Sıkıntı giderilir... Yeter ki isteyin... Atıf Keçeci | | Beşiktaş'ın 2004 yılındaki Rize maçını kaybetmesi sonrasında Bursaspor'un küme düşmesi, o günden bu yana Yeşil-Beyazlıların her maça bu olayı hatırlatarak misilleme peşinde koşmasına neden oldu.
O yıl, Beşiktaş'ta yaşananlar da dikkat çekiciydi. Başta ligin ikinci yarısına 8 puan önde ve oynanmamış bir maç avantajıyla girmesine rağmen başarısızlıkların peş peşe gelmesi, bunun üstüne medyaya yansıyan Rizespor maçı ile ilgili iddiaların soruşturma aşamasında rafa kaldırılması.
Bursa cephesince devam ettirilen sıkıntıların giderilmesi için geçen sezonki başkanlarının Yıldırım Demirören ile olan yakın ilişkisi bir şanstı; ama maalesef değerlendirilemedi. Sezonun ilk yarısında Bursa'da oynanan maçta başkanlarının cezalı olmasını öne sürerek Siyah-Beyazlı yöneticilerin içeriye alınmayışı ve karşılaşmayı taraftarlara ayrılmış açık tribünden izlemek zorunda bırakılmaları bana göre sadece popülizm adına yapılmış bir gösteriydi. Bu uygulamanın altında yatan gerçek, taraftara şirin gözükmekten başka bir anlam taşımıyordu. Sahaya çıkışta futbolcuların ellerindeki 'Ruhunuz yeter' yazılı pankart bu anlayışın bir başka versiyonu değil miydi?
Bursa tarafı da bu işte masum değil. Maç öncesi ve içinde tribünlerden yükselen sesler, bir spor alanı için ne kadar anlamlıydı? Cenge mi gidiyorduk yoksa sahada bir spor müsabakası mı vardı? O gün Beşiktaş deplasmanda kazanmış ve önemli bir tribün sıkıntısı yaşanmamıştı. Geçtiğimiz pazar günü Siyah-Beyazlı takımın cezası sebebiyle Adana 5 Ocak Stadı'nda oynanan karşılaşma, Bursaspor ve Beşiktaş açısından sulh adına önemli bir fırsattı. Önce ilk maçta yer almayan misafir takım taraftarlarının bu defa da aynı uygulamayla stada alınmama kararı ilk yanlıştı. Mesafe uzaklığı nedeniyle Adana'ya gelecek Bursaspor taraftarının sayısı da 4-5 otobüsün koltuk sayısından fazla olmayacaktı. Takımlarına düşkünlükleriyle bilinen Beşiktaş taraftarlarının çıkarması da bundan çok farklı değildi. Adana gibi büyük illerimizin birinde güvenlik zafiyeti yaşanmayacağı da bir gerçek olarak duruyordu. Adana'da bulunan Bursaspor yöneticileri, ilk yarıda Bursa'da rakip yöneticilerin takip ettiği yolu izlemeyip açık tribün yerine kendilerine tahsis edilen protokol tribününde yer alsalar ve bu fotoğrafı tüm ülke halkı görse önemli bir mesafe kaydedilmiş olmaz mıydı? Bunu da başaramadılar...
Takımları sahaya çıkarken taşıdıkları 'İnadına Teksas Teksas' yazılı pankartın anlamı 'Ruhunuz yeter'e' cevap niteliğinde olsa da 'Barış ve kardeşlik' adına ne gibi bir katkısı beklenebilirdi ki?
Demek ki, bu kavganın bitmesini istemiyorlardı. Yapılanların getirisi taraftara şirinlikse bunun alınacak başarılı sonuçlarla sağlanması spor adına daha anlamlı olmaz mıydı? Kin ve nefret bitmemişti, son raund için seçilen ring de Adana Şakirpaşa Hava Limanı'ydı. Maç 3-0 gibi farklı bir sonuçla sonuçlanmış, Beşiktaş taraftarı 3 puan almanın mutluluğu ile dönüş yolculuğuna geçmişti. Bir anda kızılca kıyamet koptu. Rize deplasmanına takım uçağıyla, bu defa ise tarifeli seferle giden bir kısım yönetici kardeşi ve arkadaşlarının, Bursasporlu futbolcular terminale giriş yaparken görevlilere argo sözlerini duyan başta Egemen ve takım arkadaşlarının sert tepkileri kavganın çıkmasına sebep oldu. Burada yanlış olan taraf, sporculara küfürlü konuşan Beşiktaşlı gruptur. Ancak bir Bursa yöneticisinin, "Demirören kafede çayını içip olayları seyrediyordu." açıklaması, yalan bir ifadedir. Gözlerimle görüp duyduğum başkanın olayları yatıştırmak adına müdahale ettiği, kulübü tarafındaki olayın müsebbiplerinin bulunması için anında görevlilere talimatlar verdiğidir. Bundan böyle önemli olan, daha önceleri uygulanan futbolcu-teknik heyet-yönetici'nin aynı uçağa binmesinin sağlanması, diğer kişilerin ise giriş biletlerinin temininde dahi dikkatli olunmasıdır...
__________________ |