Beşiktaş ilk üçte, Ankaragücü düşme bölgesi üzerindeki üçlüde en yüksek yeri elde etmenin hedefi ile girişti maça. Hedeflere varmanın çıkar yolu kazanmaktı. İki takımın hocası da bunu amaçlayan oyun anlayışı ile kurmuştu planlarını.
Ankaragücü rakibinin şampiyonluk kovalamasına bakarak, teslimiyetçi bir tutum içine girecek sıradanlığa düşmedi. Hikmet Karaman tam tersine ‘kazanmanın’ programını yapmıştı. Savunmayı unutmadan iyi hücum eden bir takımdı A.Gücü. İyi alan daraltarak, çıkan rakibe ikinci bölgede baskı uygulayarak, hücumda çoğalmayı başararak oynadılar. Hele maça başlarken gol yedikten sonra...
Beşiktaş çetin ceviz, özgüveni güçlü rakibine karşı ilk dakika sonunda bulduğu golün de müthiş avantajını kullanmasına karşın maçın akışını yönetemedi. Hücuma çıkışlarda yediği baskıya karşı iyi top kullanamadı. Yüklenmiş rakibinin bıraktığı boş alanlara top çıkarıp oralara adam kaçıramadı. Tello bunu başarmak için çok çabaladı, ancak Yusuf ona gerekli desteği veremedi. Beşiktaş onunla ilk yarıyı eksik oynadı. Buna karşın ilk yarıda iki gol daha bulabilirdi.
Karaman, iş görmeyen Nigris’in yerine Jaba’yı alarak başladı ikinci yarıya. Denizli iş üretmeyen Yusuf’u 65’e değin bekledi. Beşiktaş’ın oyunu kontrole alabilmesi için tempo yükseltmesi gerekti. Ne var ki hafta arası yıpratıcı bir Kupa finali oynamış olması bunu engelledi. Karaman hücum oyuncusu artırırken, Denizli savaşçı adamları artırmayı seçti.
Beşiktaş bu maçta önemli eksikleri ortayla çıktı. Fizik gücünü iyi sayılmasına karşın bir haftada oynadığı üçüncü maçında bunun sıkıntısı çekti. Ayrıca açılan rakibine karşı, geniş alanları kullanarak atak yapmak için çabuk top çıkarmayı başaramadı. Ve takım böyle kritik maçlarda gerginlik yaşamaktan kendini sıyıramıyor. Tüm eksiklerine karşın içinde bu ligi alabilecek güç var.
Güven Taner