|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
29-04-2009, 08:32 | #1 | ||
Gogo Üyelik tarihi: Aug 2007 Yaş: 39
Mesajlar: 5.649
Tecrübe Puanı: 41 |
Beşiktaşlı yöneticiler, Ümraniye'den ayaklarını çektiler. Sadece çay, kahve içmeye veya antrenman izlemeye oraya gidiyorlar. Demeçler bıçak gibi kesildi. Yönetici soyunma odasına inmiyor, talimat götürmüyor. Transfer çalışmaları çoktan başlamış. Bazı isimler telaffuz ediliyor. Muhakkak ki çok titiz çalışmalar yapılıyor. Mustafa Hoca ile gelecek sezonda da beraber çalışılacağı özellikle vurgulanıyor. Bu durum son derece olumlu bir gelişme. Transfer çalışmaları teknik direktörün istekleri doğrultusunda gerçekleştiriliyor. Ayrıca futbolcu, teknik patronunun gelecek sezon da takımın başında olduğunu bildiği için işe dört elle sarılıyor. Kaytaran tek kişi yok. Oyuna giren hava atmıyor. Oyundan çıkan öfke kusmuyor, hocasına tavır koymuyor, koyamıyor. Tek komutanın Mustafa Denizli olduğunu görüyor, biliyor. Bu atmosferin yaratılmasında elbette Denizli'nin duruşu baş faktör. Ancak yönetimin, hocaya toz kondurmaması da son derece önemli. Yönetim her fırsatta futbolculara şu mesajı veriyor: “Tek komutan hocanız Denizli'dir. Bizim yanımıza sakın yaklaşmayın.” Böyle bir ortamda otorite boşluğu olur mu? Emir komuta zinciri kusursuz işliyor. Ekip içindeki gönül bağı da apaçık ortada. Beraber seviniyor, beraber üzülüyorlar. Başarı sadece robot futbolcularla kazanılmaz. Onlara takım ruhunu ve sorumluluğunu aşılayamazsanız her şey boşunadır. Denizli ve futbolcularının epeyce yol aldıkları net bir biçimde görünüyor. Uygun tavsiye Bülent Uygun, “Önümüzdeki 5 maçta alacağımız 10 puan bizi şampiyon yapar” dedi. Bunun açılımı şudur, rakibimiz Beşiktaş en az 6 veya 7 puan kaybeder. Uygun devam etti: “Anadolu'nun kötü talihini değiştirmek için, mücadele eden bir tek Sivasspor var. Herkes bizim yanımızda.” Bülent hocamız büyük başarılara imza atıyor ancak boyundan büyük laflar da ediyor. Hep hep ön saflarda. Zannediyor ki konuştuklarıyla dikkat çekiyor, takdir topluyor, kitleleri etkisi altına alıyor. Bir bakıyorsunuz, hakemlere bağırıyor, öfkeleniyor. Bir bakıyorsunuz, “tezgah” lafı ile Federasyon'a dayılanıyor, parmak sallıyor. Durmadan dersler veriyor! Şimdi, Anadolu türküleriyle karşımızda. Ne acıdır ki ayrım yaptığının farkına varamıyor. Ya da farkında ama cinlik peşinde koşuyor. Son 5 hafta için Anadolu'ya kendince yatırım yapıyor. “Gaziantep'im, Ankara'm, Denizli'm, canlarım ciğerlerim benim” diyor. Boş işler bunlar. Hocamız sadece kendi konusuna odaklansa çok daha iyi olacak. Bu taktik(!) hiç doğru değil. Sempati, antipatiye dönüşüyor. Hocam biraz az konuşsanız, biraz ortada az görünseniz, inanın bana çok daha iyi olacak. Yıldırım etkisi! Fenerbahçe-Bursaspor maçından sonra Aziz Yıldırım, Bursalı bir yöneticiye, “Maçı siz kazanmadınız, Aragones verdi” yorumunda bulundu. Başkan, teknik direktörü için bu şekilde konuşursa, o birliktelik bitmiş demektir. Siz, takımın komutanını böylesine aşağılar ve durmadan soyunma odasına inerseniz, futbolcularınız o komutana saygı gösterir mi? Aziz Yıldırım'ın yanlış politikası Aragones'in etkinliğinin kaybolmasında başlıca faktör oldu. Futbolcu, başındaki adamı emanetçi olarak görmeye başladı. Özellikle de ilk on birde yer almayanlar takım birlikteliğinden iyice uzaklaşıdı. Aziz Yıldırım'ın, “Silerim, atarım. Yeni takım yaparım” tehditleri de taraftarla, futbolcuyu karşı karşıya getirdi. Futbolcuyu en çok yaralayan kendi taraftarının protestosudur. Bu durumda eli ayağı tutmaz. Fenerbahçe işte bu sıkıntıları yaşadı. Aziz Yıldırım, Aragones'i yordu, yıprattı. Futbolcu, taraftarının baskısını yoğun bir biçimde hissetti, özgüvenini yitirdi. Şimdi revizyondan söz ediliyor. Evet aylardır söylediğim gibi kesinlikle şart. Ancak profesyonel bir ekip tarafından ve de çok ciddi araştırma yapılarak. Sanlı Sarıalioğlu | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |