. İleri taşıdığı her topu ya kendisi geri dönerek ya da arkaya pas yaparak olumsuz kullandı. Genç oyuncuların bile bu denli ürkek oynadıkları bir maçta gol bulmanız elbette güç olacaktır. Sorun bence, yeni bir forvet oyuncusu almak yerine eldeki oyunculara uygun bir oyun anlayışıyla sahaya çıkmak. Marsilya maçının sonlarına doğru birlikte maç izlediğimiz hemen herkesin ortak kanaati şuydu; “Takımın başında Lucescu olsa bu maçı rahat alırdık.” Sanırım işin sırrı burada. Sinan Engin’in pek hoşuna gitmeyecek ama “Lucescu ne yapmıştı, şimdi neler yapılmıyor” sorusu Beşiktaş’ı yönetenlerin ufkunu açacak sorudur. Biraz tarihi kurcalamakta fayda var... Cem Dizdar
__________________ ..Not Found.. | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |