|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
20-05-2006, 09:45 | #1 | ||
Kıdemli Kartal Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 40
Mesajlar: 5.868
Tecrübe Puanı: 24 |
Müthiş bir finaldi. Herkes şaşırdı, Hasan da... 'Allahın işi bu, başka türlü açıklayamam' diyordu. Fesupanallah derim cevaben. Biraz Appiah'ın işiydi sanki. Sankisiz tüm Fener onbirinin. Denizli'nin son maçta şampiyonluktan etme sabıkası Beşiktaş'tan sonra bir başka büyüğü Fenerbahçe'yi trajik ve hatta travmatik bir sonla baş başa bıraktı. Bir beşiktaşlı olarak itiraf etmek zor ama maç ve her şey kaybedildiğinde ekranlara tek tek getirilen Fenerliler içinde Appiah'ı görünce burnumun direğinin sızladığını söylemeliyim; hiç yakışmadı ona kaybetmek. Yılın yabancı yazarından bir saptama; tüm zamanların en iyi yabancısı olacak bu Karaoğlan. Galatasaraylı futbolcuların küllerinden doğurdukları bu şampiyonluğu hak etmediklerini söylemek güç olur. Ama meseleyi 'Fener'e duyulan nefretin tecellisi' boyutunda algılayanlardan değilim. Sürpriz bir son oldu; GS'li oyuncuların Denizli'den gelen müjdeden sonra hep bir ağızdan yaptıkları 'laylay Fener, olamazsın şampiyon' tezahüratı da bu inanamazlığın bir göstergesi olmalıydı. Çirkindi; bu sezonun en önemli yeniliği taraftar gibi davranan futbolcu ve yönetici örneklerinin çokluğu, amigo yazarların pervasızlığıyla çoğalan yüksek gerilimdir ve hindiler de ağlar. *** Appi...ahh, o top kaleye girse Adnan Polat'ın mailbox'ı 20.45'li esprilerle kim bilir ofisi her türlü saat maketleriyle dolar taşardı. Çekişmenin tam orta yerinde çekiştikleri rakibin en önemli oyuncusuna transfer teklifi yapan Fenerli yöneticiler bu 'Fenerli duruşu'nu unutup tüm kibirleriyle 'gördünüz mü bak en büyük biziz, Ulusoy'u da, Demirören'i, de anti-Fener'i de mat ettik, nidaları atarlardı. Ulusoy ve Demirören nefretleri konusunda, onları hangi aklı selim suçlayabilir ki?.. Ama anti-Fener ya da Fenerbahçe düşmanlığı olsa olsa bir avuntu olmalıdır; kaçan değil kaçırılan şampiyonluğun açıklamasını böyle yapmayı tercih eden Fenerbahçeliler kendilerini kandırmış olurlar. Aziz Yıldırım'ın kabullendiği gerçek onlara referanstır: Son derece doğru ve onurlu bulduğum istifa konuşmasında sarf ettiği şu cümle bir kabulleniş, ışık tutma, yol gösterme ve nihayetinde 'gönülden geçmez sevda'nın hürmetine ve menfaatine apaçık bir itiraftır: 'Adım ve şahsım ekseninde yaşatılan nefretin kulübüme zarar veriyor olduğunu anladım'; 'en zor zamanda kaçtı' demek büyük ihanet olacaktır, sevgili ve bu satırların gönülsüz kahramanı Hiko'nun 'Bu adam bir eliyle Mona Lisa çiziyor, diğeriyle karalıyor' diye tanımladığı Aziz Yıldırım, kulübü çok iyi bir yerde bırakmanın gönül rahatlığı ve inancıyla 'gitti' ama özellikle fikstür gerilimli zamanlarda diğer iki büyük camianın içişlerine müdahaleleri, küçümseyen aşağılayan onları yok sayan söylemleri,kulübünün menfaati bahasına kavgaya gerilime girmekten çekinmeyen halleriyle ve Fenerbahçelilik reflekslerinin en başında gelen 'En büyüğüz- tekiz- en çokuz' kibiriyle son sezonlardaki tansiyonun mimarlarından olmuştu. Eğrinin doğrusu,gönül verdiği kulübü için yaptıkları yıkılmaz ve karalanamaz bir biçimde orta yerde durmaktadır. Yumuşak karnı küfür idi;her kim ona küfrederek savaşı kazandığını düşünürse o bir futbolsever değildir. Futbolu sevmenin ve futbolsever olmanın ne olduğunu sevgili Tanıl Bora'nın 'Kârhanede Romantizm'inde görünüz, gerilimin baş mimarı olan Haluk Ulusoy'u, Yıldırım Demirören'i de Aziz beyin safında görmeyi dilerim tez zamanda; tüm Yıldırımları ve gök gürültüleri futbolumuzun gidin gari ve basın tribünü... Atın tüm ahlaksızları dışarı bismillah... *** İki üstü çok sevdim ben hayatımda; biri met-üst, diğeri İnönü Kapalı. Yerine yazmak durumudur belki beni güldürmeye iten ve ama 46 haftadır burada yazıyor olmama en çok sevinenler varlığımdan en çok mutlu olanlar yüzünden bırakıyor olmak çok daha komiktir, acı gülüştür ki hastasıyım. Küfürün İnönü Stadı'nda yerleşik bir bela olduğunu ve iştahımı tükettiğini son GS derbisinde kahrolarak anladım. Benim küskünlüğüm Eto'o kardeşin isyanına benzer biraz; Demirören'i de alıp götürene kadar küfürünüz... Oynamıyorum işte. Tek bir maça akredite olamadan ayrılırım aranızdan; özlersem Vardan'a söylerim, özlerse yardan haber et bak; utanmak için sevmedik. Kayıp zaman oynanırken seni anıyor olacağım kaybettiğim benliğin anısına. İnönü'yü temiz tut ve Nobre'yi koru Beşiktaşlı. Siyaha âşık beyaz kadar zordur işin ki aşk zoru sever. Altınsay başkan, fede şarkıcıdır gayrı; şarkılardan fal tut ve aşkı fincanında sakla; körebenin sabrıyla sevdim ben seni...
__________________ iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım.... HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...! | ||
|
20-05-2006, 09:51 | #2 | ||
Kıdemli Kartal Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 40
Mesajlar: 5.868
Tecrübe Puanı: 24 | "gerilimin baş mimarı olan Haluk Ulusoy'u, Yıldırım Demirören'i de Aziz beyin safında görmeyi dilerim tez zamanda; tüm Yıldırımları ve gök gürültüleri futbolumuzun gidin gari ve basın tribünü... Atın tüm ahlaksızları dışarı bismillah... " inşallahh.........
__________________ iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım.... HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...! | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |