|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
01-09-2009, 13:27 | #1 | ||
Gogo Üyelik tarihi: Aug 2007 Yaş: 39
Mesajlar: 5.649
Tecrübe Puanı: 41 |
Denizlispor ile oynanan maç sonrası şampiyonluk sevincinin başladığı geceye dönmek istiyorum. Stadın dışında beklerken yanıma değişik yörelerden gelmiş Beşiktaş sevdalılarıyla sohbet ederken dikkatimi çeken hususlar olmuştu. Şampiyonluğa rağmen insanların kulübün geleceğine dönük endişelerini ifade eden sözlerini hayretle dinledim. Mali ve idari yönden oldukça doğru bilgilere sahiptiler. İki kupa genelde de camiayı mutlu etmiş ancak mali tablolar, gelir-gider dengesizliği giderek borçların ödenemez noktaya doğru yükselişi hep endişe kaynağı oldu. Düşünce, "Beşiktaş'ı yüksek borç rakamlarıyla yönetmeye kimselerin talip olamaması" için gereksiz yere aşırı borç altına sokmak şeklindeydi. Geçen sezondan itibaren ederinden yüksek bedellerle yapılan başta Sivok ve Zapotocny transferleri, Gordon gibi büyük paralar ödenip neredeyse döverek göndermeler haliyle değişik spekülasyonlara neden olmuştu. Bu sezon da bu savurganlık devam edince sabırlar taşma noktasına geldi. Sezona 4 maçta 6 puan kayıpla başlamak camiadaki tedirginliğin ilk kıvılcımları olarak öncelikle oyuncu değişikliği bahanesiyle teknik direktöre, yönetime ve başkana tepki olarak seslendirildi Taraftar bilinçli bir düşünce çerçevesinde olayları daha sağlıklı değerlendirmeye başlamış. Bu durum karşılıksız kulüp sevgisi taşıyanların giderek arttığının olumlu bir işareti. İnsanlar artık pahalı transferlerle gelen çileli şampiyonluklara ve de masrafları kulüpçe karşılanan eğlencelere kanmıyor. Bedava kombine, bilet, otobüs ve kumanya harçlığı alanlar susmaya devam ederken bedelini ödeyerek bu imkânları kendilerine sağlayanlar hesap sorma hakkını kullanmak istiyorlar. "Ben kombinemi Tabata için almadım" yazılı pankart, bu konudaki en önemli tribün mesajıydı. Çoklukla iş bilmezlikten kaynaklanan nedenlerle elden kaçırılan Gökhan Zan, Cisse, İbrahim Kaş gibi oyuncuların yerine alınanlara ödenen milyon Euro'lar isyan ettirir noktadaydı. Ferrari, İsmail Köybaşı, Erhan Güven, Rıdvan, Fink defans özellikli oyuncular olmasına rağmen standardın çok üzerinde maliyetlerle alınmışlar ve bu hususta da değişik yorumlar gündeme gelmişti. Bu hususta dikkat çeken, bazı menajerlik şirketlerinin özellikle bu alışverişlerin içine zorla sokulmalarıydı. Menajersiz Ferrari'ye yetkili tayini örnek gösterilebilir. Son Tabata olayı ise İsmail Köybaşı alışverişinin üzerine tuz biber oldu. 27 milyon TL yıllık bütçesi olan Gaziantep kulübüne Yıldırım Demirören adeta babanın oğluna yapmayacağı cömertliği yapmış ve kasasına iki sene için 14,5 milyon Euro yani 30 milyon liranın üzerinde bir para koymuştur. Serdar Kurtuluş'un hangi şartlarda verildiği belirsizliğini korumaktadır. SPK'nın bu işler olurken neler yaptığını da doğrusu merak etmekteyiz. Asli görevlerinden biri olan, "Yatırımcı haklarını korumak" adına bir uygulamaları olmuş mudur? Bilinmesinde kamu adına yarar vardır. Bazı kesimlerin "Demirören'in Gaziantep'e heykelinin dikilmesi" teklifi her şeyi ortaya koyan en güzel espri olsa gerek. Artık herkes bilmelidir ki, alem kör ve duymaz değil. "Ben yaptım oldu"nun bir gün hesabı sorulur. Tüm spor kulüplerinde bunların hesabının sorgulandığı yer genel kurullardır. Beşiktaş açısından bu işlerin yapılabileceği tarihler yakınlaşıyor. Futbol AŞ olağan genel kurulu kasımda, dernek olağan mali genel kurulu da Ocak 2010'da yapılacaktır. Günümüzde bu sıkıntılarını e-mail, telefon, bire bir görüşmelerde dile getirenler ellerini taşın altına sokmak zorundadırlar. Aksi halde sızlanmaya hiçbir hakları olmaz.Beşiktaş'ın gelirleri, borçları düşünmediğinizde fazlasıyla yeterli. Sıkıntı, bu borcun tasfiyesi ile ilgili. Önemli olan, sevdiği kulüp için "Yeter, bu kulüp sahipsiz değildir." diyebilmektir. Atıf Keçeci | ||
|
01-09-2009, 14:48 | #2 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2008 Yaş: 63
Mesajlar: 4.095
Tecrübe Puanı: 35 | Seçim zamanı yaklaştı ya..fareler gene ortalığı bastı..
__________________ "iki özel tutkum;İstanbul ve Beşiktaş" | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |