|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
29-03-2009, 11:10 | #1 | ||
Gogo Üyelik tarihi: Aug 2007 Yaş: 39
Mesajlar: 5.649
Tecrübe Puanı: 41 |
Dünya olumlu pas şampiyonu İspanya ile palavra değil, gerçek futbol arenası olan Bernabeu’da oynamak kolay mı? Tabii ki değil. Hele hele savunmasının göbeğinde erozyon yaşayan Hamit‘ini kaybetmiş bir Türk Milli Takımı için hiç de kolay olmayabilir. Bir de işin içinde Bosna ile Belçika’nın oynayacağı maçlara kulak vermek var ya. Terim Hoca, Emre‘yi tercih ederek Aurelio‘ya eş düşünüp orta sahamızın önüne bir orta saha yerine, uca iki hücumcu koymayı tercih edince... Gel de Senna, Alonso, Xavi ve Cazorla gibi bir orta sahaya pas üstünlüğü sağla, oradan geç, öne doğru Real Madrid-Barcelona karışımı savunma göbeğini salla. Vallahi de ilk yarıda yaptık. Notlarıma şöyle bir bakıyorum, İspanya bizden belki fazla pas yapıyor ama bu işin olumlu yüzdesi bizim tarafımızda. Çünkü ilk yarı soyunma odasına giderken gollük pozisyonlarda 3’e yarım üstünlük bizde. Oyunda dik duruşumuz, savunmamızdan bile pasla oyuna çıkışımız, Del Bosque‘nin dünyanın birinci sırasında olan takımında Senna ile Alonso‘yu üstümüze yollamada korkulara kapıldığını görüyoruz. David Villa ve Torres kenarlara açılarak yüklenseler bile, arkalarından ne Iniesta, ne de Silva gibi batıcı orta saha oyuncuları olmadığı için savunmada işimiz kolay oluyor. Emre Belözoğlu ve Ardasız koca bir ilk yarıda, her konuda maçın öne çıkan tarafıydık. İkinci yarıya döndüğümüzde takımlar ilk yarı tertip ve oyun felsefelerini korumuşlardı. Ama ne var ki, İspanya dakika dakika olumlu pas zenginliğine kavuşuyordu. Yani bizim artık topu daha fazla tutup, özellikle bunu mümkün olduğunca ileride yapıp, oyun alanını öne doğru daraltmamız gerekecekti. Ama 56. dakikada Fatih Terim, o dakikaya kadar Avrupa şampiyonunu rahatsız eden takımı alabora edecek değişikliği yapıyordu. Bir cümle önce değindiğim gibi ileride topu tutan, beklerini oyuna çıkartabilen, hatta Emre Belözoğlu‘nun görevini de yapan Semih kenara çağrılıyordu. Hem de tek başına uç adamı oynaması asla mümkün olamayan Nihat ileride bırakılarak. Bunun adı futbolda, “Kaşınmaktır.” Ehh, biz kaşınınca bir duran toptan kötü bir gol yiyiverdik. Ama asıl önemli olan kenardaki teknik adamın çalışan bir saatin zembereğini boşaltıp, onu durdurması daha da önemliydi. Yani biz dün gece en azından kaybetmeyeceğimiz bir maçı, 56. dakikadan sonra teknik direktörümüzün fahiş hatasıyla rakibe teslim edip, 35 dakika oynamasına izin verdik. Yazık... Kemal Belgin | ||
|
29-03-2009, 22:35 | #2 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2008 Yaş: 32
Mesajlar: 2.678
Tecrübe Puanı: 19 | Tamam,belki Semih'in çıkmasından hemen sonra gol yedik ama bu "Semih çıktı" diye gol yedik anlamına gelmesin.Çoğu yazar,makalelerinde hep buna değiniyor. "X,çıktı gol geldi ... Yanlış değişiklik sonrası sonuç bu oldu ... " Bana göre Fatih Hoca,doğru olanı yapmıştır.Ayhan'ı oyuna sokuşu doğrudur ama Semih/Tuncay/Arda üçlüsünden birisini çıkarmasını düşünmüştüm zaten maç içinde ... O da Semih'i tercih etti... Yediğimiz gole gelince ,tipik " Türkiye,nasıl gol yer? " tezini doğrular nitelikteydi ... İstanbul'da,biz bunları yeneriz ...Çokta kendilerine güvenmesinler
__________________ Göklerden daha mavi denizlerden daha derin topraktan güzel kokan ne ola Rüzgardan daha serin başaklardan daha nazlı ay ışığından ılık ne ola Ahu gibi gözleri baktıkça yürek yakan yar ola Cennet bahçesi kokan göğsünde çiçek açan yar ola | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |