Harcına sevgi koyulmalı Atıf Keçeci | | Beşiktaş'ın 2004'ten günümüze kadar gelen başarısızlığının ve sıkıntılarının yeni stat projesiyle giderilmek istendiğini izliyorum. Kulüp Başkanı Yıldırım Demirören bu konuda yoğun bir çalışma içerisine girmiş durumda. Geçtiğimiz günlerde kendisine yakın bazı televizyon ve gazete spor şefleriyle Paper Moon'da yediği yemeğin ana konusunu da bu proje oluşturuyor.
Nitekim, yemeğe katılan bir şefin gazetesinde bu konu geniş yer aldı. Yayıncı kuruluşun programında, formatta olmamasına rağmen resimlerle geniş bilgilendirmeler yapıldı. Hatta yapılacak loca sayısı bile deklare edildi. Medyaya yansıyan görüntülere baktığımızda İnönü Stadı'nın övünülecek bir tesis olacağı aşikar. Başkan Demirören'in bu projenin arkasına saklanması sıkıntılardan kurtulmasını sağlayamaz. Maalesef taraftar ve camia bu konulara karşı çok duyarlı değil. Onların görmek istediği, takımın şampiyonluğu. Bu çok doğru bir yaklaşım değil ama gerçeğin ta kendisi. Oysa şampiyonlukların geçici tesislerin kalıcılığı bilincine kavuşmak gerekir. Onun içindir ki proje ile birlikte şampiyonluğa oynayacak bir takım kurmak şart. Stat projesinin yapımıyla ilgili duyduklarımıza göre yap-işlet-devret modeli ile realize edilecek. Bu konuda yönetim herhalde kamuyu geniş şekilde bilgilendirecektir.
Proje doğru bir iştir; ancak 4 senedir seyirci sayısının ortalama 14 bin civarında oluşu ıskalanmamalıdır. Bu demektir ki, öyle isimlerle bir futbol takımı kadrosu yapacaksınız, kafadan sezon başı 42 bin koltuğun 30 binini satacaksınız. Böyle bir yatırım yapmışsınız ama gidip Gordon'u veya benzerlerini transfer etmişsiniz. Bu vizyon değişikliğini sağlayacak yöneticilere ihtiyaç var. Mevcut yönetimle olumlu işlerin yapılamayacağını son 4 yıllık Demirören icraatlarına baktığımızda rahatlıkla görmekteyiz. Yap-işlet-devret süresinin 5 yıl olacağı söyleniyor. Bu doğru ise nasıl bir fizibilite değerlendirmesi olduğunu çok merak ediyorum. Bu konunun Fulya Projesi'nin ihale safhasındakine benzer, camianın sessiz ve ilgisiz kalmayacağı duyumlarım inşallah düşünce safhasında kalmaz. Günümüzdeki Fulya Projesi'yle ilgili duyarlılık gösteren Beşiktaş'lıların İnönü yapılaşmasında çok dikkatli hareket etme konusundaki kararlılıklarını duyuyorum. Bir çeşit kulüp içi oto denetim oluşturulması kimseyi rahatsız etmemeli. Bütün bunların ışığında özellikle başkanın bazı radikal kararlar alması gerekir. Günümüzde, mutsuz bir Beşiktaş camiası var. Başkanın camia denince etrafındaki menfaat grupları aklına gelmemeli. Kapıdan kovsan bacadan giren gedikli deplasman misafirlerinin yaranmak uğruna yalan yanlış akıllar vermesine artık kulak asmamalı. Kaybedilen kanın telafisi bunlardan sağlanamaz. Zira bunların işi sadece Beşiktaş'ın kanını emmek. Beşiktaş başkanından yapması beklenen hususlar var. Bundan böyle yapılacak işlerin harcının ana maddesi sevgi ve saygı olmalı. "Dost acı ama doğru söyler" deyimi hatırdan çıkarılmamalı. 4 yıldır, camiaya acı ve umutsuzluktan başka bir şey kazandırmayan, beleş seyahatleri nimet sananların fotoğraflardan arındırılması gerekiyor. Unutulmamalıdır ki "mahkeme kadıya mülk değildir" Her işin bir sonu vardır, kaçınılmazdır ve de kimse vazgeçilmez değildir. Bu değerlendirmeler ışığında camia içi konsensüsü sağlamayı başta başkan olmak üzere günümüzde pek ortalıkta gözükmeyen akil kesim görev edinmelidir.
__________________ |