Denizli’nin ‘kabusum oldu’ dediği geçen haftaki Kocaeli maçının ilk 45 dakikası, İnönü Stadı’nın bu sezon ilk kez büründüğü muhteşem atmosfere rağmen, Siyah-Beyazlılar’ın yinelediği bir bozuk düzendi. Nobre’sizliği, forvetteki iktidarsızlığı temel sorundu. Delgado ve Tello zaten fizik olarak güçlü oyuncular değil. Şimdi bunların biri formsuz, diğeri hazırlıksız. Üstelik buna ilave olarak da Nobre olmayınca, o kadar vasıfsız kaldılar ki, Beşiktaş’ın ilk yarıda tamamen rakibini seyretmesinde bu iki oyuncunun faktörü büyüktü. Bireysel performans açısından olmasa da Gökhan Zan tercihi de yanlıştı Denizli’nin. Savunmadaki uyum aşırı bozguna uğramıştı ve Beşiktaş, sayısal olarak eksilmeden, çok fazla pozisyon verdi rakibine. Rüştü ve kale direkleri Kartal’ın kolaycıları oldu bu bölümde. Bursaspor’un etkili hücum girişimleri, orta alanda daha iyi organize olmalarının eseriydi. Ama Beşiktaş’ın üstüne bu denli etkili gelebilirken aynı anda oyundan çalmaya ne gerek vardı; onu anlayamadık, bir de ikinci yarıda 10 kişilik bir rakibe karşı neden rölantiyi seçtiklerini. Delgado- Yusuf, Holosko-Serdar değişiklikleri 10 kişilik bir ekibin rüzgârını terse çevirecek cinsten etkili değildi, en azından fiziksel kapasiteleri müsait değildi. Ve gariptir ki, Beşiktaş en zinde olması gereken dönemde fizik olarak sağlıksızdı.
Deniz Çoban’a gelince; İnönü’nün coşkun atmosferine karşılık, Bülent Uygun’un kaygılarını hiç öne çıkarmadan bir 90 dakika tamamladı.
Basri Baykoç