18-08-2009, 22:26
|
#1 |
Gogo
Üyelik tarihi: Aug 2007 Yaş: 39
Mesajlar: 5.649
| Sessiz gecenin kahramanı Tello | | Beşiktaş, geçen sezonun en keyifli maçlarını Antalyaspor'a karşı oynamıştı. Kupa ve ligde tam 5 kez karşı karşıya gelen iki takım arasındaki maçların tümünü kazanan Beşiktaş harika bir bilançoyla bu işi kapatmıştı. Bu sezon da durum pek değişik olacak gibi değildi. Gerçi seyircisiz oynama sıkıntısı ve ilk maçta kaybedilmiş olan 2 puanın rahatsızlığı gibi etkenler biraz moral bozmuştu ama işleri düzeltmeye bu maçla başlanabilirdi. Öyle de oldu. Tribünler boştu ama Beleştepe'den gelen bir taraftar desteği de sözkonusuydu. Elbette ki Siyah-Beyazlı taraftarın o gümbür gümbür tezahüratının yerini tutmazdı ama cılız da olsa bir ses çıkıyordu. Bu cezanın futbolu öldürdüğünü herkes kabul ediyor ama daha uygunu bulunamadığından sürüp gidiyor. Üstelik dünyada da uygulaması olduğundan pek ses çıkarılamıyor. Taraftarın ders alıp da bir daha böyle cezalara yol açmaması ise herhalde önümüzdeki yüzyılda gerçekleşebilecek bir dilek olur. Büyük takımlarla ötekiler arasındaki güç farkı, kimi maçlarda hüzün verici bir hal alabiliyor. Örneğin, Beşiktaş'ın sadece Ferrari'ye verdiği parayla Antalyaspor'u tepeden tırnağa yenilemek mümkün olabilirdi. Üstelik buna da çok ihtiyaç vardı. Gider Uğur'un yerine bir sağbek alınabilmiş ama ortadaki iki stoper, solbekten devşirilmişti. Forvete alınan Veysel'in çırpınışı sonuç getirecek nitelikte değildi. Geçen sezon Sivasspor'da inanılmaz bir düşüş gösteren Balili'nin bu halinin nedeni iyi araştırılmadan alınmış gibiydi. Bu maçta takımına en küçük bir katkısı olmadı. Başka maçta olabileceği de kuşkulu. Beşiktaş'ın maçla ilgili hesabının hemen sonuca gitmek üzerine kurulu olması normaldi. Bobo ile Nobre'nin hemen yanında ya da biraz arkasında Nihat, onunda biraz gerisinde Fink her an gole gidebilecek gibiydi. Hatta Tello bile gezerek takımını gole götürecek, olmazsa kendi atacaktı. İlk yarı bu hesap sadece iki kez tuttu. Birinde Nihat kötü vurdu, ötekinde Nobre'nin uçarak kafa vuruşunun, kaleci Ömer'in başına çarparak gol olmayışı, sahalarda ender görülecek durumlardan biriydi. Öteki Antalya maçlarında rakibe gol yağdırmış olan Bobo'nun tutukluğunda gitti-kaldı muhabbetinin fazla uzamasının payı olduğu da açıktı. Nobre'nin verimsizliği ise artık sorun olmaya başlayacak noktaya geldi. Aslında 2. yarıda Denizli'nin oyuncu değişiklikleri de oyunu değiştirmedi ama Antalyaspor'un direnci bir yere kadardı. Yine de ilk golün ortası Uğur İnceman'dan son vuruşu da Holosko'dan geldiğine göre değişiklikler etkili olmuş demekti. Ancak asıl iş aradaki gol pasını veren Nihat'tan çıktı. Milli futbolcu hâlâ hazır değil ama tecrübesiyle katkıda bulunmuş oldu. Tello'yu bu sessiz gecenin kahramanı olarak göstermek biraz abartı olur ama varsın olsun! Antalyaspor'un Beşiktaş kalesine yürek hoplatacak tek şut atamadığı maçta Tello bunu dört kez yaptı. Gol olan serbest atışı elbette ki bunların ve maçın en güzeliydi. Hakem özellikle ilk 70 dakikalık bölümde avantaj kuralına pek kulak asmayıp çoğu tartışılır nitelikteki düdüklerle zaten tatsız maçın hızını büsbütün düşürdü. Ahmet Çakır |
| |