18-08-2009, 22:21
|
#1 |
Gogo
Üyelik tarihi: Aug 2007 Yaş: 39
Mesajlar: 5.649
| Seyircisiz maçların tadı yok, ama seyircisizliğin kimi zaman bir yararı olmakta: Saygı duruşu yapılırken ‘saygısızca’ sesler çıkaran densizler, ‘saygı göstermenin’ tadını kaçıramıyorlar. İlk hafta beraberliğinden sonra Beşiktaş’ın daha diri, daha çalışkan ve üretken olması gerekirdi. Bunu aralıklı olarak kısa sürelerde hissettirdi. Özellikle ilk yarıda üstünlüğünü kabul ettirdiği bir belirgin dönem olmadı. Bunu geçin, Antalyaspor’u tedirginliğe iten bir beceri değeri de gösteremedi. Hücumda çoğalmayı başarmasına karşın, buradan geri dönüşlerde çabuk çıkan rakibini kontrol etmekte zorlandı. İlk yarıda hiç pozisyon vermedi, iki parlama anında iki gol pozisyonu organize etti. Biri gerçekten nefisti, ama golle süslenmedi. Beşiktaş’ın savunmadan oyun kurmak gibi bir isteği var: Bu kötü bir şey değil. Ancak uygulama aksıyor. Hakan Sivok ya da Ferrari’yi topu verdiğinde onlar atacakları yere karar verene değin rakip bastırıyor ve topu geri Hakan’a geri atıyorlar... Ve Hakan topu telaşla ileri vuruyor! İlk iki lig maçı gösterdi ki, Beşiktaş’ın oturmuş bir ‘takım oyunu’ yok! Takım bu eksikliğin tedirginliği içinde. Yapabileceği kadarını yapamıyor. Mustafa Denizli Holosko-Bobo ikilisinde tercihini Bobo’dan yana kullanıyor, ama oyunun akışında hep Holosko akla geliyor. Dün 65. dakikada yaptığı oyuncu değişikliklerindte bile Bobo’ya kıyamadı. Holosko’yu sahaya sürebilmek için ikili değişikliğe gitti. Maçın akışında hücum etkinliğini getiren Holosko’nun takıma katılması oldu. Ayrıca hakkını yemeyelim, Uğur’un orta alanda Fink’ten daha dinamik görev yapması da etkili oyunda pay sahibiydi. Hakem İlker Meral, 31.dakikada topu hedef alan Yalçın’ın kafayı İbrahim Üzülmez’e vurmasını penaltı olarak değerlendirmedi! Serbest atışı engelleyen Antalyasporluyu cezalandırmadı! Avantaj uygulamasına aldırmadı. Seri faul yapan oyuncuyu cezalandırmadı! Güven Taner |
| |